`Camiye ayakkabıyla giriliyor mu ki, GATA`ya türbanla girilebilsin`
Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı CHP`li Mustafa Akaydın, `Camiye ayakkabı ile giriliyor mu ki GATA`ya da türbanla girilsin.` dedi. Biz de islamvehayat.com olarak `E artık yuh diyoruz, başka da bir şey demiyoruz.
Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı CHP'li Mustafa Akaydın, "Camiye ayakkabı ile giriliyor mu ki GATA'ya da türbanla girilsin." dedi. Büyükşehir Belediyesi'nin düzenlediği Halkın Gündemi isimli program öncesinde gazetecilere açıklama yapan Mustafa Akaydın, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın Gülhane Askeri Tıp Akademisi'ne (GATA) alınmamasına ilişkin açıklamalarda bulundu.
Akdeniz Üniversitesi Rektörü olduğu dönemde de başörtüsüne karşı yasakçı tutumlarıyla sık sık gündeme gelen Akaydın, AK Parti'yi edebiyat yapmakla suçladı. Türbana ilişkin son noktayı Danıştay ve Anayasa Mahkemesi'nin koyduğunu savunan CHP'li Akaydın, ordunun kurallarının olduğunu ve kendisinin de yıllar önce kravatsız olduğu için ordu evine alınmadığını söyledi. 'Ben de orduya alınmadım' diyen Akaydın, "Bu olaylardan dolayı ben askeriyeye küsmedim. Camiye ayakkabı ile girebiliyor muyuz? Nedir bu duygu sömürüsü. Bu suni gündemi ayakta tutmanın bir manası var mı? Ordu demiş ki ben türbanı geleneksel Türk kadını örtüsü olarak kabul etmiyorum. Başörtülü olarak alabilirim ama türbanlı olarak alamam demiş. Olay bu kadar basit. Nedir bunu kaşıyıp da mağdur edebiyatı yapmak. Kadının başıyla kılıyla tüyüyle politika yapıp da oy avcılığı yapmaya kalkmak bunların hepsi ayıp şeylerdir." diye konuştu.
"3 YIL OLDU ERGENEKON DİYE BİRŞEY VAR MI? BİLMİYORUM"
Türkiye'nin normal gündemlerinin dışında suni gündemleri olduğunu ileri süren Mustafa Akaydın, Ergenekon diye bir şey olup olmadığını bilmediğini söyledi. 3 yıl olmasına rağmen Ergenekon diye suç örgütü var mı yok mu ortaya çıkmadığını savunan Akaydın, "Hala iddianamedeki kanıtların ne olduğunu bilmiyoruz. Bir gizli tanık yaratılıyor gizli tanığın cd'sine bir atıfta bulunuluyor. Sanık durumundaki insanlar diyor ki verin şu cd'yi de bakalım neyle suçlanıyoruz. Emniyet yetkilileri diyor ki cd'yi kaybettik. Bu insanlar hapislerde sürünüyorlar." dedi.
İddia olunan Ergenekon Terör Örgütü (ETÖ) yüzünden ülkede çok önemli isimlerin içerde olduğunu ifade eden Akaydın, "Gözaltına alınan ve içerde yatan çok değerli profesörler, rektörler var. Bu ülkeye PKK ile savaşta çok önemli kazanımlar kazandırmış hakikaten çok önemli orgeneraller, yazarlar, gazeteciler var. Ama belki aralarında gerçekten suçlu olanlarda vardır. Bir ülke 3 yıldır bu ayıbı ortaya çıkarmakta hukuk sitemi aciz durumda mı? Bence bu ülkenin suni gündemidir." şeklinde açıklamalarda bulundu.
(İslam ve Hayat / Haber 7)
-
HUSEYİN SASMAZ 08-02-2010 14:36
SLM. Sevgili kardeşlerim dış güçlerin aile kavgasının içinde işi ne onları bir atalım bak göreceksinizki aile içi şiddet son bulacaktır.Allah'ın İzni ile. Selam ve dua ile...
