“Laikçi mahalle”, sandığımızdan daha şirretmiş!

Gelinen noktada vaziyet şudur: Medya şövalyelerinin elinde bir linç aracına dönüşen “mahalle baskısı” silahı ters tepmiştir. “Laikçi mahalle”nin, sandığımızdan da şirret olduğu ortaya çıkmıştır.

14-03-2008


Kadıtör yazıyor

Sizleri bir kez daha selamların en güzeliyle selamlıyorum değerli okuyucularım!

Bu ülkede eli kalem tutup da yazacak konu bulamamaktan şikayet eden varsa, kendisi yazı konusu olmuştur bu şikayetiyle. Yazacak konu çok da yazacak eli kalem tutanlar nerede?

Yazacak kimse olmayınca, bunca işin gücün arasında yazmak bize düşüyor.

Bu kısa hasbihalden sonra mevzumuza geçelim…

Efendim, İslam’a ve Müslümanlara karşı kırmızı görmüş boğa refleksiyle yaklaşmayı sünnet edinmiş olan cahiliye medyası, meşhur sosyolog Şerif Mardin’in geçtiğimiz yıl bir gazeteye verdiği mülakatta ortaya attığı “mahalle baskısı” tabirini çok tutmuştu. Mal bulmuş mağribi gibi sarıldılar bu tabire. Ağızlarına sakız, manşetlerine ve köşelerine sermaye yaptılar. Bu tabirin altını doldurmak için de bir “mahalle baskısı haberleri” furyası başlattılar. Başlattılar başlatmasına da bu konuda yaptıkları “haber”ler, attıkları manşetler üst üste ellerinde patladı.

Taa Fransalara uzanıp dokuz sütuna manşet attılar “Mini etekliyi diri diri yaktılar” diye, fos çıktı. Fos ne kelime, düpedüz yalan çıktı… Gerçekleri diri diri yakan bu manşetin ardından “Tesettür faciası” diye yeni bir manşet denediler, bu da tarihe “medya faciası” olarak geçti. Kezzap dediler tutmadı, “sarı çizmeli taksici başı açık kadını taksisine bindirmedi” diye rivayetlere sığındılar kimse yemedi.

Ardından laik mahalleden üst üste “mahalle baskısı” ifşaatları gelmeye başladı. Pandoranın kutusunu Prof. Dr. Nur Vergin açtı. Özetle “Bizim cenahtaki “mahalle baskısı” dayanılacak gibi değil” mealinde açıklamalar yaptı ve yaşadığı bir hadiseyi buna örnek verdi. Yeni aldığı evde Kur’an okutmak istediğini, ancak “mahalle baskısı” yüzünden bunu yapamadığını anlattı. (Türkiye’deki laik entelektüel kesimin dinle ilgili bilgi ve bağlarının “güllü yasin”, “kandil geceleri” ve “ölünün ardından Kur’an ve mevlid okutmak” gibi, indirilmiş dinin değil uydurulmuş dinin ritüelleriyle sınırlı olması da ayrı bir garabet. Eli kalem tutanlara duyurulur!)

Prof. Vergin’in bu ifşaatları üzerine “laikçi mahalle” ayağa kalktı, linç mekanizması bir kere daha ivedilikle işletildi. Vergin’le ilgili dosyalar açıldı, haberler yapıldı, tabii onlar da asparagas çıktı!

Son olarak da, üniversitelerde başörtüsü yasağının kaldırılması yönündeki çalışmalar karşısındaki yasakçı çıkışlarıyla gündeme gelen ve "Şayet bu yasa çıkarsa başörtülü öğrencilere hak ettikleri notu vermeyiz" diyerek bilim tarihine geçen (!) İstanbul Üniversitesi Rektörü Mesut Parlak benzeri ifşaatlarla gündeme geldi.  Parlak, "Asıl mahalle baskısı bana var. Ne cuma namazı kılabiliyorum ne de oruç tutabiliyorum" sözleriyle laikçi mahalle baskısının dozajına dair işaretler verdi. Parlak, “laikçi mahalle”de insanların sıkı bir kontrol ve baskı altrında tutulduğunu şu ifadelerle dile getirdi: "Ramazan'da yanıma gelip bir şeyler yiyip yemediğimi çaktırmadan kontrol edenler oldu. Rektörlerin oruç tutmayacağı gibi bir anlayış var. Rektör oruç mu tutar, diyorlar."

Bu ifşaatlar, “mahalle baskısı”nın ne demek olduğunu yeterince anlatıyor.

Gelinen noktada vaziyet şudur: Medya şövalyelerinin elinde bir linç aracına dönüşen “mahalle baskısı” silahı ters tepmiştir. “Laikçi mahalle”nin, sandığımızdan da şirret olduğu ortaya çıkmıştır. Allah şifa versin…

Etiketler : #Laikçi   #mahalle   #   #sandığımızdan   #daha   #şirretmiş!   
YORUMLAR
  • necati türkoğlu   16-03-2008 12:13

    Mahalle baskısı diye bir öcü ,kendi elleri ile yaratmaya çalışan bu zevata sorduğunuzda kendilerininde müslüman olduklarını söylemeleri beni çok üzüyor. türkiyede yaşadığımız için türkiyedeki yaşanan islamdan bahsetmek istiyorum . bu zevata sorduğunuzda yaşanan islamın doğru olmayan bir inanış olduğunu söylerler bu bir bakıma doğrudur çünkü tükiyedeki yaşanan islamın geneli atalar dini denen gelenekçi bir anlayış hakim buna karşı olmak doğrudur buna karşı olurken yerine koyacağınız orjin olmalı yoksa yanlışı yanlışla savmak da doğru değildir . bu zevatın yaptığı ortalığı karıştırmak için yaşananın islam olmadığını söylerler .gelin ozaman bu yaşanan islam değil doğrusunu ortaya koyalım onada hiç yanaşmazlar .çünkü ALLAHIN tek din olarak gönderdiği dini hiç sevmezler bu din kendi yaşadıkları pislikleri yaptırmaz ,o özgürlük dedikleri {afedersiniz hayvanca yaşamayı sınırladığı için özgürlükleri kısıtlanmış olarak görürler}varsın görsünler çünkü yevmü kıyamette hesabı mutlak olan ALLAH görecek . kendi taptıkları ataları değil .bari müslüman olmadığınızı söyleyinde bizde rahat edelim gerçi bizler sizin ne olduğunuzu allahın izni ile biliyoruz ama bilmeyenlerde çoğunlukta SELAM OLSUN MÜSLÜMANLARA

İlginizi çekebilecek diğer haberler

Makaleler

Hava Durumu


VAN