`Gazzeliler bizden daha mutlu, daha zengin`
İHH ile Gazze`ye giden ekipte yer alan Doktor Murat Balanlı, 22 gün süren savaşa rağmen dimdik ve onurlu bir şekilde ayakta duran Filistin halkından çok etkilenmiş.
İHH ile Gazze`ye giden ekipte yer alan Doktor Murat Balanlı, 22 gün süren savaşa rağmen dimdik ve onurlu bir şekilde ayakta duran Filistin halkından çok etkilenmiş.
Gazze'de yaşayanların, bütün imkansızlıklarına rağmen, Türkiye'de yaşayanlardan daha zengin ve mutlu olduklarını gözlemlediğini söyleyen Dr. Balanlı, "Gazze saldırısı direniş ruhunu azaltmamış, tam tersine artırmış" diyor.
Dünya Bülteni`ne Gazze`deki izlenimlerini aktaran Dr. Murat Balanlı`ya göre, Gazze`de yaşanan katliam orada yıllardır yaşanan dramın ortaya çıkmasına neden oldu. Bundan sonra bize düşen ise, bir daha bu dramın gözden kaçmasına izin vermemek, orada yaşayan Filistinliler`e "Ensar" olabilmek.
"Gazze`den sonra, İsrail`in tarihten silinme süreci başlamıştır" ifadelerini kullanan Dr. Balanlı, Dünya Bülteni`ne "lanet" fosfor bombalarının yol açtığı yaraları, Filistinli doktorların özverisini, aralıksız bombalamaya rağmen kırılmayan direniş ruhunu, yardımları ve tabii onurlu Filistin halkının dimdik tavrını anlattı.
İşte Murat Balanlı`nın Gazze izlenimleri:
Önce Gazze`ye gidişinizle başlayalım. Herhangi bir sorun yaşadınız mı? Mısır`ın sınır kapısındaki tutumu nasıldı?
Gazze`ye gidişte bize Mısır hükümeti çok zorluk çıkardı, 2 gün Mısır da izinlerle uğraştık. Ancak Türkiye`den resmi bir nota verildikten sonra izin alınabildi. Biz IHH ile gittik oraya, Ahmet Davutoğlu o sırada Kahire`deydi, Mısır hükümetine resmi uyarıda bulunuldu ve bundan sonra biz girebildik, diplomatik kanalla girilebildi.
4 doktor vardı grupta ve bütün süreçlerde Mısır hükümeti birçok zorluk çıkardı.
Gazze`ye ulaştığınızda ilk izlenimleriniz nelerdi?
Gazze`ye girişte ilk karşılaşılan şey büyük duvarlar, Gazze`nini etrafı dev duvarlarla çevrili, orası açık bir hapishane, tek nefes alma yeri tüneller, refah sınırında ambargo uygulanıyor, ilaç gıda gibi insani malzemeler ya giremiyor ya da çok kısıtlı girişine izin veriliyor. Ancak tünellerden bir şeyler girebiliyor, böyle olunca da Gazze`de hayat pahalı. Tünelden ürün bir liraya girerken 5 liraya çıkıyor.
Gazze`de sanki 10 şiddetinde bir deprem olmuş gibi şehri yıkmışlar, ama bu kadar yıkıntının altında insanlar hala mutlu, memnun, başları dik olarak duruyorlar. İnsanlarda İSrail`in yaptığı bu saldırıdan dolayı direniş ruhunda hiç bir azalma yok, aksine yükselme var. Çocuklar var iki bacağını kaybeden ama size "ben bunu Allah`a borç verdim" diyorlar. Kuran`daki ayeti hatırlatıyorlar, hepsi Kuranla çok ilgili ve bana "Allah müminlerin canlarını ve mallarını cennet karşılığında satın almıştır" ayetini okuyorlar, iki bacağı birden yok bu çocukların.
Hastaneleri ziyaret ettiğinizi biliyoruz. Bize orada gördüğünüz yaralılardan bahseder misiniz. Ne tür yaralardan bahsediyoruz daha çok?
