17-06-2009 23:35

Ahmedinecad kazandı. Alışın

`İran uzmanlarının` cuma günü açıklanan sonuçlarla yaşadığı şok tamamen tercih ettikleri varsayımlara ve hayallerine dayanan kendi üretimleri...

Ahmedinecad kazandı. Alışın

Ahmedinecad kazandı. Alışın

Flynt & Hillary M Leverett

Ellerinde herhangi bir delil olmayan bir çok Amerikalı politikacı ve "İran uzmanı", yüzde 62.6 oy alan Mahmud Ahmedinejad'ın yeniden Cumhurbaşkanı seçilmesini, hile gerekçesiyle reddetti.

Amerikalı politikacı ve "İran uzmanları", Ahmedinejad'ın bu seçimlerde aldığı yüzde 62.6 oranındaki oyun, dönemin cumhurbaşkanı Ali Ekber Haşemi Rafsancani'yi hezimete uğratarak ilk kez cumhurbaşkanı seçildiği 2005 yılında aldığı yüzde 61.69'luk oranla aslında aynı olduğunu görmezden geliyor. "İran uzmanlarının" cuma günü açıklanan sonuçlarla yaşadığı şok tamamen tercih ettikleri varsayımlara ve hayallerine dayanan kendi üretimleri...

İran seçimleri batı standartlarına göre 'özgür' olmamasına rağmen, İslam Cumhuriyeti'nin başkanlık, meclis ve yerel düzeyde gerçekleşen, çok çekişmeli ve rekabete dayalı 30 yıllık bir seçim tarihi var. Suistimaller de, tıpkı  birçok ülkede olduğu gibi, her zaman vardı.

Ancak bozgunlar yaşanır -en dikkat çekeni, Muhammed Hatemi'nin 1997'deki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kazandığı sürpriz zafer. Dahası, "patlamalar" da yaşanır, Hatemi'nin 2001'de yeniden seçilmesi, Ahmedinejad'ın 2005'teki ilk zaferi ve bu yılki zaferleri gibi...

Birçok batı medyası gibi, Amerika'daki "İran uzmanları" da Mir Hüseyin Musavi'nin kampanyanın son haftalarında yaptığı "çıkışı" abarttı. Daha önemlisi, 2005'te olduğu gibi, Ahmedinejad'ın popülist bir siyasetçi ve kampanyacı olarak ne kadar etkili olduğunda da habersizdiler. Amerikalı "İran uzmanları", Ahmedinejad'ın  diğer üç rakibi ile yaptığı televizyon tartışmalarında, özellikle Musavi'ye karşı, İran halkının çoğu tarafından nasıl kazanan olarak algılandığını  kaçırdılar.

Tartışmalardan önce,  hem Musavi hem Ahmedinejad'ın kampanyasını yönetenler Musavi'ye verilen destekte artış olduğunu özel konuşmalarda dile getirdiler; tartışmalardan sonra, aynı yöneticiler Ahmedinejad'ın kışkırtıcı ama etkileyici performansına karşı Musavi'nin dağınıklığının mevcut başkanı güçlendirdiği sonucuna vardılar. Ahmedinejad'ın Musavi'yi, İran toplumunun çoğunluğu tarafından yozlaşmış olarak görülen, Rafsancani'nin oğulları tarafından desteklenmekle suçlaması, seçmen nezdinde işe yaramış göründü.
Benzer şekilde, Ahmedinejad'ın aralarında Hatemi'nin de bulunduğu reformist Musavi destekçilerini İran'ın uranyum zanginleştirme projesini durdurmaya gönüllü olmakla eleştirmesi ve bunu yaparak batıdan hiçbir şey kazanılamayacağını savunması da, programa verilen popüler destekle bağlantı kurdu - ve gerçekçi olma avantajını verdi.

Daha önemlisi, Amerikalı "İran uzmanları" Ahmedinejad'ın tabanını mütemadiyen küçümsedi. İran'da kamuoyu yoklamalarının zor olduğunu herkes bilir,  oradaki bürolarının çoğu profesyonel olmaktan uzak, ve bu nedenle doğruluğu sorgulanan sonuçlar ortaya çıkıyor. Fakat, Cuma günkü seçimlerden önce batılı bir şirket tarafından yapılan ve methodolojisi belli olan bir yoklama -Washington merkezli Terror-Free Tomorrow'un, mayıs 11- 20 tarihleri arasında telefonla yapılan kamuoyu araştırması, Ahmedinejad'ın Musavi'den 20 puan önde olduğunu ortaya koydu. Bu araştırma,  yukarıda belirtildiği gibi, Ahmedinejad'ın güçlü, Musavi'nin ise zayıf olarak algılandığı televizyon tartışmasından önce yapıldı.

Amerikalı "İran uzmanları", İran'ın içinde bulunduğu "korkunç" ekonomik durumun, Ahmedinejad'ın yeniden seçilme sürecini baltalayacağını varsaydı. Fakat Uluslararası Para Fonu İran ekonomisinin bu yıl alçakgönüllü bir büyüme göstermesini bekliyor (Körfez ülkelerindeki bir çok ülkelerinin ekonomileri resesyondayken). İranlılar'ın büyük çoğunluğu, dindarlar, düşük gelirliler, memurlar ve emekliler dahil, Ahmedinejad'ın uygulamalarının onlara faydalı olduğu düşünüyor.

İranlılar'ın çoğu enflasyondan şikayet ederken, Terror-Free Tomorrow'un araştırması, seçmenlerin çoğunun Ahmedinejad'ı bundan sorumlu tutmadığını gösterdi. "İran uzmanları" 12 Haziran'daki yüzde 82'ye ulaşan yüksek seçime katılım oranının Musavi'nin lehine olduğunu da savundu. Ancak böyle bir analiz çizgisi hayalden başka bir şeyi yansıtmıyor.

Bazı "İran uzmanları" Musavi'nin Azeri geçmişi ve "Azeri aksanı" ile İran'daki Azeri çoğunluğun oylarını garantiye aldığını, bu bölgelerde Ahmedinejad'ın Musavi'den daha iyi sonuç almasının hile dışında bir açıklaması olmadığını savundu.

Fakat, Ahmedinecad'ın kendisi de, iki ayrı Azeri çoğunluğa sahip eyalette sekiz yıl süren başarılı ve popüler görevinin sonucu olarak akıcı Azerice ile konuşuyor; Kampanya sırasında, İran'ın Azeri toplumunun hoşuna gitmesi için tasarlanmış Azeri ve Türkçe şiirleri başarılı bir şekilde, "orjinallerinden" okudu. (Ayetullah'ın bir Azeri olduğunu da unutmamalıyız.) Musavi'nin bir şekilde Azeri çoğunluğa sahip bölgelerde zaferi garantilediği fikri, basitçe, gerçeklere dayanmıyor.

Musavi'nin spesifik şekilde eleştirdiği, bazı bölgelerde oy pusulalarının tükenmesi ve seçim sandıklarının yeterince uzun süre açık kalmaması gibi (seçim sandıklarının belirlenen süreden en az üç saat fazla açık tutulmasına rağmen) seçim düzensizliklerine gelince, bunlar tek başına Ahmedinecad'ın bu kadar lehine bir sonuç çıkması sonucunu ortaya koyamaz.

Dahası, bu düzensizlikler tek başına, Amerikan hukuki standartlarında bile seçim hilesi kabul edilmez. Ve, 2000'de Florida'daki Amerikan başkanlık seçimlerinde yaşananlarla karşılaştırıldığında, İran'daki seçim sürecinde yaşanan aksamalar daha önemsiz görünüyor.

Cuma günkü seçimlerin ardından, bazı "İran uzmanları", belki de İslam Cumhuriyeti'nin günümüzdeki siyasi dinamiklerini yanlış okumanın yarattığı pişkinlikle, İran devletini tamamen ele geçirmeye yönelik bir "muhafazakar darbe" ile karşı karşıya olduğumuzu iddia etti.

Fakat, eğer bir "darbe" teşebbüsü varsa, bunun seçimlerin kaybedenleri tarafından düzenlendiğini savunmak daha makul olabilir. Sonuçta, daha sandıklar kapanmadan önce zaferini ilan eden Musavi'ydi. Ve sadece seçimlerden üç gün önce, Musavi'yi destekleyen Rafsancani "hakaretler, yalanlar ve gerçek dışı suçlamalarla dolu çirkin ve günahkar" yöntemlere başvuran Ahmedinejad'ı dizginlemeyi başaramayan Ayetullah'ı eleştiren bir mektup yayınladı. Çoğu İranlı bu mektubu Musavi kampının kampanyanın son günlerinde geriye düşmesinden duyduğu kaygının bir göstergesi olarak gördü.

Bu gelişmeler ışığında, bir çok politikacı ve "İran uzmanı", Obama yönetiminin artık "yasadışı" Ahmedinejad rejimi ile diyaloğa giremeyeceğini savunuyor.  ABD yönetimi, kesinlikle İran seçimlerindeki son tartışmalarla "oynuyormuş" gibi görünmemelidir. Bu bağlamda, Başkan Barack Obama'nın İran'da sandıklar kapanmadan sadece birkaç saat önce yaptığı, "Lübnan için gerçek olan, İran için de gerçek olması muhtemel şey, insanların yeni seçenekler aradığını görüyor olmanızdır" açıklaması, fena halde beceriksizceydi.

Tahran'a göre, bu gözlem Obama'nın bu ay başında Kahire konuşmasında ortaya koyduğu, ABD'nin 1953'te demokratik yollarla seçilmiş bir hükümetin devrilmesi ve Şah'ın başa getirilmesinde rol aldığı itirafındaki güvenilirliğe zarar verdi.

Obama yönetimi seçimlerin ardından Tahran'a yönelik başlayan her türlü tartışmayı içtenlikle reddetmelidir. Daha kapsamlı olarak, Ahmedinejad'ın zaferi Obama ve onun kıdemli danışmanlarının İran'a yaklaşımlarındaki eksiklikleri ve iç çelişkileri kabullenmeye de zorlayabilir.

İran seçimlerinde önce, Obama yönetimi, tıpkı kendisinden önceki birçokları gibi, aynı yanılgılara düştüler - İran siyasetinin asıl olarak kişilerle ve iş yapacak doğru kişiyi bulmakla ilgili olduğu yanılgısı. İran siyasetinin işleme şekli bu değil.

İslam Cumhuriyeti çeşitli güç merkezlerinin olduğu bir sisteme sahip; bu sistem içinde, aralarında İran'ın nükleer programı ve Amerika ile ilşkilerinin de olduğu ana ulusal güvenlik ve dış politika konularında güçlü ve sürekliliği olan bir mutabakat var. Cuma günkü seçimlere katılan dört adaydan herhangi biri İran cumhurbaşkanı olarak nükleer programı kabul ettirirdi, hiçbiri durdurulmasını kabul etmezdi.

Dört adaydan herhangi biri Amerika Birleşik Devletleri ile diplomatik ilişkilerde açılıma ilgi duyardı, ancak, bu açılımın kapsamlı, İran'ın haklı ulusal güvenlik çıkarlarına ve bölgesel önemine saygılı, İran'ın tüm sivil nükleer teknoloji alanlarında, nükleer enerji de dahil, araştırma ve bu araştırmalardan faydalanma hakkını kabul eden, içten bir yeni yaklaşımı amaçlayan olması gerekirdi.

Böyle bir yaklaşım, bize göre, aynı zamanda açık bir şekilde Amerika Birleşik Devletleri'nin ve onun Orta Doğu'daki müttefiklerinin de çıkarları gereğidir. Obama yönetiminin böyle bir yaklaşım arayışında ciddi olma vakti geldi -yeniden seçilen Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad başkanlığındaki yönetimle.

Özgün başlık: Ahmadinejad won. Get over it

(Dünya Bülteni için çeviren: Çiğdem Aktı )

YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !