Sünni gözüyle Fadlallah...

Fadlallah kimliği mücadelesi ve vahdeti önceleyen istikametiyle mezhebi bağnazlıktan uzak bir şahsiyet olarak ümmete, bir mezhep sahibi olmanın illa ihtilafı ve çatışmayı körüklemesi gerekmediği mesajını veriyordu. O hayalci ideallerin peşinde koşmayan, ayrıntıyı didiklemeyen gerçekçi mücadeleci yiğit bir Müslümandı.

08-07-2010


Bir Sünni Gözüyle Şeyh Fadlallah...

Bülent Uğur Koca / Denge Radyo.com

Ümmet basiretli liderlerinden birini, Ayetullah Muhammed Hüseyin Fadlallah’ı kaybetti. O ki İlmi, Cihadı, istikameti ve basiretiyle eşine az rastlanır bir Hizbullah’tı. Dünya müstekbirleri ile mücadeleden hiçbir zaman geri durmamış, müminin; kâfirlere karşı izzetli ve onurlu Müslümanlara karşı ise şefkatli ve merhametli vasfının en önemli sembollerinden biri olmuştu. O istikrarsız, köksüz, kalıpsız, nevzuhur bir düşünce adamı değildi. Her adımını istikametiyle test eden köklü bir geleneğe sahipti. Onun köklerini Kuran’dan, Allah resulünden(s) ve ehli beyt imamlarından aldığı bir mektebi vardı. O bakışını istikametini temel dayanaklarını hep bu kökler üzerine bina etmiş ve bu köklerden beslenen bedeniyle hayatı boyunca ümmete çok güzel meyveler sunmuştu.

Elbette rabbim bizleri en güzel tanımlamayla tanımlamış ve bir bütün olarak bizlerin adını “Müslüman” kılmıştır. Herhangi bir mezhep, meşrep, ekol veya okul asla bu kardeşliğin önüne geçemez. Şeyh Fadlallah bu bilincin en üst düzeyde idrakinde bir insan olarak Ehli beyt mektebinin yetiştirdiği güzide şahsiyetlerden biriydi. O kelimenin tam manasıyla bir Şia âlimiydi. Suriye’de bulunduğum yıllarda her cumartesi akşam namazında Şam’daki Seyyide Zeynep Camine gelir, Seyyide Zeyneb’in kabrini ziyaret eder, orada gözyaşı döker ve ardından camii yakınlarında bulunan bir binanın en üst katında kendisini merc-i taklid kabul eden tabilerine ve diğer Şii Müslümanlara özel dersler verirdi. Onların sordukları fıkhi, içtihadi ve siyasi soruları cevaplandırır, onlara nasihatler ederdi. Bende onun derslerini takip eden yüzlerce insanın içerisinde yok sayılacak kadar az sayıdaki birkaç Sünni’den biriydim. Derslerinde genellikle ehli beyt imamlarının faziletinden onların ibretli hayat hikâyelerinden bahsederdi. Kuran’a ve Şii ilim geleneğine hâkimiyeti en üst düzeydeydi. Sohbetinin son kısımlarında mutlaka küresel küfre ve onun İslam ümmeti üzerinde oynadığı oyunlara değinir ve Müslümanların Siyonist ve emperyalist düşmanlara karşı uyanık olmalarını tek vücut halinde mücadele etmelerini tavsiye ederdi..

Mülayim, sevecen, hoşgörülü, babacan, güler yüzlü ve şefkatli simasını hiç değiştirmezdi. Onu öfkelendiren ve kaşlarının çatılmasına sesinin yükselmesine sebep olan konuların başında ümmet içindeki farklı içtihatlardan doğan ihtilafların gündeme getirilmesi vardı. Fitneye ve Müslümanlar içindeki ayrımcılığa sebebiyet verecek sorular onun tarafından her zaman öfke ile karşılanırdı. Ümmetin her zamankinden daha fazla birlik içerisinde olması gerektiğini her sohbetinde vurgular, Sünni Müslümanları zikredeceği zaman çok hassas davranır mutlaka “kardeşlerimiz” sıfatıyla beraber zikrederdi. Biz o sohbete katılan birkaç Sünni olmamıza rağmen onun bir gün dahi Sünnilere ve onların hassasiyetlerine hakaret ettiğini hatta en ufak bir şekilde eleştirdiğini görmedik. Oysa söz konusu sohbet genel bir sohbet değildi sadece Şeyh Fadlallah’ı taklit merci kabul eden Müslümanlara hitap ediyordu. Ben rabbim huzurunda şahadet edeceğim ki o inancında fikirlerinde ve davasında samimi bir insandı. O hak bildiğini her ortamda açıkça ortaya koyuyor ve bazılarının iddia ettiği gibi içi düşman dışı dost görünmek suretiyle Müslümanlara takiyye yapmıyordu. O Şii-Sünni her kim olursa olsun bütün Müslümanların dostu kâfirlerin düşmanı idi. Ümmeti ve Vahdeti önceliyordu. Çünkü o boş işlerle uğraşmazdı. İhtilafları değil, ittifakları öne çıkarır; ayrışmayı değil, bütünleşmeyi fikir yarıştırmayı değil, mücadeleyi öncelerdi. Şeyh Fadlallah kendisi gibi vahdet aşığı olan Sünni âlim rahmetli Fethi Yeken’le birlikte de Müslümanlar arasındaki ihtilafın giderilmesi noktasında çok önemli çalışmalar yapmıştır. Hatta Lübnan’da Şii-Sünni Müslümanlar bir araya gelerek Sünni âlim Fethi Yeken’in imametinde Cuma namazı kılmışlardır.

