12-02-2008 14:52

`Allah rızası için türban takmayalım, laik olalım`

Salih Tuna, her zamanki ironik üslubuyla laikçi jakobenlerle dalgasını geçti. İşte Tuna`nın bugünkü yazısı:

`Allah rızası için türban takmayalım, laik olalım`

'Allah rızası için türban takmayalım, laik olalım'

Salih Tuna / Yeni Şafak

Hürriyet'in "liberal-demokrat" köşe yazarının kavlince, "türban karşıtları" tembellikten kaybediyor.

AK Parti'nin 'ana motorunu' Milli Görüş'ün yönlendirdiğini iddia ettikten sonra, "türban karşıtlarının" çok tembel, Milli Görüş'ün çalışkan olduğunu söylüyor.

Milli Görüşçülerin "harıl harıl çalıştığını" ifade etmek sadedinde, "Ekonomik itilmiş ile sosyolojik kakılmışın karı-koca olduğu fukara bölgelerde ezik insanlara onlar kol kanat gerdiler" diyor.

"Sağlık hizmeti verdiler, eğitim hizmeti verdiler, cenaze kaldırdılar, mevlit okuttular, dahası erzak ve kömür dağıttılar."

Velhasıl-ı kelam, "türban karşıtlarına", Milli Görüşçüler gibi çalışmak yerine, uzaktan uzağa ahkâm kesip ense yaparsanız elbette kaybedersiniz, fırçasını atıyor.

Doğrusunu isterseniz, hepten haksız sayılmaz, ortada bir tembellik olduğu kesin.

Diyelim ki, Türkan Saylan, "Biz asılız... Bizim istemediğimiz bir şeyin Türkiye'de olması mümkün değil… Menderes ne dedi? Ne oldu sonuçta?.." lakırdılarıyla tehditler savuracağına, iki torba kömür alıp bir fakirin kapısına gitseydi ne olurdu?!

Türkan Saylan'dan iki torba kömür alan fakir vatandaşımız, "Allah senden razı olsun abla, sayende hak yolu bulup ben de türban karşıtı oldum…" mu derdi, yoksa "Şu Mevla'nın işine bak, Türkan Saylan'ın eliyle bile bize yardım gönderiyor!.." diyerekten dinine diyanetine daha sıkı mı sarılırdı, orasını bilemem.

Diyelim ki, CHP İzmir Milletvekili Canan Arıtman, "Sümerlerde fahişeler örtünmüş" diyerek başörtülülere hakaretler yağdıracağına, bir fakirin cenazesine katılsaydı, hatta mevlit okutsaydı ne olurdu?

O fakirin gözü yaşlı ailesi, "Canan Hanım, ne iyi ettiniz de geldiniz, gelmeseydiniz laiklikten çıkacak, başörtüsünde boğulacaktık. Allah ne muradınız varsa versin, sayenizde laikin kralı olduk" mu derdi, yoksa "Canan hanım ki mevlit okutuyor, çarşafa girsek yeridir…" mi derdi, onu bilemem.

Diyelim ki Ertuğrul Özkök, amiral gemisinde kurulup, "Yüzde 75 çoğunluk olsanız ne yazar…" yollu afra tafra yapacağına, makarna, nohut, pirinç doldurduğu nevale çantasıyla bir fakirin kapısını çalsaydı ne olurdu?

Nevaleyi alan fakir vatandaşımız, "Ertuğrul Bey gardaşım, bundan kelli kimseye mahalle baskısı yapmayacağıma ve biat kültüründen uzak duracağıma namusum ve şerefim üzerine ant içerim" mi derdi, yoksa "Hey kurban olduğum Allah, bu adama ki infak yaptırıyorsun, bizi sana ve Resulü'ne verdiğimiz biattan milim saptırma…" diye dua mı ederdi, veya, "Senin nevalen bize gerekmez" diyerek kovar mıydı, bilemem.

"Atatürk devrimleri demokrasiyle yapılmadı; laiklik demokrasiyle getirilmedi…" diyerek jakobenizmin sınırlarını zorlayan Deniz Baykal, kadrosuyla birlikte kömür, makarna vs. dağıtsaydı, fakir fukaranın cenazelerine katılıp mevlit okutsaydı ne olurdu acaba?

Ne olacağını kestirmeden söyleyeyim:

Bu halk, "Ya kurtuluş savaşı yaparsın, yeni bir devlet kurarsın; ya da ihtilali yaparsın, idamı göze alırsın, o zaman yeni anayasa yaparsın…" diyerek milli iradeye idam sehpasını gösteren Deniz Baykal'a 40 yıldır ne veriyorsa, yine onu verirdi.

Demem o ki, kerameti kendinden menkul "liberal-demokrat" köşe yazarımız, "türban karşıtlarının" tembellikten kaybettiklerini söylemekle yanılıyor.

Tam aksine, "türban karşıtları" bu kafayla ne kadar halktan uzak durursalar, yani ne kadar tembel olursalar (kendileri için) o kadar iyi.

YORUMLAR
  • fatih   19-02-2008 23:52

    kadinda meymenet diye bir sey kalmamis beee.halen basortuylen ugrasiyor pes dogrusu souyorum sen ki okumussun didinmissin n yaptin bu vatana allah rizasi icin