`Filistin halkı, sahte barış süreçleri yerine direnişi seçti`

TOKAD’da gerçekleştirilen “Dünya Vicdan Haftası” etkinliklerinin sonuncusunda, “Filistin’de Siyonist İşgal ve Direniş’in Tarihi” konu edildi. HAMAS’ın kurucusu Şeyh Ahmed Yasin’in şehadet yıldönümünde gerçekleştirilen konferansın konuşmacısı İHH Tokat temsilcisi Doğan Özlük’tü.

Konuşmasına Filistin’de yaşanan Siyonist işgalin tarihi aşamalarını vererek başlayan Doğan Özlük, Filistin’deki Yahudi nüfusun yıllar içinde yüzde 4’lerden başlayan oranlardan bugünkü seviyeye yükseltildiğini, bu nedenle başka ülkelerden gelerek Filistinlilerin topraklarını, evlerini işgal eden bütün Yahudilerin doğrudan işgalci konumunda olduklarını söyledi.

Dünyanın en büyük mülteci nüfusuna sahip halkı olan Filistinlilerin direniş tarihlerinin önemli aşamalardan geçtiğini ifade den Özlük, FKÖ’den başlayarak HAMAS ve İslami Cihad’a ulaşan direniş örgütlerinin karakterlerini çözümledi. Özellikle FKÖ ve HAMAS üzerinde duran Doğan Özlük, FKÖ’nün Arap Birliği tarafından kurulduğunu, zaman içerisinde farklı bir seyir izleyerek işbirlikçi bir tutumu benimsediğini, HAMAS’ın ise İhvan-ı Müslimin’in bir oluşumu olarak Gazze ve Batı Şeria’da özellikle sosyal ihtiyaçlar alanında ve halkın İslami bilincini oluşturma çabalarında örgütlendiğini vurguladı. Ahmed Yasin’in çabalarına değinen Özlük zamanla HAMAS’ın Filistin halkı için en büyük umut haline geldiğini söyledi.

İşbirlikçi Arap rejimlerinin İsrail’e karşı gayri samimi tavırlarının süreç içerisinde tam bir teslimiyet dönüştüğünü vurgulayan Doğan Özlük bu nedenle 1. ve 2. İntifada sürecinde Filistin üzerindeki inisiyatifin büyük oranda İslami direnişe geçtiğini söyledi.

Küresel plandaki yalnızlaştırıcı politikalara rağmen Siyonist kuşatma karşısında İslami direnişin yanında saf tutan Gazze halkının işgale karşı verilen mücadelede Oslo, Camp David, Annapolis gibi sahte barış süreçlerine karşı direnişi çözüm olarak tercih ettiğini vurgulayan Doğan Özlük, Filistin’deki Siyonist işgal ve direniş tarihinin sadece Müslümanlar için değil bütün insanlık için önemli bir vicdani ve ahlaki süreç olduğunu dile getirdi.