16-03-2008 20:41

`Kudüs’teki Yahudi dini enstitüsü, terörün beyni` 

İsrailli yazar, İsrail’deki köktenci dini liderlerin çoğunluğunun bu enstitüden çıktığını ifade ederek sözlerini sürdürüyor. Bu liderler, İsrail ordusunun masum Arap sivilleri öldürmesinin dinen caiz olduğu bağlamında fetvalar veren ve İsrailli askerlere Yahudilerin yerleşim birimlerinden çıkarılması emirlerini uygulamama izni veren hahamlar olmaktalar.

`Kudüs’teki Yahudi dini enstitüsü, terörün beyni` 

Ammed AMRABİ

Filistin toprakları üzerindeki Yahudi yerleşimciliğinin yayılması, klasik savaştaki zaferden kaynaklanan coğrafik bir işgalden ibaret değildir. İsrailli lider Manaham Began’ın bir defasında ifade ettiği gibi Tevrat’a uygun olarak Yahudi toprağının ‘kurtarılmasıdır.’
İşte değişmez Siyonist Yahudi inancı bu. Bu inancı dikkate aldığımız zaman Filistinli fedai genç Hişam Ebu Düheym’in Batı Kudüs’teki Yahudi dini enstitüsünü hedef aldığı şehadet eyleminin anlamını idrak edebiliriz. Zira bu enstitü, köktenci Yahudi genç kuşakların birbiri ardına mezun olduğu en büyük dini ideolojinin kalesidir.
Ezeli dini bir inançmış gibi Yahudi yerleşimciliği ruhuyla dolduruluyorlar. Hal böyleyken bu şehadet operasyonunu planlayan ve hedefini belirleyen tarafı şu ana kadar öğrenemedik. Eylemi gerçekleştiren taraf kim olursa olsun bu enstitünün İsrailliler için ne anlama geldiğini yakından bildikleri açık.
Olayın akabinde İsrail basınında yayınlanan araştırma ve makaleler kanalıyla Haraf enstitüsünün İsrailliler nezdinde ‘kutsalların kutsalı’ ve dini Siyonizm’in ‘öncü gemisi’ olarak görüldüğünü öğreniyoruz.

ÖLENLER ‘MASUM SİVİLLER DEĞİL’
Bildiğimiz üzere şehadet eylemi öğrenci ve hocalardan sekiz enstitü üyesinin ölümüne yol açtı. Filistin yönetimi bu üyeleri ‘masum siviller’ olarak değerlendirirken İsrailli yorumcu Cadun Levi, Haaretz gazetesindeki makalesinde bu üyelerin ‘en tutucu yerleşim birimcileri’ kuşaklarından olduğunu ifade etti ve bu münasebetle yerleşimci proje olmasaydı İsrailliler ve Filistinliler arasında barışın hakim olabileceğini belirtti.

ÇOCUKLARIN ÖLDÜRÜLMESİ FETVASI VERİYORLAR
İsrailli yazar, İsrail’deki köktenci dini liderlerin çoğunluğunun bu enstitüden çıktığını ifade ederek sözlerini sürdürüyor. Bu liderler, İsrail ordusunun masum Arap sivilleri öldürmesinin dinen caiz olduğu bağlamında fetvalar veren ve İsrailli askerlere Yahudilerin yerleşim birimlerinden çıkarılması emirlerini uygulamama izni veren hahamlar olmaktalar.
O halde her şehadet eylemi olduğunda Arap siyasilerin ve iletişimcilerin eylemi kınamaları tuhaf değil mi? Bu kimselerin silahlı direniş yöntemini ve özellikle de faaliyetlerini dini inançtan alan Hamas ve Hizbullah örgütlerini kınamaları daha ilginç değil mi?

YAHUDİLER DİNİ İNANÇLARINA BAĞLI
İsrail, Araplarla kapsamlı barış istemiyor. Sebep ise savaş için savaşmayı sevmesi değil, dini inançtan hareketle kutsal ‘vaat edilmiş’ toprakları bırakmak istememesidir. Bu yüzden Yahudiler dini inançlarına bağlanırken Arap-İsrail çekişmesi bağlamında dini inancımızdan soyutlanmamızı isteyenler aslında bizim için ölüm kalım savaşında nihai yenilgi istemektedirler. İşte ‘dini siyasetten ayırmaya’ yönelik korkunç çağrının anlamı budur. İslami eğilimlere sahip bütün örgütlere ve özellikle de Hamas ve Hizbullah’a yönelik nefretin anlamı bu.

(Arapçadan çeviri: Halil Çelik - Vakit)
 

YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !