`Çeçenya`da cihad asla bitmez`
`Cihad asla bitmez. İmam Şamil ne demişti; `Çeçenya’da tek taş ve tek adam kalsa da bu cihad devam edecek.` Dudayev de; `Biz 50 yıllık bir savaşa giriyoruz. Ona göre hazırlandık` demişti.`
Yalnız Kurt Salman Raduyev ve 250 Mücahit, Rus Hava Kuvvetlerine ağır bir darbe vurmuş ve geri çekilirken Pervomayskaya’da kuşatılmışlardı. Bu kuşatmanın kaldırılması ve Çeçen cihadına dünyanın dikkatini çekmek için 9 kişi, Trabzon limanından Avrasya Feribotunu kaçırdılar. Bu olay Türk ve dünya kamuoyunda büyük yer buldu. Gemi, maksat hasıl olduktan sonra İstanbul’da teslim edildi ve eylemciler tutuklandı. İşte bu eylemcilerden Erdinç Tekir (Hacerat) ilk defa konuştu. 3.5 yıl hapis yatan Tekir, Çeçenya cihadına ilgisinden beraber savaştığı Şamil Basayev’e, Avrasya Feribotunun gizli kalmış yönlerinden Çeçenya cihadının bugününe kadar her şeyi Vakit’e anlattı.
ŞAMİL BASAYEV, HER ZAMAN ORDUNUN EN ÖNÜNDE YÜRÜRDÜ
Çeçen cihadına nasıl katıldınız?
1992’nin yaz ayında Abhazya – Gürcü savaşı başladığı zaman ben esnaftım. Zulümlerden haberdar olunca ben de elbette katkıda bulunmak istedim. Şamil Basayev, bu savaşa katılmıştı. Bana; “ya maddi yardım yapmalısın, ya da silah filan göndermelisin” dediler. Bunun üzerine ben direkt savaşa dahil olma kararı aldım.
Nasıl gittiniz?
Biz o süreçte MGV’deydik. MGV’den gençler bizi dualarla uğurladılar. Biz de Şamil Basayev’in grubuna katıldık.
Şamil Basayev’i yakından tanıdınız. Türkiye’de de Basayev çok sevilir. Bir de sizden dinleyelim. Nasıl biriydi Şamil Basayev?
Çok alçak gönüllü ve kahramandı. Çernobil Nükleer Santralindeki kaza nedeniyle saçlarını kaybetmişti. Sosyalist eğitimle büyüdü. Boris Yeltsin ile birlikte tankların üstüne çıkan ekiptendi. Abhazya’ya 1.000 kişi ile geldi. Çok güzel bir ordusu vardı. Yanında sağlam isimler vardı. Siz de sağ kolu olan Rizvan ile Bakü’de görüşmüşsünüz.
Evet. Peki, Şamil Basayev askerlerine karşı nasıl davranıyordu?
O, kendisini değil hep askerlerini korudu. Askeri keşifleri dahi kendisi yapardı. Zaten bir bacağını da bu keşiflerin birinde kaybetmişti. O komutandı lakin en önde gidip, etrafı gözlerdi.
Yakalanmaz mıydı?
Simsiyah bir giysisi vardı. Tek parçaydı. Onu giyip geceye kendini teslim ederdi. O, özel bir elbiseydi. Gece onunla düşman hatları arasına sızar, eksik yönleri tespit eder ve ertesi gün oralardan saldırırdı. Boş yere askerini tehlikeye atmazdı. Haksızlığa da asla tahammül edemezdi. Kısas’a özel önem verirdi. En yakın dostuna da kısas uygulamaktan hiç çekinmedi. Tüm askerleri ile tek tek ilgilenirdi. Kendisi ilgilenemediği zaman da Rizvan ona yardımcı olurdu. Kin gütmezdi ve esirlere iyi davranırdı. Türkiye’den gelenlerle özellikle ilgilenirdi. Türkiye’yi ve Osmanlı’yı çok severdi. Bizimle sohbet etmek isterdi her zaman.
BASAYEV, ABHAZYA’DA, BOSNA’DA, AZERBAYCAN’DA, ÇEÇENİSTAN’DA VE KEŞMİR’DE CİHAT ETTİ
Abhazya Savaşında neler oldu?
Şamil orada tüm Kafkas Milletlerini birleştirdi. Bu çok önemli. Kuzey Kafkasya Konfederasyonu resmen kuruldu. Tüm milletlerin temsilcileri buna imza attı fakat hiçbiri bu anlaşmaya uymadılar daha sonra. Abhazya savaşı kazandı ve savaş bitti.
İslami bilinç nasıldı?
Maalesef o savaşta çok azdı. Müslümanlar savaşıyordu ama belki 1, 2 kişi ancak namaz kılıyordu. Kimse bilmiyordu ki. İslami bilinç yoktu yani. SSCB yeni dağılmıştı.
Peki, Basayev?
O cihada hiç ara vermedi. Abhazya’dan sonra Azerbaycan’a gitti. Sonra Bosna’da cihada katıldı. Bir ara Keşmir’e gitti. Hiç durmadı.
Siz?
Ben Abhazya savaşında astsubay olarak görev yaptım. Kendim de Abhazyalıyım. Sınır görevindeyken 1994 yılında Rusya – Çeçen savaşı ortaya çıktı. Hemen tabur komutanına; “Çeçenler buraya geldi ve bizi kurtardı. Şimdi sıra bizde” dedim. Komutanım; “Biz gidersek burayı kim koruyacak? Hem Rusya çok güçlü” dedi. Çeçenler bizi kurtarmak için yüzlerce şehit vermişlerdi fakat bizimkiler gitmediler. Ben dayanamadım ve Çeçen cihadına katılmak üzere yola çıktım. Direkt gidilemediği için Türkiye’ye döndüm. Oradan Azerbaycan’a geçtim. Çeçenistan’a giderken bizi sattılar. Ruslara teslim ettiler. Şamil ile birlikte çekilmiş fotoğraflarımızı buldular. Bizi hücreye attılar. Bir süre hücrede kaldıktan sonra bir şekilde kurtulduk ve Türkiye’ye geri döndük.
AVRASYA FERİBOTUNUN KAÇIRILMA OLAYINDA ŞİFRE “DÜĞÜN VAR”
Türkiye’de ne yaptınız?
Ben, Çeçenistan’a gitme yolları ararken Muhammed Tokcan aradı bir gün. “Düğün var” dedi. Düğün dediği Avrasya Feribotu’nun kaçırılması olayıydı.
Avrasya Feribotu’nu neden kaçırdınız?
Biz, bu eylem ile öncelikli olarak Salman Raduyev’in ekibi üzerindeki kuşatmaya dikkat çekmek istedik. Salman Raduyev, Pervomayskaya’da mevcut olan büyük Rus Hava Birliğine saldırmış ve birliği dağıtmıştı. Geri dönerken bir mevkide sıkıştırıldılar. Sivil halkı da ayırmaksızın Ruslar bu bölgeyi bombalıyordu. Biz, dikkatleri kendi üstümüze çekmek için kaçırma olayını hızlandırdık. Ama asıl amacımız elbette Çeçen cihadını dünya gündemine sokmaktı.
Neden bir gemi kaçırdınız?
Bu en uygun yoldu. Hiçbir masum zarar görmedi. Kimsenin canı yanmadan bu eylemi yaptık ve hamdolsun büyük bir başarı elde ettik.
YOLCULAR VE MÜRETTEBAT BÜYÜK DESTEK VERDİ
Gemiyi nasıl kaçırdınız?
Açıkçası plan program yoktu. Acele ettik. Pazar günü otobüse bindik, pazartesi limana geldik. 9 kişiydik ve benim tanımadığım kişiler de vardı. Önce Kardelen diye bir gemiyi kaçıracaktık, olmadı. Geç kaldık bazı nedenlerden dolayı.
Peki, gemide neler oldu?
Tüm personel ve yolcular bizim PKK’lı olmadığımızı ve Çeçen cihadına destek vermek için bunu yaptığımızı anlayınca bize destek verdiler, yardımcı oldular. O gemide çok samimi bir ortam oluştu. Fotoğraflar filan çektirdik gemidekilerle ve yolcuların da tavsiyesiyle İstanbul’a gitmeye karar verdik.
UĞUR DÜNDAR’I GEMİYE HELİKOPTER KAÇIRMAK İÇİN ALDIK
Uğur Dündar?
Kimse bilmez ve ilk defa burada açıklıyorum. Biz Uğur Dündar’ın helikopter ile gelmesini, helikoptere el koyup, gemiden kaçmak için izin verdik. Eğer liderimiz şehir Cumhurbaşkanı Cevher Dudayev; “Teslim olun” demeseydi biz o helikopter ile kaçacaktık.
Bilinmeyen bir başka şey de sanırım siz Uğur Dündar’ı tartaklamışsınız?
(Gülerek) Evet. Çektiği kasetleri istedik, vermedi. Biraz tartaklamak zorunda kaldık, çünkü çok kişinin başını yakabilirdi. Gerçi o, kameramanın sırtına bantlayarak bir kaset kaçırdı. Biz bu arada pazarlıklara devam ediyorduk.
Neydi pazarlık konunuz?
Pervomayskaya’da devam eden kuşatmanın kaldırılmasını istiyorduk.
Nasıl teslim oldunuz?
Ali Yandır, Cumhurbaşkanımız Cevher Dudayev’in mesajını getirdi bize. Video kayıt yapılmıştı ve biz sonra bu kaydı internet ortamına aktardık. Şimdi youtube’de var bu kayıt.
Mesaj neydi?
Dudayev bize eylemin başarıya ulaştığını ve Türk yetkililerine teslim olmamızı söylüyordu. O süreçte iktidarda Erbakan Hoca vardı ve Dudayev; “Erbakan hocayı zor durumda bırakmayın, teslim olun” dedi. Şehit Cumhurbaşkanımız Dudayev bize; “Hocayı üzmeyin, teslim olun. Size çok teşekkür ediyorum” dedi. Biz bunun üzerine teslim olduk.
Emniyet güçleri size nasıl davrandılar?
Çok çok iyi. Herkes bizi birer kahraman gibi karşıladı. Bizi teslim alan da, bize ceza veren de bize teşekkür etti. Polisler, savcılar, hâkimler, halk bize sahip çıktı. Dönemin Adalet Bakanı Şevket Kazan bile bizi cezaevinde ziyaret etti. Bu bizi müthiş etkiledi. Devlet bize o süreçte sahip çıktı. Halkın büyük desteğini gördük.
Siz içeride ne kadar yattınız?
Biz 9 kişiydik. 8 yıl, 10 ay 20 gün ceza verdiler ama 3.5’ar yıl yatarı vardı. 9 kişiden 5’i hapishaneden kaçtılar. 3 kişi bugün Abdullah Öcalan’ın yattığı İmralı’daydı ve 2’si kaçtı. Biz 4 kişi 3.5’ar yıl yattık. 8 cezaevi değiştirdim. Her gittiğimiz yerde çok iyi karşılandık. Polisler bizi gözleri yaşlı bir şekilde uğurladılar.
9 eylemciden Roki Gitsba, 2007 yılında, Viskhan Abdurrahmanov ise geçtiğimiz günlerde Bakü’de bir mescitte katledildi. Siz endişeli misiniz?
Hayır, asla. Allah her şeyi en iyi bilendir.
CİHAD BÖLGELERİ ŞİMDİ ÖKSÜZ KALDI
Şimdiki durum nasıl?
Tam tersi. O zamanlar hassasiyet vardı. Filistin, Afganistan ve Çeçenistan davasına insanlar gözyaşı döküyorlardı. Beyazıt meydanında kimse yok şimdi. Afganistan’da, Irak’ta yüz binler katlediliyor ama Türkiye’den ses yok. Müslümanlar iktidarla imtihan oluyorlar. Daha önce bunlar olsaydı cihad bölgelerine dualar, gözyaşları, paralar ve insanlar giderdi. Şimdi kimse gitmiyor. Cihad bölgeleri bu dönemde öksüz kaldı.
Çeçenistan şimdi nasıl?
Cihat devam ediyor. Mücahitler söylenilenlerin aksine istedikleri yere ve kişiye operasyon düzenleyebiliyorlar. Şimdi kış geldi, bu nedenle operasyonlar mecburen azaldı lakin cihat devam ediyor. Kadirov’un askerleri ve Ruslar zor durumda. Göz boyuyorlar sadece. Yeni dönemde Rusya içlerine de operasyonlar düzenlenecek. Rus halkı, zalimlere verdiği desteği çekmeli.
ŞAMİL KAFKAS MİLLETLERİNE KIRGIN BİR ŞEKİLDE GİTTİ
Bu arada size neden Hacerat diyorlar?
Abhazya’da yaşayan bir halk kahramanının adıdır Hacerat. Zalim bir prensi öldürür ve sonra dağlara çıkıp zenginden alıp fakire verir. Halk onu çok sever. Ben de Hacerat’ın giydiği başlığı giyerdim cihat esnasında. O Kafkas başlığı dolayısı ile bana bu adı taktılar.
