"Başörtüsü sorunu yok" diyen AK Parti'ye tepki!

Sakarya’daki 254. başörtüsü eyleminde BM toplantısında başörtüsü sorununun Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Aliye Kavaf tarafından yok sayılması eleştirilirken, eylemde İsrail’in Mavi Marmara’nın bedelini hâlâ ödemediği hatırlatıldı

24-07-2010


İslam ve Hayat

Sakarya Adalet Girişimi Başörtüsü Platformu, 5. yıldır her Cumartesi günü yaptığı başörtüsüne özgürlük eylemlerinde 254. haftayı geride bıraktı. Platform adına İlim ve Hikmet Vakfı’ndan Behzat Ay’ın okuduğu açıklamada Avrupa ülkelerinde çarşaflı ve peçeli Müslüman kadınları hedef alan yasaklar ve cezalar eleştirilirken; geçtiğimiz hafta Başbakan’ın STK’ların kadın temsilcileriyle yaptığı toplantıda başörtüsü yasağına hiç değinmediğine dikkat çekildi. AK Parti'nin artık başörtüsü yasağı gibi bir sorunun kalmadığı ifade edilen açıklamada, Hükümet'in BM'deki savunusu protesto edildi.

Birleşmiş Milletler’in Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi (CEDAW) kapsamında yapılan toplantıda Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Aliye Kavaf’ın başörtüsü yasağını yok sayan tavrı eleştirildi.

AKDER’den Avukat Fatma Benli’nin “Türkiye’de kadınlara giyim-kuşam noktasında baskı yok” diyen resmi rapora itiraz ederek başörtüsü yasağını eleştirmesi üzerine Bakan Kavaf’ın resmi bir yasak bulunmadığını itiraf etmek zorunda kaldığı ve uygulamada sorunların yaşandığını söylediği hatırlatıldı.

Başörtüsü için de ağladınız mı?

Eylemde okunan basın açıklamasında Mavi Marmara gemisiyle ilgili olarak da “İnsanlarımızı katleden, gemilerimize ve mallarımıza el koyan İsrail, aradan geçen zamana rağmen hiçbir bedel ödememiştir. Uluslar arası sularda korsanlık yapan İsrail bu suçun bedelini mutlaka ödemelidir. Özür dilememekte ısrar eden, tazminat ödemeyen, Gazze’deki ambargonun tamamen kaldırılmasını kabullenmeyen İsrail’den elbette suçunu itiraf etmesi beklenemez. Biz yine de bu konuyu ısrarla gündemde tutmaya devam edeceğiz. Türkiye’de Hükümet’in ise İsrail’e karşı hangi yaptırımları uyguladığını merak ediyoruz. Açıklamalar ve talepler olumluydu fakat artık icraat ve sonuç bekliyoruz” denildi.

Basın açıklaması “Sayın Başbakan 12 Eylül cuntasının astırdığı isimlerden bahsederken gözyaşlarını tutamadı. Bu gözyaşlarının samimiyetini sorgulayacak değiliz. Ağlamanın insani bir davranış olduğunu biliyoruz. Ama şu soruyu da soruyoruz: Başörtülü öğrenciler belki idam sehpalarında sallandırılmadı ama en doğal hakları ellerinden alındı, insafsızca horlandılar, dışlandılar. 8 yıldır tek başına iktidarda olduğunuz halde bu sorunu çözemedik diye de ağladınız mı?” sorusuyla son buldu.

Etiketler : #Başörtüsü   #sorunu   #yok   #diyen   #AK   #Parti'ye   #tepki!   
YORUMLAR
  • zülküf araslan   29-07-2010 12:42

    aslında konuyla alakalı olmasada ,başörtüsü konusuyla alakalı bi yorum yapma ihtiyacı duydum. Aslında bi müslüman bayan için başörtüsünü kazanma değil,iffetini koruma mükellefiyeti vardır ve bu iffette fıtraten ilk yaratıldığı andan itibaren kendisinde mevcuttur.bundan sonra bayanın yapması gereken bunu korumaktır,kazanmak değil ama nedense islamiyeti vahiyden değilde duyum veya kültürden almaya çalışan zihniyet kendince ve sistemin onu o şekilde inandırarak böyle bi saçma sapa bir mücadeleye sevk etmiştir saçma sapan çünkü bu islami bi metod değildir ve İFFET sadece başbağlamaya bağlı değildir bu günkü müşrik yetiştirme okullarındada bu İFFET KORUNMAZ GÖRÜLDÜĞÜ GİBİ AYAK ALTINA BIRAKILIR ve unutmayalım ki ALLAH HZ MERYEMİ bir bitki gibi yetiştirdim diyor kendi köküne bağlı iki damla suya iki cm ötede olsada çok ihtiyacı olduğu halde kökünden kopmayıp yerde debelenbeyi kabul etmeyen ve bu suyuda yine allahtan bekleyip tıpkı hz meryem gibi başından aşağı indirilmeyi hak eden olmak lazım bi sabırla ama silik sinik değil.. son söz olarak okumuş hekim olmaktansa,korunmuş meryem olanlar CENNETTE ALTINDA IRMAKLAR AKAN KÖŞKLERDE ,Peygamberler,sıddikler,şehidler ve salihlerle olacaklar ve yine unutmayalım ki İŞLAMIN METODU ALLAHIN METODUDUR İNSANLARIN DEĞİL ve peygamberlerin dahi insiyatifine bırakılmayıp yeri geldiğinde peygamberler dahi tehdid edilmiştir..[isra.73,74,75 bakın peygamberim hz muhammedin tehdid edilişi burda nettir] ve bu allahın metodundan zerre kadar teviz verene yardımda yok..SAMED OLAN Allah a [dinine ] yardım edene allah yarım eder..

