Abdulahad Abdurrahman: Doğu Türkistan 2. Endülüs olma yolunda (VİDEO-HABER)
İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı – İLKAV’ın Alternatif Eğitim Konferansları serisinden olmak üzere bu ayki konferansın konusu Doğu Türkistan Müslümanları ve İşgalci Çin’in Zulümleri idi. İLKAV’ın düzenlediği konferansın sunumunu Doğru Türkistanlı Abdulahad Abdurrahman yaptı.
Abdurrahman konuşmasının Doğu Türkistan’ın coğrafi konumunu ve kısa tarihçesini verdiği giriş bölümünde şu bilgilere yer verdi:
Doğu Türkistan’dan Buhari ve İbn-i Sina gibi büyük alimler çıkmıştır. Türkistan zayıfladıktan sonra Doğu Türkistan ve Batı Türkistan olarak ikiye ayrıldı. Çin ve Rusya Türkistan topraklarını işgal etmek için göz dikti. Batı Türkistan işgal edildikten sonra farklı devletler ortaya çıktı. Özbekistan, Kırgızistan vb. devletler Doğu Türkistan bölgesinde 35 milyon Türk yaşıyor. Etnik olarak Uygurlar yoğunlukta olup kazak, Özbek tatar’lardan oluşuyor. Dünya tarihinde kurulan ilk İslam Cumhuriyeti Doğu Türkistan İslam Cumhuriyetidir. 1933’de kurulmuştur. Rusya ve Çin tarafından bu devlet ortadan kaldırılmıştır. 1944’de Alihan Önder tarafından tekrar kurulu 1947’ye kadar devam etmiştir. 1947’de tekrar kaldırıldı. Sonrasında işgal başladı ve Doğu Türkistan 1949’dan beri işgal altındadır. Doğu Türkistan nüfusu Çiftçilik ile uğraşmaktadır. Çin Doğu Türkistan ı işgal ettikten sonra ismini kaldırıp Şincan Uygur Özerk bölgesi olarak değiştirdi ve bunlara özerk devlet olarak nitelendirildi. Doğu Türkistan’ı 3’e böldüler. Uygurlar, Kazaklar ve Kırgızlar.
Abdurrahman, coğrafi ve kısa tarihçe bilgilerinden sonra işgalci Çin’in Doğu Türkistan’daki uygulamaya koyduğu “Kültür Devrimi” adına yaptığı zulümleri anlattı:
1956’da Çin’de başlatılan kültür devrimi eskiye dair ne varsa ortadan kaldırmayı ve yeni bir kültür oluşturmayı planladı. Bu devrimi Doğu Türkistan’da çok sert bir şekilde uyguladılar. Bu kültür devrimi için eski dildeki eserlerin hepsini yok etme planları yaptılar. Bu eserlerden en önemlisi Kur’an-ı Kerim’dir. Ve ağırlıklı olarak dînî kitaplardır. Doğu Türkistan’daki hocaları zorlayıp kitapları toplattılar ve yakmaya zorladılar, karşı gelip yapmayanları infaz ettiler. Kitapları yok ettikten sonra onu yazan alimleri idam ettiler, hapse attılar. Hapse giren alimleri en az 20 sene cezalandırdılar.
Kültür devriminde Doğu Türkistan da kalan zenginleri yüksek, orta, düşük olacak şekilde 3’e böldüler. Daha sonra bu zenginleri kışkırtarak birbirine kırdırttılar. Sonrasında zenginler ile fakir toplumu karşı karşıya getirmek için fakir toplumu kışkırttılar. Bu şekilde 1956-1977 tarihleri arasında yaklaşık 500 bin insanı birbirine kırdırttılar. Kültür devrimi ile cami ve medreseleri yıktılar ve domuz ahırlarına çevirdiler. 1977’de Çin’de değişen iktidarla Doğu Türkistan halkı biraz daha serbestlik yaşadılar. İnsanlar mezarlıklarda Cami inşa ettiler gizli bir şekilde buralarda Cuma namazı kılmaya çalıştılar. Toplumda yaşayan alimler kitaplar toplatılıp yakıldığı ve yasaklandığı için gizli gizli eğitim veriyorlardı. Doğu Türkistan halkında devlet adına çalışan çiftçiler ayın 15 gününde yer değiştirerek çalışmak zorundadır. Çin devleti 15 günlük çalışanlara Komünizm propagandası yapıyor ve anlayan ve kabul edenleri ödüllendiriyorlar. 1980-1986 yılları arasında Çin toprakları insanlardan alıp tekrar onlara kiraya veriyor. 1980-1985’de Toplumdaki alimler kaçak olarak öğrenci yetiştiriyorlardı. Bu yetiştirdikleri hücrelerde maddi imkansızlıklar halinde eğitim veriyorlardı. 1985’te hücrelerde yetişen talebeler dışarı çıkıp kendileri hücre kurmaya çalıştılar ve eğitim verdiler. Bu hücrelerde dersler Arapça veriliyordu. 1980-1985 20 seneliğine hapse atılan alimler serbest kaldılar ve onlarda eğitime katkıda bulundular. Bu eğitimler sayesinde toplumda alim insan yetişebiliyordu. Çin, Doğu Türkistan insanlarını demografik yapısını değiştirerek, kültürünü değiştirerek, dilini değiştirerek yok etme planları yapıyor. Her sene 2 milyon Çinliyi Doğu Türkistan topraklarına yerleştirmeyi planlıyor. Çin’den insanları Doğu Türkistan’a göç ettiriyor. Göç eden insanlar da 2 tip oluyor. Suçlu olan ve hüküm giymiş kimseler normalde Çin’de hapishaneye konulması gereken kişiler hapishaneye konulmuyor. Diğeri ise yarı askeri kimseler. Doğu Türkistan’ın iç kesimlerine bir şehir oluşturup bu insanları oraya göç ettiriyorlar. 1970’den sonra Doğu Türkistan topraklarında 50’den fazla Atom Bombası deneyi yapılıyor. Bu denemelerde insanlar ölüyor, kalıcı hasar oluşuyor, meyve besinler zehirleniyorlar. 1995’ de Afganistan’daki savaş yüzünden Çinliler kaçak hücre medreselerini kapatma kararı aldılar. Verilecek olan eğitimin devletten izin alarak devletin izin verdiği ölçüde anlatabilecek. İzinsiz yapılan eğitimde Hoca ve öğrencilere 3-10 yıl arasında ceza verilecek. Hücreler kapatıldıktan sonra Hocalar otobüs benzeri araçlarda hareket halinde çocuklara ders verdiler. Bu yasaklanınca hareket halindeki küçük araçlarda eğitim verdiler. Bunlar arasında Çin tarafından yakalanan kimseler cezalandırılıyordu. Son durumda Doğu Türkistan da din eğitimi yasaklandı ve şu an böyle bir eğitim yok. Çin camiler ile ilgili yasa çıkardı. Devlet memuru, 18 yaşından küçük ve Komünist partiye üye olarak kimselerin Camiye girişi yasaklandı. 2011’de başlayarak Çin Doğu Türkistan’a seyahat engeli koydu. Mahalle girişlerine demir kapılar kurdurdular ve yer değiştirenleri kontrol ettiler. Daha sonra komşu ihbarı istediler Komşusu gelen gidip bilgi vermesi gerekecek.
Çin baskısıyla, Doğu Türkistan’da 2 çocuk yapmak yasaklandı. Hamile olan kadınlar çocuklarını gizli gizli olarak doğuruyorlardı. 2007’de ‘Karakaş’ bölgesinde 18 bin kişi kürtaj yapıldı. Hatta 18 kadını traktöre bağlayıp zorla koşturarak çocuklarını düşürttüler. Fakat Doğu Türkistanlı anneler gizli olarak doğup yapıyordu. 2011’de Doğu Türkistan’a yanlış fikirler Çin tarafından kontrollü bir şekilde sokuldu. 2013’te Doğu Türkistan’a “et-Tekfir ve’l-Hicre” akımı, Çin tarafından Doğu Türkistan’a sokulmaya başlandı. Doğu Türkistanlıların bu tarz örgütlerlerle işbirliği yapmasından dolayı Doğu Türkistan’ı terörist devlet ilan etmeye çalışıyorlar. 2014’te Çin bu akıma uyan insanların Doğu Türkistan’dan kaçmasını teşvik ettiler. Bu şekilde 20. yy’da 20 binden fazla insan Doğu Türkistan’dan göç etti. 2014’te 40 sıfat belirlemişler ve bu sıfatlardan herhangi birine sahip olanları kampa aldılar. İsmi “Islah kampı” olan bu kamp, 21 yy’da bir Nazi kampıdır. Bu kampta 2 sene kalıyorlar ve dinleri ile bağlantısını koparıyorlar. Bu kampta her şey yasaktır. Yiyecekleri ve kıyafetleri onlar veriyorlar. Bu kamptan çıkış yasak. Sene içinde onların istedikleri gibi olursanız topluma çıkabiliyorsunuz. Diğer türlü, uzun süre hapisle cezalandırıyorlar. Bu kamptakiler dinsiz yaşamak zorundadır. Kampa alınmayanlar için, Çin devleti tarafından “her eve bir Çinli” yasasını çıkardılar. Bu kimseler ev halkını raporlayacak.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Çin’de şu an tutukludur. Yeni gelen emirlere göre Helal ve Haram kavramı ortadan kalkacak, her şey mubah olacak. Bu yüzden kimse bir şeye helal ya da haram diyemiyor. Bunlara teşvik için meydanlarda içki içme ve Domuz eti yeme yarışmaları düzenliyorlar. Kazananı ödüllendiriyorlar. Katılmayanı ise cezalandırıyorlar. Yeni çıkan başka bir kanun ile her çiftçi evinde domuz besleyecek.
Abdurrahman konuşmasını; Doğu Türkistan’ın ikinci bir Endülüs olmaya doğru ilerlediğini kaydederek sonlandırdı:
Doğu Türkistan ikinci bir Endülüs olmaya doğru ilerliyor. Sorumluluk olarak bundan sonra bu zulmü çevremize anlatıp yaymaya çalışmalıyız. Siyasi olarak da yapılan zulümlerin dillendirilip daha fazla ilan edilmesi gerekiyor. Doğu Türkistan davasının her Müslüman’ın evine girmesi gerekiyor. Bu kadar Çin zulmüne rağmen Doğu Türkistan halkının asimile olmaması ve direnebilmesi onların Müslüman olmaları ve dinlerine sahip çıkmalarındandır.
Konferans’tan sonra geleneksel çay ve simit ikramı yapıldı.
Konuşmanın tamamının videosu aşağıda istifadenize sunulmuştur.
İlkav