13-07-2009 11:06

`Siyonistlerle yapılan görüşmelerin tamamı gayr-ı meşru`

İslami Cihad, Filistinlilerin işgalci siyonist liderlerle yaptığı görüşmelerin hiçbirisinin meşru olmadığını açıkladı.

`Siyonistlerle yapılan görüşmelerin tamamı gayr-ı meşru`

İslami Cihad, Filistinlilerin işgalci siyonist liderlerle yaptığı görüşmelerin hiçbirisinin meşru olmadığını açıkladı.

İslami Cihad’ın Gazze’deki liderlerinden Nafiz Azzam, Fecr haber ajansına yaptığı açıklamasında “Her ne sebeple olursa olsun İsrail’le yapılan görüşmelerin hiçbirisi meşru değildir. İsrail’le yapılan görüşmeler, İsrail’in meşru haklarımız ve topraklarımızda hakkı olduğunu kabul etmektir” dedi.

İsrail’in aksine Amerika’nın şartları kabul etmesi halinde, diyalogun yapılabileceğini söyledi. Azzam “İsrail’e olan desteğini sona erdirmesi ve Filistin sorununa adil bir şekilde yaklaşması halinde Amerika’yla diyaloga girilebilir” şeklinde konuştu.

Azzam ayrıca Filistin halkına zarar veren Filistinliler arası bölünmüşlüğe bir an önce son verilmesi çağrısında bulundu.

Mahmud Abbas tarafından kurulan Selam Fayyad hükümetinde Kudüs’ten sorumlu bakan olan Hatim Abdulkadir’in istifasını değerlendiren Azzam, “Bu istifa, haralarımızı düzeltmemiz ve Kudüs’teki Yahudileştirme faaliyetlerine karşı Filistinlilere yardım etmemiz için bir çağrıdır” dedi.

Azzam, Abdulkadir’in son dönemde ulusal ve özgür çizgide olduğunun herkesçe bilindiğini söyledi.

Diğer yandan İsmail Heniyye Başkanlığındaki Filistin hükümetinde Vakıflar ve Dini İşler'den sorumlu bakanı Talip Ebu Şaar da İsrail'in son dönemde Kudüs ve Mescid-i Aksa'yı hedef alan saldırılarını kınadı.

Bilindiği üzere aşırılık yanlısı İsrailliler, İsrail polisinin kontrolünde Mescid-i Aksa'nın avlusuna girerek, ayin yapmışlardı.

Filistinli milletvekili Şeyh Hamid Beytavi, Kudüs'ün Yahudileştirilmesinin sebebinin, İsrail ile Filistinliler arasında yapılan müzakereler olduğunu belirtti.

Beytavi, Filistin Yönetimi'nin Oslo anlaşmasına olan bağlılığından ötürü siyonist işgalcinin inşa ettiği yerleşim merkezleri karşısında hiçbir şey yapamacağını savundu.

(Kaynak: İsra Haber)

YORUMLAR
  • HUSEYIN SASMAZ   13-07-2009 22:04

    Yol Haritası'nın Neden Olduğu Kalkilya Faciası, Yahudilerin İstediği Yeni Bir İç Çatışmanın Habercisidir! O Halde Durumunuzun Bilincinde Olunuz Kassam Tugayları'ndan iki, güvenlik mensuplarından üç kişinin yansı sıra başka yaralanmalara ve ölümlerle yol açan 31.05.2009 Pazar sabahı meydana gelen Kalkilya faciası, siyasî ve güvenlik bağlamdan kopuk bir olay değildir. Bilakis bu, Otoritenin konumunun, insanlar ve Filistinli guruplarla olan ilişkisinin doğal bir sonucudur. Zira Filistin Otoritesi, ortaya çıkmasından bu yana gücünü aşan bir şekilde Yahudileri ve devletlerarası tarafları hoşnut etmek için çalışmaktadır ki olur da bu devletlerarası taraflar, ona finans desteği verirler veya George Bush'un iki devletli çözüm görüşü yada Obama'nın yerleşim birimlerini durdurmasını talep etmesi gibi zehirli siyasî-diplomatik nezaketler ikramında bulunurlar. Kalkilya faciası ve daha öncesindeki güvenlik birimlerinin faaliyetleri, Devlet Başkanı Abbas'ın Amerika'dan dönmesine denk gelmiştir. Sanki bu olay, Obama'nın taleplerinin ve bu ziyaret esnasında Devlet Başkanı Abbas'ın açıklamalarının pratik tercümanı olmuştur. Obama, şöyle demiştir: "Filistinliler, İsraillilere karşı şiddeti ve tahriki frenlemelidirler." Ayrıca Obama, Abbas'tan kendisinden istenilen bazı ayrıntıları yerine getirmesini dikte ederek şöyle demiştir: "Filistinliler, Batı Şeria'da güvenliğin sağlanması, okullarda ve mescitlerde İsraillilere karşı tahrikin azaltılması hususunda yükümlülüklerini yerine getirmelidirler." Mahmud Abbas'ın, Obama'nın taleplerine ilişkin cevabı ise, hiçbir kapalılığın olmadığı açık bir şekilde gelmiştir: "Bizler, a'dan z'ye kadar tamamen yol haritasına bağlıyız ve yol haritası planında geçenlerin uygulanması, Ortadoğu'da kapsamlı adil bir barışa ulaşmasını yegane yoludur." [Ma'n Haber Ajansı / 05.29] Hatta Abbas'ın işaret ettiği gerçek mananın a'dan z'ye kadar açığa çıkması için sizlere iğrenç cürüm yol haritasında geçen bazı hususları sunuyoruz: -Filistinliler, açık bir şekilde şiddetin ve terörün durmasını, herhangi bir yerde İsraillilere karşı şiddet saldırılarında bulunan ve planlayan kişileri görünür bir çabayla tutuklayacaklarını ve cemaatleri de tasfiye edeceklerini ilan eder. -Yeniden inşa ve tesviye edilen Filistin Otoritesi Güvenlik Birimi, teröre katılan herkese karşı koymayı, terörist güçleri ve alt yapıyı sökmeyi amaçlayan hedefli ve etkili aralıksız operasyonlara başlayacaktır. Bu da yasadışı silah ithalatını ele almayı ve her türlü terör veya yolsuzlukla ilişkiden yoksun güvenlik otoritesini güçlendirmeyi kapsamaktadır. -Yeniden inşası ve eğitimi tamamlanacak Filistin Güvenlik Birimi yetkilileri ile İsrail ordusundaki meslektaşları, Amerikan güvenlik yetkililerinin katılımıyla yüksek düzeyde periyodik toplantıların da dâhil olduğu Tenet Planı'nı uygulamak üzere yeniden sürekli güvenlik işbirliği ve diğer yükümlülükler görüntüsüne başlayacaklardır. Böylece ortaya çıkmaktadır ki Filistin Otoritesi'nin yol haritasına bağlılığı, Kalkilya olayları gibi olaylardan başka bir şeye yol açması imkânsızdır. Çünkü doğal olarak işgalin altında direniş hareketleri ortaya çıkmakta ve yol haritası da Otorite'yi bu direnişi bitirmeye bağlı kılmaktadır. Bunun içindir ki Filistin Otoritesi ve benimsediği yol haritası, sanki Kalkilya'da meydana gelenlerden sorumlu olduklarını ve bu faciada akan Müslümanların kanlarının günahını yüklendiklerini dile getiren bir olgu gibidirler. İster güvenlik birimlerinin, isterse Hamas Hareketi'nin evlatlarından olsun, Filistin Otoritesi tarafından ileri sürülen sudan soruşturmalar ve mazeretler