08-06-2013 09:07

`Türkiyeli Müslümanlar ve İstikamet Krizi` kitabı çıkıyor

`Türkiyeli Müslümanlar ve İstikamet Krizi` adını taşıyan kitap, son dönemlerde Türkiye`deki İslami çevrelerde gözlenen perspektif değişimlerini ve temel İslami iddiaların terki sorununu ele alıyor ve istikamet hatırlatmasında bulunuyor.

`Türkiyeli Müslümanlar ve İstikamet Krizi` kitabı çıkıyor

İslam ve Hayat

İtidal Yayınları "Kur'an'a Dönüş Çağrısı"nın ardından, Şükrü Hüseyinoğlu'nun bir kitabını daha okuyucuya kazandırıyor. "Türkiyeli Müslümanlar ve İstikamet Krizi" adını taşıyan kitap, son dönemlerde Türkiye'deki İslami çevrelerde gözlenen perspektif değişimlerini ve temel İslami iddiaların terki sorununu ele alıyor ve istikamet hatırlatmasında bulunuyor.

İnşaallah önümüzdeki hafta okuyucuyla buluşturulacağı bildirilen kitabın arka kapağında şu ifadeler yer alıyor:

"Yaşadığımız coğrafyada bilindiği üzere şirkin kurumsal egemenliği söz konusudur. Allah’ın dini ancak egemen şirkin müsaadesi kadar toplum hayatında belirleyici olabilmekte, vücuda getirdiği Bizantinist müesseselerle Allah’ın dinini tanımlayan ve onu temsil etme iddiasında olan da bizatihi egemen şirk olmaktadır.

Kısacası bu coğrafyada Allah’ın dini hakim değil mahkumdur. Belirleyen değil belirlenendir. Egemen şirkin vesayeti altındadır.

İşte böylesine büyük bir saptırmanın ve zilletin yaşandığı bu coğrafyanın Müslümanlarının temel imtihanı da, Allah’ın dinini vesayet altına alan ve onu kendi çizdiği sınırlara mahkum eden bu egemen şirke karşı tutumları, bu konudaki akidevi duruşları olmuştur.

Çeşitli dönemlerde yönetici kadrolarının değişmesiyle topluma ve toplumun değerlerine yönelik yaklaşımları farklılık gösterebilse de, kurumsal olarak temel cahili niteliği değişmeyen, Allah’ın dinine teslim olmak yerine onu tanımlayıp teslim almaya yönelik politikaların devam ettirildiği mevcut işleyişe karşı durulması gereken yer konusunda, her dönem Müslümanlar arasında “istikamet krizleri” yaşandığını görmekteyiz.

Rabbimiz günleri insanlar arasında dolaştırmakta, bizleri imtihan etmektedir. Bu imtihanda kazananlardan olmak, istikamet üzere olma ve istikamet üzere kalma bilincini taze tutmayı gerektiriyor. Bu tazeliği sağlayacak en büyük azığın da, baştan sona bir istikamet öğretisi olan, Allah Rasulü’nün (s) de istikamet öğretmeni olan Kur’an-ı Kerim’i aksatmadan, hayatla irtibatını koparmadan sürekli okumak olduğunu bilmeliyiz. "

YORUMLAR
  • ilepetadA   11-06-2013 09:37

    ...Rabbim calismalarini hayirli ve bereketli kilsin ...selam ve dua

  • ali derda   10-06-2013 11:44

    Ne güzel özetlediniz." Derdi olanın derdine vakit ayırması..." Aç olan insanın sofraya oturması yada susayan birinin her ne olursa olsun su içene kadar çaba göstermesi gibi. İQra suresinin ilk beş ayetinden sonra inen ilk ayetler bu gerçeği emretmektedir bizlere. Henüz yeni peygamber olan hz. Muhammed'in 'ne anlatacağım,ne biliyorum ki, Rabb'imi nasıl yücelteceğim...' gibi sorulara dalmayıp emri alır almaz uygulamaya geçmesi; bilgi düzeyi, zaman yada mekan şartlarının vb durumların hiç bir şekilde mazeret olamayacağının açık bir delilidir. Bunu da siz değerli azimkar kardeşlerimizi görünce hatırlıyoruz. Rabbim bizleri kendi işine yaramış birer fert olarak katına alsın. Nazar ile ilgili bir yazınızda fikir alışverişinde bulunmayı temenni ediyorum. Ancak Rabbimizin kitabında noksanlık bırakmadığına iman edenlerdeniz inşaallah. Selamlar.

  • Ş. Hüseyinoğlu   09-06-2013 21:18

    Yorumlar için teşekkür ediyorum, Allah razı olsun. Ali Derda Beyin sorusuna cevap olarak şunu ifade etmek isterim: Aslında ticari işlerim dolayısıyla ciddi vakit sıkıntısı çeken birisiyim. Ancak derdi olanın, Allah'ın izniyle bir şekilde o derdiyle ilgili kendisine vakit bulması mümkün oluyor, hamdolsun. Üstelik bizler bilgisayar çağında yaşıyoruz, evlerimiz de neredeyse bir kütüphane gibi kitaplarla dolu. Yani kaynaklara ulaşmak da, düşündüklerimizi klavyenin tuşlarına basıp yazıya dökmek de eskisine göre epey kolay. (Gerçi ben hala zaman zaman kalem-defter yazmayı sürdürüyorum. Bu durumda bir de onları bilgisayara aktarmak gerekiyor!) Okuma ve yazma konusunda daha çok akşam saatleri ve sabah namazı sonrası vakit ayırabildiğimi ifade edeyim ki, bu da maalesef kısıtlı bir zaman olabiliyor. Aslında dediğiniz gibi çok üreten birisi de değilim. Yılda birkaç hacimli eser veren ve bunun yanında konferans ve benzeri çalışmalara koşturan nice ismin yanında, benim çabalarımın hakikaten karınca kararınca kaldığını görebiliyorum. Yazılar ve kitaplar demişsiniz ya, mesela inşaallah yeni çıkacak olan bu eser önsöz dışında süreçte kaleme aldığım ve çeşitli yayın organlarında yayınlanan yazılardan müteşekkil bir eser. Tabii ki o yazıları gözden geçirmek, güncellemek vs de bir emek ve zaman istiyor, ki ona hamdolsun vaktimiz oluyor. Bu arada şu "nazar duasını" eminim bir dil alışkanlığı olarak yazmışsınızdır! Yorumlarınızdan takip edebildiğim kadarıyla "nazar değmesi" gibi hurafelere prim verecek birisi değilsiniz çünkü.

  • ali derda   09-06-2013 20:18

    Hayırlı olsun. Bir kaç sitede yazılarınız çıkıyor, bu sitede ki yazılarınızı takip etmekte güçlük çekiyorum. Bunlarla beraber bir de bolca kitap çıkmaya başladı. Allah nazardan korusun ama sakıncası yoksa istifade etmemiz açısından bu kadar zamanı nasıl bulduğunuzu açıklar mısınız? Selamlar.

  • fatma ceren   08-06-2013 14:36

    Siyah ile beyazın ayrıdedilmesine ışık tuttuğunuz bu çalışmanız vesilesiyle, umarız istikamet sorunu yaşayan kalabalıklar doğrulma fırsatı yakalar. Rabbimiz hayırlı eylesin, sizin de ecirlerinizi fazlasıyla versin inşaallah.