`Batı Paradigması ve Müslümanlar` Paneli (VİDEO)
Panelin video çekimini gerçekleştiren Hamza Gündüz ve videoyu yayına hazırlayan Olcay Durgun kardeşlerimize teşekkür ediyoruz.
-
Kemal Songür 27-02-2013 00:07
Çok yararlı bir panel olmuş. Rabbim, panalistlerden ve katkıda bulunanlardan razı olsun.
-
abdikeçeli 24-02-2013 18:53
Hüseyin Abi ve Abdurrahman Arslan abiye ve tabiiki Şükrü Bey'e de bu güzel orgnizasyonu sağladığı için çok teşekkür ediyorum.Allah razı olsun.Müslümanların günümüzde batı yörüngesine bilgisizce girdiğini düşündüğümüzde demek ki;bu ve buna benzer panellerin yaygınlaşmasının kaçınılmaz olduğuna bir kez daha şahit olduk. Tekrar selam ve hürmetlerimi sunuyorum çok değerli katılımcılara
-
makseki 23-02-2013 11:11
Öncelikle bu paneli düzenleyen, organize eden ve katılımlarıyla destek veren herkese teşekkür ediyorum. Gerçekten çok verimli bir panel olmuş. Gönül isterdi ki bizatihi orda canlı olarak dinleyebilseydik. Ama sağolsun internet bu boşluğu dolduruyor. Proğramı baştan sona dinledim, notlar aldım. Gördüm ki bizler İslami düşüncenin, İslami düşünme biçiminin(paradigmanın) çok uzağındayız. Kendi kavramlarımızı daha netleştiremediğimiz gibi modern kavramları da doğru bir şekilde anlayamamışız. Kavramlara doğru anlamları yüklemediğimiz sürece doğru bir düşünceye de sahip olamayacağız. Örneğin konuşma içinde Abdurrahman Bey’in ‘kültür, birey, medeniyet vs.’ kavramlarına yüklediği anlam ile bizim zihinlerimizdeki anlam çok farklı. Hepimizin günlük kullanım içinde çok rahat bir şekilde kullanageldiği bu kavramlar, farkında olmadan ciddi bir zihinsel değişimi/dönüşümü sağlıyor. Yavaş yavaş hiç farkında olmadan kendi çizgimiz dışına çıkıyor ve bu durumu da olağan karşılıyoruz. Üzerinde bulunduğumuz çizgiden, yaşadığımız hayattan razı oluyoruz ki bu durum işin en vahim tarafı. Aldığım notları paylaşmak isterim. Bize yabancı gelen bir kavram, paradigma. Anlam olarak kurucu fikir, temel fikir gibi anlamlara geliyor. İnsanın eşyaya bakışını ve eşyayla ilişki biçimini belirleyen bakış açısı, düşünme biçimidir paradigma. Batı paradigması varlığı hiyerarşik olarak konumlandırıyor (Tanrı, insan, hayvan, bitki, melek-cin-şeytan). Sonra bu hiyerarşik yapılar arasında ki ilişki biçimini belirliyor. Bu ilişki biçimini belirlerken de şu iki unsuru temel alıyor: Birincisi, bu hiyerarşi içinde en önemli unsur insandır ve insan diğer varlıklarla ilişkisini istediği gibi belirleyebilir. Ki bu durumu Kur’an insanın hevasını ilah edinmesi olarak görür. İkinci unsur ise insanın kendisiyle (enfüsi) nasıl bağlantı kurduğudur. Batı paradigması tarihsel süreç içerisinde (15.yy.dan önce) dogmatik bir yapıya sahipken sonraki süreçte aklı önceleyen, aklı temel alan (rasyonalist) bir yapıya dönüşmüştür. Batı aklı düalist (ikili) bir düşünme biçimine sahip. Hayatı maddi – manevi, aşkın – içkin, dini - dünyevî gibi ikiye ayırıyor, ikili düşünüyor. Hayatı parçalayıp her alana ait kurallar koyuyor, birbiriyle çatışmaması için uzlaşma alanları oluşturuyor. Sekülerizm ve seküler düşünce işte bu uzlaşma alanlarını oluşturuyor. Oysa İslam vahdeti, birliği esas alır ve hayatın hiçbir şekilde parçalanmasına rıza göstermez. Dünya – ahiret, dini – dünyevî gibi bir ayrıma müsaade etmez, bunları bir bütün