`Kavramlar Kalelerimizdir` Kitabı Üzerine
Mesela, kitapta yer alan `Sekülerleşen Dil`, `Uluhiyyet ve Rububiyyet`, `Cahiliyye`, `Atalar Dini - Ata Dini`, `Şehadet`, `Zikr`, `Hicret` `Kıssa-Menkıbe`, `Başöğretmen` vs gibi konu ve kavramların maruz kalmış olduğu tahrifatın yeterince anlaşılmaması, üzerinde yeterince durulmaması, düşünüyorum ki İslam`ı doğru şekilde anlamanın başında duran engellerden ve Ümmetin kırılma noktalarındandır.
Hayal Vidadioğlu yazdı:Kur’an kavramları İslam aleminde hep arka plana atılan, fıkhi konuların gölgesinde kalan, "Müslümanım" diyen birçoklarının gafil kaldığı, daim gündem edilmesi gerekirken malesef gündemde yer almayan kalelerimizdir.Çünkü, Kur’an’ın temel kavramları gerçek anlamıyla anlaşılmadan İslam da gerçek anlamıyla anlaşılmaz. Veya İslamın anlaşılması için Kur’an’ın temel kavramlarının anlaşılması şarttır da diyebiliriz.Üzülerek söylememiz gerekir ki, maalesef birçok ilim adamı, birçok hoca fıkhi konuları gündem ettiği kadar Kur’an kavramlarını gündemine almadı, klassik ihtilaflara yer verdiği kadar Kur’an kavramlarına yer vermedi, ders ve sohbetlerinde.Lakin az sayıda da olsa Kur’an kavramları üzerine birçok kitaplar yazıldı, birçok makaleler yayınlandı. Merhum Ahmed Kalkan Hocanın bu alandaki 10 ciltlik eserini örnek verebiliriz.Kur’an kavramları üzerine yapılan güzel ve detaylı çalışmalardan biri de Şükrü Hüseyinoğlu Hocanın kaleme aldığı "Kavramlar Kalelerimizdir" kitabıdır.Bu kitabı okumadan önce tevafuken merhum Mevdudi'nin "Kur’an’a Göre Dört Terim" kitabını okumuştum. Kur’an kavramları hakkında art arda okuduğum bu iki kitap vesilesile daha yakinen anladım ki, hakikaten Kur’an kavramları İslam’ın kaleleridir.Ve birçok savrulma ve akidevi bozulmanın başında da, Kur’an kavramlarının tahrip edilmesi, anlamlarının farklı uçlara saptırılması durur. Veya bir kavram daha geniş anlamları, daha kapsamlı manaları içine aldığı halde sadece bir boyuta, dar bir çerçeveye sığdırılıyor ki, bu da farklı yönden tahrifata yol açıyor.Mesela, kitapta yer alan "Sekülerleşen Dil", "Uluhiyyet ve Rububiyyet", "Cahiliyye", "Atalar Dini - Ata Dini", "Şehadet", "Zikr", "Hicret" "Kıssa-Menkıbe", "Başöğretmen" vs gibi konu ve kavramların maruz kalmış olduğu tahrifatın yeterince anlaşılmaması, üzerinde yeterince durulmaması, düşünüyorum ki İslam'ı doğru şekilde anlamanın başında duran engellerden ve Ümmetin kırılma noktalarındandır.Mesela, hicret deyince sadece, Rasulullah'ın (Allah'ın selamı üzerine olsun) Mekkeden Medine'ye hicretini anladık yıllarca. Çünkü öyle anlatıldı belirli hocalar tarafından. Lakin coğrafi olarak hicret etmeden önce Allah Rasulu ve Ashabının icra ettiği iki önemli hicret hiç konu edilmedi, o konunun üstünde hiç durulmadı.Kur’an’a iman eden ilk Müslümanlar coğrafi olarak hicret etmeden önce ahlaki ve akidevi olarak cahiliyye ve cahiliyyenin temsilcilerinden siyasal şekilde, siyasal bilinçle akidevi bir hicret gerçekleştirmişdiler.İşte bu ve benzeri akidevi kavramlar yeterince anlaşılmadığındandır ki, namaz kılan, yıllarını camide geçiren, hatta İslami tahsil aldığı halde tevhidi bilmeyen, zamanının şirk ve putlarına dair bilinçten gafil, dost ve düşmanını ayırt edemeyen, reddetmeleri gereken tağutları destekleyen, reddedilmesi gereken tağutlara sevdalı şekilde yaşayan "Müslümanlar" çıkar karşımıza.Ve bu sebeptendir ki, muttaki Müslümanlar ne zaman tevhidi, şirki, cahiliyyeyi anlatsa, karşılarına ilk dikilen bu muhafazakâr namazlılar oluyor.Bu yüzden bizlere düşen vazife, Kur’an kavramlarını, tevhid hakikatlarını daima gündem edip, dilimiz döndüğünce anlatmaktır.Çünkü Şükrü Hüseyinoğlu Hocanın da dediği gibi, Kur’an kavramları kalelerimizdir ve maalesef Ümmetin bu kaleleri, konu olarak hep arka plana atılmış ve tahrifata uğratılmıştır.O yüzden kalelerimizi koruyalım, kalelerimize sahip çıkalım değerli Müslümanlar. Bütün Peygamberlerin ortak davetleri de tevhidi hakikatler üzerinden, vahyin kavramları üzerinden olmuştur.
YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !