28 Şubatçıdan itiraf: Diyanet, İslam`ın önlenmesi için kuruldu
28 Şubat sürecinin önde gelen isimlerinden emekli general Çetin Doğan, ulusalcıların yayın organlarından Maya dergisinde yer alan yazısında İslam`ın önlenmesinin anayasal bir görev olduğunu belirterek Diyanet`in kuruluşunun da bu amaca dayandığını kaydetti.
İslam ve Hayat
28 Şubat sürecinin önde gelen isimlerinden emekli general Çetin Doğan, ulusalcıların yayın organlarından Maya dergisinde yer alan yazısında İslam'ın önlenmesinin anayasal bir görev olduğunu belirterek Diyanet'in kuruluşunun da bu amaca dayandığını kaydetti. "Sil baştan" başlıklı yazısında İslam'ın Hıristiyanlıktan ayrı olarak hayatın tüm alanlarıyla ilgilenen bir din olduğunu ifade eden Doğan, bunun da laikliğe tehdit teşkil ettiğini yazdı.
Doğan bu konuda şu ifadeleri kullandı: “İslam dünyasında sadece ülkemiz, laikliğin kabulü ile din ve devletin görev alanlarının kesin çizgilerle ayırımını başarabilmiştir. Bu çizgileri soluklaştırmak, aşındırmak gayretlerine karşı, Cumhuriyetimiz mevcut organları ile kontrol mekanizmaları oluşturmuştur... Hıristiyanlığın kutsal kitabı İncil’de, toplumların sosyal, ekonomik ve siyasal düzenlemesine ilişkin herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. İncil’de bulunan ‘Sezar’ın hakkını Sezara, Tanrının hakkını Tanrı’ya teslim ediniz’ söylemi, Hıristiyanlıkta din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasını kolaylaştırmış, bir bakıma laikliğe zemin oluşturmuştur. Hıristiyan dininde 15’inci asırda gerçekleştirilen reform, ruhban sınıfının dünya ve ahiret işlerini tedvirde, İncil’de yer almayan geniş yetkilerini sonlandırmıştır.”
Türkiye'de devletin Diyanet kurumu aracılığıyla dini vesayet almasını da İslam'ın hayatın tüm alanlarına dair hüküm bildiren bir din olmasına ve bunun da laikliğe tehdit teşkil etmesine bağlayan 28 Şubatçı general, bu konuda şu ifadeleri kullandı:
"Bizde ise, Cumhuriyetin laik niteliğinin güvenceye alınması için, din zorunlu olarak devletin gözetim, denetim ve vesayeti altına alınmıştır. Bunun nedeni yukarıda da değindiğimiz gibi İslam’ın iman, itikat ve ibadet dışında bireyin ve toplumun, dünyevi yaşam ve ilişkilerinin temel esaslarını düzenlemiş olmasıdır. Bu nedenle, laik düzenin korunması için, toplumun yönetim ve yaşam tarzına din adına müdahalesinin önünün kesilmesi, belirli devlet organlarının anayasal ödevidir.”