Fosfor bombası en fazla insanın yaralanmasının nedenlerinden biri, özellikle çocukları çok etkilemiş. Fosfor bombası çok lanet bir şey. Bana söylendiğine göre Fosfor bombası atıldıktan sonra havada patlıyor ve oksijenle bir araya geldikten sonra yanan bir top haline dönüşüyor. Bunu su ile söndüremiyorsunuz, su atıldığında daha da alevleniyor. Dokuyla temas ettiğinde, dokunun altında nekroza yol açıyor, yani oradaki dokunun ölümüne yol açıyor. Tamamen insanlık dışı bir şey bu bomba, atıldığı zaman çok geniş bir alana yayılıyor. Orada Birleşmiş Milletlerin İsrail`in işgal ettiği yerlerden buraya gelmek zorunda kalan binlerce insanı barındırdığı mülteci kampları var, buralarda çok sayıda çocuk var ve İsrail buraları da bombaladı. Yaralananların yarıya yakınının çocuk olması özellikle bundan dolayı..ve bunların da büyük bir kısmı fosfor bombası yüzünden..Fosfor yaraları nekroza uğrayan dokunun olduğu bölgenin temizlenmesiyle tedavi ediliyor. Bir de ilk atıldığı anda etkileri azaltan bir ilaç getirilmiş ama ilaç neredeyse savaş bittikten sonra ulaştığı için fazla kullanılamadı.
Gördüklerinizden yola çıkarak, uzun dönemde Gazzeliler üzerinde bu saldırıların ne tür etkileri olabilir sizce?
Şimdi şunu da bilmiyoruz. Oraya atılan bombalarda radyoaktif element var mı? Orada insanlar yaşıyor ama nelerle karşı karşıyasınız bilmiyorsunuz açıkçası. Şuanda bunları ölçebilecek onların imkanı yok. Uluslararası gözlemciler gelip bir inceleme yaparlarsa belki yeni şeyler çıkabilir. Ama şunu söyleyebilirim rahatlıkla, orada çok sayıda insan fosfor bombasından etkilendi. Bir de sürekli. 22 gün aralıksız bombalama olduğu için. ölü sayısı 1200-1300 deniyordu, ateşkes oldu, o gün, ilk gün içerisinde enkazların altından 100`ün üzerinde ceset çıkartıldı.
Ölü sayısı artacak demek bu...
Evet ölü sayısı artacak. Ama daha kötüsü ne biliyor musunuz? Yaklaşık 6000`e yakın yaralı var. Bu yaralılar da sağı solu kesilen değil, bacağı kopmuş kolu kopmuş. Yani şuanda her bacaksız, kolsuz insan daha fazla insanın bakımına muhtaç durumda. O çok daha büyük boyut.
Hastanelerin durumu nasıl? Yardımların az da olsa ulaşmaya başladığını biliyoruz ama ne tür ihtiyaçları var hastanelerin?
Orada hastaneleri de vurdular tabii. Birtek ayakta duran Şifa Hastanesi. Gittiğimizde gördüğümüz tablo şuydu: Diyelim koğuş tarzında odalar, 8 tane yatak varsa, 8 tane de yerlere serilmiş süngerler var hastalar orda yatıyor. Hastane imkanları ve hijyen açısından değerlendirilecek olursa, çok çok kötü. Yani şu anda Türkiye`deki hastaneler var ya, bence Avrupa standartlarında, Türkiye`deki hastaneler çok iyi. Orası bundan 80 yıl önceki hastanelerimiz gibi. Kapılarından tutun, boyası, badanası... çünkü hiçbir imkanları yok, ambargodan dolayı bir şey yapabilme imkanları yok bir de ekonomik gelirleri yok. İsrail ateşkes döneminde de vuruyor. Şöyle bir yanılgı oluyor, bunu da vurgulamakta fayda var, sanki Hamas birşey yaptı da ateşkesi bozdu, İsrail de vurdu. Hayır. Ateşkes olduğu dönemlerde de İsrail geliyor ve vuruyor. Bütün gelir sağlayacak her türlü şeylerini vurmuşlar. Un fabrikası var, onu vurmuşlar, atölyelerini bile vuruyorlar. Bu barış zamanında. Yeterki onların ekonomik olarak kendilerine bir gelir, bir girdi sağlayacak yerlerini vuralım. Böyle bir boğma operasyonu bu. Savaştan önce de Gazze halkı çok büyük bir sıkıntı içindeydi. Bu olay biraz da insanların gazze`de neler olup bittiğinin farkına varmalarına neden oldu. İsrail saldırısı tamamen dünya müslümanları ile Hamas`ın lehine olmuştur.
Bu konuya yeniden döneceğiz ama ben bir doktor olarak sormak istiyorum size. Ambargo ve savaş döneminde zor şartlar altında çalışan doktorlarla konuştunuz. Bize Filistinli meslektaşlarınızı anlatır mısınız, nasıl şartlarda çalışıyorlar?
O yoğun dönemde bir anda 300 yaralının geldiği bir hastane düşünün, ortalık mezbaha gibi. Her taraf kan içerisinde, gelenlerin bir kısmı o anda ölüyor. Bir kısmını alıyorlar, kolu bacağı parçalanmışsa onun ampütasyonu yapılıyor. Oradaki doktorların çok özverili olduğunu düşünüyorum. İki şey arasındalar, kendi arkadaşları kendi tanıdıkları insanlar bunlar, onlarla karşı karşıyalar, kendi ailesi çoluğu çocuğu gelecek mi onun da kaygısı içindeler. Ki bunlar da oldu, orada hekimlik yaparken, yakını, eşi dostunun cenazesi geliyor. Bununla birlikte, gerçekten tıbbi olanakları son derece kısıtlanmış durumda..
Bir doktor arkadaş vardı, Türkçe de konuşuyor çünkü İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi mezunu, kendisiyle Kahire`deyken görüştüm, "neye ihtiyacınız var, getirebileceğimiz bir şey var mı? " diye, "Hiçbir şeye ihtiyacımız yok, sadece siz gelin" dedi. Açık bir hapishane içindeler, bombalanıyorlar, dışardan birinin gelip onlara vereceği moral ve motivasyon çok önemli. Yanlız olmadıkları duygusu. Bombalanıyorlar ve birileri de gelmiş o bombanın altında sizinle beraberiz diyor. Bizim dedi buna ihtiyacımız var.
Hekim olarak fazla bir şey yapmadım. Ama özellikle hastalara ve hasta yakınlarına gösterdiğimiz sevgi, onların acısını paylaşma, bunları yapmaya çalıştık. Ufak tefek müdahalelerimiz oldu ama daha ziyade bunu sağlamak, onlara moral vermek istedik.
Bir de, İHH`nın kıyafetlerini giydik biz, üzerinde ayyıldızlı bayrak var, onlar bunu gördüklerinde bize karşı çok büyük bir sevgi ile yaklaştılar. Bizi bağırlarına bastılar. Candan karşılanacağımızı, tahmin ediyordum ama, bu kadarını beklemiyordum açıkçası..
Fosfor bombasından kaynaklanan yaralanmalardan bahsettiniz. Bunun dışında, hastanelerde başka nelerle karşılaştınız? Saldırının diğer etkileri ile ilgili örnek verebilir misiniz?
Çok fazla örnek var. Mesela bir şey söyleyeyim. Orada, Şifa hastanesinin yenidoğan, prematüre bebeklerin olduğu bölüm var. Küvözler var. Bebeklerin yüzde 90`ı prematür, erken doğum yani. Bu savaşın kadınlar üzerindeki etkisidir. Normalde prematür bölüm oradaki ünitenin yüzde 10`unu oluştururken, bir anda yüzde 90`ı prematür. Onun dışında tabiki psikolojik bir travma bu, sürekli bombalanmak. Orada ben de onu yaşadım, her an ölebileceğinizi, bir bombanın sizin oturduğunuz ya da yattığınız yere isabet edebileceğini düşünüyorsunuz. Ama bence bu olumsuz bir ruh hali değil. Çünkü biz ölümün aslında bize çok yakın olduğunu bildiğimiz halde, öteliyoruz bunu. Orada bu gerçeğin farkına varıyorsunuz. Diyorsunuz ki, ölümle yaşam arasında çok ince bir çizgi var ve ölüm bize çok yakın.
Orada yaşayanlar şu anda Türkiye`de yaşayan bir çok insandan çok daha mutlular. Ve çok daha onurlular, dikler..Kesinlikle şunu söyleyeyim: Türkiye`deki insanlardan çok daha zenginler. Hiçbir ekonomik durumları yok, hiçbir gelirleri yok, çok yoksulluk içindeler, ama götürdüğümüz para yardımlarını kesinlikle kabul etmediler. Erkekler, bana zaten söylemişlerdi, almazlar diye. Gidiyorsunuz, birine, bir şehit yakını ise, bir yaralıysa, elden vermek istiyorsunuz, "La" diyor, kabul etmiyor. Oysaki hiçbir şeyleri yok ve paraya da çok ihtiyaç var. Burada çıkın sokağa ve para dağıtın, anında kapılır. Çünkü burada halk çok fakir, orada çok zengin. Zenginlik ve tamamen izafi bir kavram.
Sizce Gazze`de kim kazandı?
Bence birincisi insanlık kazandı. İkincisi müslümanlar kazandı. Üçüncüsü Hamas kazandı.Kaybeden ise İsrail ile birlikte Mısır. Ürdün kaybetti, Arabistan kaybetti, Arap ülkeleri kaybetti. Kaybeden sadece İsrail değil. İsraille birlikte bölgede işbirlikçi hükümetler kaybetti. Halklar kazandı.
İsrail, saldırılara Hamas`ı yok etmek, en azından halkı yönetime karşı kışkırtmak için başlattığını savundu. Sizin izleniminiz nedir? Gazze halkı Hamas yönetimi konusunda ne düşünüyor?
Ben de bunu merak ettim ve özellikle orada olmak istememin sebeplerinden biri de buydu. Şu anda biliyorsunuz, Filistin coğrafyası içinde İsraile karşı tek direniş yapan yer Gazze. Çünkü, El-Fetih ya da Abbas, İsrail`i kabul ediyor. Ve karşılıklı barış içerisinde yaşayalım diyor. Hamas bunu söylemiyor, "biz sizi işgalci güç olarak görüyoruz, sizinle el sıkışmak bir yana, sizin varlığınızı kabul etmiyoruz. Ve mücadelemiz siz buradan gidinceye kadar sürecek" diyor. İsrail olduğu müddetçe, bunu çok rahatlıkla söylüyorum yazın mutlaka, İsrail`in varlığı devam ettiği müddetçe, Ortadoğu`da kan ve gözyaşı bitmez. Durulsa da bitmez, ve bu artarak gidecek. İsrail`in varlığı devam ettikçe, sonraları bizler de bunu yaşayacağız. Türk halkı da Arap halkı da... Bu olay İsrail bitene kadar bitmeyecek.
Bu süreç, İsrail`in Lübnan`daki yenilgiden sonra Gazze`de de başarısız olmasını ben, önümüzdeki tarihlerde, hem ümid ediyorum hem de dua ediyorum, İsrail`in haritadan silinmesi olacak. İsrail haritadan silinecek. Çünkü taş atan, ama Allah`ın yardımıyla, onun gücünü yanında hissederek savaşan, parasıyla silah gücüyle savaşana galip gelecek.
Hamaslı yetkililerle, direnişçilerle görüştünüz mü? Savaştaki kayıpları hakkında neler biliyorsunuz?