Şamil kırgın mıydı Kafkaslara?
Evet. O Abhazların yardımına koşmuştu. Kafkas milletleri sözlerinden ve imzalarından döndüler. Bu, Şamil’i kırmıştı. Bu nedenle Şamil; “Cihada tek bir Abhazyalı katıldı. O da eşim” derdi. Şamil’in eşi Abhazyalıdır.
Peki, siz?
Biz de Abhazyalıyız fakat Türkiye’den gittik. Çeçenler tüm Kafkas halklarının ihanetine uğradılar ve ben de kırgınım onlara.
ÇEÇEN CİHADINI TÜRKİYE’DE UNUTTURMAK İSTİYORLAR
Türkiye’de Kadirov için bazı imaj çalışmaları yapılıyor…
Evet. Kadirov büyük paralar vererek Türkiye’deki imajını düzeltmeye ve ihanetini saklamaya çalışıyor. Birileri de buna alet oluyorlar. Rusya, Türk kamuoyundaki Çeçen desteğini bitirmek istiyor. Çeçenistan cihadını unutturmaya ve susturmaya çalışıyorlar. Çeçen cihadına en büyük desteğin Türkiye’den geldiğini biliyorlar ve bu desteği bitirmeye çalışıyorlar. Dışarıdaki mültecilerin Çeçen cihadına verdiği desteği de bildikleri için o mültecilerin Çeçenistan’a dönmesini istiyorlar. Dönseler sadece iyi fakat asla cihada katılmışları sağ bırakmıyorlar. Korkuyorlar tekrar kendilerine karşı savaş yapılmasından ve birer bahane ile ortadan kaldırıyorlar. Dönen Mücahitler bir süre sonra ortadan kayboluyor.
İSLAMİ CAMİADAN BİRİLERİ DE BUNA ALET OLUYOR
Buna İslami camiadan da birileri alet oluyor. Bir takım gazetecileri filan oralara götürüp allayıp pulladıkları ortamları gösteriyorlar. Bunları havaalanından alıp, istedikleri yerleri gezdirip geri gönderiyorlar.
Devletlerarası bir takım anlaşmalar gereğince de cihat ve mücahitler harcanmak isteniyor. O milletvekilleri Allah’a bunun hesabını verecekler elbette.
Çeçen cihadı devam edecek mi?
Elbette. Cihad asla bitmez. Biz son 5 Cumhurbaşkanımızı şehit verdik. Böyle bir şey hiç dünya tarihinde oldu mu? Üst üste, meşru ve kabul edilmiş cumhurbaşkanlarımız şehit düştü. İmam Şamil ne demişti; “Çeçenya’da tek taş ve tek adam kalsa da bu cihat devam edecek.” Dudayev de; “Biz 50 yıllık bir savaşa giriyoruz. Ona göre hazırlandık” demişti. Henüz bunun 15 yılı geçti. Daha 35 yıl var ve Rusya bu savaştan bıktı. Bir avuç Çeçen’i aşamadılar. Onlar ve işbirlikçileri daha fazla dayanamazlar.
AVRASYA FERİBOTUNU KAÇIRMA OLAYI NASIL OLMUŞTU?
16 Ocak 1996’da Trabzon’dan Rusyanın Soçi limanına hareket etmekte olan "Avrasya" feribotuna baskın düzenleyen eylemciler, gemideki 33’ü Türk 177 yolcu ve 55 mürettebatı rehin aldı. Grubun lideri Muhammed Tokcan, Rus askerlerinin kuşatması altındaki 250 Çeçen Mücahidi kurtarmak için bu eylemi yaptıklarını açıkladı. Eylemciler 19 Ocak günü saat 12.00de Avrasya feribotunu İstanbul Boğazının Karadeniz çıkışına getirdiler. Burada güvenlik güçleriyle yaptıkları pazarlık sonunda saat 17.00’de teslim oldular. Eylemciler, 7 Mart 1997'de İstanbul 3 No’lu Devlet Güvenlik Mahkemesi tarafından 8 yıl 10 ay 20 gün ağır hapis cezasına çarptırıldılar. Bu arada, dönemin Adalet Bakanı Şevket Kazan'ın 12 Şubat 1997'de eylemcileri Kocaeli Ceza ve Tutukevi'ni ziyaret etmesi, kamuoyunda tartışmalara neden oldu.
(Röportaj: M. Mustafa Uzun / Vakit)