Dünyaya yayılmış en kalabalık Yahudi ailelerinden birisi olan Cohen ailesinden '80 kuşağının en iyi şarkılarını söyleyen Leonard Cohen, zeytin dalını eve dönüşün işareti olarak görür.

İspanyol şair Lorca için zeytin dalı Endülüs’ün hikayesidir.

Shekespeare, yaşı belli olmayan zeytin ağaçlarının barış ilan ettiğini düşünür.

Tüm insani yorumları bir kenara bırakacak olursak, sözlerin üstünde bir söz olan Kur’ân-ı Ker’im’in Tin Suresi’nde zeytin üzerine yemin edilir.

Zeytine ve zeytin ağaçlarına kudsiyet yüklemek için bundan daha güzel bir sebep olamaz belki de. Üzerine edilen yeminden ötürü müdür bilmem ama, zeytin ağaçlarının ve zeytin dalının barışın en büyük simgesi olduğunu hepimiz biliriz. Ne var ki zeytinle donatılan bahçelerini, dökülmüş zeytin dallarının olduğu sokaklarını düşününce, Filistin çok yalnız kalmış bu açıdan. Mezar taşlarının ve zeytin ağaçlarının her bir İsrailli Yahudi için hayati bir tehdit unsuru olarak görülmesinin sebebi de, kalplerin körleşmesidir belki de.

İsrail tarafından yakılan zeytin ağaçlarının sayısı 1,5 milyona yakın

Sondan geriye doğru gidecek olursak, İsrail, 2015 yılında Beytüllahim bölgesinde 100 Filistinli aileye ait olan zeytin ağaçlarını birer birer yaktı. 2014’te bir Filistinli bakan zeytin ağacı dikerken bir İsrailli asker tarafından miğferlerle darp edildi. 2012’de İsrail’in Haaretz dazetesinin haberine göre Batı Şeria’da İsrail hükümetince Filistinlilere ait binlerce zeytin ağacının sökülmesi için talimat verildi. 2011’de Filistin Ya’bed bölgesindeki zeytin ağaçları ateşe verildi. 2010’da Burin bölgesinde kendi arazisinde zeytin toplayan bir Filistinli, İsrail tarafından darp edildi ve bahçede bulunan 2500 zeytin ağacı yakıldı. 

Buna benzer çok daha fazla haber bulabiliriz arama motorlarında, fakat genel bir bilgi verecek olursam son kayıtlara göre İsrail tarafından yakılan zeytin ağaçlarının sayısı 1,5 milyona yakın.

İsrail’in zeytin ağaçlarını bir tehdit unsuru olarak görmesinin aşırı mantıklı(!) bir sebebi de var; bir Filistinli herhangi bir zeytin ağacının arkasına saklanarak bir Yahudiyi aniden öldürebilir. Filistinliler zeytin ağaçlarını İsraillileri öldürmek için kendilerine siper edinebilirler. Aslında İsrail yasalarına göre Müslümanların eylemlerine yardım ve yataklık eden zeytin ağaçları bu sebeple “terörist” olarak görülüyor. Bu yüzden de sızısız ve rahatça ateşe veriliyor zeytin ağaçları.

Kudüs’ün eski fotoğraflarıyla şimdiki fotoğraflarına karşılaştırma maksadı ile baktığımızda hem şehir içinde, hem de Mescid-i Aksa’nın avlusunda yer alan zeytin ağaçlarının sayısının ne kadar azaldığına gözlerimizle şahitlik edebiliyoruz. Aksa’nın içindeki zeytin ağaçları, mescidlerin çatılarına ve surların üzerine İsrail tarafından yerleştirilen kamera sistemlerinin, Müslümanların yaptıklarını daha rahat görebilmeleri için kesiliyor aynı zamanda. Yani kısacası, bir zeytin ağacı ne derece bir tehdit unsuru olabilirse, o derece bir tehdit unsuru işte İsrail halkının gözünde.