onu sorumluluktan kurtarmayacaktır. Filistin Otoritesi'nin, yol haritası ve Yahudiler ile devletlerarası taraflarla yapılan benzeri anlaşmalara bağlı kalmadaki ısrarı, doğrusu büyük bir felakettir; hem Filistin'i bitirerek onu yok eden, hem de Filistin halkını bitirerek kanlarını akıtan bir felakettir. Ey Filistin'deki Müslümanlar! Kalkilya'da meydana gelenler, yeni bir iç çatışmanın ve salgın bir şerrin habercisidir, insan kitleleri içerisindeki akiller, muhlisler ve tüm örgütlerin evlatlarının iş işten geçmeden durumun bilincine varmalıdırlar ki böylece yeni bir iç çatışmanın çıkmasını engelleyebilsinler. İç çatışmaya kapı aralayacak en tehlikeli giriş kapısı, bu meselede örgütlerin seferber olması ve harekete geçmeleridir. Zira örgütlerin buna karışması demek, insanların hepsinin karışması ve nerede son bulacağını Allah'tan başka hiçbir kimsenin bilemeyeceği bir uçurumun ve fitnenin eşiğine gelmeleri demektir. Ayrıca gerek fertler, gerekse örgütler olarak tüm insanlar, Yahudiler ile Amerikalıların dikte ettiği hususlardaki kör gidişatından geri dönünceye kadar Filistin Otoritesi'ne baskı yapmalılar, güvenlik birimleri içerisindeki evlatlarına ve onlara "öncülük" edenlere Müslümanın hurumatına yönelik her saygısızlıktan dolayı Allahu Subhânehu'nun kendilerini muhasebe edeceğini, fakirliğin Yahudilerin kendilerini halklarına karşı kullanmasından, Müslümanların kanları ve ırzlarıyla yoğrulmuş bir yemekten daha hayırlı olduğunu anlatmalıdırlar. SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: مَنْ أَكَلَ بِرَجُلٍ مُسْلِمٍ أَكْلَةً فَإِنَّ اللَّهَ يُطْعِمُهُ مِثْلَهَا مِنْ جَهَنَّمَ وَمَنْ كُسِيَ ثَوْبًا بِرَجُلٍ مُسْلِمٍ فَإِنَّ اللَّهَ يَكْسُوهُ مِثْلَهُ مِنْ جَهَنَّمَ "Her kim, Müslüman bir kimseyi bir yemek olarak yerse Allah da ona Cehennem'de onun benzerini yedirir. Her kim de Müslüman bir kimseyi bir elbise olarak giyerse, Allah da ona Cehennem'de onun benzerini giydirir." Otorite, örgütleri tahrik etmeye başladı. Zira hem Kalkilya, hem de Cenin'deki mescitlerde hoparlörler yoluyla provokatif beyanatlar verildi. Bu beyanatlar, ihtilaf, anlaşmazlık ve çatışmaya sürükleyecek bir dille karakterize olmuştur. Zira aralarında Fetih Hareketi'nin evlatlarından muhlis eşrafın da olduğu insanlar bunlara karşı çıkmıştır. O halde Otorite, bu tehlikeli çizgiden vazgeçmeli ve insanlar da kendilerini helake ve fitneye sürükleyecek bu üsluptan sakınmalıdırlar. Ey Filistin'deki Müslümanlar! Muhakkak ki Allahu Te'alâ, kanlarınızı sizlere haram kılmıştır. Zira SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: كُلُّ الْمُسْلِمِ عَلَى الْمُسْلِمِ حَرَامٌ دَمُهُ وَمَالُهُ وَعِرْضُه "Her Müslümanın Müslümana kanı, malı ve ırzı haramdır." Ve şöyle buyurmuştur: مَنْ أَشَارَ إِلَى أَخِيهِ بِحَدِيدَةٍ فَإِنَّ الْمَلَائِكَةَ تَلْعَنُهُ حَتَّى يَدَعَهُ وَإِنْ كَانَ أَخَاهُ لِأَبِيهِ وَأُمِّهِ "Her kim, babası ve anası dahi olsa bir demirle kardeşine işaret ederse, onu bırakıncaya kadar melekler ona lanet eder." Yahudiler, Amerikalılar ve diğerleri, sizlere tuzak kurmaktalar ve sizin de planlarının yakıtı olmanızı istemektedirler. O halde tuzaklarını onların başlarına geçiriniz ve bir avuç Yahudi dostunun sizleri, sizlerin ve evlatlarınızın kanlarının akıtılmasına sürüklemesinden sakınınız. Ey Müslümanlar! Sizleri, Allahu Te'alâ'nın izniyle yakında gelecek olup Müslümanların arasına giren, kanlarını akıtan onlara ve beldelerine komplo kuran herkesi söküp atacak olan Hilâfet Devleti'nin kurulması şerefinde bizlere ortak olmaya davet ediyoruz. وَلَتَعْلَمُنَّ نَبَأَهُ بَعْدَ حِينٍ "O'nun verdiği haberin doğruluğunu pek yakında öğreneceksiniz." [Sa'd 88] Hizb-ut Tahrir Filistin