13-02-2010 12:52

Afganistan`da NATO`nun kanlı saldırısı başladı

İşgalci Amerikan askerleri, ve NATO güçleri ile işlbirlikçi Afgan ordusu, `Müşterek` adı verilen kanlı saldırı planı için düğmeye bastı. Hedef, işgale direnen Taliban`a diz çöktürmek.

Afganistan`da NATO`nun kanlı saldırısı başladı

İslam ve Hayat

İşgalci ABD ve müttefiklerinin 2001 yılından bu yana en kanlı saldırı planlarından biri olarak nitelendilen "Müşterek" adlı saldırı planına 15 bin işgalci ve işbirlikçi asker katılıyor.

Cnn Türk'ün verdiği habere göre, işgalcilerin hedefi, Taliban'ın elindeki son büyük mevzi olarak bilinen Helmand vilayetindeki Merce'nin geri alınması. Saldırı planı, işgale direnen Taliban'ın çekirdek kadrosunda bulunmayan savaşçıların kaçacağı beklentisiyle önceden duyuruldu. Halkın bir bölümünün de, son birkaç hafta içinde Merce'yi terkettiği bildiriliyor.

Buna karşılık Taliban işgalcilere meydan okuyor;: "Merce'yi savunmak için 2 bin askerimiz hazır."

İşbirlikçi Hamid Karzai: "Silah bırakın"

Bu arada, Afganistan'ın işgal işbirlikçisi Devlet Başkanı Hamid Karzai, Taliban savaşçılarına silahlarını bırakma çağrısını yineledi. Devlet Başkanlığından yayınlanan yazılı açıklamada, Karzai'nin "Müşterek" saldırı planı dolayısıyla Taliban savaşçılarından "şiddet"ten vazgeçme ve "ülkenin refahı" için toplum hayatına dahil olmasını istediği belirtildi.

Bu çağrısını son aylarda sık sık yineleyen Karzai, Londra'da 28 Ocakta 60 kadar ülkenin katılımıyla yapılan Afganistan Konferansı'nda da silahlı mücadeleyi bırakarak toplum hayatına katılmaları için Taliban savaşçılarına para ve iş teklif edeceğini söylemişti.

3 Amerikan askeri öldürüldü

Öte yandan, Afganistan'ın güneyinde 3 işgalci Amerikan askerinin öldürüldüğü bildirildi. NATO, askerlerin bir bombalı saldırıda öldüğünü açıkladı, ancak ayrıntılı bilgi vermedi. Askerlerin ölümünün, Helmand vilayetinin Merce bölgesinde başlatılan geniş çaplı saldırıyla ilgisi olmadığı da kaydedildi.

