10-02-2010 11:07

`Çağdaş ümmilikten kurtulmalıyız`

`Tek çıkış, yeniden kitaba dönmektir. Bugün okuma yazma oranı çok yüksek olabilir. Ama benim nazarımda hepsi ümmidir. Önemli olan okumaya ağırlık vermektir. Kitap okumaya yönelerek ‘üretici fikirler’ elde etmeye çalışmaktır.`

`Çağdaş ümmilikten kurtulmalıyız`

"Tek çıkış, yeniden kitaba dönmektir. Bugün okuma yazma oranı çok yüksek olabilir. Ama benim nazarımda hepsi ümmidir. Önemli olan okumaya ağırlık vermektir. Kitap okumaya yönelerek ‘üretici fikirler’ elde etmeye çalışmaktır." Iraklı Tarihçi ve Düşünce adamı Dr. İmadüddin Halil Özgün Duruş`a konuştu. Abdulaziz Tantik`in söyleşisi:

İslam düşüncesi üzerine yoğun tartışmalar yaşanıyor. Modern İslam düşüncesi ve gelişim evreleri hakkında yapılan tartışmalar tükenecek gibi değil. Müslümanlar, bugün her günden daha farklı İslam düşüncesi tartışmaları yaşıyor. Özellikle yaşadığımız çağda, bu çağın genel karakteristik kültürel arka planı İslam düşüncesini ciddi bir şekilde etkilemeye devam ediyor. İslam ve liberalizm, sosyalizm, demokrasi gibi kavramlar birleştirilerek kullanıma dâhil ediliyor. Bu olagelen düşünsel gelişmeler Müslüman toplumları derinden etkilemektedir.

Dr. İmadüddin Halil ise bir tarihçi ve aynı zamanda batılı düşünce üzerine çalışmalar yaptığı gibi İslam düşüncesi üzerine de çalışmalar yapmaktadır. Tarih Yorumu, Medeniyete Giriş vb. onlarca kitabı yayınlanmıştır. Bizde de daha çok İslam tarihi merkezli kitapları tercüme edilerek Türk okuyucusu ile buluşturuldu. Özel bir çalışma için ülkemizde bulunan bu Iraklı tarihçi ile bir söyleşi gerçekleştirmek istedik. Kendisi gibi onlarca ilim adamı ile eğitim çalışmaları yapan Dr. İmadüddin Halil, söyleşi isteğimizi kabul ederek nezaketini bize gösterdi. Söyleşinin gerçekleşmesinde ve tercümesinde önemli bir katkı sağlayan www.timeturk.com sitesinin her şeyi olan sevgili Turan Kışlakçı’ya çok teşekkür borçluyuz. İslam dünyasında yetişen ender tarihçi şahsiyetlerden biri olan Dr. İmadüddin Halil ile okuyucuları baş başa bırakıyorum.

 

ÂLİM VE AYDINLAR AZ OKUYOR, ÇOK YAZIYORLAR

İslam düşüncesi bir gerileme yaşıyor mu? Eğer yaşıyorsa bu gerilemeden kurtulmanın gerçekleşmesi için neler yapılabilir?

Ben İslam dünyasının bir gerilik yaşadığına inanmıyorum. Bilakis İslam düşüncesi alanında önemli çalışmalar yapılıyor. Bu çalışmalar telif eserlere dönüşüyor. Eskiye nazaran elbette ki bir düşüşten bahsedebiliriz. Ancak bunun sebebi olarak okuma oranının çok düşük olmasını gösterebiliriz. Biz öyle bir dönemden geçiyoruz ki aydın ve âlimlerimiz az okuyor ama çok yazıyorlar. Ancak düşünürlerimizin yapması gereken şey ise çok okumaları ama az yazmalarıdır. Eskiden olduğu gibi kaynak sıkıntımız yok. Tam tersine hangi kaynağa ulaşmak istersek bugünün koşullarında bu çok kolay oluyor. Dolayısıyla bugün okumayı daha da çok derinleştirmeliyiz. Çok okuyup az yazma, İslam ümmetinin önünü açacak vasatın oluşumunu tetikleyecektir.  İşte çok okumanın getireceği bilgi, birikim ve tecrübe ile İslam ümmetinin daha da gelişmesi sağlanabilir.

