Hay-Der'de Suriye gündemi konuşuldu

Hayder'de her ayın son haftası Türkiye ve Dünyada'ki gelişmeleri değerlendirdiği Yorumluyorum Haber-Analiz programında bu hafta kanayan yara Suriye meselesini işlendi. Suriyede Baas zulmüne karşı meydanlarda direnen, aldığı kurşunlarla yaralanan ve tedavi amacıyla Türkiyeye getirilen Ebu Hasan, Suriyede yaşanan zulmü, Suriye halkının önceliklerini, olası Esad sonrası Suriyelileri ne beklediğini yorumladı.

03-01-2012


Kuzey Afrika ve Ortadoğuda diktatörlere karşı halkların direniş göstermesiyle başlayan, Tunus, Mısır ve Libyada diktatörlerin devrildiği, Bahreyn, Yemen ve Suriyede ise diktatörlerin halklarına karşı zor kullanarak direndiğini izlemekteyiz.

Diktatörlere karşı direnen halklar arasında topyekün bir zulme uğrayan, en ağır şartlarda ölüm, işgence ve tutuklamaların yaşandığı coğrafya ise Suriye olarak karşımıza çıkmaktadır.

Hayder'de her ayın son haftası Türkiye ve Dünyada'ki gelişmeleri değerlendirdiğimiz Yorumluyorum Haber-Analiz programında bu hafta Kanayan yara Suriye meselesini işlendi

Suriyede Baas zulmüne karşı meydanlarda direnen, aldığı kurşunlarla yaralanan ve tedavi amacıyla Türkiyeye getirilen Ebu Hasan, Suriyede yaşanan zulmü, Suriye halkının önceliklerini, olası Esad sonrası Suriyelileri ne beklediğini yorumladı. 

Programda, Suriyede Yaşananlar Baas Katliamı ve Esad'a karşı direnen halk hareketlerini tanıtan bir sinevizyonla başladı. Daha sonra Ebu Hasan ve kendisinin söylediklerini bizlere aktarmak için yine Suriye asıllı çevirmen kardeşimiz Temim  kürsüde bizlere Yaşananları anlatmaya başladılar. Yaşananlar genel çerçevede aktarıldıktan sonra, programımız soru-cevap eşliğinde merek edilen sorularla evam etti. Programda öne çıkan konular özetle şöyledir.

* Dünya basınına yansıyan hiçbir görüntü, Suriye halkının yaşadığı zulmü tam anlamıyla yansıtmmakta. Yaşanılanlar, görüntülerden kat ve kat daha dehşet vericidir.

*İsyan eden sokaklarda, meydanlarda gösterilere katılan ve yaralanan hiçbir kimse devlet hastanelerinde tedavi edilmemektedir. Doktorlar rejimden korkturkları için tedavi etmeye yanaşmamakta. Böyle bir sebeple hastaneye kaldırılan bir kişi hastanede Esad'a bağlı özel birlikler tarafından tespis edilerek inzaf edilmektedir.
 

Bir takım evlerde sağlıksız koşularda ve birçok zaman ehil olmayan kişiler tarafından tedaviler yapılmaya çalışılmakta, bu tedavilerde yapılırken birçok kişi maalesef morfin dahi verilmeden canlı canlı ameliyat edilmekte, yaraları dikilmektedir.

*Suriyede Esad rejmine karşı direnen rejim karşıtları çocuk ve kadınların korunabileceği tampon bir bölgeni oluşturulup, onların güven altında olmaları istendi, ancak rejimin bunu kabul etmedi. Özellikle önde duran kişilerin ailelerini tutuklandı, tutuklamayla kalmayarak kötülük yapıldı. Böylece etki sahibi kişiler suturulmaya çalışıldı. Çalışılmaya devam ediliyor. Suriye sokaklarında kadın, yaşlı ve çocuk ayrımı yapılmadan insanların katledilmektedir. Protestolara katıldığı tespit edilen kişilerin evleri talan edilmekte, araçları parçalanmaktadır.

*Şu zamana kadar hiçbir ülke resmi olarak Suriye direnişinin yanında hareket ettiğini duyurmamıştır. Türkiye gibi bazı ülkelerden sloganik olarak destek olduklarını söyleede, bu eyleme dönüşmemiştir. Özgür Suriye ordusunun 15-20bin kişilik bir insan gücü vardır. Ancak ekonomik ve silah bakımından güçsüzdür. Libyada direnişçilere verilen destek, Esad güçlerine sirenen Özgür Suriye ordusuna verilmemiştir.

*Baas diktatörlüğüne resmi olarak sadece Rusya destek verdiğini açıklamıştır. Resmi bi açıklama gelmese bile diğer ülke yöneticileri Baas iktidarının varlığının devam etmesini istemektedirler.

*40 yıldır Esad ailesi israil aleyhine olduklarını açıklamalarına rağmen, fiili anlamda İsrail aleyhine hiçbir eylemde bulunmamışlardır. İsrail sınırları güvende olmuştur. İsrail Esad yönetiminden memnundur ve O'nu değiştirmek istemez. İsrail'i, her zaman koruyacaklarını alenen duyuran ABD ve batılı ülkelerde bu durumun değişmesini istememktedirler.

*Hangi amaç ve ideallerle İran'ın Suriyede Baas iktidarını desteklediğini anlayamıyoruz. İranın hem siyasi hemde iktisadi öne çıkan çokça çıkarları var. Hem açıktan, hem gizli olarak İran hükümeti Suriye'de katliamlara destek olmaktadır. Suriyede her hafta İran resmi plakalı onlarca araç giriş yapmaktadır. Polis elbiseli farsça konuşan, Suriyeli lmayan kimseler halka karşı katliamlar yapmaktadır. Kendim içinde bulunduğun bir olayda elimize geçe 5 polisin arapça bilmediğine, farsça konuştuğuna şahid oldum. Bu 5 kişiyi bölgede ki Türk gözlemcilere teslim ettik. Sonrasını bilemiyorum.

*Sokakta direnen Suriye halkının ortak kanaati tek yardımcılarının Allah olmasıdır. Meydanlarda Allahîn yanımızda olduğunu hissediyor, rahatlıyoruz. Şehid olanların yüzünde ki gülümsemelerde bizleri motive ediyor.

*Uluslar arası antlaşmalarla kulanılması yasak silahlar, Suriye halkı üzerinde kullanılmaktadır.

*Suriye rejimi bir camiinin minresini yıkmaktan çekinmiyor. Asker, polis ve özel ajanlar ayakkabılarıyla camiilere girip, buralara sığınan halkı silah ve bıçaklarıyla öldürüyorlar. Camileri talan edip, Kuran-ı Kerimleri yırtıyorlar.

*Halka on aydır bıkmadan işkence yapılmaktadır. 22 milyonluk Suriyede 20 milyon insan Esad'ın gitmesini istemekte, 2 milyon kadar kişi, Nusayri ve iktidardan beslenen insanlar Baas zulmünü desteklemektedir.Herkes meydanlara inemiyor çünkü ailelerine kötülük yapılmasından korkuyorlar

*Protestoda şehid olan bir kardeşimi taşıyordum, gömleğimi yakasından tuttu ve şöyle dedi; "kanım boşa giderse bunun hesabını sizden soracağım"

*Türkiye hükümeti Suriyeden gelen yaralılarla ilgileniyor, göç edenlere misafirperverlik yapıyor. Ancak fiili olarak, özellikle Libya'da ki gibi aktif olarak halkın yanında durmuyor.

*Hafız Esad yönetiminde inanların ibadet etmeleri suç sayılıyor. insanlar İhvan üyesi olmaktan tutuklanıyorlardı. Oğluda aynılarını yapmakta insanları İhvan tehlikesinden korumak amacıyla tutukluyordu. 40 yıldır hem babası, hemde oğlu dönemine uygulamalar değilmedi.

*Suriye İhvan'ı görüş olarak Mısır'dakinde farklı değil. İhvan 40 yıldır aktif olmayn bir partidir. Suriyede ayaklanan halkı İhvan yönlendirmiyor. Bu ihvan'ın değil topyekün Suriye halkının isyanıdır. Bizler camilerde namaz sonrası toplanırken. Hıristiyan isyancılarında camii önlerinde bizi bekleyip protestolara katıldıklarına şahid oluyoruz.

*Dış müdahele olacaksa, halk Türkiye veya müslüman ülkeler önderliğinde bir müüdahele istiyor. Ancak Dış müdahele Nato tarafından da olsa halk Esad'dan kurtulmak istiyor. Suriyede isyanın ana sebebi 40 yıldır hertürlü zulmü gördükleri Baas partisi ve Esad ailesine karşıdır. Devrimin ana maddesi budur.

*Tunustaki gibi devrim sonrası Suriye için laik ve demokratik Türkiye devleti rol model olur mu bilemiyorum. Bu benim değil Suriye halkının vereceği bir karardır. Esad sonrası İslami  bir nizanım kesin olarak Suriyeye gelebileceğini şimdiden söylemek imkansız. Ancak halk tarafından sevilen saygın alimler devrimden yanalar.  devrime olan destek arttıkça, bu kişiler ön plana çıkacaklardır.

*Türkiye halkının Suriye devrimine verdiği destek orada direnen halka moral oluyor. Her Cuma Teşfikiyede Suriye konsolosluğu önünde yapılan bir eylem var o bile bir motivasyon.

Son olarak meydanlarda şehit olmuş erkek, kadın ve çocukların tanıtıldığı, camilere yapılan baskınların ve gülümseyerek Rabbine kavuşan bir şehidin gösterildiği sinevizyonun gösterildiği program, Ebu Hasan'ın yaptırdığı dua ile tamamlandı. 

(Haber: Atilla Aksu / İslam ve Hayat)

Etiketler : #HayDer'de   #Suriye   #gündemi   #konuşuldu   
YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !
İlginizi çekebilecek diğer haberler

Makaleler

Hava Durumu


VAN