BEN FİLİSTİNİM
Bünyamin ZERAN
09-12-2023 10:57
Ne söylense ne yazılsa! Yazıların kifayet etmediği anlar vardır. Kelimeler düğümlenir insanın boğazına. Sussan kalbine ihanet edersin susmasan bir gürültünün içinde boğulup gidersin. Kalmakla gitmek arasında can çekişirsin. Acının coğafyasında en gösterişli tualler çocukların gözleri olur, annelerin direngen duruşları, yiğitlerin cesurca ölüme atılışları… sapan taşlarıyla başladı hikayemiz ve devam etti düşmana kök söktürüşümüz. Bizi düşmanın kılıcı değil de en çok dost bilinenlerin sessizliği öldürüverdi. Sonra buna da alıştık. Ölürsek bir yiğit gibi ölmeyi şiar edindik. Biz, Yahudilerin, Hristiyanların ve onların sadık hizmetkarları müşriklerin Allah’a şirk koştuğu şeylerden korkmadık hiç bir zaman. Biz korkulmaya layık olanın Allah olduğu bilinciyle yaşadık her daim. Bizim büyük büyük dedelerimiz, Ahmet Yasinlerimiz, Fethi Şikakilerimiz, Rantisilerimiz ve daha adını saymakla övünç duyacağımız nice alimlerimiz ve şehitlerimiz bu topraklardan yetişti. Bize şahitlik ettiler. Bizim en büyük övüncümüzdür Allah’tan korkarak onun adına yaşamak. Biz böyle gördük bizden önceki şehitlerden…
Çocuklarımız kapkara gözleriyle bizlere bakarak büyüdüler. Ölümün en dehşetlisini, şehadetin arzulanışını bizde sevdiler. Topraklarımızın siyonistler tarafından onların iplerini ellerinde tutan ağababalarının sonsuz destekleriyle nasıl karış karış işgal edildiğini görerek, yaşayarak büyüdük. Biz ümmetin yetimleriyiz sahibimiz yalnızca Allah’tır. Sahibi Allah olanın yetimliği gam değildir böyle biline. Bizi düşmana toprak satmakla suçlayıp başımıza gelenleri hakettiğimizi söyleyenlere söylenecek belki çok söz var ama en azından biraz tarihimizi okuyun deriz. 1945 yılına gelindiğinde Yahudilerin tüm Filistin coğrafyasında yalnızca yüzde beşlik bir alana sahip olduğunu görürsünüz. Siyonistlerin bizim topraklarımızı ancak efendilerinin onlara takdim ettiği en gelişmiş silahlarla, milyar dolarlarla, gaspla, tecavüzle aldığına biz şahidiz ve biliyoruz.
Biz ölüyoruz diye üzülüyorsunuz ya üzülmeyin bizim ölülerimiz cennete kafirlerin leşleri cehenneme gidecek. Peki sizin suskunluğunuz, sizin ölmüşlüğünüz nereye yazılacak! Arkamızdan gıyabi cenaze namazları kılıyormuşunuz şehitler diridir siz kendi ölmüşlüğünüz için kılın o cenaze namazlarınızı. Gördük biz o sırça köşklerin nasıl devrildiğini, kendini dev aynasında görenlerin ne kadar küçük ve aciz olduğunu nerede mi gördük? Refah sınır kapısından siyonist zihniyetlerden icazet alamadığınız için yardım tırlarını dahi geçiremediğinizde gördük. Dünyada iki milyar müslüman olduğu söyleniyor inşallah öyle bir inançlı kesim vardır. Resulün Bedir’deki duası geliyor aklımıza “Allah’ım! Bu bir avuç mücâhidi helâk edersen, artık sana yeryüzünde ibâdet edecek kimse kalmaz!” Biz bu topraklarda düşmana kaybedersek ümmet kaybedecek biliyoruz. Ümitsiz olmadık hiç bir zaman. Rabbimizin vaadine inandık ve sığındık.
