Derginin Selam İle bölümünde “Allah’ın bütün buyrukları gibi, oruç ibadeti de oldukça açık ve berraktır. Rabbimiz bizden, kendisine kulluğumuzu göstermemiz için oruç tutmamızı istemektedir. Orucu birtakım anlamsız sorulara kurban etmemek gerekir.” deniliyor. Bununla birlikte “kafa karışıklığından sakınmamız, Ramazan’da bilhassa ortalığı işgal eden din simsarlarının zihnimizi bulandırmalarına izin vermememiz gerektiği" vurgulanıyor.

“Yolun Sonu’nu görenlerin arayışları” başlığını taşıyan Yorum bölümünde Türkiye’nin kronikleşmiş problemi olan PKK’nın tasfiyesinin ve Üretilmiş Kürt Sorunu’nun çözümünün, değişen dünya ve bölge şartları ve bunun Türkiye’ye yüklediği misyon gereği bir zorunluluk haline geldiğinin altı çiziliyor. Bu çerçevede sistem-içi aktörlerin çıkış arayışları konu ediliyor.

Bünyamin Zeran imzası ile yayınlanan Kavram bölümünde bu ay “Anarşizm” masaya yatırılıyor. Teorik arka planı tüm yönleriyle ortaya konulan Anarşizm kavramının İslam’ın ümmet ve yönetim yaklaşımı ile bağdaşmayan noktaları ortaya çıkarılıyor, “İslam’ı diğer ‘izm’lerden ayıran en önemli unsur” üzerinde duruluyor.

Atasoy Müftüoğlu, “Zihinsel bir çölde yürümek” başlıklı yazısında müslümanlar olarak yaşadığımız kafa karışıklığına dikkat çekti ve “Ttoplumlarımızın bugün karşı karşıya bulundukları ağır koşullarla ilgili olarak, sömürgeleştirme süreçlerini mi konuşmalı/tartışmalıyız, yoksa daha çok Müslümanların sömürgeleştirilmeye elverişli bir konumda bulunuyor olmalarını mı konuşmalıyız, buna bir karar vermeliyiz.” diye yazıyor.

“Oruç gıybeti yok etmeli” isimli yazısı ile Hikmet Ertürk, “Hoş geldi de hoş buldu mu?” ile Mustafa Bozacıoğlu, “Ramazan ve bir farkındalığın şahitliğe dönüştürülmesi” ile Şükrü Hüseyinoğlu, “Alışkanlıkla mı, bilinçle mi?” ile Muhammed Celil de Ramazan ayının manasına yönelik düşüncelerini okurlarıyla paylaşıyorlar.