Şeyh Fadlallah’ın sohbetlerinin ardından ona yaklaşarak özel sorular sormak isteyen insanlara karşı tutumu ve tevazusu da görülmeye değerdi. Önce soru sormak isteyen kardeşinin gözlerinin içine derinlemesine muhabbetle bakar, ardından elini omuzlarına koyar ve kafasını ona yaklaştırarak özenle onu dinlerdi. Genellikle sorulara büyük bir kararlılık ve netlikle cevap verir, ardından soru sahibi için dua eder ve çoğu zaman anlından öperek onu tebessümle yolculardı. Sükûneti ve izzeti şahsiyetinin derin ve sarsılmaz temellerini yansıtıyordu.

İslam dünyasının önemli Şii mercilerinden olan Şeyh Fadlallah kimliği mücadelesi ve vahdeti önceleyen istikametiyle mezhebi bağnazlıktan uzak bir şahsiyet olarak ümmete, bir mezhep sahibi olmanın illa ihtilafı ve çatışmayı körüklemesi gerekmediği mesajını veriyordu. O hayalci ideallerin peşinde koşmayan, ayrıntıyı didiklemeyen gerçekçi mücadeleci yiğit bir Müslümandı. Ümmet içindeki ihtilaflara ve Müslümanların aleyhine olacak mezhebi çatışmalara şiddetle karşı çıkan ve bu noktada birçok beyanatlar veren Fadlallah son olarak ta Bahreyn’de yayınlanan Vasat gazetesine bu konuda bir röportaj vermişti. Bu son röportajında Şeyh şunları söylüyordu. “ ABD düşman İsrail'e karşı yapılan saldırılarında ve tehditlerinde koruma sağlamayı sürdürüyor; Avrupa ve diğer ülkelerin politikaları ise hâlâ boyun eğdikleri tarihsel düğümün etkisiyle Siyonist İsrail’e yönelik Amerikan politikalarıyla örtüşüyor; Arap dünyasıysa yaşananlar karşısında işbirliği yapmakla sessiz kalmak arasında bir noktada duruyor. Onlarca yeni uydu kanalı da dâhil Arap ve İslam medyasındaki birçok çevrenin mezhep savaşına girmesi üzücü. Bu mezhep savaşı düşmanın çıkarına hizmet edecek, her şeyi yakacak ve nihayetinde düşmanlarının lehine, Müslümanların aleyhine olacak fitneyi tesis edecektir. Arap ve İslam gerçeğini hedef alan şeytani ve terörist faaliyetlerin yanı sıra güvenlik ihlallerine de girişen düşman, Sünni-Şii ayrımı yapmıyor. Bütün ümmeti tehdit eden büyük bir Siyonist tehlike hissediyoruz.”

İslami hareketin çağdaş öncülerinden biri olan Şeyh Hüseyin Fadlallah güzel bir örneklik bırakarak aramızdan ayrıldı. Onun bu güzel örnekliğini ümmet içerisinde yaygınlaştırmak ve Şiisiyle Sünnisiyle küfre karşı tek yumruk olarak mücadele etmenin sağlam temellerini atmak ardından gelen nesillere düşmektedir. İtidal ve vahdetin sembolü Allâme Fadlullah’ın rabbine kavuşması onun yaşamı boyunca sürdürdüğü mücadelenin sonu olmayacak, onun yolunu sürdüren mücahitlerin basiretli ve istikrarlı hak mücadeleriyle daha da ileri düzeylere taşınacak ve ümmet fitne ateşini körüklemeye çalışan zalimlerin hayallerini boşa çıkaracaktır.

Unutulmamalıdır ki bu ümmetin vahdeti için teori üretmekten çok gece gündüz dua eden, fedakârlık yapan, mücadele eden, seslerini yükselten müminler vardır. Bu müminlerin kimisi Sünni, kimisi Şii, kimisi Selefi, kimisi de başka bir yol tutmuş olabilir veya kimisi Arap, kimisi Fars, kimisi Peştu, Türk veya Kürt olabilir. Ve onların hak çabaları bir gün mutlaka sonuç verecektir. Allah Şeyh Hüseyin Fadlallah’a rahmet etsin. Rabbim onu Sünni kardeşleri Ahmet Yasin, Abdullah Azzam ve Fethi Yeken’le beraber cennette Allah Resulüne(s) komşu kılsın…

Etiketler : #Sünni   #gözüyle   #Fadlallah...   #   
YORUMLAR
  • ebu eymen   12-07-2010 19:05

    Allah razı olsun. Fadlallahı bize hakkıyla tanıtan güzel bir yazı olmuş. Bugün müslümanların tekfircilik hastalığından kurtulup, amerikanın istediği mezhep kavgalarından sıyrılıp küfre karşı tek vucud olma zamanıdır. Bizler en doğru yolda olmak icin gayret edeceğiz ama tevhid konusunda problem olmadığı sürece küfre karşı net bir şekilde birlik olabileceğimizin farkında olmamız gerekiyor.

İlginizi çekebilecek diğer haberler

Makaleler

Hava Durumu


VAN