YORUMLAR
  • HUSEYIN SASMAZ   19-02-2010 23:21

    Londra Konferansı Şeytan'ın Vaatlerinden Bir Vaattir ve Şeytan Gururdan Başka Bir Şey Vaat Etmez Afganistan ile ilgili yapılan Londra konferansı, Batının konferanslarının dahası İslami ümmete karşı kurdukları komplolar silsilesinin bir parçasıdır. Müslüman Afgan halkı, geçen dokuz yıl içerisinde Almanya Bonn'da, Tokyo'da, Londra'da ve Paris'te yapılan bu gibi konferansları denemiş, bu konferansların kendisine hiçbir faydası olmadığı ortaya çıkmış, Batının işgale meşruiyet kazandırmak için Afganistan'daki mevcut rejimi bu konferanslarda nasıl kullandığını, insanlar ile ülkenin satılmasının ve ahlaksızlık ile yolsuzluğun yayılmasının bir aracı yaptığını görmüştür. Bu konferansın ilan edilen en önemli hedefleri, güvenliğin pekiştirilmesi, uluslararası güçlerin yerine çözümler üretebilecek Afgan ordusunun ve polisinin oluşturulmasına öncelik verilmesi, mücahitlerle uzlaşılması, sivilleri Taliban'ın takibatlarından korumak, ekonomik kalkınma ile hükümetin damarlarında yaygınlaşan mali ve idari yolsuzlukla mücadele etmektir. Bu hedeflere bir göz atalım: Güvenlik, istikrar, Afgan ordusu ile polisinin oluşturulması açısından olana gelince; hangi güvenlikse bu? Zira Afganistan'daki güvenlik idareleri, CIA, Im Aye Sex, FBA, Blackwater ve benzerlerinin birer laboratuarları ve yuvaları haline gelmiş olup CIA ajanlarının işlediği cinayet olayları bizden hiç de uzak değildir. Batılı güçler, ülkenin çeşitli bölgelerinde günlük onlarca kişiyi katlederken hangi güvenlikten bahsediyorlar? Şimdi Batılı güçler, bu ülkedeki Müslümanlara boyun eğdirmekte başarısız olmasının ve büyük kayıplar vermesinin ardından kirli ve insanları katletme görevlerini Batılı işgalci güçlerinin yerine yapmaları için ordu ve polis oluşturmaya çalışmaktadır. Dolayısıyla her iki tarafta kayıp ülkenin evlatları olurken kafir düşmanlar kurtulmaktadır. O halde bu, Afganistan'ın maslahatı için olabilir mi!? Mücahitlerle uzlaşma fikrine gelince; mücahitlerin saflarını parçalamak ve işgalci Amerikalıların ayan yönetimine ortak etmek için onların içine çekilmek istendiği bir tuzak olduğu açıktır. Allah korusun şayet bu gerçekleşirse Afganistan'a ağır bir darbe olacak ve onu tamamen düşmanların iradesine tabi kılacaktır. Ancak bizler mücahitlere bu tür hatalar yapmalarını yakıştıramıyor kafirlerin planlarına karşı uyanık ve dikkatli olmalarını ümit ediyoruz. Ekonomik açıdan olana gelince; Afganistan'daki siyasi irade, -ki şayet işgalin gölgesinde bir iradenin varlığından bahsedebilirsek- borçlar yoluyla Dünya Bankası, Birleşmiş Milletler, Uluslararası Para Fonu gibi sömürgeci kurumlar ile Birleşik Devletler ve İngiltere gibi sömürgeci devletlere bağlı hale gelmiştir. O halde böyle bir vakıanın gölgesinde ekonomik kalkınmanın gerçekleşmesi ve insanların yaşam durumlarına önem verilmesi tasavvur edilebilir mi!? Mali ve idari yolsuzlukla mücadeleye gelince; bizzat siyasi bir saptırmadır. Zira somut nedenleri gözler önünde duruyor ve yolsuzluğun arkasında durup onu besleyen ve yolsuzluk yapanları insanların geleceklerine tahakküm etmelerini sağlayan işgalci kafir Batı iken bunu yapmak nasıl mümkün olacaktır? Ey Cihat ve Rıbat Ülkesinin Müslümanları! Bu konferans kesinlikle sizlerin lehine değildir. Bilakis tamamen sizlerin aleyhine olup kafirlerin tuzaklarından bir tuzaktır. Afganistan'daki mevcut rejim, bu konferansa katılımı ile işgalcilerin isteklerini yerine getirmekte ve onların emirlerini uygulamaktadır. Dolayısıyla o, Müslümanların katledilmesinde onlara ortaktır. Bunun içindir ki buna karşı sessiz kalmanız özellikle de ordu ve polis içerisindeki evlatlarınızın işgalciler adına insanların öldürülmesini üstlenmelerini kararlaştıran kafirlerin planlarını kabul etmeniz asla caiz değildir. Hizb-ut Tahrir / Afganistan, kafirlerin işbirlikçileri ve ajanları olan bu zalim yöneticilerin yakalarından tutmaları ve yeryüzüne Allah'ın hükmünü geri getirecek, yani Müslümanlara izzeti iade edecek, kafirleri küçük ve aşağılayıcı kılacak, cihada gidecek, İslam'ı zirveye çıkaracak, dünyanın her tarafını kuşatacak, İslam topraklarını, sömürgeci kafirler ile zalim ve fasık yöneticilerin pisliğinden kurtaracak ve dünyanın dört bir tarafına hayrı yayacak olan Raşidi Hilafet Devleti'ni kurmak amacıyla Hizb-ut Tahrir ile birlikte çalışmaları için dinleriyle izzetli ve rableriyle güçlü olan Müslümanlara hitap etmektedir. Allah [Subhânehu ve Te'alâ] şöyle buyurmaktadır: وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُم فِي الأَرْضِ كَمَا اسْتَخْلَفَ الَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمْ دِينَهُمُ الَّذِي ارْتَضَى لَهُمْ وَلَيُبَدِّلَنَّهُم مِّن بَعْدِ خَوْفِهِمْ أَمْنًا يَعْبُدُونَنِي لاَ يُشْرِكُونَ بِي شَيْئًا وَمَن كَفَرَ بَعْدَ ذَلِكَ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ "Allah, sizlerden iman edip salih amel işleyenleri, kendilerinden öncekileri yeryüzünde halife kıldığı gibi onları da yeryüzünde halife kılacağını, onlar için seçtiği dinlerini (İslam'ı) yeryüzünde hakim kılacağını, (geçirdikleri) bu korkularını güvene çevireceğini vaadetti. Zira onlar yalnız bana kulluk ederler ve hiçbir şeyi bana ortak koşmazlar. Her kim de bundan sonra inkar ederse işte onlar fasıkların ta kendileridir." [en-Nûr 55] Resulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem] şöyle buyurmaktadır: ثُمَّ تَكُونُ خِلافَةً عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ "... Sonra da Nübüvvet Minhacı üzere Hilafet olacaktır." إِنَّ فِي ذَلِكَ لَذِكْرَى لِمَنْ كَانَ لَهُ قَلْبٌ أَوْ أَلْقَى السَّمْعَ وَهُوَ شَهِيدٌ "Şüphesiz bunda, aklı olan veya hazır bulunup kulak veren kimseler için bir öğüt vardır." [el-Kâf 37]