Çocuklarımızın cesetlerini kucakladık, bazen kerdeşler birbirlerinin cesedine sarılıp ağlaştı. Hanımlar beylerine, beyler hanımlarına ağlaştı ama yılmadık, korkmadık inanın. Çocukların o gözlerindeki direnişe aşık olduk biz. Cephelerde dualarımız, şiirlerimiz, marşlarımız ve bizi düşmana karşı dipdiri tuttu birlikte okuduğumuz ayetlerimiz. Bizim namazlarımızda saflarımız daha sıkı, gönüllerimiz daha bir coşkundur her daim. Düşmanına dahi bilge Aliya’nın dediği gibi adalatten başka borcumuz olmadığını bilecek kadar vakuruz. Göz yaşlarımızla yazdık çocuklarımızın bedenlerine isimlerini… öldüklerinde kimsesiz sayılmasınlar diye. Hangi çocuk kalbi bunu kaldırabilir bir düşünün ölmeden önce… belki bir çoğunuz için Filistin ya da İslami bir duruş öncelik sıralamanız içinde sonlara kalıyor olabilir. Bir çok işinizi hallettikten sonra oturup savaşı bir film izler gibi izliyor olabilirsiniz. Biz bu filmi 1917 yılından bu yana sistemli bir şekilde yaşıyoruz. Sizden önemli bir farkımız şu ki biz celladına aşık olanlardan değiliz ve ila nihaye olmayacağız.
Biz savaşmayı biliriz zira onun içinde büyüdük, kök saldık. Ölüm bizim buralarda ekmek gibi su gibi azizdir. Ölümlerimizle düğünlerimiz aynı anda olur. Ölürken diriliriz diğer yandan dirilirken direnişe kasemler ederiz. Düşman ise ne yaşamayı bilir usulünce ne da savaşmayı… hastaneler bombalar, kreşleri bombalar, ibadethaneleri bombalar, pazar yerlerini vurur. Yaşlısı, genci, çocuğu, kundaktaki bebeği, hamile kadınları, yaralısı nefes alan ne varsa kim varsa tonlarca bomba yağdırır üzerine. Sonra da arsız bir şekilde dünyanın en ahlaklı ordusuna sahip olduğunu ilan ederler. Ariel Şaron’un 1982 yılında Sabra-Şatilla kamplarında Lübnanlı Hristiyan Falanjistlerle yaptığı katliam bu alçaklıklarının sadece biridir. Dünya, İşgalci İsrail’in yaptıklarına kör ve sağır olsa da Allah her daim görüp, gözetendir ve Allah, kafirleri mü’minlerin elleriyle cezalandırmak istemektedir. İşte biz her daim boyunlarımıza astığımız evin anahtarlarını yurtlarımıza dönebilmek için saklıyoruz. Ve yüksek sesle dua ediyoruz “Rabbim kafirler toplumuna karşı bize yardım et, kafirleri bizim ellerimizle cezalandır…” diye.
Savaşırken elbet şunu biliyoruz ki biz zaferden sorumlu değiliz. Nice nebiler öldürüldü, niceleri yurdundan çıkmak zorunda kaldı. Biz rabbimize döndüğümüzde kaçmadık, savaştık diyeceğiz. Canımızı ve malımızı cennet karşılığında Allah’a sattığımızı ilan ettiğimiz söz üzere yaşadık ve öldük diyeceğiz. Ama Rabbim “Neden Allah yolunda zayıf düşmüş erkek, kadın ve çocuklar için savaşmıyorsunuz?” ayetinin muhatabı olanlar kendi hesaplarını Allah’a vereceklerdir. Aslolan insanın kendi sorumluluğundan kaçmamasıdır. Yüzünü Allah’a çevirmiş ve sorumluluğu için bedel ödeyenlere selam olsun.
