`Kubilay`ı Müslümanlar değil, o günün ergenekoncuları öldürdü`
Tarihçi Cezmi Yurtsever, tarihe Menemen ya da Kubilay olayı olarak geçen olayların derin devletin `din adamları`nı tasfiye projesi olduğunu ileri sürdü.
Tarihçi Cezmi Yurtsever, tarihe Menemen ya da Kubilay olayı olarak geçen olayların derin devletin "din adamları"nı tasfiye projesi olduğunu ileri sürdü. Yurtsever, Kubilay'ı dindar insanların değil o günün Ergenekoncular'ının öldürdüğünü iddia etti.
Yurtsever, Genel Kurmay Başkanlığı kozmik tarih arşiv belgelerinde araştırma yaptığını vurgulayarak, 23 Aralık 1930 tarihinde İzmir'in Menemen ilçesinde yaşanan olaylardan sonra bütün din adamlarının tek tek fişlendiğine dikkat çekti.
Askerliğini yedek subay olarak yapmakta olan öğretmen Mustafa Fehmi Kubilay'ı şeriat yanlıları diye ifade edilen kişilerin öldürmediğini anlatan Yurtsever, "O dönemden beri Kubilay, şeriat isteyen bir grup tarafından öldürüldüğü hep anlatıldı. Cumhuriyet tarihine ise irtica hadisesi olarak yansıtıldı. Sonrasında başlayan olayların ardından bölgede sıkıyönetim ilan edildi. Kurulan Divanı Harp'te failler idam edildi. Çeşitli cezalar verildi. Ancak asıl bu olaydan sonra yaşananlar dindarlara yönelik baskı ve fişleme faaliyetleridir." dedi.
Menemen olayını, derin devletin tertiplediğini öne süren Yurtsever, şunları söyledi: "Genelkurmay'ın Menemen olaylarının içinde yer alan Telgraf Memuru Nail Bey'in olay gözlem tanık raporu şaşırtan ilgilerle dolu. 23 Aralık 1930 tarihinde sabah 8 civarında yaşanan Menemen olayları ile ilgili açıklamalar yapan Nail Bey'in 'Menemen olaylarını yaratanlar telleri kestik diye bağırmaktalar. Bendeniz derhal telleri muayene ettim. Teller iyi ve İzmir'e malumat verdim. Bu sırada Jandarma Kumandanı Yüzbaşı Fahri Bey gelip şakilerle görüştü. Artık ne görüştüğünü ben anlayamadım. Yalnız kasaplar arasındaki mevkide bulunan halk tarafından alkışlandı. Yüzbaşı Fahri Bey çekilip gitti. Ne tarafa gittiğini şüphesiz bilemiyorum. Kubilay beyin kumandasında bir müfreze geldi. Müfreze kumandanı evkafın kahvesi önünde askeri durdurtup süngü tak emrini verdi. Kendisi şakilerin yakasını tuttu. Asker süngü taktı. Onlar dönmelerine devam ediyor. Beraberlerce Maarif kahvesinin önündeki büyük ağacın hizasına geldiler. Öbür taraftan dönüp gelen diğer arkadaşı bunların o vaziyetini görünce Kubilay Bey'in arkasından bir silahla vurdu' diye tanık ifadesi yayınlanıyor. Nail Bey, açıklamalarına Kublay Bey'i korumakla görevli askerlerin birdenbire kaçarak yok olduklarını da açıklıyor. Bundan sonra Kubilay arkadan aldığı kurşun yarası ile hükümet binası ve yanındaki Gazaz Camii bahçesine sığınıyor. Orada yere düşüyor. Mehdi Mehmet ve yanında bulunan şahsın yardımıyla Kubilay'ın kafası kesiliyor."
Buraya kadar telgraf memuru Nail Bey'in açıklamalarından resmi tarihin 80 yıldan beri topluma sunduğu 'Kubilay Mehdi Mehmet ve adamlarının önüne çıkarak eyleme son vermelerini istediği ve askerlerin manevra fişekleri ile ateş açtıkları ve Mehdi Mehmet'e isabet ettiği halde öldürmediği bunun üzerine Mehdi'nin 'Bana kurşun işlemiyor, ben Mehdiyim' konuşması yaptığı yönündeki bilgilerin Genelkurmay belgelerinde yer almadığını aktaran Yurtsever, "Menemen olayı başından sonuna kadar Menemen'deki olayları yakından izleyen Alay Kumandanlığı ve dönemin İçişleri Bakanlığı'nın bilgisi dahilinde hazırlanan bir tertip olayıdır. Mehdi Mehmet, olay esnasında içki içen serkeş ayyaşın birisidir. Kullanılan yönlendirilen ve kanlı eylem yaptırılan bir kişidir. Mehdi Mehmet şeriatçı değil ajan da olamaz; yönlendirilen, kullanılan, aklı yerinde olmayan hasta ruhlu bir insandır." ifadesini kullandı.
"DİN ADAMLARI"NI TASFİYE SÜRECİ
Genelkurmay sitesinde yer alan tarihi belgeler arasında Türkiye genelinde çok sayıda din adamının rejim için tehlikeli görülerek izlendiği isim listesinin yer aldığını vurgulayan Yurtsever, "Olayların asıl sorumlusu görülen İstanbul'daki Erbilli Şeyh Esat Efendi, aslen Türkmendir. Mehmet Akif Ersoy'a hocalık yapmış, kurtuluş savaşı esnasında da General Fevzi Çakmak ile yakın işbirliği içinde olmuştur. Ahmet Yesevi'den Nakşibendi'ye kadar uzanan yüzyıllar içinde devletin destekçisi olan dini bir harekettir. Esat Efendi, Menemen olayından sonra sorgulaması, yapılmaksızın hakkında idam cezası verilmiş, 87 yaşının içinde bulunduğu için yasalara göre 65 yaşından büyük olduğu dikkate alınarak idam infazı yerine getirilmemiş, ancak oğlu ile birlikte 28 kişi asılmıştır. İlginçtir ki Menemen olayı esnasında Kubilay'ı yalnız bırakan askerlerin ve de olay öncesi Mehdi Mehmet ile görüşerek bilgi aktaran Yüzbaşı Fahri Bey ile Mehmet Ali Bey'in ifadeleri yoktur. Bu askerlerin neden ifadesi yoktur? " şeklinde konuştu.
Menemen olayıyla ilişkilendirilen "din adamları" listesinde Ramazanoğlu Mahmut Sami Bey'in adının geçtiğini vurgulayan Yurtsever, şunları söyledi: "Sami Bey, önce göz hapsine alındı. Sonra susturuldu. Ramazanoğulları ailesinin kuruculuğunu yaptığı Adana şehir merkezindeki vakfa ait yüzlerce dükkan, ırmak hamamı ve mescitler, camiler yıkılmış veya satılarak elden çıkarılmıştır. Hatta, Ramazanoğuları vakıf arazisi içinde yer alan İncirlik arazisi de 1950'li yıllarda Amerikalılara üs olarak verilmiştir. Bir Adanalı tarihçi olarak soruyorum: Ramazanoğlu Mahmut Sami Bey'in suçu neydi? Menemen olayını perde arasında derin devletin din adamlarını tasfiye planı vardır. Konuyla ilgili bütün bilgi ve belgeleri sitemde de yayınlayarak Kubilay ve Menemen olayını özgür tarihçilerin tartışmasına açıyorum."
(Kaynak: Zaman)