`Ramazan arınma ve dirilme mevsimidir`
Ramazan, “Kur´ân ayı”dır; Kur´ân-ı Kerim Kadir gecesinde bize ikram edildiği, lütfedildiği için. Bu gece bin aydan hayırlıdır... Ömrümüzü hayırlı kılmak mı istiyoruz; öyleyse Ramazan´ın her anını dolu dolu geçirmeliyiz. Bunun için de Kur´ân´ı baştan sona okuyup anlamalı, düşünmeli, kavramalı ve yaşamalıyız.
- Öncelikle Ramazan´ın öneminden, yüklendiği anlamlardan-kavramlardan ve kişisel olarak sizde uyandırdığı duygu yoğunluğundan bahsederek başlayalım… Ramazan sizin için ne ifade ediyor?
Allah´ın, yüce kitabını bizlere lütfettiği ay. Ramazan; Allahu Teâlâ´nın, mesajını yeryüzüne inzal buyurmaya başladığı Kadir gecesi ile şereflenen kutlu bir aydır: “Kur´ân bir rehber, bu rehberliğin apaçık delilleri ve doğruyu yanlıştan ayırt edici bir ölçü olarak insanoğluna Ramazan ayında indirilmiştir.” (2/185) Ramazan; yaz mevsimi sonunda yeryüzünü tozdan temizleyen güz yağmuru anlamındaki ramzâ´dan gelir, denmiştir. Bu anlamıyla Ramazan ayı, iman ehlinin günahlarını yıkayıp kalplerini kir ve pastan temizleyen bir arınma mevsimidir.
Ramazan; güneşin şiddetli hararetinden neredeyse kor haline gelen (Ramaz) taşlar üzerinde yalınayak yürümek anlamına gelir, denmiştir. Bu ayda tutulan oruç, açlıkla ve susuzluk hararetiyle / hararet-i sıyâm´la günahları yakıp yok eder. Bu yüzden Ramazan imtihan ayıdır.
Ramazan, Arapların bu ayda silahlarını bileyip sivrilterek savaşa hazırlandıkları bir aydı. Müminler için de Ramazan; küfre, şirke, şeytana, tâğûta, fahşâya, münkere karşı iradelerini pekiştirip keskinleştirdikleri, bağışıklıklarını pekiştirdikleri kutlu bir aydır... Ramazan ayını, sadece bu anlamları ile kavramaya, anlamaya çalışsak bile, bizde çok önemli duygular uyandırır; çok anlamlı mesajlar verir. Demek ki; Ramazan´ı Allah´ın kendi zâtına has kıldığı bir ay, kitabını inzal buyurduğu bir ay olarak değerlendirmeli. O´nu tanımak, O´na yakın olmak ve O´nun rızasını kazanmak için Kitabullah´ı baştan sona okuyup anlamalı ve her emrini yerine getirip her yasağından kaçarak yaşamalıyız. Böyle yapmalıyız ki, Ramazan´ın “güz yağmuru” olduğunun bilincine erip günahlarımdan, kirlerimizden yıkanalım; Ramazan´ı bir sınav bilip nefsimi sınayalım ve irademi çelikleştirelim.
Aslında Ramazan´ın bu manalarıyla buluşmaya her birimizin, bütün Müslümanların ve hatta tüm insanlığın ne kadar da ihtiyacı var. Bütün mesele, Ramazan´ın bu anlamlarının farkına varıp içini doldurarak yaşamak. Rabbim Ramazan´ı böyle yaşamayı herkese nasip etsin.
KUR-AN YETERİNCE İDRAK EDİLSEYDİ ÜMMET BUGÜNKÜ PERİŞAN HALİNDE OLMAZDI…
Ramazan Ayı aynı zamanda Kur´an ayıdır… Kitabımızın nazil olmaya başladığı, bin aydan hayırlı olan Kadir Gecesi bu mukaddes ay içerisinde saklıdır… Günümüzde bu husus yeterince idrak ediliyor mu?
Sorunun son kısmından başlayalım. Eğer Kadir Gecesinin kadri bilinseydi, Kur´ân´ın kadri-kıymeti ve değeri bilinirdi. Eğer Kur´ân yeterince anlaşılıp idrak edilse ve yaşansa idi, ümmet bugünkü perişan ve sıkıntılı halinde olmazdı.
Evet, Ramazan, “Kur´ân ayı”dır; Kur´ân-ı Kerim Kadir gecesinde bize ikram edildiği, lütfedildiği için. Bu gece bin aydan hayırlıdır. Bin ay, ortalama hatta uzunca bir insan ömrü eder: “Seksen küsur yıl.” Bir gecesi bir ömre bedel bir aydan söz ediyoruz. Bu ne büyük bir ikramdır. Ve bu gecenin 27.gece olması kuvvetle muhtemel ama kesin değil; Ramazan´ın herhangi bir gecesi de olabilir. Yani Ramazan´ın her gecesi ve gündüzü bir ömre bedeldir. Ömrümüzü hayırlı kılmak mı istiyoruz; öyleyse Ramazan´ın her anını dolu dolu geçirmeliyiz. Bunun için de Kur´ân´ı baştan sona okuyup anlamalı, düşünmeli, kavramalı ve yaşamalıyız.
RAMAZAN İNSANA FITRATINA DÖNME FIRSATI SUNUYOR
Oruç tutmak Müslümanlar için özünde neyi-neleri ifade etmeli? Fiziksel olarak salt yeme-içmeden uzak duran bir insan ile “oruçlu” arasındaki sarih farklar nelerdir?
Oruç tutmak; imsak vaktinden akşama kadar herhangi bir şey yememek, içmemek ve cinsel ilişkiden uzak durmaktır. Ama oruç sadece bunlardan ibaret değildir; aynı zamanda gözü de kulağı da haramlardan korumak, bakışları kontrol altına almaktır. Dahası elinize, dilinize, ağzınıza hükmedip bütün vücudunuzla yapabileceğiniz tüm günahlardan, hatalardan, kötülüklerden vazgeçmek; hatta zihinsel olarak da, düşünsel olarak da kalp ve gönül olarak da kendinizi kontrol altına almaktır. Böylece, Ramazan ayında en güzel tarzda yoğunlaştırılmış bir İslamî hayat yaşamaktır.
Haz ve hız çağında, insanların hazlarının ve nefislerinin esiri olduğu bir çağda Ramazan; hazları gemlemeyi ve hızı da yavaşlatmayı, kendini kontrol etmeyi öğretiyor; insana fıtratına dönme fırsatı sunuyor. Sabahtan akşama kadar ve sırf Allah rızası için aç kalarak arzularını gemleyebilen insanın, bunun devamını da getirmesi; gözüne hükmedip haramlara ilişmemesi, diline hükmedip yalandan, dedikodudan, gıybetten, küfürden, hakaretten, kötü sözden de uzak durması gerekir. Böylece oruç, tepeden tırnağa bütün bedenimizle, duygularımızla yaşadığımız kutlu ve emsalsiz bir ibadete dönüşür. Değilse, sadece mide orucu tutmakla gerçek anlamda oruç tutmuş olmayız. Böyle bir oruca da Allah´ın ihtiyacı yoktur. Bir hadiste ifade buyrulduğu gibi: “Nice oruç tutanlar var ki, onların oruçtan nasipleri aç kalmaktan ibarettir. Nice namaz kılanlar var ki, onların da namazdan nasipleri yorulmaktan ibarettir. Sizin aç kalmanıza da yorulmanıza da Allah´ın ihtiyacı yoktur.”
Bir kısım medyanın bıkmadan empoze etmeye çalıştığı Ramazan anlayışı ile İslam tasavvurundaki Ramazan ne derecede örtüşüyor?
Sözünü ettiğiniz medya ve onların gerisinde duran şer odaklar; sadece Ramazan´ın ve oruç ibadetimizin değil bütün bir İslami hayatın, İslâm´ın olmazsa olmaz rükünlerinin ve temel sabitelerinin içini boşaltmaya, onları anlamsız ritüellere dönüştürmeye çalışıyorlar. Böylece İslam´ı folklorik bir unsur haline getirme çabasındalar. Bu sinsi planların, saptırmaların bir sonucu olarak, belli çevrelerde, Ramazan deyince ilk akla gelen, daha doğrusu ilk akla getirilen sözde Ramazan eğlenceleri, şenlikler, yiyecekler, sofralar vb. oluyor. Eski Ramazanlar deyince de hemen Direkler Arası kepazelikleri, israfın ve gösterişin ayyuka çıktığı ziyafetler gündeme getiriliyor. Gazetelerde çarşaf çarşaf yemek listeleri, tarifleri veriliyor. Sanki Ramazan sadece yemek-içmek ve eğlenmekten ibaretmiş gibi. Oysa tam tersine Ramazan; insanların hayatın ritmini yavaşlattığı, yeme-içme başta olmak üzere bütün bir yaşam biçimini sade ve yalın bir hale getirip daha çok duaya, ibadete, infaka, Kur´ân okumaya yöneldiği bir içe dönme, arınma, nefis muhasebesi yapma ve yenilenme çabasıdır. Dolayısıyla bu tür saptırmalara, kasıtlı yönlendirmelere itibar etmemek ve Ramazan´ı asli anlamı ve muhtevası ile doya doya, dolu dolu yaşamanın imkânlarını aramak lazımdır.
Ramazan ayını manevi atmosferi dâhilinde düşünerek, arınma-yenilenme-dirilme mevsimi olarak görmek ve fırsata çevirmek için neler yapılmalıdır?
Ramazan ayında sırf Allah rızası için oruç tutmak en başta gelen ibadettir. Ancak mümince bir arınma için sadece oruçla yetinmemek gerekir. Her alanda bize örnek ve önder olan yüce Peygamberimizin (s.) yaptığı gibi ibadetlerimizi, nafilelerimizi, hayır-hasenatımızı, Kur´ân okumalarımızı, tefekkürümüzü, tezekkürümüzü, dualarımızı, niyazlarımızı çoğaltmamız gerekir. Nitekim Allah Rasûlü (s.) Ramazan ayında, sadece oruç tutmakla kalmaz, çokça Kur´ân okur, ibadetlerini çoğaltır, sadaka vermede cömertleşir ve uzun süre itikâf´a girerdi. Allahu Teala, nasıl ki yeryüzüne yağmuru bir rahmet olarak gönderip onu ölümünden sonra tekrar diriltiyorsa; Kur´ân-ı Kerim de, katılaşan kalpleri yumuşatır ve böylece adeta ölmeye yüz tutan insanları manevi olarak yeniden diriltir. Kısaca Ramazan´ın rahmet ve bereket iklimini fırsat bilip hayırlarımızı, hayırlı amellerimizi ve faaliyetlerimizi artırmayı, ibadetlerimizi, namazlarımızı, nafilelerimizi, dualarımızı, zikirlerimizi, Kur´ân ve hadis okumalarımızı çoğaltmayı planlamalıyız.
Receb´i ve Şaban´ı bereketlendirerek Ramazan´a ulaşmış olmak mü´minin büyük sevinçlerinden birisidir şüphesiz… Bu Rahmet, bereket ve münferit muhasebe ayını nasıl ihya etmeli?
Recep ve Şaban´dan sonra Ramazan´a ermek, gerçekten büyük bir sevinç kaynağıdır. Zira bu ayda cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır. Bu mübarek ayda Allah´ın büyük bir rahmeti olarak şeytanlar bağlanır... Yani tüm hayırların ve hayırlı amellerin önü açılır; şerler ve şerli faaliyetler azalır. Mümin insanların bütün davranışları bu ayda birden değişiverir: Şehvet, kin, garaz, hırs yerini dua, zikir, şükür, hilm, acıma, yardımlaşma gibi duygulara bırakır; kalpler yumuşar, gönüller huzur dolar.Bu ay her türlü iyiliklerin arttığı feyiz ve bereket ayıdır...Bir hadis-i şerifte şöyle buyrulmuştur: “Ramazan´ın evveli rahmet, ortası mağfiret, âhiri ateşten âzât oluştur.”
O halde, bu rahmet ve mağfirete nail olup cehennem azabından kurtulmak için, Kur´ân-ı Kerim´i baştan sona anlayıp okuyarak, hayatımızı yeni baştan tanzim etmeli, onun şaşmaz ölçülerine göre doğru ve yanlışlarımızın sağlamasını yapmalı, geçmiş bir yıllık amellerimizin/faaliyetlerimizin muhasebesini, bir sonraki yılın plânlamasını yapmalıyız ki, hesap günü hesabımızı kolay verebilelim…. Hâsılı; “Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekiniz” tavsiyesini yerine getirmek için Ramazan ayı bulunmaz bir fırsattır. Ramazan ayının yenilenmemize, arınmamıza ve dirilmemize vesile olması duası ile.
(Röportaj: Anadolu Gençlik Dergisi)