`Her Peygamber, kurulu düzene karşı gelir`
Sakarya Dayanışma Derneği’nin Kitap-Kritik programında ele alınan “Kur’an ve Siyaset” kitabında Hz. Peygamber’in siyasal bir çabaya Medine’de değil Mekke’de başladığı vurgusuna dikkat çekildi
Sakarya Dayanışma Derneği’nin Kitap-Kritik programında ele alınan “Kur’an ve Siyaset” kitabında Hz. Peygamber’in siyasal bir çabaya Medine’de değil Mekke’de başladığı vurgusuna dikkat çekildi
Abdülkadir Hamit’in Türkçe ilk baskısı “Mekke Döneminde Siyasi Düşünce Metodolojisi” adıyla Ekin Yayınları tarafından yapılan ve şu an okurların İnkılâp Yayınlarından “Kur’an ve Siyaset” başlığıyla ulaşabileceği kitabı, Sakarya Dayanışma Derneği’nde düzenlenen programda tartışıldı. Kitap-Kritik programında konuşan Beytullah Önce, Mekke’nin akide inşası odaklı bir dönem olduğu iddiasına karşı yazarın Araf suresi ve siyerden örnekler eşliğinde getirdiği eleştirileri ele aldı. “Tevhid esaslı inanç sistemi ilk insandan ve toplumdan kalma beşeri bir mirastır. Peygamberler, insanların hayatına egemen olan sistem bozulduğunda, tevhidi görüş bulanıklaştığında devreye girmişlerdir. Bilindiği gibi resullerden önce ifsad yaygınlık ve meşruiyet kazanabilmek için dini bir görünüm kazanmaya, yönetim erkince temsil edilmeye başlar. Bu yüzden her resul, tevhid mesajını getirdiğinde söylemini doğrudan iktidar meselesine yoğunlaştırmıştır.” dedi.
Mesele iktidara ilişkindir
Tevhid mesajının adil bir yönetimi de içerdiğine dikkat çeken Beytullah Önce, yazarın görüşlerini şöyle özetledi: “Her resul, kurulu düzendeki siyasal egemenliğin meşruiyeti tartışmaya açar, vahiyle irtibatını koparmış yönetim anlayışını reddeder. Bunun anlamı basitçe şudur: Her resul, egemenliğin Allah’a ait olduğu bir devlet kurma misyonuyla gelir. İnsanlar da tevhidi yeryüzüne egemen kılma misyonu açısından resullerin halifeleridir… Örneğin Hz. Musa’nın temel misyonu kavmini ezilenler statüsünden kurtarmak, Firavun’un Mısır’daki müstekbir düzenini alaşağı etmek ve böylece egemenliğin Allah’ın olmasını sağlamaktı.” dedi. “Hakka dayalı adalet ilkesini egemen kılmak, iktidar mücadelesini ve bunun sonucunda İslam iktidarını kurmayı gerekli kılar” diyen Beytullah Önce, bu noktada yazarın “ümmet, kitab ve devlet ilintisi mantıki bir zorunluluktur” önermesine katıldığını ifade etti.
-
Şinasi ULUDOĞAN 22-10-2012 09:21
Allah azze ve celle her kavme Resul gönderdiğini beyan eder. Her kavme gelen Resuller bulundukları mekanlarda kendilerine gelen vahyin emrettiği şekilde bir düzenin kurulması için mücadele ederler. Çünkü insanları yaratan Allahtır ve insanlara ancak Allah siyaset edebilir. Dünün ve bu günün bir takım gerek yerli gerekse ithal (demokrasi,laiklik vs gibi ) bir takım rejimleriyle siyaset Allah'a ve Resulüne karşı gelmektir. Çünkü Allah'ın kulları üzerindeki siyasetini Resuller aracılığıyla vahiy belirler. Buna rıza göstermeyen her sistem ve her güç Resulleri kendi toplumlarına tabiri caizse bölücülük yapıyor diye şikayet etmişlerdir. Oysaki şirk dinin müntesipleri tevhidi bölmekle yani Allah'ı sadece yaratıcı oalrak kabul edip bunun dışında Allah'ın indirdiği vahyi yani siyaseti hayatlarınını dışında tutanlar bölücüdürler. Ve onlar Alalh'ın kendilerini hem dünyada hemde Ahirete selamete erdirecek olan vahye sırt çevirdikleri için yer yüzünde fitne ve fasadın yaygınlaşmasına ve insanların fırkalara ,mezheplere ve bir takım guruplara bölünmesine sebebiyet vermekte ve onları biribirlerine düşürerek kendi saltanatlarını devam ettirmektedirler. Nitekim firavunda mısır da halkını fırka fırkaya bölmüş kimini ekonomik olarak zayıf bırakırken kimi fırkalarında erkeklerini bogazlatıyordu. Mesela Mekke döneminde kız çocukları bir takım gerekçelerle toprağa gömülürken şimdiki genç kızlar sa vucutlarını pervasızca sergileyerek ve sergiletilmesine zeminler oluşturularak manevi anlamda gömülmektedirler. Böylece kadınlarımız kızlarımız bu anlamda telef olmakta ve toplumda yetişen ve yahutta böylesi kadınalrın anneliği altında yetişen nesillerde hep şeytanın adımlarını izleyenler olarak yaşamaktadırlar.Sadece bu bile göstermektedirki asıl bölücülüğü küfrün ve şirkin önderleri olan yani Allah'ın indirdiğini kabul etmeyen dünün ,bu günün ve yarının firavunları oldukları görülecektir.