Aksa’ya “zeytinyağı” gönderelim ki Kudüs de aydınlansın

Zeytinin ve zeytin ağaçlarının bize bakan yönü de oldukça zengin. Hz. Peygamber’in Mescid-i Aksa için buyurduğu “Mescid-i Aksa’ya gidin, gidemiyorsanız kandillerinde yakılmak üzere zeytinyağı gönderin” hadis-i şerifinde, zeytinyağının öneminden de bahsediyor. Aslında metaforik anlamda zeytinyağı başlı başına Aksa’ya bir “yardım” değerinde. Aydınlatmanın kandillerle sağlandığı dönemlerde Aksa’ya zeytinyağı göndermek demek, o topraklarda yaşayan Müslümanların varlığına yardım etmek, kalıcılığını sağlamak, onların ihtiyaçlarını gidermek demekti. Bir yerde ışık varsa orada insan da vardır. Mescid-i Aksa’yı aydınlatalım ki oradaki Müslüman sayısı çoğalsın, Aksa’ya “zeytinyağı” gönderelim ki Kudüs de aydınlansın. Bugün gönderebileceğimiz şeyler zeytinyağı değildir belki; ama yapacağımız her yardım, uzattığımız her el Mescid-i Aksa için zeytinyağı nisbetinde olacak.

Filistin intifadalarında en büyük yarayı alanlardan birisi de zeytin ağaçlarıydı. Halihazırda İsrail’in şu an sürekli zeytin ağacı yakmasının sebeplerinden biri de Filistinli Müslümanların büyük çoğunluğunun tek geçim kaynağı olan bu zeytin ağaçlarını ellerinden alıp, onlara bu topraklarda artık barınmamaları gerektiğini göstermek. Yanan her zeytin ağacı, elinden imkanları alınmış bir Filistinli demek oluyor.

Filistin’de Zeytin Ağacı Projesi

İşte tüm bu sebepleri önümüze serdiğimizde ortaya çıkan tabloda Filistin’deki zeytin ağaçlarının sayısını nasıl artırabiliriz diye düşünen bir topluluk var Avusturya’da. Rahma Austria Derneği, gerçekleştirdikleri birçok projeye bir yenisini daha ekleyerek “Filistin’de Zeytin Ağacı Projesi”ni hayata geçirdiler.

Filistinliler için bir geri dönüş umudu olan bu ağaçları Müslüman kardeşlerimize geri vermek için kolları sıvayan Rahma Austria, İsrail ambargosu nedeniyle yakılan ve yok edilen zeytin ağaçlarının yerine yenilerini dikmeyi ümmetin boynunun borcu olarak görüyor.

Bugün ellerinden en büyük geçim kaynağı alındığı için ülkelerini, topraklarını terk etme noktasına gelmiş olan Filistinli Müslümanlar ve en çok da Filistinli çocuklar için çok büyük bir umut ışığı bu proje.

Rahma Austria ekibi bu projeye 2013 yılında başlamış. İçinde bulunduğumuz yıl itibariyle de elde ettikleri bağışlarla toplamda dikilmiş 10.000 zeytin ağacına ulaşacağını söylüyorlar. Rahma Austria, sadece zeytin ağacı dikme işiyle de ilgilenmiyor aslında. Diktikleri fidanların ilk üç yıllık bakımını ve masraflarını da üstleniyorlar. Siz 15 euro karşılığında bir zeytin ağacı diktiriyorsunuz ve fidanınız emin ellerde yeşerip büyüyor, ardından bir Filistinlinin geçim kaynağı olarak hayatına devam ediyor.

Mescid-i Aksa’yı “etrafını bereketli kıldığımız” diye niteleyen Rabbimiz’in bu bereketini zeytin ağaçlarına da bağlıyor Rahma Austria. Zeytinin bereketiyle yola çıkıp binlerce ağaca ulaşan dernek, kendilerine destek olmak isteyen herkesi davet ediyor.

Proje hakkında daha detaylı bilgi almak için derneğin web sitesine göz atabilirsiniz: http://www.rahma-austria.at/tr/projeler/zeytin-agac-projesi/157-siz-de-15-bag-s-yaparak-filistin-de-bir-zeytin-agac-dikebilirsiniz