FARKLI KÜLTÜRLERDEN İSTİFADE EDEBİLMELİYİZ

18. yüzyılda İslam düşüncesi üzerinde bir Batılı tesir söz konusu mu? Bunun tesiri ve etkisi üzerine neler söylemek istersiniz?

İslam uleması şunda ittifak etmiştir: İslam diğer kültürlerden ve medeniyetlerden bir şey almayı reddetmiyor. Bilakis iyi bir şey varsa, alınması konusunda, bunun nerede olduğu veya nereden geldiği konusu önem arz etmiyor. İlk dönem İslam âlimleri, eski medeniyetlerden Süryani Kadim, Hint, Çin veya Yunan medeniyetleri ve âlimlerinden gerekli olan bilgiyi almıştır. Bizim ötekine karşı bir husumetimiz veya bir ön yargımız yoktur. Burada asıl olan şey, İslam düşüncesinin sabitelerinin zarar görmemesidir. Eğer alınacak bir şey sabitelerimiz noktasında bir zaaf taşımayacaksa onu almada bir beis olmadığı konusunda Hülafai Raşidin’den bugüne İslam uleması arasında oluşagelen bir icmadır. Bugün için temel sorunumuz, aldığımız bilgilerin bizzat sabitelere zarar vermesidir. Yoksa 18. yüzyılda İslam âlimlerinin yaptığı şey güzeldir. Onların kültür ve medeniyet birikiminden istifade etmişler.  Biz bu farklı kültürlerden istifade etmeyi geçmişte yapmışız, bugün de yapabiliriz.

“KİM KURAN VE SÜNNET’E SARILIRSA O KURTULUR”

Peki, İslam düşüncesi bağlamında tanımlanan İslam liberalizmi, İslam sosyalizmi ve benzeri tanımlamalar hakkında neler söylersiniz?

Bu sorun dün vardı, bugün var, yarın da var olacaktır. Burada da temel bir kaidemiz olmalı, o da şu: “asla dönmek”, yani Kuran ve Sünnet’e, kaynaklara dönmektir. Ümmet, sapsa bile aslımızı muhafaza ettiğimiz sürece bir sorun yoktur. Çünkü ümmet aslına rücu edecektir.  Peygamber efendimizin buyurduğu gibi, “Kim Kuran ve Sünnet’e sarılırsa o kurtulur”. Bugün ümmetin yapması gereken temel şey, asıllara geri dönmesidir. Dün, bugün ve yarında sapmalar olabilir, önemli olan bu sapmalardan geri dönülecek bir yuvanın varlığının bizzat hazır olarak beklemesidir.

OKYANUSTA İNCİ ARAMAK

Batılı müsteşriklerin İslam düşüncesi ve kaynakları üzerine çok ciddi çalışmaları olduğunu bilmekteyiz. Bu çalışmaların sonuçlarından yapılacak istifade için bize bir yöntem öneriniz var mıdır?

Deminde ifade edildiği gibi batıdan gelen her şey kötüdür anlamına gelmemeli. Batıda çok faydalı şeylerde var. Ben bu konuda yıllarca çalışmalar yaptım. Batılı müsteşriklerin İslam üzerine, Kuran üzerine, peygamber (sav) üzerine, aile üzerine vb. konularda çok önemli ve yararlı şeyler yaptıklarını gördüm, onların denizlerin dibinde inci arayışlarına bizzat şahit oldum. Ve yaptığım okumalarda bu incilerin varlığını biliyorum. Seksenli yıllardan itibaren bu konuda çalışmalar yapıyorum. İslam düşüncesi, fıkhı ve ahlakı üzerine yapılan çalışmalarda çok ciddi emekler veriyorlar. Bu çalışmalar esnasında birçok İslam ulemasının bile ulaşamayacağı derinliklere ulaştıklarını gözlemleyebiliyorum. Önemli neticelere vardıklarını okuyoruz. Burada çok önemli bir disiplin ve iş ahlakı öne çıkıyor. Çünkü onlar bizden daha çok çalışıyor ve bizden daha çok İslam düşüncesi, ahlakı, kaynakları ve fıkhı üzerine çalışıyorlar, derinliklerine kavuşmak istiyorlar. Bu yüzden de önemli kazanımları var. Çok doğru isabetli sonuçlara vardıklarını biliyoruz. Batı da oryantalistlerden tutunda siyasetçileri, sanatçıları ve aydınları da dâhil İslam hakkında çok olumlu açıklamaları var. Benim bu konuda yazdığım bir kitabımda var, inşallah onu Türkçeye çevirirsiniz…

“İLİM ÇİN’DE DE OLSA GİDİNİ ALIN”

İstifadenin bir yöntemi var mı?

