13-04-2010 18:44

`Gazze`ye canlı kalkan olarak gidiyoruz`

İHH İnsani Yardım Vakfı, İsrail ambargosu altındaki Gazze halkına insani yardım malzemelerini götürmek için 1 milyon 850 bin TL’ye İDO’dan satın aldığı Mavi Marmara gemisini basın mensuplarına tanıttı.

`Gazze`ye canlı kalkan olarak gidiyoruz`

İHH İnsani Yardım Vakfı, İsrail ambargosu altındaki Gazze halkına insani yardım malzemelerini götürmek için 1 milyon 850 bin TL’ye İDO’dan satın aldığı Mavi Marmara gemisini basın mensuplarına tanıttı.

200 ton ve 1080 kişilik yolcu kapasitesine sahip olan gemi, 15 Mayıs’ta içerisinde aktvistler, insan hakları savunucuları, STK temsilcileri, sanatçılar, aydınlar, gazeteciler ve yazarlar olmak üzere 500 kişiyi Gazze’ye taşıyacak.



Yük gemileri ise Gazze’ye ilaç, tıbbi malzeme ve inşaat malzemesi taşıyacak.

İHH Genel Başkanı Bülent Yıldırım ile hareketin Avrupa koordinatörü İslam Expo Genel Sekreteri Muhammed Salava, Mavi Marmara gemisinde bir basın toplantısı düzenlediler.
Toplantıya çok sayıda yazar ve sivil toplum kuruluşu temsilcisi katılarak destek verdi. Türkiye’de tedavi gören 3 Filistinli yaralı da Gazze’ye gidecek gemiyi gezdiler. Mavi Marmara gemisiyle Gazze’ye gidecek canlı kalkanlar da yolculuk yapacakları gemiyi gezdiler.

Basın toplantısında konuşan İHH Başkanı Bülent Yıldırım, hareketin arkasında AK Parti hükümetinin olduğunu iddia eden İsrail gazetesi Arutz Sheva’ya, “Bizim arkamızda hiçbir siyasi parti yok. Bize toplumun her kesimin destek veriyor” dedi.



Savaştan sonra ambargonun sürekli derinleştirildiğini ifade eden Yıldırım, “İsrail savaşta hiçbir kuralı tanımadığı gibi, barışta da hiçbir kuralı tanımıyor. Savaşta çocuk ve kadınları öldüren İsrail, şimdi de çocuklara ve kadınlara ambargo uyguluyor. En temel insani malzemelerin Gazze’ye girişine izin vermiyor. Biz inşallah insanlığın ortak vicdanını Gazze’ye taşıyacağız. 1,5 milyon Gazze halkına binlerce ton insani yardım malzemesi götüreceğiz. Gazze’ye 120 kalem ilaç, tıbbi malzeme ve cihaz ile demir ve çimento götüreceğiz” dedi..

Bülent Yıldırım, “Bini aşkın insanla ambargoyu delmek için yola çıkıyoruz. Gazze halkına yardımlarımızı ulaştıracağız. Gazze’ye canlı kalkan olarak gidiyoruz. Bütün planlarımızı Gazze’ye girmek üzere kurduk” dedi.



Yıldırım, 2’si Türkiye’den, 3’ü Avrupa ülkelerinden olmak üzere toplam 8 gemiyle yola çıkacaklarını ifade etti. Yıldırımdan sonra konuşan İslam Expo genel sekreteri Muhammed Salava ise hareketin uluslar arası bir hareket olduğuna dikkat çekti. Hareketin tamamen insani olduğunu belirten Salava, “İsrail ve Mısır’ın herhangi bir engel çıkarmayacağını temenni ediyorum” diye konuştu.

Sarayburnu’nda bekletilen Mavi Marmara gemisi tamir ve bakım için Tuzla tersanesine çekilecek.
İHH’nın 850 bin dolara satın aldığı Türk bandıralı yük gemisi de Haydarpaşa limanında bekletiliyor.

(Kaynak: Timeturk)

YORUMLAR
  • HUSEYIN SASMAZ   13-04-2010 20:22

    Sirte'deki Köle Yöneticiler Kudüs'ü İlk Kez Heba Ettikleri Gibi Bir Kez Daha Heba Etmektedirler, Allah Onları Katletsin Nasıl da Döndürülüyorlar! Arap zirvesinin yirmi ikincisi Kudüs'ün direnişini destekleme sloganı altında -ki o bundan beridir- Libya'nın Sirte şehrinde düzenlendi. Hem bu zirvelerin hem de uzun zamandan beri ümmetin başına çöreklenerek ona zilletin ve aşağılanmanın her türlüsünü tattıran yöneticilerin adeti olduğu üzere bu zirve de klasik sunumun, bayatlamış kararların, Yahudilerin Filistin'e, halkına hatta ümmetin tüm mukaddesatlarına yönelik cürümleri, zulümleri ve saldırıları artsa bile kendisinden zerre kadar sapmadığı stratejik bir seçenek olarak teslimiyet ve aşağılanma seçeneği vurgusunun dışına çıkmamıştır. Artık yöneticilerin en düşük onur duygularını dahi kaybettiklerini, ümmetle olan tüm bağlarını kestiklerini, destekleme adı altında Kudüs'ü zayıflatıp komplolar kurduklarını söylemeye bile gerek yoktur. İşte onlar Kudüs'ü ilk kez heba etmelerinin ardından ikinci kez bir daha heba etmekteler. Bunu ise Kudüs üzerindeki Yahudi egemenliğini pekiştirmeye ve Kudüs meselesini kurtuluş ve temizlik meselesinden işgal edilmiş topraklara girdirilmesi Yahudi'nin iznine bağlı olan ve genellikle gelirleri fasit otoritenin menfaatçilerine giden ne doyuran ne de aç bırakan ne olduğu belirsiz mallar meselesine dönüştürmeye dönük bir plan belirleme yoluyla yapmaktadırlar. Aciz yöneticiler daha doğrusu komplocular, sanki ümmetin mukaddesatlarının Müslümanların akidesi ile güçlü bir bağlantısı olmayan tarihi eserden başka bir şey değilmişçesine el-Aksa'nın himayesini, yöneticilere itaat edip Kudüs'te Yahudilerin cürümlerini takip etmekle yetinerek kendisini tatmin eden ordunun görevinden değil de UNESCO'nun görevlerinden sayarak ondan, el-Aksa ve diğer mukaddesatlara karşı isimlendirdikleri sorumlulukları yüklenmesi talebinde bulundular. وَقَالُوا رَبَّنَا إِنَّا أَطَعْنَا سَادَتَنَا وَكُبَرَاءَنَا فَأَضَلُّونَا السَّبِيلاَ "Ve dediler ki: Ey Rabbimiz! Biz bu liderlerimize ve büyüklerimize uyduk, onlar da bizi yoldan saptırdılar." [el-Ahzâb 67] Ayrıca katılımcılar, işlerinin dizginlerini öncesinde ve sonrasında efendileri Amerika'ya teslim etmişlerdir. Böylece belki dalaletlerinden, gurur ve kibirlerinden geri dönerler diye Amerika'nın Yahudi'nin kulaklarını çeken kızgın ve sert ifadelerle kendilerine karşılık vermesini zelil kölenin efendisinden istediği gibi ümit ederek "barış" yolunda verdikleri kurbanların ardından yüzsularını korumak için yardım talep talebinde bulunmak üzere Beyaz Saraya doğru yöneldiler!! Ey Müslümanlar: Kudüs ve Filistin, kendilerinden olmayan kendilerinin de onlardan olmadığı yöneticilere haykırmamakta, Filistin'in gasbedilmesine katkıda bulunan ve onu Yahudi'ye leziz bir lokma olarak sunan uluslararası örgütlere yönelmemekte ve Amerika'nın ateşiyle yanıp tutuşan Yahudi'ye sığınmamaktadır. Bilakis sizlerin arasındaki Halid'in, Selahiddin'in ve Ebi Ubeyde'nin torunlarına haykırmakta ve kalabalık ordularınızın Beyt-il Makdis'i kurtarmak için ona doğru hareket etmesini gözetlemektedir. Kudüs ve Filistin, ne ayaklarda oynanan bir futbol topudur ne de içerisinde çocukların veya sahte malların ticaretinin yapıldığı zarara uğramasından korkulan bir eşyadır. Bilakis o, dünyanın dört bir tarafındaki tüm Müslümanların ta derinliklerine kök salmış ümmet meselesidir. O halde ordunuz ile aranızdaki güç ve kuvvet ehlinin, ümmetlerine ve onun meselelerine yardım etmelerinin zamanı değil midir? Ey Müslümanlar: Sizleri kaplayan sessizliği kırmanız, bu rejimlerin kabusundan kurtulmak için hemen harekete geçmeniz ve onun yerine Kudüs'ün, Bağdat'ın, Kabil'in ve Müslümanların tüm işgal edilmiş topraklarının kurtuluşu için Nübüvvet Minhacı Üzere İkinci Raşidi Hilafet'i getirmeniz amacıyla sizlere Beyt-il Makdis'den sıcak bir çağrıda bulunuyoruz. يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِنْ تَنْصُرُوا اللَّهَ يَنْصُرْكُمْ وَيُثَبِّتْ أَقْدَامَكُمْ * وَالَّذِينَ كَفَرُوا فَتَعْسًا لَهُمْ وَأَضَلَّ أَعْمَالَهُمْ "Ey iman edenler! Eğer siz Allah'a [dinine ] nusret verirseniz Allah da size nusret verir ve ayaklarınızı [dini üzere] sabit kılar. İnkar edenlere gelince; onların hakkı yıkımdır ve Allah onların yaptıklarını boşa çıkarmıştır." [Muhammed 7-8]