

"bile" Arama Sonuçları

Oraya gidip de olayları daha yakından izleyince, Altınok’un yazdıkları sanki biraz değişmeye başladı gibi. Bütün dünyanın gördüklerini görmeye mi başladı, nedir? Örneğin 31 Ocak Perşembe günkü yazısının ortalarına doğru, “2 Venezuela’da öğrendiklerim” alt-başlığını takiben şunları kaydetti: “Ülkeye dair … kesin kanaatlerimin biraz törpülendiğini söyleyebilirim. Örneğin yoksullar Maduro'yu, zenginler muhalefeti destekliyor diye net bir ayrım olmadığını gördüm. (…) Maduro taraftarı belki solcu olabilir ama karşılarındakiler sağcı falan değil! Üç... ABD karşıtlığı ya da taraftarlığı ülkede bir politik ayrışma zemini değil. Dört... Yalan değilmiş, gerçekten ülkede birbirini tanımayan karşılıklı iki meclis var. Beş... Bu ülkede kuyruğa girmeden büfeden bir şişe su almak bile imkânsız.” Buna ertesi gün, yani 1 Şubat’ta “Ekonomik kriz almış başını gitmiş”i de ekledi.

Biz bir kabileyiz. Dünyaya bakışımız bellidir. Bize “dışarıda kalanlar” diyorlar. Desinler, ne gam! Zaman zaman kim içeride kim dışarıda diye sorduğumuz olur. Sahi içeridekiler nelerden mahrumdur, dışarıdakiler ne kazanmıştır, sürekli sorulması ve hatırlanması gereken sorular.

Uzmanlar dijital ortamdaki verilerin gelecekte 'gözetim' mekanizmalarına yol açabileceği ve yaptırımların yetersiz kalabileceği konusunda uyarıyor. Evleri perdelerle kapatmaya çalışsak da evin içini, yediğimizi, konuştuğumuzu sosyal medya içerisinde paylaşmamız adeta evleri perdesiz bir hale getiriyor.

Hayatının tamamına veya bir kısmına Kur’an yerine başka kuralların, hükümlerin, otoritelerin ya da heva ve arzuların yön verdiği kimseler, zamanla o yaşadıklarının doğruluğuna inanmaya başlarlar. Hatta o yaşadıklarını meşrulaştırmak, doğruluğunu ispat etmek için Hakkı tahrif edip, kendi batıl hâllerini ve tercihlerini Hakk’a tasdik ettirmeyi bile zorlamaya başlarlar.

Devlet destekli kumara olan ilgi, devlet eliyle sağlanan kolaylıklar ve ikramiye miktarlarının da arttırılmasıyla, her sene artarak devam ediyor. Kadını erkeği, yaşlısı genci, pardesülüsü başörtülüsüyle saatlerce sıra bekleyenler, besmele çekilerek biletlerini satın alıyorlar.

AKP’nin İzmir adayı Nihat Zeybekci: “AK Parti’deki arkadaşlarımız bugün içkisini içebilen, namazını da kılabilen, günü geldiğinde orucunu tutabilen bir hoş görü alanına sahiptir.”

Bozulma ve menfi manada dönüşümün yaşanmaması ve her şartta istikametin korunması için yapılması gerekenler, Kur’an’da gösterilmiş ve Rasûlün önderliğindeki ilk örnek nesil tarafından da pratize edilmiş bulunmaktadır. Arınmak, korunmak ve sırat-ı müstakim üzere bir hayatı yaşamak için, Allah’a, Rasûlüne ve indirdiği Kitaba imanın ve teslimiyetin gereği olarak, hayatın (kamusal-özel, bireysel-toplumsal) hiçbir alanında, hiçbir zaman ve hiçbir sebeple Allah unutulmayacak ve Allah yokmuş gibi davranılmayacaktır. Aksi takdirde, hayatında Allah’ın zikrini hâkim kılmayan insan, Rabbine ve kendisine yabancılaşıp şeytanın yoluna girmekte, hayatını hevasının ve şeytanın arzularına göre düzenleyerek yozlaşmaya, savrulma ve dönüşüm sürecini yaşamaya başlamaktadır. Üstelik zamanla kanıksanarak ilerleyen bu taviz ve yozlaşma sürecindeki büyük dönüşümünü fark bile edemeyip hâlâ kendisini Hak yolda zannedebilmektedir.

Yalnızca medyada değil, hayatın her alanında geçerli olacağı üzere, kural olmayan bir alanda kaos oluşur. İşte sosyal medya da kaosun ne kadar vahim boyutlara ulaşabileceğini gördüğümüz bir alan hâline geldi. Tüm bu olumsuzlukları, bozuklukları düzeltmek için belirli, oturmuş bir düzen gerekmektedir. Bilgisayar ve telefonları basit bir iletişim cihazı halinden çıkarıp, kompleks bir iletişim ve medya cihazı haline getirenler ve bunu kullananlar şeytanın geleneksel, nostaljik, eski, yeni, fütüristik, teknolojik gibi takıntılarının olmadığını pek hesaba katmamış olabilir.

“Halkına zulmeden sistemin kuruluş yıldönümünü, değişim sürecinde bile bayram olarak kutlamaya devam etmek, bu amaçla halkın vergilerinden harcamalar yapmak, hem değişimciler açısından ibretlik bir çelişki, hem de halka ilave bir zulüm ve saygısızlık değil midir?”