‘Bir kavme olan kininiz sizi adaletsizliğe sevk etmesin’ ayeti bizim için bir çıkış noktasıdır. Batıda elbette ki her ortaya çıkan şey iyidir demiyorum. Ama yapılan kötülükler yüzünden de adaletsiz davranamayız. Belli bir ölçü çerçevesinde batıdan gelen şeyleri değerlendirmeye tabi tutmalı ve öylece istifade etme yoluna gitmeliyiz. Bu sadece batı için değil, mevcut bütün kültürler için geçerlidir. ‘İlim Çin’de de olsa gidini alın’ derken İslam peygamberi, bize meseleye nasıl yaklaşmamız gerektiğini o günden belirlemiştir zaten.

İLMİ YÖNTEMLERLE ORTAYA KONAN BİLGİ ALINABİLİR

Batılı müsteşriklerin İslam kaynakları üzerine yaptığı çalışmaların sonucu olarak Müslüman aydınların ve âlimlerinin olumlu veya olumsuz nitelikte bir etkilenimleri oldu. Müsteşriklerin kaynaklara vukufiyetleri ile birlikte birçok konuda onların tesirinde kalındığı da biliniyor. Müslümanlar arasında onlardan olumsuz etkilenen bazı kişilerin ‘Kuran’ bize yeterlidir’ yaklaşımına geldikleri bilinmekte. Ayrıca bu bir çıkmazı işaret etmektedir. İşte bu noktada müsteşriklerin kaynaklar üzerinde ortaya koydukları yaklaşımlardan doğru istifade edebilmenin bir yöntemi var mıdır?

Oryantalistlerin ilk ortaya çıkışlarında bir saldırganlık olduğu kabul ediliyor. Yani amaçları İslam kaynaklarını bir şekilde tahrif ederek İslam medeniyetini olumsuzlamak ve böylece batıya alternatif oluşunu engellemekti. Ancak, süreçle İslami ilimlerle uğraşmaları sonucu bu yavaşta olsa geri düşmeye başladı. Onlar da bu sefer ilmi yöntemler geliştirmeye başladılar. Böylece İslami ilimlerde yoğunlaşmaları sonucu yöntemlerini geliştirdiler ve bu konuda ciddi katkıları oldu.  Örneğin, birçok el yazma eseri onların sayesinde okuma fırsatı elde ettik. Birçok İslami ilimlerde hazine değerinde bilgiyi onlar sayesinde okumaya başladık. Bu konuda yaptıkları önemli işleri, onlara olan kinimiz yüzünden adaletsizliğe düşmemeliyiz. Onların haklarını teslim etmeliyiz. Bu noktada bizim tutumuz şu olmalı: müsteşriklerin siyasi olarak ortaya koydukları ve bize bir yararı olmayan yaklaşım ve yöntemlerini ve bunlardan neşet eden bilgilerini kabul etmek zorunda değiliz. Ancak ilmi yöntemlerle ortaya koydukları faydalı yöntem ve bilgilerini almakta da bir beis görmemeliyiz.

SÜREÇ EN İYİ İLAÇTIR

İslam düşüncesi bağlamında batılı müsteşriklerin ilmi yöntemlerini aynen alarak bunu İslami ilimlere uygulayan ve bu konuda ümmetin bugüne kadar kabul etmediği bir çok sonucu dile getirerek ümmet içinde kaos ve karmaşa yaratan kötü şöhret sahibi kişiler hakkında ne düşünüyorsunuz?

Dile getirdiğiniz kişiler, elbette ki ilk başlarda onlarda müsteşrikler gibi dine karşı çok saldırgan bir üsluba sahiptiler. Ve ciddi tahribatlar yaptılar. Bu tahribatın en önemli ayağı da onların Müslümanlardan olmalarıydı. Ancak şartların değişimi, bu tarz saldırgan tutumun olumsuz karşılanması ve özellikle de ilmi olmayan yaklaşımların hem batı da ve hem de İslam dünyasında kabul görmemesi bu kişileri bir değişime zorluyor. Onlarda şimdilerde daha ilmi yöntemlere yöneliyorlar. Umarım ki bu şahıslar, ilmi yöntemlerini geliştirir ve dün sahip oldukları yaklaşımlarını terk ederler. Zaten bu tip şahısların bugünkü söylemlerine baktığımız zaman bir iyileşmenin görüldüğünü söyleyebilirim.

ONLAR BİR ÜMMETTİ GELDİ VE GEÇTİLER, BİZ KENDİ HESABIMIZA BAKALIM

İslam tarihine baktığımız zaman Şia tarihi olaylardan kalkarak en büyük ikinci mezhep haline gelebiliyor. Ehli Sünnet ise hilafet kurumunu ki tamamen siyasidir, yer yer onu dini özellikle bütünleştirerek bir siyasi kurum oluşturmuş. Gözlemlenebilmektedir ki tarihi olaylar dini olanı bir şekilde belirleme özelliği taşıyor. Siz tarihi olayların din ile ilişkisi bağlamında bize neler önerirsiniz?

Elbette ki tarihte bu olaylar yaşanmıştır. Bu konuda bizim yaklaşımımız ayette de belirtildiği gibi ‘Onlar bir ümmetti geldi geçtiler, onların kazandıkları onlara, sizin kazandığınız ise size yazılacaktır.’ Yani onlar, bir ümmetti ve yaptıklarından kendileri sorumlu olacaklardır. Ancak bizler asıla ve kaynaklara dönerek kendimizi kurtarabiliriz. Herkes kendi yaptığının hesabını verecekse, biz kendi hesabımızın derdine düşelim.

KİTABA ÂŞIK OLMALIYIZ

Üstat, bir eğitim çalışması için burada bulunuyorsunuz. İslam dünyasında çok ciddi bir eğitim açmazı var. Bunun doğal sonucu olarak da iyi âlim, iyi düşünce adamı ve iyi edebiyatçılar yetişmiyor. İslam dünyasının bu içinde bulunduğu durumdan kurtaracak bir eğitime olan ihtiyaç aşikâr da bunu nasıl gerçekleştirebilir? Bu konuda yoğun mesai harcamanızı dikkate alırsak bu bizim içinde önemlidir…

Okullarımız var, eğitim müfredatımız var, üniversitelerimiz harıl harıl mezun veriyor. Ama ortada bir sonuç yok. İlim yok, düşünce yok, edebiyat yok, sanat yok, ben buna ‘Çağdaş Ümmilik’ diyorum. Görselliğin karakteristik özelliği baskın olmuş, insanlar daha çok seksenlerden bu tarafa televizyon karşısında vakit geçiriyor. Bu da doğal olarak düşünmeyi engelliyor. İnsanlar eğitim görüyor, ama düşünmüyor. Çünkü insanlar kitap okuma yerine televizyon veya eğlence türü işlerle vakit geçiriyor. Eskiden üniversite ve lise gençliği iyi kitap okurdu. Hatta yemek esnasında çabuk davranıp hemen kitabın başına koşma arzusu ile doluydular. Kitap aşığı bir nesil vardı. Bugün ise bırakın öğrenciyi, ben öyle üniversite hocaları bilirim ki bir yıl boyunca tek bir kitap bitiremiyor. Böyle bir hoca talebesine ne verebilir. Ben hep öğrencilerime şunu derim: içinde bulunduğunuz eğitim sisteminin müfredatı ile adam olunmaz, önemli olan kitap aşkıdır. Onun için kitaba dönecek ve kitap okumaya hemen başlayacaksınız. Tek çıkış, yeniden kitaba dönmektir. Bugün okuma yazma oranı çok yüksek olabilir. Ama benim nazarımda hepsi ümmidir. Önemli olan okuma ağırlık vermektir. Kitap okumaya yönelerek ‘yüretici fikirler’ elde etmeye çalışmaktır.