Hemen şunu söyleyeyim. Savaşta ölenlerin, ki aslında yanlış bir kelime kullanıyoruz, ortada savaş değil katliam var, çünkü sivil halk katledildi. Ölen 1400`e yakın insan sivil halk. Bu anlamda, birebir çatışmalarda en az Hamas`ın kaybettiği mücahit kadar İsrail askeri öldü.
Yalan, sayı 13 değil, benim oradaki kanaatim en az 80-100 kadar İsrail askerinin leş bıraktığı.. Mesela orada görüştüğümüz Hamas savaşçılarından bir tanesinin arkadaşları onun en az 10 İsrail askerini öldürdüğünü söyledi. Karşılıklı çatışılan yerler var mukavemet edilen, kendisine sordum kaç kişi öldürdün diye "Allh-u Alem " dedi.
Bir olay anlatayım. Yine bir Hamaslı mücahit, bir mayın düzeneği hazırlıyor İsrail tanklarının geldiği yere. 50-60 metreye de kabloyu çekiyor, tank geldiği zaman mayını patlatıyor ama düzenek çalışmıyor. Gece, olduğu yerden gidiyor ve yeniden düzeneği onarıyor. "Allah`ın yardımı" diyor, "beni farketmediler". Geri dönüyor ve bombayı patlatıyor. Tank havaya uçuyor. Ölen İsrail askerlerini hiçbir şekilde orada bırakmıyorlar, hepsini alıp götürüyorlar. Sadece 13 İsrail askerinin ölü olması mümkün değil.
İsrail iki nedenle çekildi. Gazze`de mukavemet gördü, çünkü niyeti girip Hamas`ı bitirmekti. İsrail iki tür propaganda yapıyor. Hem telefonlarla, hem de uçaklardan mesaj gönderiyorlar. "Bismillahirrahmanirrahim" diye başlıyor mesajlar. Bizim hedefimiz siz değilsiniz, Hamas diyorlar. Hamas`tan dolayı bunlar sizin başınıza geliyor diyorlar. Ama Gazze halkı bunu hiçbir şekilde ciddiye almıyor. Yani, bir önceki seçimlerde yüzde 70 oyu vardı Hamas`ın, şu anda galiba hepsi. Yani bu derece Hamas ile Gazze halkı bütünleşmiş durumda, gözlemlediğim o.
İsrail denizden bombaladı, havadan sürekli bombaladı aralıksız, ben de yaşadım onu, karadan iki ayrı noktadan girdi, kuzey ve güneyin bağlantısını kopardı. Tanklar bomballadı. Ama amaç neydi, askerler çıkıp Hamaslı yetkilileri, siyasetçileri tutuklayacaklar, öldürecekler ve Hamas`ı orada bitirecekler. Amaç buydu, ve bunu başaramadılar. Çünkü giremediler şehre. Kara birlikleri girmesine rağmen, özellikle üst ve alt bölgelerdeki nüfus yoğunluğu fazla olmayan yerlerde yaptılar bunu, şehre giremediler. Başarısız oldular. Hem bu mukavemetin olması, hem de süreç böyle devam edinde, Türkiye`deki Arap dünyasındaki ve diğer ülkelerdeki mitingler çok önemliydi bence. Kendi aleyhlerine dönmeye başladı süreç.
Mısır, Ürdün Suudi Arabistan, Hamas`ın bitmesini İsrail kadar belki onlardan daha fazla istiyor. Ve kendi halkları arasında bu anlamda bir sorgulama başladı. Ve bundan dolayı, öyle tahmin ediyorum ki, İsrail`in geri çekilme kararı, ateşkes kararı, sadece İsrail`in kararı değildi. Çünkü diğer Arap ülkelerindeki yönetimler de zayıflamaya başladı. Bunu gördükleri için ve Hamas`ı orada bitiremeyeceklerini anladıkları için İsrail tek taraflı ateşkes kararını aldı. İsrail kesinlikle hedefine ulaşamadı.
Gazze halkı bundan sonrası için ne düşünüyor? Barış görüşmeleri, gelecek hakkında görüşleri nedir?
Bence bunu düşünecek olan onlar değil, biziz diye düşünüyorum. Çünkü, hiçbir gelirleri yok, ambargo uygulanıyor, yiyecekleri yok, ilaçları yok, yaşamlarını sürdürmek için gereken hiçbir şey yok. Fakat bu insanlar ordalar ve orada İsrail`e karşı direniyorlar. O halde ben Türk halkı olarak şunu düşünüyorum: Onlar da bizimle aynı milletten. Biz hepimiz İbrahimi milletteniz. Ve oradaki insanlar bizim için oradalar. Biz derken, İslam için ordalar. Direniş sergiliyorlar, İsrail`in bu yayılmacı, işgal politikasına karşı oradalar. Biz madem burada bir şey yapamıyoruz, buradan en azından onlara "ensar" olmamız lazım, yardımcı olmamız gerekiyor. Onların yaşamlarını devam ettirmeleri için gereken ihtiyaçların sorumluluğu bize ait. Biz bunu düşünmeliyiz, Bu soruların cevabını biz vermeliyiz.
Bakın, gittiğim doktor arkadaşın hanımı Türkiyeli, kendisi de okulu İzmir`de bitirmiş. Konsolosluktan savaş başladığında aramışlar, 60 Türk aile, demişler ki isterseniz sizi Türkiye`ye götürebiliriz bu savaştan dolayı. Üç aile hariç, hepsi "hayır biz buradayız, gitmeyeceğiz, ölürsek de burada öleceğiz. Biz gidersek herkes gider, burayı bırakacak mıyız?" demiş.
Halk isterse bunu yapabilir, isterse tünellerden kaçabilir, gidebilir. Gitmiyor, "öleceksek de burada öleceğiz" diyorlar.
O halde bize düşen sorumluluk, muhacir değilsek, ensar olacağız, yardımcı olacağız. Bunun yolları araştırılmalıdır. Ben bir hekim olarak oradaki hastaneleri de gezdim. Türkiye`deki hastanelerle oradaki hastaneleri kardeş hastane yapmak için şu anda çalışıyorum. Neler yapabiliriz diye girişimlerim var. Tıbbi cihaz yardımlarının yapılması gerekiyor, hekim gidiş-gelişlerinin artırılması gerekiyor. Bütün bunların olması gerekiyor ki, Gazze halkı ayakta dursun. Onların bu direnişine bizim de katkımız olması lazım. Onların biz bundan sonra ne olacağız gibi bir kaygıları yok, hiç böyle birşey gözlemlemedim, son derece dik bir duruş, onurlu bir duruş. Asıl biz kendi kendimize sormalıyız, biz ne yapacağız?
Mısır yönetiminin hem ambargo hem de saldırı sırasında İsrail ile işbirliği içinde bir tutum izlediğini görüyoruz. Peki ya Mısır halkı, onların Filistinliler`e ve Filistin sorununa bakışı nasıl?
Mısır halkı sen derece duyarlı. Gidip namaz kıldığınız camilerde, özellikle farz namazının son rükununda ayaktayken dua ediliyor. Dua okunurken imam içinden gelenleri söylüyor, Amerika`yı ve İsrail`i lanetliyor. Gazze`ye yardım istiyor. Oradaki halkın hepsi de öyle el açıyor. Yani oaradaki halkın büyük bir kısmı gereçekten son derece duyarlı. Ama tabii buralarda kurulmuş olan devletler birer "kabuk" devlet, yok burada devlet. Buradaki savaş devletlerle ilgili değil, savaş küresel güç ile insanlık arasında. Küresel güç iki eliyle, silah ve para tuttuğu iki eliyle insanlığı boğmaya çalışıyor. Ama ben sonunda insanlığın kazanacağına inanıyorum.
Biraz da yardım çalışmalarından, Refah sınır kapısında gördüklerinizden bahsedelim...
Öncelikle şunu söyleyeyim, bu önemli bence: Refah sınır kapısındayken çok sayıdaki ülkenin büyükelçilik yetkililerini orada gördüm, ama şahsen hiçbir Türk yetkilisini orada görmedim. İkincisi, yurtdışı basın hep oradaydı. Almanya`dan, Fransa`dan, Norveç`ten, Danimarka`dan çok sayıda basın mensubu ile biz oradaydık. Türkiye`den "siyonist" basının hiçbir temsilcisi orada yoktu. Belki ben görmedim, ama yoktu, dünya basınının hepsini gördüm.
Yüzlerce metre uzunluğunda yardım kamyonları var kapıda. Bunlar kapı açılıp da izin verilecek olursa bazıları kabul ediliyor bazıları ise edilmiyor. Türkiye`den yardım götüren kuruluşların hepsini orada gördüm. İHH, Deniz Feneri, Kimse Yok mu... Kızılay`dan başka yardım kuruluşunun orada olmadığı iddiası doğru değil, ben oradaydım ve yardım kuruluşları da oradaydı. Türk yardım kuruluşları savaş devam ederken bile oradaydı.
Kapıda çok titiz bir arama yapılmıyor, hatta gıda malzemesine izin verilmediği zaman, kamyonların üzerine ilaç kolileri alt tarafa gıda malzemeleri yerleştirilerek içeri yardım ulaştırılabiliyor.
Gazzeliler Türkiye`nin tavrından haberdar mı, ne tür tepkiler aldınız?
Gazze halkı çok yakın alak gösterdi, sevgi gösterdi yanlarında olmamızdan dolayı. Mısır`da da Gazze`de de pek çok kişi ayyıldızlı bayrağı gördüğü zaman "erdugan, erdugan" dediler. Tayyip Erdoğan`ın uluslararası kamuoyunda yaptığı açıklamalar, Gazze halkından yana tavır sergilemesi ve İsrail`in yaptığının devlet terörü olduğunu söylemesi ile ilgili sözlerini aktardılar bana.
Hatta Erdoğan`ın "Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste" sözünü bile hatırlattılar. Türkiye`ye gözler ve kulaklar açılmış durumda. Çağlayan mitingi, diğer mitingler, nerede ne yapıldı, ne kadar katılım oldu. Mesela ben oradayken Ankara`da yapılan mitingi herkez El-Jezire`den izledi. İsrail kuşatmasının sürekli bir kuşatma altında oluşunu, her şeyi takip ediyorlar. Yani, bence bu olay karşısında Türkiye çok iyi bir tavır sergiledi. Ancak bundan sonrası için diyebileceğim en önemli şey, bu olay burada bitmemeli. Yani, yarın öbürgün bu sürecin bitmesi durumunda, yardımların kesilmemesi gerekiyor. sürekli olarak yardımın devam etmesi, ve bu konunun sıcak tutulması gerektiğine inanıyorum. Bence bu konu çok önemli. Neden önemli, çünkü İsrail`in 2006 Lübnan-Hizbullah yenilgisinden sonra burada bu yenilgiyi almaması gerekiyordu. Hamas`ı bitirmek için çıktı ve bunu gerçekleştiremedi. Bu İsrail için çok ciddi bir yenilgi. Ayrıca tüm dünyada bu katliama karşı mitingler yapıldı. Bence bu mitingler çocukların öldürülmesine karşı yapıldığı kadar, dünya milletlerinin Amerika, İsrail ve siyonizmin kazanmasının kendilerinin kaybetmesi anlamına geldiğinin farkına vardığını da gösteriyor. İktidarlar ayrı, ama halklar insanlığın boğulmaya çalıştığının farkına varıyor. Gazze`den sonra, İsrail`in tarihten silinme süreci başlamıştır.
(Çiğdem Aktı / Dünya Bülteni)