Daha önce söylediğimiz gibi bizler büyük şeytanların ve onların insanlardan olan yardımcılarının belirlediği gelip geçici, oyalayıcı, suni, hedef şaşırtıcı gündemlere asla takılıp kalmayız.

Kur’an'ı Kerimde geçen her bir ayet gibi bu “tek bir” ayet bile tüm insanlık için huzur ve güveni sağlamaya yeterlidir. Adalet bir kâinat nizamıdır. Kâinat nizamına getirilen düzenin İslam dininin öngördüğü adalet esası üzerine kurulacağı hiç şüphesizdir. Bu düzende adalet ilkesi; akrabalık, hısımlık, hasımlık, cins, ırk bağları ve ülkelere göre farklılık gösterip değişmez. Yeryüzünde ekonomik ve silah gücünü elinde bulundurarak mustaz’af insanların kanını akıtan kâfirlerin, zalimlerin, birtakım terör örgütlerinin ve devletlerin benimsedikleri her türlü beşeri düzenler, sistemler, darbeler kesinlikle adalet olmadığı gibi adalet dağıtamaz da.

Dine dayanmayan, seküler bir ahlâk anlayışı gerçekçi olmadığı içindir ki, felâha ermek ve maddî-manevî alanda kalkınmak isteyen bir toplumun tâbi olması gereken ahlâkî değerlerin ve kuralların dayanacağı yegâne nokta işte bu güçlü Allah ve âhiret inancıdır. İnsanlık tarihi, ahlâkın en güçlü destekçisinin daima dinler olduğuna şahidlik etmektedir ki, bu veri bile bu konuda seküler-lâik yaklaşımın bir çıkış yolu olamayacağını göstermek için yeterli bir delil teşkil etmektedir.

Sadece iman ettim diyenlerin kurtuluşa ereceğine dair bir tek ayet yoktur. İman ve salih amelin hep ard arda zikredilmesi, salih amel olmaksızın sadece iman ettik demekle kurtuluşun mümkün olmaması sebebiyledir. İman olmadan yapılan amel salih amel olmaz. Bu kişilerin yaptıkları zahiren hayırlı ve olumlu ameller bile boşa gider. Bu tür ameller, yalanlayanlara ancak dünyada ve insanlar nezdinde bir olumlu görüntü ve itibar sağlasa da, Allah nezdinde hiçbir karşılığı olmaz. Kur’an’da inkârcıların, yalanlayanların amellerinin boşa çıktığı haber verilmektedir.

İktibas'ın Eylül sayısında, Batı dünyasının yaşadığı açmazlara karşılık Müslüman dünyanın sahip olduğu potansiyel değerlendirilirken, gidişatın neler getirebileceği üzerine de dikkat çeken tespitler yapılıyor.

Namaz kılmamıza rağmen, siyasette bir Batılıdan farklı düşünmüyorsak. Reel politiğe bir Hıristiyan’dan daha çok riayet ediyorsak. Namazımız bürokrasimize etki etmiyorsa, ihaleye fesat karıştırmamıza engel olmuyorsa, rüşvet yemekten, torpilden, iltimastan, alıkoymuyorsa, kul hakkına girmemize mani olmuyorsa, Hans bizim neyimizi örnek alsın…

Kur’an’ın ifadesiyle birisi takva diğeri ise fısk ve fücur olan iki ana yolu belirleyen unsurlar vardır. Toplumların ana çatılarını oluşturan din ve yaşam biçimi, insanın içindeki farklı seslerin bir uzantısı ve yansımasıdır. Allah da insana aklını ve iradesini, takvasını ve fıskını vererek önünde doğruya ve yanlışa gidebileceği yolları gösteriyor. “Nefse ve onu biçimlendirene, Sonra da ona kötülük ve takva kabiliyetini verene yemin olsun ki, Elbette nefsini temizleyip arındıran kurtulmuştur. Onu kirletip gömen de ziyan etmiştir”. (Şems: 7-9)

Allah rahmet eylesin- Büyük İslâm bilgini Ebu Hanife’ye sahâbiler arasında cereyan eden elim Sıffın savaşına katılanlar hakkında sorulunca görüş beyan etmekten kaçınarak “Allah bizim kılıçlarımızı korudu biz de dillerimizi koruyalım,” der ve Rabbimizin Kitabı Kur’ân’ımızda iki kez geçen şu âyeti okur.

Neyin zor ve neyin kötü olduğunu da bilemeyiz. Herkese kendi derdi büyük, kendi işi zor gelir. Herkes, başkasının derdini küçük, işini kolay görür. Herkes, karşısındakinin sahip olduğu nimetleri görür ama diğer sıkıntılarını görmez. “Komşunun tavuğu komşuya kaz görünür” sözünün bir anlamı da budur. Oysa diğer insanların dert ve sıkıntılarını bilmeyiz. Belki o insanlar da bizim yerimizde olmak isterler.

Kur’an hakkıyla okunup öğüt alınmadığı ve gereğince hayata taşınmadığı için, “Müslüman” oluğunu söyleyenlerin çok büyük kısmı, “Müslim” olmanın şartlarından ve tevhidî imanın gerektirdiği ölçü ve ilkelerden habersiz bir konumda bulunmaktadır. Kur’an’ı “mehcur”/terk edilmiş bırakıp Rasûlün (s) güzel örnekliğinden uzaklaşılınca, Müslim olmak için ne yapılması gerektiğini ve nasıl yapılması gerektiğini bilemez bir duruma gelinmiştir.
Makaleler
Hava Durumu