28 Şubat`ın yazışmaları, komutları
28 Şubat sürecinin, dönemin Genelkurmay’ınca, “irticacı” grupların Silahlı Kuvvetler dahil bürokrasiye, topluma ve siyasete sızdığı iddiasıyla tetiklendiğini gösteren belgelerde “Bu tehditle mücadele ordunun birinci önceliğidir” deniyor.
Etkileri hâlâ süren post-modern darbenin 12. yıldönümünde, başta Çevik Bir olmak üzere dönemin generallerinin Refahyol hükümetini devirme ve toplumu biçimlendirme planlarını içeren resmî yazışmalar ilk kez Taraf’ta. 28 Şubat sürecinin, dönemin Genelkurmay’ınca, “irticacı” grupların Silahlı Kuvvetler dahil bürokrasiye, topluma ve siyasete sızdığı iddiasıyla tetiklendiğini gösteren belgelerde “Bu tehditle mücadele ordunun birinci önceliğidir” deniyor. Çevik Bir imzalı gizli belgede, Refahyol’a ve Milli Görüş hareketine askerî müdahale yapılmazsa, bu çizgideki partilerin 2000’de yüzde 34, 2005’teyse yüzde 67 oy alarak iktidara gelip rejimi değiştireceği öngörüsünde bulunuluyor. Dindarlaşmanın tehdit olarak algılandığını kanıtlayan belgelerde, “laik kesimin aymazlık içinde olduğu” ve gidişata “dur” demenin orduya düştüğü ancak bunun medya ve sivil toplum kullanılarak yapılması gerektiği ifade ediliyor.
Bundan 12 yıl önce, 28 Şubat 1997’de Milli Güvenlik Kurulu toplantısında irtica ile mücadele kapsamında 18 maddelik kararlar alınmış ve tarihe “postmodern darbe” olarak geçen bu süreçle ilgili olarak Taraf, 28 Şubat süreciyle ilgili bugüne kadar kamuoyuna yansımayan çok önemli bir belgeye ulaştı. Elimizdeki belge 28 Şubat sürecinin en önemli aktörlerinden biri olan dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Çevik Bir’in imzasını taşıyor. 6 Mayıs 1997 tarihli “Gizli” damgalı 12 sayfalık rapor, 28 şubatın yol haritası niteliği taşıyan karar ve emirlerden oluşuyor. Bu raporun yanı sıra başta Jandarma Genel Komutanlığı olmak üzere Genel Kurmay Başkanlığı içerisindeki birçok birim arasındaki “Gizli” damgalı yazışmalara ve belgelere de ulaştık.
“Zamanında harekete geçilmesi...”
28 şubat sürecinin yol haritasının belirlendiği ve kamuoyuna ilk kez yansıyan belgelerde, Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde Batı Çalışma Grubu Rapor Sistemi’nin oluşturulduğu ve Batı Harekat Konsepti’nin yayımlandığı belirtilip, Türkiye genelinde “Her türlü gelişmenin sürekli takip edilerek ilgili makamların zamanında harekete geçirilmesi” “sorumluluk bölgesi ayrımı gözetilmeksizin” isteniyor. Kişilerin, kurumların, ticari firmaların, kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanların fişlenmesinin istendiği belgede, “Jandarma Genel Komutanlığı’nın yurdun en ücra köşesine kadar ulaşan yaygın teşkilat yapısı ve vatandaşlarla olan ilişkileri nedeniyle her türlü gelişmeyi anında tespit edebilecek imkanlara sahip olduğuna” da vurgu yapılıp, jandarmanın nasıl bir yol izleyeceği de anlatılıyor.
İşte 28 şubat sürecinin perde arkasına ışık tutacak, irtica ile mücadele yöntemlerin anlatıldığı, o dönem basında çıkan pompalı silahlar başta olmak üzere kuran kursları başta olmak üzere, sekiz yıllık eğitim kararlarına giden süreçle ilgili resmi raporlardan çarpıcı satır başları...
Darbenin ‘gizli’ emirleri
Dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Çevik Bir tarafından hazırlanan 6 Mayıs 1997 tarihli “Batı Harekat Konsepti” başlıklı 12 sayfadan oluşan gizli belgede “irtica” ile mücadele adı altında yapılması gerekenler ayrıntılı bir şekilde anlatılıyor. Sivil toplum örgütleri, aydınlar ve Atatürkçü çizgideki kurum ve kuruluşların mücadeleye ortak edilmesi istenen belgedeki ayrıntılar 28 Şubat dönemine ışık tutuyor. Belgenin “Mücadele Esasları” başlıklı bölümünde şu maddeler dikkat çekiyor:
Mücadele zarureti doğmuş
Türkiye Cumhuriyetinin üniter yapısına, ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğüne yönelen terör tehdidi, Türk Silahlı Kuvvetlerinin başarı ile sürdürdüğü iç güvenlik harekatı sonucu büyük çapta etkisiz hale getirilmiş ve terörist gruplar baskı altına alınmış, buna karşılık devletin laik ve demokratik yapısını hedef alan irticai faaliyetler ciddi bir tehdit oluşturmaya başlamış ve terörle mücadelede olduğu gibi bu tehdide de Türk Silahlı Kuvvetlerinin birinci önceliği vererek bilinçli ve kararlı bir mücadele başlatma ve ısrarla sürdürme zarureti doğmuştur.
Köklü tedbirler
İrticai faaliyetlerinin daha fazla gelişmesini önlemek ve ulaştığı bu seviyeden daha alt seviyelere çekerek Cumhuriyetin temel nitelikleri olan Atatürk milliyetçiliğine bağlı, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olma özelliklerini ilelebet muhafaza etmek maksadıyla, köklü tedbirler alınmasına ihtiyaç duyulmuştur.
TSK polemiğe girmesin
Türk Silahlı Kuvvetleri, Türkiye Cumhuriyetinin temel niteliklerini koruma ve kollama yükümlülüğünün bilincinde olarak, siyasi çatışma ve polemiklerin üstünde kalmak suretiyle yüce Türk milletinin büyük çoğunlugunun beklentileri ve duyarlığı paralelinde, bütün ağırlığını irticanın daha fazla mesafe katetmesini önlemede kullanılacaktır.
Aydınlar göreve
Türk aydının halktan kopukluğuna karşılık din elitinin halkla yakınlığıda İslam hareketinin güç kazanmasında önemli bir etkendir. Laik aydınların halkla paylaşılacak ortam temalar bulması, yakınlaşması ve onun hizmetinde olduğunu hissettirmesi son derece önemlidir. Şüphesizki eğitimdeki atılımlar, fikri paylaşımı ve dolayısıyla bütünleşmeyi hızlandıracak ve Türk insanının bu milletin ferdi olmaktan onur duymasını kolaylaştıracak bir yoldur.
Lâik kesim aymazlık içinde
Ülkenin sürüklendiği karanlığı gören laik kesim Türk Silahlı Kuvvetlerinin varlığından ve bir gün mutlaka bu gidişata dur diyeceğinden emin olmanın rahatlığı ve aymazlığı içindedirler. Türk toplumuna bir taraftan TSK’nın anayasa ve kanunlarla kendisine verilen Türkiye Cumhuriyetini koruma ve kollama görevini yapacağını doğal bir şekilde izah ederken, diğer tarafdan özellikle irtica ile mücadeleye TSK’nın siyasi polemiklerin içine çekmenin sakıncaları hatırlatılmalıdır.
Psikolojik harekât
İrtica ve mücadelede kullanılacak en güçlü öğe psikolojik harekettir. Batı çalışma gruplarından ve konuyla ilgili görevlerde çalıştırılacak personelin bir plan dahilinde Psikolojik Hareket Kursu’ndan geçirilmeleri sağlanmalıdır. İrticai görüş yanlısı basın ve yayın organları ile irticai görüşü benimsenmiş şahıslar her platformda Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve ebedi önderimiz Atatürk’ün dine karşı olduğu temasını işlemekle ve halkımızın nazarında Atatürk’ü ve Türk Silahlı Kuvvetlerini yıpratmak için korkunç bir psikolojik hareket icra etmektedir. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Türk milletinin bağrından çıktığı kesinlikle dinsiz olmadığı gibi, dini inançların korunmasına ve en iyi şekilde yaşanmasına hizmet ettikleri gerçeği daima göz önünde bulundurulacaktır.