BİLGİ NEFİSTE VE YAŞAMDA DEĞİŞİM ARACI OLSUN

Bu yaratıcı fikirlerin elde edilmesi için bize önereceğiniz bir okuma yöntemi var mı?

Bu noktada iki şey önemlidir. Birincisi, kitap aşkıdır. Günümüzde eğitim veriliyor, ama öğrenciler bu bilgileri üst üste istif ederek normal hayatında bu bilgiden istifade etmiyor. İşi bitti mi bu bilgiler de unutulmaya terk ediliyor. İkincisi ise, eğitim yöntemidir. Bu yeni eğitim yönteminde çocuk aldığı bilgiyi hem nefsinde ve hem yaşamında bir değişim aracı haline dönüştürsün. Çocukta devrimler yaratacak bir eğitim modeli geliştirmek zorundayız. Bilgi yığını verme yerine onun şuurunu artıracak ve ona hayatta rol modellik yaptıracak bir yöntem oluşturmalıyız. Bu yüzden kitaba dönmeliyiz. Bol bol kitap okumayı teşvik etmeliyiz. Geçmişimizi iyi bilmeliyiz, bugünümüzü iyi bilmeliyiz, piyasada siyasi, sosyal ve düşünsel olarak neler olup bittiğini iyi tahlil etmeliyiz. Edebi, siyasi, felsefi yayınları takip etmeli. Dünya çok çabuk değişiyor. Bu yüzden hem bilgi noktasında ve hem de güncel konusunda derin bir ilgi kuran yeni nesiller yetiştirmeliyiz. 

(Söyleşi: Abdulaziz Tantik / Özgün Duruş)

YORUMLAR
  • HUSEYİN SASMAZ   11-02-2010 22:20

    KÖKLÜ DEĞİŞİM 11 Şubat 2010 günü sabah sabahı Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesinde görevli üç polis memuru yayın evimizin genel merkezine gelerek bir tebligatı imzalatmak istediler. Tebligatı okuduğumuzda tirajikomik bir vaka ile karşılaştık. Tebligat Bordum Cumhuriyet Savcılığının aldığı bir kararla alakalıydı. Tebligatı okuduğumuzda, yayın evimize 20.000 TL'lik bir para cezasının kesildiğini gördük. Tarafımıza isnat edilen suç; Silahlı Terör örgütünün açıklamalarını basma. Yasa maddesi ise 3713 sayılı terörle mücadele kanununun 6/4 ve 5237 sayılı TCK'nın 75. maddesi. Tebligatta belirtilen 20.000 TL'yi 10 gün içerisinde ödememiz, aski taktirde hakkımızda kamu davası açılacağı belirtilmiş. Buna cevaben diyoruzki; KöklüDeğişim şimdiye kadar bir çok zulme maruz kalmıştır. Tutuklamalar bu zulmün bir parçasıdır. Ayrıca bazı yayınlarımızın yasaklanması ise bir başka boyutudur. Şimdi ise bizlere çok yüksek meblağlarda para cezaları keserek bizleri yolumuzdan alıkoymaya gayret etmektedirler. Şimdiye kadar yapılan tüm zulümlere rağmen yolumuza devam ettik, bu son zulümde bizi yolumuzdan asla alıkoyamayacaktır. tüm kamuoyuna saygı ile duyuruyoruz. YORUM. Slm. Sevgili kardeşlerim bu işlem,Bu sistemin ne kadar yalancı ne kadar iftircı ve çürük temeller üzerine bina edilişinin bir göztergesidir. Balçıkla güneş sıvanmaz.Sıvanmayacak olduğunuda diğer insanlara bir daha göztermenin tam zamanı. Ha yine görmezden gelirlerse o zaman beklesinler geçmiş toplumlardaki helak olmuş kavimler gibi helak olmayı.Ama siz sonuna kadar gidin.Göreçeksiniz ki Allah sizlerin yanında yer alacaktır.Çünkü cenabı Allah diyorki,Benim dinimi yer yüzüne hakim kılma çalışmalarına girene bende yardım ederim. Biliyoruzki Allah sözünde duranların en iyisidir.