  • HUSEYIN SASMAZ   27-07-2010 22:36

    AKP’nin Ekseni Sömürgeci Kafir ABD’nin Çizdiği Eksendir!! Yahudi varlığının yanına kar kaldığı Mavi Marmara gemisine pervasız korsan saldırısı karşısındaki acziyeti tüm çıplaklığı ile açığa çıkan AKP yönetimindeki Türkiye'nin, BM Güvenlik Konseyinin İran hakkında vardığı yaptırım kararı oylamasında "hayır" oyu kullanmasının ardından "Türkiye'nin ekseni kayıyor mu?" tartışması gündeme oturdu. Bu tartışmayla ilgili olarak, Ortadoğu ve İslam uzmanı sıfatı ile takdim edilen Gilles Kepel "Newsweek Türkiye"ye verdiği mülakatta "Türkiye'nin dış politikada neo-Osmanlı değil, "neo-Hilafet" politikasını takip ettiği, bunun daha uygun olacağı, Osmanlı'nın Araplar açısından emperyal bir baskıyı ifade ettiği, Türkiye'nin, bölgede arabulucu politikasıyla daha da güçlendiği, Neo-Hilafet politikasının Türkiye'nin ekonomik çıkarlarına da katkı sağladığı" şeklindeki saptırıcı ve sulandırıcı yorumu getirdi. Bu bağlamda Türkiye'deki Müslümanların gözünden kaçmaması için aşağıdaki hususları ısrarla vurgulamak istiyoruz. 1-Kendine ait bir ideolojisi, dünyaya yönelik net ideolojik bir bakışı olmayan Türkiye gibi ülkelerin ister iç politikada ister dış politikada kendilerine ait bir misyonları olamaz. Ancak devletlerarası arenaya yön veren devlet ya da devletlerin eksenine göre hareket ederler, uydusu olurlar. Bu bağlamda Türkiye gibi ülkelerin kendi öncelikleri yoktur, uydusu olduğu ya da ekseninde yürüdüğü devletin önceliklerine tabi olurlar. Bugün Türkiye, AKP eliyle İslami beldelere kokuşmuş demokratik fikirleri yaymak üzere model gösterilen, sömürgeci kafir ABD ekseninde İslam beldeleriyle ilişkilerini tanzim eden bir ülke haline getirilmiştir. 2- Yine bu rol bağlamında "Ortadoğu Barış Süreci" olarak adlandırılan Yahudi varlığının güvenliği ve meşru bir devlet olarak bölgedeki Müslüman halklar tarafından kabul edilmesi için "Araplardan daha Arap" bir Erdoğan portresi oluşturularak, "İsrail" ile bir gerilim havasına girildiği izlenimi verilmiş, bölge halklarına güven aşılanmıştır. 3- BM'nin İran hakkındaki yaptırım oylamasında "hayır" oyu kullanması da izlediği eksenin gereğidir. Zira İran, Brezilya ve Türkiye arasında imzalanan anlaşmanın sömürgeci kafir ABD Başkanı Obama'nın Brezilya ve Türkiye'ye gönderdiği mektubun gereği imzalandığı açığa çıkmış, Türkiye'nin kullandığı "hayır" oyu sonrası, Tahran anlaşmasının hala geçerli olduğu ABD'li yetkililerce açıklanmıştır. 4-Tüm bunların ışığı altında, "eksen" tartışmaları gerçekte, üstlendiği rol gereği, AKP'nin de işine yaradığı için katıldığı, kendini "Anayasa Referandumu" süreci dolayısıyla İslami kamuoyuna "suret-i hakk" göstermek üzere, istismar ettiği, lakırdılardır. İngiliz yanlısı ulusalcıların bu tartışmaların üzerine atlayarak İslami kamuoyunun tepkisini çeken yorumları da AKP'nin düzenbazlık değirmenine su taşımaktadır. Özellikle AKP'nin neo-Hilafet politikası izlediğinin gündeme getirilmesi, Hilafet kavramını sulandırmaktan öte bir şey değildir. Zira Allah'ın izniyle yakında kurulacak ikinci Raşidi Hilafet Devleti sömürgeci kafir ABD'nin dolayısıyla ekseninde yürüyen AKP'nin kabusudur. Öyle ki AKP yönetimi Nübüvvet Metodu üzere İkinci Raşidi Hilafet Devleti'ni kurmak için dünyanın 50'yi aşkın ülkesinde çalışan Hizb-ut Tahrir'in Türkiye'deki şebabına yönelik operasyonlar tertipleyip, tutuklatarak sürekli bir baskı politikası yürütmekte ve Hilafet'in zikredilmesine dahi tahammülleri bulunmamaktadır. Partinin Türkiye'deki şebabından onlarcasının halen cezaevlerinde olması, AKP'nin eksenini net olarak ortaya koymaktadır. وَسَيَعْلَمُ الَّذِينَ ظَلَمُوا أَيَّ مُنقَلَبٍ يَنقَلِبُونَ Zulmedenler yakında nasıl bir inkılapla devrileceklerini bileceklerdir. [Şuarâ 227]

  • İmran Ali   25-07-2010 10:35

    Zulmün başladığı zamanlardan bu güne kadar bazı ilahiyat fakültelerinde bu zulüm hiç uygulanmazken Isparta ilahiyat fakültesinde yasak en katı biçimde uygulandı... Aslında siyasilerin bu sorunu çözmesini beklemek boş bir uğraş... Fakülte yönetimlerinin bu konudaki dik duruşu her şeyi çözecek... Ali Nesin'in verdiği mülakatta ifade ettiği gibi yasağı hapse girmek pahasına bile olsa yırtıp attıkları zaman kim ne diyebilir?

İlginizi çekebilecek diğer haberler

Makaleler

Hava Durumu


VAN