`Müslümanlar yapay sınırları aşıp irtibatta olmalı`
Devletler Müslümanlar arasına sınırlar koymuştur. Dünyanın her yanında yaşayan Müslümanlar birbiriyle irtibat halinde ve istişare içinde olmalıdır.
Cibuti’de Arapça öğretmenliği yapan Halil İbrahim ile ülkedeki siyasi yapıyı ve Müslümanların durumunu konuştuk.
Röportaj: Hülya Şekerci / Özgür-Der Genel Başkanı
Ülkenin siyasi yapısı hakkında genel bilgi verir misiniz?
Cibuti 1860’lı yıllardan beri Fransız sömürgesi olan doğu Afrika ülkesi, 1977 yılında bağımsızlığını kazandı. Ülkeyi bağımsızlıktan sonra 25 yıl Hasan Gulet yönetti.1999’dan beri de şu anki Cumhurbaşkanı İsmail Ömer Cili yönetiyor.
Seçimlere kaç parti katılıyor ve seçimlerde şeffaflık var mı?
Seçimlere altı parti katılıyor ve seçim zamanında hükümete karşı seçim ittifakı kuruyorlar. Ne var ki seçimi her zaman çeşitli hilelerle hâkim parti kazanıyor. Bütün Afrika ülkelerinde olduğu gibi burada da seçim göstermelik. Muhalefet partileri arasında düşünsel farklılıklar çok basit. Hepsi Fransız perspektifiyle bakan partiler. Aslına bakarsanız Fransızlarla arası iyi olmamasına rağmen hükümetle muhalefet arasında da fark bulunmuyor.
Başkanlık sisteminin bulunduğu ülkenizde Cumhurbaşkanı’nın Müslümanlara yönelik tutumu nasıl?
Cumhurbaşkanı’nın Fransızlarla arası iyi değil. Bir hafta önce ilişkiler neredeyse kopma noktasına geldi ancak Fransa’yı ziyaret etmesiyle sorun çözüldü. İslam’a açık bir düşmanlığı yok. Onun döneminde zorunlu eğitime Arapça ve din eğitimi dersleri kondu. Özellikle Arap dünyası ile iyi ilişkiler içinde. Bu özellikleri dolayısıyla seviliyor. Bu görece özgürlüklerin siyaseten yapıldığını düşünüyorum. Kendisine yönelik eleştirileri ise hiç affetmiyor. Ve hem Fransız hem de Amerikalılardan aldığı 30 milyon frankı halka yansıtmıyor.
Cibuti eski bir Fransız sömürgesi ancak bugün şehirde dolaşırken çok büyük bir alanda kurulmuş ve halen inşaatı devam eden bir Amerikan üssü gördük.
Evet. 11 Eylül olaylarından sonra Amerika Cibuti’ye bir üs kurdu ve bu üs Afrika’daki en büyük Amerikan üssü. Somali’yi de buradan bombaladı. 1990’larda başlayan Afarlar ve İşaalar arasındaki iç savaş 5 yıl sürmüştü. Ülke ekonomisi tamamen çökmüştü. Bu dönemde Amerika büyük paralar harcayarak El-Kaide’ye karşı savaş bahanesiyle buraya yerleşti. Fransa da Amerikan yardımlarından sonra kendi yardımlarını iki katına çıkardı.
Ülkede kaç Fransız ve Amerikan askeri var?
İki bin civarında Fransız ve dört bin civarında da Amerikan askeri var. Üssü olmamasına rağmen bir de Alman askeri var, Kızıldeniz’de konuşlanmış durumda.
Buradaki İslami yapılanmaları merak ediyoruz…
İslami cemaatlerin bir kısmı burada yardım organizasyonları olarak faaliyetlerini sürdürüyor. ‘El-Birr Cemiyeti’ en etkili organizasyonlardan biri. Bunun dışında Tebliğ cemaati var ama çok etkili değiller; çünkü halkın sorunlarıyla pek ilgilenmiyorlar, yalnızca dini birtakım telkinlerde bulunuyorlar.
Bir mağazada satılan gömlekte markanın hemen altında ‘şehid’ yazılı Saddam Hüseyin resmi vardı. Bir de bir satıcı yansıtıldığında Usame b. Ladin resmi çıkan lazerli bir oyuncak satmaya çalıştı.
Çalıştığım okulda öğrencilerimin çoğunluğunun adı Usame ve Saddam Hüseyin’dir. Fakat halk bu isimleri fikirlerini bildiği için değil İslami bir görüntü verdikleri için seviyorlar. Burada El Kaide bulunmuyor.
Peki, sufi hareketi var mı?
Cibuti’de Kadiri tarikatı var. Eskiden çok yaygındı hatta insanlar “mezhebim Şafi, tarikatım Kadiri” derlerdi. İslami bilinçlenme geliştikçe tarikatın etkisi azaldı. Size ilginç gelecek bir şey söyleyeyim: Kadiri tarikatının bayrağı Türk bayrağının aynısı. Onlar mezarlarına da bu bayrağı dikiyorlar. Yani Kadiri şeyhlerinin mezarlığı Türk Büyükelçiliği gibi (Gülüyor).
Bugün kurban dağıtımında bir köyde gördüğümüz Amerikan bayrağının karşısına İHH ekibi Türk bayrağı dikmek istedi ya, muhtemelen çoğu kişi Kadirilerin organizasyonu olarak algıladı bu bayrağı.
İslami bilinçlenme konusunda ne gibi faaliyetler yapıyor Müslümanlar?
Fransız sömürüsü Cibuti’de ahlaki yozlaşmayı derinleştirdi. Cibuti bağımsızlığını kazanmadan önce halk arasında tesettür bilinci zayıflamış ve içki yayılmıştı. 1980’de Suudi Arabistan tarafından açılan bir okul bilinçlenme açısından önemli bir adım oldu. Çünkü bu okulun ilk öğretmenleri ‘İhvan-ı Müslimin’ cemaatindendi. İslami yardım kuruluşlarının da halka ulaşmada rolü büyük. Şu anda dini duyarlılık çok yüksek, bilinçlenme de tedrici olarak yükseliyor. Bu aralar her mahallede gece okulları açılmış bulunuyor. Gündüz okullara giden çocuklarımıza akşam namazından sonra yaklaşık 4 saat süren Kur’an eğitimi veriyoruz.
Halk arasında başörtüsü vb dini görüntüler çok yüksek ama aynı zamanda uyuşturucu özelliğine sahip ‘gat’ denilen otun da özellikle erkekler tarafından çok yaygın olarak kullanıldığını gördük. Gat kullanımı sizce büyük bir sorun mu?
Ben gat kullanımının fakirliğin en büyük sebeplerinden biri olduğunu düşünüyorum. Bir kişi parasına göre günde 400 franktan 5 bin franka kadar gat alabiliyor. (1000 Cibuti frangı yaklaşık 6 dolar.) Yoksulluğun boyutlarını gözlerinizle gördünüz. Bu çok büyük bir para. Gat çiğnendiğinde 2-3 saatlik uyuşturucu etkisi söz konusu. Burada yetişmiyor, Etiyopya’dan geliyor.
Çarşıda dolaşırken gat çiğneyen bir esnafa ‘haram’ dedik. “Kuran’da mı yazıyor, hadiste mi nerden çıkarıyorsunuz haram olduğunu?” cevabını aldık…
Halka bu otun haram olduğunu kabul ettirmek çok zor. Kabul etseler de bırakmakta çok zorlanıyorlar. Ancak eğitim seviyesi yükseldikçe kullanım oranı azalıyor. Çalıştığım okulda 50 kişiden yalnız 3’ü kullanıyor. İnşallah 10-15 yıl sonra geldiğinizde bu oranın çok düştüğünü göreceksiniz. Bu konuda da çalışmalar yapıyoruz Müslümanlar olarak.
Biraz daha farklı bir soru sormak istiyorum. Türkiye’yi takip ediyor musunuz? Başörtüsü yasağını biliyor musunuz mesela?
Özellikle Türkiye’deki gelişmeleri Arap basınından takip ediyorum ve önemsiyorum. Merve Kavakçı’nın Meclis’e girmesi engellendiği dönemde bir kızım oldu ve onun adını Merve koydum. Cumhurbaşkanının Abdullah Gül olmasına sevindik. Daha önce de Erbakan’ın makalelerini okumuştum.
Hangi yazarların kitaplarını okuyorsunuz?
Ben Arapça yayınları takip ediyorum. Özellikle İslami tecdid ile ilgili eserleri okuyorum; Yusuf Karadavi, İmam Gazali, Nedvi ve bazı Suudlu çağdaş yazarların kitapları…
Seyyid Kutub’un kitapları?
Tabiî ki okudum Fi Zilâl tefsirini ve diğer kitaplarını. Onun kitaplarından bazılarını arkadaşlarımızla birlikte analiz ederek okumaya devam ediyoruz.
Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Devletler Müslümanlar arasına sınırlar koymuştur. Dünyanın her yanında yaşayan Müslümanlar birbiriyle irtibat halinde ve istişare içinde olmalıdır. Buradan Türkiye’de yaşayan Müslüman kardeşlerime selam söylüyorum. (Haksöz Haber)