Dünyada son üçyüz yıldır akan kanlar bizimdir. İspanya’yla başlayan, Hollanda ve Portekiz’le devam eden sonrasında İngiltere’nin azgınlığıyla zirve yapan son demlerde de Amerika ve Rusya ile devam eden zulümler mazlumun coğrafyasında gerçekleşmektedir. Azgın katiller için sadece müslüman olmak yetmiyor sömürülecek kaynakların olması o coğrafyayı işgal için gerekli ve yeter şart olarak tanımlamaktadır. Geçmişte Aztek ve İnkaların altın ve gümüşü, Arjantin, Brezilya gibi yerlerin şeker plantasyonları, Hindistan’ın baharatları, Arap topraklarının petrol ve doğalgazları vs. kısacası tüm dünyanın yer altı ve yer üstü kaynakları sırf daha fazla güç devşirmek için işgal edilmiştir. İşgal edilen topraklarda insanlar vahşice işkence edilerek öldürülmüş, kadınlarına tecavüz edilmiş, topraklarda, madenlerde zorla çalıştırılarak köleleştirilmiş veya sürgünlere terk edilmiş. Dünyanın her yanındaki mazlumlar bizimdir ve biz yeryüzünde dinin Allah’a ait olmasının anlamını insanların tek olan Allah’a ulaşmasının önündeki engelleri kaldırarak her türlü zulümden insanlığı arındırmak olarak anlamaktayız.
Dünyada müslümanların üzerinde bir Oblomovluk çökmüş durumda. Onlar için zamanın tek düzeliğini hiçbir şey bozmamakta, yaşayışlarını her hangi bir raslantı dahi değiştirecek olsa bundan çok korkmaktadırlar. Zira konforlarından hiç bir fedakarlık yapmak istememektedirler. Biliyorum ki bir süre sonra bu savaşta tıpkı önceki savaşlar gibi unutulacak ve tarihi bir vesika ile anılacak. İnsanlar hiç bebekler öldürülmemiş gibi, kadınlar tecavüze uğramamış gibi gündelik hayatlarına, zevklerine hobilerine geri dönecekler. Arakan’da, Bosna’da, Irak’ta, Suriye’de, Doğu Türkistan’da, Sabra-Şatilla’da, Cezayir’de, Libya’da, Ruanda’da vs. yerlerde olduğu gibi. Oysa her savaş müslümanın bilincini daha bir bileylemeli değil mi? Parasızlığı takva zanneden, parayla tanıştıktan sonra konformist bir yaşama alışan kimseler gibi olmayı şiar edinmek bizi ötekinden nasıl ayırdedecek?
Biz bu dünyaya ebedi yaşamak üzre gelmedik. Elbette öleceğiz ve ölüyoruz da. Bir şiir gibi ölmek düşsün payımıza ve biz öldükten sonra da dilden dile okunsun şiirlerimiz. Çocuklarımızın gözyaşları, kadınlarımızın cesareti, annelerin oğullarını cihada hazırlayışı bizi itsin savaş meydanlarına. Ben Filistinim, elimde sapan taşıyla büyürüm. Sen başka bir coğrafyanın ferdi olabilirsin. Sen ise elinde ilmin ışığı, vahyin sözleri ve islamın siyasi bilinciyle her daim dipdiri kalırsın. Zihnimiz İslam’ın aydınlığı ve adaletine koşulsuz imanı ile dolup taşarken bizi inancımıza yabancılaştırmalarına müsaade etmeyiz. Mefistofeleslerin Faustları ayartmaları gibi bir oyuna gelmeyiz. Zira Rabbimizin Allah olduğunu ve şeytanların bize her yandan yaklaşarak bizi kendi saflarına çekmeye gayret edeceklerini her daim aklımızda tutarız.
Ölüyoruz tüm dünyanın gözleri önünde ama ölmeden de dirilinmiyor ki… çocuklarımızın gözlerindeki ışıltı getirecek zaferi, dünyanın tüm suskunluğuna rağmen. “Size gerçek, gerçeğin ta kendisi olarak diyorum ki: Toprağa düşen bir buğday tanesi yok olmazsa, yalnızca bir buğday tanesi olarak kalır; ama yok olursa, o zaman bereketli ürün doğrur.” (Yuhanna XII. Bap, 24) Biz burada bir buğday tanesi olarak yok oluyoruz ki bereketli nice mücahitler dirilsin bizim şahitliğimizle diye. Ben Filistinim, Filistin ise müslümanların yüz akıdır. Bilincini İslam ile şekillendiren ve kafire en ufak bir şekilde meyletmeyen her kişi bir Filistin olarak kıyamete kadar varolacaktır. Selam olsun onlara…
İktibas Dergisi Kasım Sayısı
- 15-08-2024 YA EYYÜHEL MÜZZEMMİL
- 16-03-2024 SAHİP ÇIKILASI KELİMELERE TUTUNULMALI
- 09-12-2023 BEN FİLİSTİNİM
- 30-06-2023 HAYAL İL KURGU ARASINDA
- 01-12-2022 İNSANIN ALLAH'A OLAN YOLCULUĞU
- 03-08-2022 İNSANIN, ALLAH İLE OLAN İLİŞKİSİ
- 11-03-2022 İSLAM, TESLİM OLAN DEĞİL TESLİM ALAN BİR DİNDİR
- 01-05-2021 FEMİNİZM -II-
- 20-04-2021 FEMİNİZM -I-
- 27-06-2018 İSLAMİ DURUŞTAN TRANSEKSÜEL İSLAMCILIĞA GEÇİŞ
- 10-04-2017 İSLAMİ DÜŞÜNCE ÜZERİNE ELEŞTİREL BİR DENEME
- 16-03-2017 KORKU CUMHURİYETİ
- 02-09-2016 İSLAM OLMAK NE DEMEKTİR?
- 20-02-2015 BİZLERİ İNŞA EDEN TERBİYE KİME AİT?
- 16-03-2014 RACHEL CORRİE
- 31-12-2013 İSLAMİ MUHALEFET GELENEĞİNE DUYULAN İHTİYAÇ
- 04-11-2013 "ORTADOĞU"DAKİ OLAYLAR VE MÜSLÜMANLAR
- 08-09-2013 SAFLARI KARIŞTIRMADAN NEREDE DURDUĞUNU BİLMEK GEREK
- 30-04-2013 MODERNİTENİN TÜKETTİĞİ İNSAN
- 04-02-2013 ÇAĞA TANIK OLMAK AMA HANGİ BİLGİ TEMELİNDE!
- 27-01-2013 BATI’NIN DÜNÜ VE DÜNYANIN BUGÜNÜ
- 24-12-2012 İHMAL EDİLMİŞ BİR TERİM OLARAK "İSLAMİ MÜCADELE"
- 01-12-2012 ÇAĞIN DİNAMİKLERİNE KARŞI DURUŞ
- 14-10-2012 TEVHİD SÖYLEMİMİZ NEDEN KİMSEYİ RAHATSIZ ETMİYOR?
- 14-09-2012 TÜKETİM TOPLUMUNDAN TÜKETİLEN TOPLUMA
- 24-06-2012 KELİMELERİN EDEBİ
- 16-05-2012 ALİM OLMAK MI ENTELEKTÜEL OLMAK MI?
- 12-04-2012 DÜŞÜNCE, KURUMLARDAN ÜSTÜN TUTULMALIDIR
- 15-03-2012 ÇAĞIN İLERİSİNDE VE GERİSİNDE OLMAK...
- 13-02-2012 MODERN DÜNYAYI İSLAM'LA YENİDEN TANIMLAMAK
- 13-01-2012 HAYATA RABB’İN ADIYLA BAKABİLMEK
- 22-11-2011 ÇAĞIN YENİ PUTÇULUĞU: MARKALAŞMA
- 04-11-2011 KUR’AN’DA İSİM KAVRAMI
- 26-10-2011 AÇLIK GÜNÜNDE YOKSULU DOYURMAK...
- 04-10-2011 BİR KUR'AN KAVRAMI OLARAK "İLİM"
- 05-09-2011 BATI’NIN DÜNÜ VE DÜNYANIN BUGÜNÜ
- 02-08-2011 MEKKE TOPLUMU VE YAŞADIĞIMIZ TOPLUM KARŞILAŞTIRMASI
- 20-06-2011 AKIL TOPLUMU
- 21-04-2011 MÜSLÜMANLARIN ZİHNİ SAVRULMALARINA DUR DENMELİDİR
- 24-12-2010 ÖLÜM ÜZERİNE BİRKAÇ SÖZ
- 30-11-2010 AHLAKI ALLAH’LA TEMELLENDİRMEK GEREK
- 28-10-2010 KUR’AN’I TERSİNDEN OKUMAK
- 07-10-2010 DÜŞÜNCEYİ DİRİ TUTABİLMEK GEREK
- 20-09-2010 ÖZELEŞTİRİYE İHTİYACIMIZ VAR
- 23-08-2010 KULLUĞU ÖZGÜRLÜĞE TERCİH EDİYORUM
- 31-07-2010 ÇOCUKLAR NEYİN MİRASÇISIDIR?
- 15-07-2010 ZAMANIN FIRTINALARINDAN KORUNMAK GEREK
- 05-07-2010 NİTELİK Mİ NİCELİK Mİ?
- 21-06-2010 GÜNDEMLER GÜNDEM OLA
- 07-06-2010 GELİŞİM Mİ, BAŞKALAŞIM MI?
- 25-05-2010 MÜSLÜMAN OLMAK TARAF OLMAKTIR
- 11-05-2010 SALİH AMEL KÂFİRLERİ NİÇİN ÖFKELENDİRMELİDİR?
- 25-04-2010 NUH’UN GEMİSİNE BİNMEK
- 14-04-2010 SORULAR VE SORUMLULUKLARIMIZ
- 30-03-2010 DOKUNULMAZLIKLARIMIZI KALDIRALIM
- 18-03-2010 HAYATA HİKMETLE DOKUNABİLMEK GEREK
- 25-02-2010 BİZ HANGİ SINIRLARIN ADAMIYIZ?
- 13-02-2010 BEN DEĞİŞMEDEN DÜNYA NE KADAR DEĞİŞİR?
- 05-02-2010 AÇILIMDAN YANA MIYIZ HİCRETTEN YANA MI?
- 01-02-2010 AHLAK, İNSANIN KENDİNE YABANCILAŞMASINA ENGELDİR
- 17-01-2010 BİLİNCİME SAHİP MİYİM!
- 07-01-2010 FARK EDEBİLİYOR MUYUZ?
- 22-12-2009 UZUN BİR YOLCULUĞUN İMGELERİ
- 31-07-2009 İÇE DÖNÜK ŞAHİTLİK VE BİREY OLGUSU
- 04-02-2009 BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ
- 18-01-2009 KUŞANMAK YA DA SLOGANLARLA DEŞARZ OLMAK
- 31-12-2008 GAZZE’DE GÖZÜ YAŞLI ÇOCUKLAR
- 29-11-2008 YAŞAMAYA DAİR...
- 16-11-2008 AYNADA KENDİMİZİ SEYRETMEK
- 03-11-2008 ŞEHADET ANCAK ŞAHİTLİK YAPANLARINDIR
- 07-10-2008 "VE SİZLER ÜÇ SINIF OLDUĞUNUZ ZAMAN..."
- 05-09-2008 KUR'AN "AYKIRI" BİR MESAJDIR
Makaleler
Hava Durumu