Dernekleri kullanalım
İrticai unsurlar ve onların sözcüsü durumunda olan basın ve yayın organları ile doğrudan tartışma ve polemiğe girmek yerine, Atatürkçü çizgide olan kurum, kurtuluş, dernek, basın ve yayın organlarının devreye girmesini sağlamak ve onlara destek vererek halkın bilinçlenmesine katkıda bulunmak bir yöntem olarak tercih edilmelidir.
Basına brifing
Fikir ve düşünce yapısı olarak gericiliğe şiddetle karşı olan ancak ilmi yetersizlik ve yol yöntem bilmeme nedenleriyle tepkisi gösteremeyen veya yanlış yöntemlerle hareket ederek fayda sağlamak yerine irticanın daha fazla değer kazanmasına sebep olan kişi kurum ve kuruluş temsilcileri ile basın ve organları mensupları aydınlatılmalı ve yönlendirilmelidir.
Bilim adamları kullanılmalı
Basın ve yayın organları ile laik Türkiye Cumhuriyetinin yetişdirdiği mumtaz bilim ve din adamlarının yönlendirilmeleri ve yüreklendirilmeleri halinde mücadeleye çok büyük fayda sağlayacakları ve irticacıları kendi silahlarıyla vuracakları değerlendirlmektedir. Bu nedenle mahalli basın ve yayın organları da dahil olmak üzere üniversite öğretim üyeleri, aydın din adamları ve halk arasında itibar sağlamış değerli şahsiyetlerle samimi ilişkiler içinde bulunulmalı ve onlardan yararlanma yolları araştırılmalıdır.
Genelkurmay 2. Başkanı Çevik Bir’in 6 Mayıs 1997 tarihinde “Batı Harekat Konsepti” adı altında tüm birimlere gönderdiği emrin yanı sıra, Genelkurmay Başkanlığı adına “Kişiye Özel Gizli” damgasıyla “Faaliyet Planı” başlığıyla ikinci bir emir daha yayınlanıyor. Plan dört bölümden oluşuyor. Konu/faaliyet, alınacak tedbirler/önlemler, icra makamı ve icra zamanı. İcra makamı bölümünde Askeri savcılık, askeri mahkeme, adli müşavirlik başta olmak üzere hemen hemen tüm askeri birimler var. İcra süresi olarak da “Sürekli takip edilecek” notu düşülmüş. İşte o rapordan da bazı satır başları:
- Laiklik konusunun dinsizlik olmadığı, uygun radyo, televizyon, yazılı basın ve neşriyatla halka doğru şekilde anlatılması sağlanacak. Erkek ve kadının modern giyimini özendirmek. Yasalara aykırı giyimi menetmek.
- Tarikatlara bağlı ve onların kontrolünde olan özel yurt, vakıf, okul ve dershanelerin amacı, öğrenci miktarı ve yöneticilerini tespit etmek. Bunları finanse eden kurumları ve yöneticilerini belirlemek. Bunları haberli habersiz denetlemek. Bu kuruluşların zayıf ve hassas yönlerini ve zararlarını medyayı kullanmak suretiyle afişe etmek.
- Tüm yurtta mevcut olan dini tesis ve derneklerin, yer ve amaçlarını tayin etmek. Varsa olumsuz faaliyetlerini tespit etmek. Mali destek ve kaynaklarını belirlemek.
- İrtica faaliyetleri nedeniyle, YAŞ kararları ile Türk Silahlı Kuvvetleri’nden ilişkileri kesilen personelin kamu kurum ve kuruluşlarında işe alınmaları suretiyle, istismar edilmesi ve Türk Silahlı Kuvvetlerini dine karşıymış gibi göstermeye çalışan bazı medya gruplarının silahlı kuvvetler ve mensupları aleyhindeki yayınların önlenmesi.
- Yerel basın ve yayınlarda dahil olmak üzere bütün basın ve yayın organlarını izlemek ve yasalara göre suç teşkil eden konularda gerekli işlemlerin yapılmasını sağlamak.
- Basın yayın organlarında “Aczmendi”, “Üfürükçü hoca” vb. konular sürekli gündemde tutularak bunların gerçek yüzlerinin bütün topluma gösterilmesini sağlamak.
Çevik Bir’in 29 nisan ve 6 Mayıs 1997’de gönderdiği emirlerle ilgili olarak 12 Kasım 1998’de Jandarma Genel Komutanlığı “İrticai faaliyetlerin takibi ve rapor edilmesinde görülen aksaklıklar” başlığı ve “gizli” damgalı bir yazıyla tüm Jandarma Bölge Komutanlıklarını uyarıyor. Aksaklıkların yerine getirilmesini müteakip “emrin imha edilmesi” isteniyor.
Tatil günlerinde rapor gelmiyormuş
Dönemin Kurmay Başkanı Korgeneral Çetin Haspişiren imzalı belgede “Ağrı Belediye Başkanı’nın Atatürk hakkındaki konuşmasını medyadan öğrendik. 2. Jandarma Komutanlığı’nın duyarsız kalması dikkat çekmiştir” denilerek, bölge komutanlıklarının daha dikkatli olmaları uyarısı yapılıyor. Aynı belgede tatil günlerinde raporların Ankara’ya iletilmesinde de aksaklıklar olduğuna dikkat çekilerek bunun giderilmesi isteniyor.
İşte Çevik Bir’in gönderdiği emirden sonra, aksaklıklarla ilgili Jandarma Genel Komutanlığı’nın alt birimlere gönderdiği yazıdan satır başları:
Batı Hareket Konsepti
1- “İrtica tehdidinin daha fazla büyümesini önlemek amacıyla ülke düzeyinde meydana gelebilecek her türlü gelişmeyi sürekli takip ederek alınması gereken tedbirler bakımından ilgili makamları zamanında harekete geçirmek üzere Batı Çalışma Grubu Rapor Sistemi oluşturulmuş ve ilgi (b) ile Batı Hareket Konsepti yayınlanmıştır.
2- Bu duruma göre irticai unsurların faaliyetlerinin sorumluluk bölgesi ayrımı gözetmeksizin devamlı olarak takip edilmesi, elde edilen bilgiler ve meydana gelecek gelişmelerin, vakit geçirilmeksizin üst makamlara bildirilmesi gerekmektedir.
3- Bununla birlikte konu hakkında alınan bazı duyumlar ve meydana gelen bir kısım gelişmeler, önemsiz olduğu düşüncesiyle Jandarma Genel Komutanlığı’na rapor edilmemekte, durum medyadan ve diğer kaynaklardan öğrenilmektedir. En son olarak Ağrı Belediye Başkanı’nın Atatürk aleyhine yaptığı konuşmayla şehirdeki bazı cadde ve meydanların isimlerinin yandaşlarına mesaj verecek şekilde değiştirildiği basından izlenmiştir. Laik ve Demokratik Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmaya yönelik faaliyetlerin alanen yapılması karşısında 2. Jandarma Komutanlığı’nın duyarsız kalması dikkat çekmiştir.
4- J. Gn. K’lığının yurdun en ücra köşesine kadar ulaşan yaygın teşkilat yapısı ve vatandaşlarla olan ilişkileri nedeniyle her türlü gelişmeyi anında tespit edebilecek imkanlara sahiptir. Bu nedenle;
a. Sıralı birlik komutalarınca ilgili personel tekrar uyarılacak, sorumluluk bölgesindeki gelişmelerin yakınen takip edilmesi ve konu hakkında üst makamların zamanında bilgilendirilmesi sağlanacaktır.
b. Polis bölgesinde meydana gelen irticai nitelikli olaylar dahil, önemli olaylar emniyet müdürlükleri/amirlikleri ile koordinede bulunarak rapor edilecek, bu hususta özellikle tatil günlerinde görülen aksaklıklar giderilecektir.
c. Raporlar açık ve anlaşılır şekilde hazırlanacaktır.
5- Her amir tarafından astların bu konuda sözlü olarak uyarılmasını, yukarıda belitilen hususların yerine getirilmesini müteakip emrin imha edilmesini rica ederim.”
İvedi olarak bildirin
7 Kasım 1997 tarihli Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Fikret Ö. Boztepe imzalı 5 sayfadan oluşan el yazısıyla yayınlanan bir genelgede de “irticanın birinci öncelikli tehdit olma özelliğinin devam ettiği” vurgulanıp, “Batı Eylem Planı” doğrultusunda alınacak önlemlerin ve derlenen bilgilerin üst makamlara “ivedi” olarak bildirilmesi emrediliyor. Toplam 7 maddeden oluşan emrin son maddesi ise oldukça ilginç: “Bu emir okunduktan sonra imha edilecek, imha edildiği bildrilecektir.”
Çevik Bir’in elyazısıyla
Dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Çevik Bir’in el yazısıyla 12 Eylül 1997’de daha önce Hava, Deniz, Kara, Jandarma ve Harp Akademilerine gönderdiği yazılı emirlerle ilgili olarak bu emirlerin yerine getirilmesinde izlenecek yöntemle ilgili altı maddelik talimatname:
1- Hiçbir kademeye yayınlanmayacak.
2- Kesinlikle fotokopi yapılmayacak.
3- Hiçbir kimseye gösterilmeyecek.
4- Devamlı kilitli kasada bulunacak.
5- Yapılması gereken hususlar bizzat Bölge Komutanı tarafından yapılacak.
6- Yapılan bütün çalışmalar bu dosyanın ekinde bulundurulacak.
Generallerin fişleme formu
Fişlemelerle ilgili bir de form hazırlanıp, tüm Türkiye çapındaki alay düzeyindeki komutanlıklara gönderilmiş. Form iki bölümden oluşuyor. “İrticai faaliyetler içerisinde bulunan kuruluşlar” ve “Yasalara aykırı görülen tesisler.” Bu formda özel okullar ve özel dershanelerde çalışanların ve okuyanların isim isim tespit edilmesi, öğrenci kapasitesi gibi bilgiler istenip, Ankara’ya gönderilmesi emrediliyor. Yasalara aykırı görülen tesisler bölümü ise kendi arasında üçe ayrılıyor: Kuran kursları, özel öğrenci yurtları ve özel eğitim kurumları.
Gizli belgede irtica paranoyası
Dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Çevik Bir’in imzaladığı 6 Mayıs 1997 tarihli gizli belgenin “İrtica faaliyetlerinin hali hazır durumu” başlıklı bölümünde Türkiye Cumhuriyeti’nin “büyük bir irtica tehditi ile karşı karşıya kaldığı” savunularak, Milli Görüşçüler, radikal İslamcılar ve tarikat gibi grupların şeriata dayalı İran benzeri bir İslam Cumhuriyeti kurmak istediği ileri sürülüyor. İrticai grupların hedeflerine ulaşmak için büyük bir kararlılık ve inançla ilerlediği belirtilen belgede, “İrticai grupların, amaçları doğrultusunda insan gücünün yetiştirilmesi ve bu insanların devletin kilit noktalarında görev alarak kadrolaşma gayretlerini organize etmesi yönünde aldıkları mesafe dikkat çekmektedir” ifadelerine yer veriliyor.
Çevik Bir imzalı gizli belgede şöyle deniyor:
Hedef TSK
“İrticai kesim; amaçlarına ulaşmada en büyük engel olarak TSK’yı görmektedir. Bu nedenle TSK’ya sızma girişimlerini büyük bir gizlilik içerisinde ve inatla sürdürmektedir. İrticai kesim, belirtilen hedefin tahakkuku amacıyla bir taraftan İmam Hatip Okulu mezunlarının Harp Okullarına girmesi yönünde yasa değişikliği dahil çeşitli alanlarda mücadele verirken, diğer taraftan askeri öğrencilere, astsubaylara ve uzman erbaşlara el atmaktadır.
Basını kullanıyorlar
Ülkemizdeki özgürlük ortamı irticai kesim tarafından en üst düzeyde kullanılmak suretiyle amaçları doğrultusunda yayın yapan görsel ve yazılı basın vasıtasıyla halkın dini duyguları istismar edilmekte ve kitleler etki altına alınmaya çalışılmaktadır.
Bahse konu gruplar, iktidarın silahla ele geçirilmesi gerektiğinde ihtiyaç duyacağı silahlı gücü yaratma ve silah temin etme yönünde büyük atılımlar göstermekte ve bu maksatla başta radikal İslami gruplar olmak üzere hızla silahlanmakta, irticai görüşür benimseyen personelin bu konuda eğitilmesi için Milli Gençlik Vakfı tarafından inşa ettirilen öğrenci yurtları içerisinde atış poligonlarına yer vermekte ve “özel koruma timleri” teşkil ederek irtica ordusununun alt yapısını oluşturmaya gayret etmektedir.
Sonuç olarak; Atatürk’ün kurduğu laik Türkiye Cumhuriyeti tarihinin hiç bir döneminde görülmeyen irticai bir tehdit ile karşı karşıya bulunmaktadır.”
Devlet kuşatılıyor
Belgenin “İrticai faaliyetlerin yakın gelecekteki durumuna dair değerlendirme” başlıklı bölümünde ise milli gelir ve işsizlik oranları verilerek buradan doğabilecek olası “tehditlere” dikkat çekiliyor. İrticai çevrelerin çocukları kendi istekleri doğrultusunda eğitmek için büyük gayret içinde olduğu ileri sürülen belge, “Bu kapsamda, 561 İmam Hatip Lisesi’nde; kabiliyetli, zeki, çalışkan ve fakat çoğu yoksul ailelerin çocuğu yaklaşık 493 bin öğrenci şeriat esaslarına göre yetiştirilmektedir. Bu okullardan mezun olanların sayısı 1995 yılı için (53 bin 553) ihtiyacın (1995 yılı için 2 bin 288) 23 katıdır. Şeriatçı görüşe göre yetiştirilen bu personel, özellikle hukuk ve Siyasal Bilgiler Fakülteleri ile Polis Akademilerine yöneltilmekte ve kamu kurum ve kuruluşlarına yerleştirilerek devlet kuşatılmaya çalışılmaktadır” ifadeleri kullanılıyor.
‘2005’te yüzde 67 oy alacaklar’ tahmini
Çevik Bir imzalı gizli belgede “irticai kesim” adı verilen siyasi partilerin alacağı oy oranları da tahmin ediliyor. Belgede şu ifadeler yer alıyor: “Mevcut seçim yasası ve eğitim sisteminin devam etmesi halinde; 2000 yılı Milletvekili Genel Seçimlerinde milli görüşçü partilerin din eğitimli seçmenin etkisiyle toplam oyların yüzde 34’ü ile tek başına iktidara gelerek, ülkede dine dayalı devlet düzenini kurabilecek her türlü değişikliği yapabilecekleri, 2005 yılı genel seçimlerinde ise yaklaşık 6,5 milyon ilave din eğitimli seçmenin etkisiyle toplam oyların yüzde 67’sini alarak her konuda mutlak çoğunluğu elde edebilecekleri değerlendirilmektedir.”
Sıkıyönetim planları bile hazır
Çevik Bir imzalı gizli belgede olası bir darbeden bahsediliyor ve bu durumda yapılması gerekenler sıralanıyor. Belgede şöyle deniyor: “EMASYA ve sıkıyönetim planlarının uygulanmaya konulması halinde, takip edilecek hareket tarzları, kontrol altında tutulması gereken kritik noktalar ve topluluklar iyi analiz edilerek muhtelif hareket tarzları belirlenmeli ve hakiki Müslümanlara karşıymış pozisyonuna düşürmeyi, bu suretle halkla karşı karşıya getirmeyi planlayacakları bir faraziye olarak dikkate alınmalıdır.”
Subay eşleri görev alsın
İrticai faaliyetlerin beşiği durumundaki okul, dershane ve kursların kontrol altında tutulabilmesi için subay/astsubay ve güvenilir devlet memurlarının öğretmen eşlerinin gönüllü olarak bu okullar ve dershanelerde görev almaları sağlanmalıdır. İrticai örgütlerin kontrolündeki öğrenci yurtları, özel okullar dershaneler takip edilmeli cumhuriyet ilke ve niteliklerine aykırı tutum ve faaliyetleri mutlaka yargıya intikal ettirilerek en azından takip ve kontrol edildikleri izlenimi uyandırılmalıdır.
(Kaynak: Taraf)