halinde görür. Modern öncesi toplumlar kendi dinamikleri üzerinden ayağa kalkmaya çalışırken, modern sonrası toplumlar, yenilgi psikolojisinin de etkisiyle, batının dayattığı düşünme modeliyle kendini geliştirmeye çalışıyor. Bu zihinsel kuşatılmışlığın etkisiyle kendi şahsında adeta batıyı yeniden inşa etmeye çalışıyor. Halbuki Kur’an bizlere İsrailoğullarını örnek vererek zihinsel kölelikten kurtulunmadığı sürece helak olacağımızı öğretir. Kendi dinamiklerimiz üzerinden hareketle zihinsel bir özgürlüğe kavuşmamız gerektiğini, batının bizi kuşattığı paradigmadan kurtulup kendi paradigmamızı oluşturmamız gerektiğini belirtir. Müslümanların gayret ve çabaları bu yönde olmadığı takdirde çok yakın bir zamanda bizi de diğer ümmetlerin başına gelen helak beklemektedir. Postmodern kültür hayatı bir eğlence gibi algılamamızı, eğlenceye almamızı ister. Halbuki İslam eğlence kültürü üretmez. Çünkü dünyayı, hayatı ciddiye almamızı ister. Bu sebeple islamî edebiyat, sanat, sinema vs. gibi eğlence araçlarından bahsedemeyiz. Dünyada ilk defa bir düşünme biçimi (batı paradigması)insanlığı bu derece sarıp sarmalamış, herkesin sahiplenmesini sağlamıştır. Eskiden bir hayat biçimi öneren tüm düşünceler başka toplumları etkilerken o toplumun dinamiklerine göre şekil alırdı. Şimdilerde ise toplum düşüncenin dinamiklerine göre şekil alıyor. Böyle şekillenen toplumlar köksüz, ilkesiz bir düşünme biçimine sahip oluyorlar. Liberal demokrat ve kapitalist bir yaşam biçimine sahipken kendilerini hala müslüman, Budist, şintoist vs olarak görebiliyorlar. Modern dönem laiklik kavramını üretip daha ilkeli bir hayat biçimi önerirken postmodern dönem sekülerizm kavramını üreterek daha serbest ilkesiz ve melez bir hayat biçimi öneriyor. Modernite daha ilkeli, sınırları belli bir yaşam biçiminden bahsederken postmodernite ise ilkesiz, sınırları belli olmayan bir yaşam biçiminden bahsediyor. Modernite tek bir evrensel hakikatten bahsedip bu hakikatin kendisi olduğunu ve her şeyden üstün olduğunu iddia ederken, postmodernite ise hakikatin yokluğundan bahsediyor ve herkesin kendine göre bir hakikati olabileceğinden fakat bu hakikatin diğerlerinden üstün olamayacağını söylüyor. Modernitenin bu yaklaşımına göre İslamcı düşünce kendini konumlandırmıştı. Fakat postmodernite ile birlikte İslamcı düşünce biranda boşluğa düştü, muhalefet edemez oldu. Bu sebeple İslamcı düşünce öncelikle kendi muhalifini yeniden tanımlamalı ve buna uygun muhalefet üretebilmelidir. Batı paradigmasından kurtulmak için cemaat yapılanmasını, aileden başlayarak tekrar oluşturmalı, sünneti tekrar ihya etmelidir. Bilgi metodolojimizi medrese/ilim geleneği içinde tekrar öğrenmeliyiz. Batı paradigmasının bir etkisi olan rasyonalist düşünme biçiminden kendimizi kurtarmamız gerekir. Her şeyi aklımızla kuşatamayacağımızı, bazı soruların cevaplarını ahrette alacağımızı bilmeli, kendi düşünme biçimimizi buna uygun olarak yeniden oluşturmalıyız.
-
Rıdvan dinçer 22-02-2013 23:09
melez yaşantılar,ın(modellerin) tesis ettiği şirk kimliği,,,,batının bize ait olan kavramları kendi değerleri ile tesis etmesi...kultur kavramı müslümanlara atılan en büyük kazık.....dopdolu bir içerik..tekrarı olsa üşenmeden gidip izlerdim...birikim sahibi değerlerimize selam.