-
ömer bitlis 08-02-2010 08:38
Akaydın kadar net bir şekilde davamızı savunan kaç dava adamımız var? Adam diyorki kurallar var, camiye ayakkabı ile girilmez, kamusal alanada baş örtüyle girilmez. Benim laik devletimde böyle olmalı, sizde kurun şeriatınızı o zaman Gataya baş örtülü girersiniz. Bu kadar net. Tebrik ediyorum netliğinden dolayı kendisini. Ayrıca Ergenekon konusundada haklı. Üç yıldır ergenekondan dolayı kime ceza verildi? Ya cezalar verilsin ya tutuklular bırakılsın. (Bu tüm tutuklular için geçerli, 3 yıllık göz altı mı olur?) Hüseyin Şaşmazın yazısındaki Demokrat Laikler ile Kemalist Laiklerin bir farkıyok tezine de katılamayacağım. Eğer bu ikisi aynı ise Mutezile Mülümanlar ile, Cebriyeci Müslümanlar arasında da fark yok ya da Taliban ile Nurcular arasında bir fark yok demektede bir beis olmaması gerekir.
-
HUSEYİN SASMAZ 07-02-2010 22:42
İslam'a ve Müslümanlara Karşı Demokrat Laiklerin Zihniyeti ile Kemalist Laiklerin Zihniyeti Arasında Zerre Kadar Fark Yoktur! Başbakan Erdoğan, 31.01.2010'da katıldığı bir televizyon programında eşinin bundan 3 yıl önce bir hasta ziyareti münasebetiyle GATA Hastanesi'ne gittiğini ancak başörtülü olmasından dolayı hastaneye giremediğini ve "Bu tür zihniyetlerin bir gecede değişmediğini" ifade etti. Bu bağlamda Hizb-ut Tahrir olarak Türkiye kamuoyu ile aşağıdaki hususları paylaşmak isteriz: 1. Ha demokrat laikler ha Kemalist laikler! Zira birisi Müslümanların şiarlarını istismar ederek Amerikan türetmesi bir küfür fikri olan özgürlükler adına başörtüsünü savunurken diğeri yine bir küfür fikri olan laiklik adına başörtüsünü yasaklamaktadır! 2. Ha demokrat laikler ha Kemalist laikler! Zira demokrat laikler ile Kemalist laiklerin İslam ve Müslümanlar karşısında takip ettiği her iki çizgi de aynı kaynaktan beslenen bir derenin farklı iki kolları gibidir! Her iki zümre de bir küfür fikri olan dini devletten ayırma ilkesinden beslenmekte, İslam ve Müslümanlara karşı buna göre hareket etmektedirler. 3. Ha demokrat laikler ha Kemalist laikler! Zira birisi kışlaların kapısını başörtülü Müslüman hanımların suratına kapatırken öbürü de farzların tacı ve başörtülü Müslüman hanımların kalkanı olan Hilafet'i isteyen Müslüman erleri demir parmaklıkların arkasına atmaktadır! 4. Ha demokrat laikler ha Kemalist laikler! Zira birisinin derdi küfrün başı terörist Amerika'nın kokuşmuş politikalarını hakim kılıp ümmeti bunun peşinde sürüklemekken diğeri kokusu burunların direklerini sızlatan mevcut İngiliz yanlısı kurumların bekasını korumaya çalışmaktadır! Ey Türkiye'deki Müslümanlar! Gerek demokrat laiklerin zihniyeti olsun gerekse Kemalist laiklerin zihniyeti olsun bunların her ikisi de İslam dışı bozuk birer zihniyet olup seksen küsur yıldan beri sömürgeci efendilerinin zihniyetini hakim kılmak için sizlerin tertemiz saf İslami duygularınızı kendi politikalarına alet etmektedirler. O halde bu mazarrat yöneticileri kaldırıp atınız ve sizleri tüm bu bozuk zihniyetlerden kurtararak İslami şiarlarınızı koruyacak olan Raşidi Hilafet Devleti'ni bir an evvel ikame ediniz! إنما الإمام جُـنَّـةٌ يقاتل من ورائه ويتقى به "İmam [Halife] bir kalkandır, onun arkasında savaşılır ve onunla korunulur." Rasulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem] şöyle buyurmuştu: يوشك أن تداعى عليكم الأمم من كل أفق كما تداعى الأكلة على قصعتها، قال: قلنا يا رسول الله أمن قلة بنا يومئذٍ؟ قال: أنتم يومئذٍ كثير ولكن تكونون كغثاء السيل، ينتزع المهابة من قلوب عدوكم، ويجعل في قلوبكم الوهن، قلنا وما الوهن ؟ قال: حب الدنيا وكراهية الموت "Yiyicilerin (oburların) tabakları üzerine üşüşmeleri gibi Ümmetlerin (diğer milletlerin) her taraftan sizin üzerinize üşüşmeleri yakındır." Dedik ki: "Yâ Rasul Allah! Bu, bizim o zaman (sayıca) çok az olmamızdan dolayı mıdır?" Dedi ki: "Siz o zaman çok olursunuz, velâkin selin köpüğü gibi köpükler olursunuz ki düşmanlarınızın kalplerinden sizin heybetiniz çıkar ve sizin kalplerinize de Vehn girer." Dedik ki: "Vehn de nedir?" Dedi ki: "Hayatı sevmek ve ölümü kerih görmektir." , Rasulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem] kafirlerin Müslümanlara vahşi hayvanlar gibi saldıracaklarını söyledi ve bu gerçekleşti. Ancak Rasulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]Hilafet Devleti'nin yıkıldıktan sonra tekrar kurulacağını da müjdeleyerek şöyle buyurmuştur: Ahmed'in Huzeyfe İbn-ul Yemân kanalıyla tahric ettiği Sahîh Hadis'te bu saldırılara dur diyecek olan تَكُونُ النُّبُوَّةُ فِيكُمْ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ تَكُونَ ثُمَّ يَرْفَعُهَا إِذَا شَاءَ أَنْ يَرْفَعَهَا ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةٌ عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ فَتَكُونُ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ تَكُونَ ثُمَّ يَرْفَعُهَا إِذَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ يَرْفَعَهَا ثُمَّ تَكُونُ مُلْكًا عَاضًّا فَيَكُونُ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ يَكُونَ ثُمَّ يَرْفَعُهَا إِذَا شَاءَ أَنْ يَرْفَعَهَا ثُمَّ تَكُونُ مُلْكًا جَبْرِيَّةً فَتَكُونُ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ تَكُونَ ثُمَّ يَرْفَعُهَا إِذَا شَاءَ أَنْ يَرْفَعَهَا ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةً عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ ثُمَّ سَكَتَ "Allah'ın olmasını dilediği kadar aranızda Nübüvvet olacak, sonra kaldırmayı dilediğinde Allah onu kaldıracaktır. Sonra Nübüvvet Minhâcı üzere [Râşidî] Hilâfet olacaktır. Böylece Allah'ın olmasını dilediği kadar olacak, sonra kaldırmayı dilediğinde onu da kaldıracaktır. Sonra Isırıcı Meliklik olacaktır. Böylece Allah'ın olmasını dilediği kadar olacak, sonra kaldırmayı dilediğinde Allah onu da kaldıracaktır. Sonra Zorba Diktatörlük olacaktır. Böylece Allah'ın olmasını dilediği kadar olacak, sonra kaldırmayı dilediğinde onu da kaldıracaktır. Sonra (yeniden) Nübüvvet Minhâcı üzere [Râşidî] Hilâfet olacaktır." Sonra sükut etti.. Allah [Subhânehu ve Te'alâ] mümin kullarına vaat ederek şöyle buyurmuştur: وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُم فِي الأَرْضِ كَمَا اسْتَخْلَفَ الَّذِيـنَ مِن قَبْلِهِمْ وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمْ دِينَهُمُ الَّذي ارْتَضَى لَهُمْ وَلَيُبَدِّلَنَّهُم مِّن بَعْدِ خَوْفِهِمْ أَمْنًا يَعْبُدُونَنِي لا يُشْرِكُونَ بِي شَيْئًا وَمَن كَفَرَ بَعْدَ ذَلِكَ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْفَاسِقُون "Allah, sizlerden îmân edip sâlih amel işleyenleri, kendilerinden öncekileri yeryüzünde Halîfe kıldığı gibi onları da yeryüzünde Halîfe kılacağını, onlar için seçtiği dinlerini (İslam'ı) yeryüzünde hâkim kılacağını, (geçirdikleri) bu korkularını güvene çevireceğini vaat etti. Zira onlar yalnız Bana kulluk ederler ve hiçbir şeyi Bana ortak koşmazlar. Her kim de bundan sonra inkâr ederse işte onlar fâsıkların ta kendileridir." [en-Nûr 55]