Şükrü HÜSEYİNOĞLU

31 Aralık 2015

ALLAH’A KARŞI TAŞKINLIK, HALKA KARŞI TAŞKINLIK

“Tevbe edenler, ibadet edenler, hamd edenler, Allah için yeryüzünde dolaşanlar, rüku edenler, secde edenler, iyiliği emredip kötülükten sakındıranlar, Allah'ın koyduğu sınırları gözetenler. O mü'minleri müjdele.” (Tevbe 112)

Bilindiği gibi tuğyan kavramı; İslami ıstılahta Âlemlerin Rabbi Yüce Allah’ın insanlar için belirlediği sınırlara (Hududullah) teoride ve/veya pratikte muhalefet etmek, bu sınırlara tâbi olmaktan uzak durmak, kısacası insanın haddini aşıp yaratıcısına karşı taşkınlık yapması anlamına gelmektedir.

İnsanlık tarihi boyunca, Yüce Allah’ın insanlar için belirlediği hayat nizamını ifade eden İslam dini, Hududullah’ı ve ona dayalı fert ve toplum hayatını yeryüzünde hâkim kılma mücadelesinin tarafı olurken, onun dışında kalan tüm yaşantı biçimleri, ideolojiler, felsefeler ise Hududullah’a muhalefet, Âlemlerin Rabbi’ne karşı tuğyan/taşkınlık üzerine bina edilmişlerdir.

Bugün yeryüzünde hâkim ideolojiler durumundaki demokrasi, liberalizm ve laiklik, Âlemlerin Rabbi’nin insanlar için belirlediği sınırları tanımamanın, onlara karşı tuğyanın/taşkınlığın bayraktarlığını yapmaktadırlar.

Her üç ideoloji de, teknik anlamda içerdikleri farklılıklara rağmen aynı felsefi temele dayanmaktadırlar: İnsan için insandan başka ölçü koyucu/rab tanımamak!

Söz konusu ideolojiler bu kadarla da kalsa canları cehenneme deyip geçmek mümkün, fakat daha da ileri gidip bir de Âlemlerin Rabbi’ne hâşa had bildirmeye kalkışıyorlar, “Gökyüzünü idare et, ancak dünya işlerimize karışma; çarşı-pazarımıza, meydanlarımıza, hükümranlık alanlarımıza müdahale etme” diyorlar.

Bugün miladi 31 Aralık. Yani yılın son günü. Bugünü yarına bağlayan gece boyunca, önce 19 ve 20. asrın ilk yarısındaki askeri ve siyasi işgallerle[1] altyapısı hazırlanan ve ardından 20. asırda eğitim-öğretim kanalları ve medya organları marifetiyle tamamlanan kültürel işgallerle bâtıl Batı kültürünün hâkim kılındığı (global köy) dünyamızın hemen her yanında “yılbaşı kutlamaları” adı altında türlü rezilliklere, fuhşiyyatın her türlüsüne tanık olunacak.

Bu konuda “Yeni Türkiye”nin, “Eski Türkiye”den zerre kadar farkı da yok. Yeni Türkiye’nin gayri resmi medyası durumundaki Sabah-ATV, Star, Akşam gibi medya organlarının bugünkü yayınlarına bakıldığında kolaylıkla görüleceği üzere böyle bir derdi de yok. Birileri kendi kendilerine gelin-güveyi olsa, Yeni Türkiye’ye kendilerinden menkul anlamlar yüklemeye devam etse de…

Bu konuda Yeni Türkiye’nin tıpkı Eski Türkiye gibi yegane derdi var; Âlemlerin Rabbi’ne karşı bu gece işlenecek olan ve piyango kumarı ve haramlara dayalı Tv eğlenceleri gibi bizatihi devletin yönetiminde ve himayesinde olan tuğyan/taşkınlıkların, sağa sola sataşılmadan, kadın-erkek karışık halde çeşitli haltların yeneceği eğlence mekanlarında kimseye tacizde bulunulmadan icra edilmesi.

Bu sebeple İstanbul gibi büyük şehirlerde polislerin bu gece Allah’a karşı söz konusu taşkınlıkların yapılacağı meydan ve eğlence yerlerinde “vatandaşların huzurunu sağlamak için” simitçi, “Noel Baba” gibi farklı görüntüler altında görev yapacağı açıklandı.[2]

Kısacası Âlemlerin Rabbi’ne karşı her türlü tuğyan/taşkınlık bizatihi devletin teşviki, yönetimi ve himayesi altında iken, bu tuğyan/taşkınlığın “demokratik olgunluk” içinde, başka insanların tavuğuna kış demeden, “kardeşçe” icra edilmesi için devlet seferber olmuş durumda.

Âlemlerin Rabbi’ne karşı tuğyanın/taşkınlığın teşvik ve himaye edilmesi, buna mukabil halka karşı taşkınlığın önlenmeye çalışılması demokrasi, liberalim ve laiklik küfür ideolojilerinin/dünya görüşlerinin tipik bir yaklaşımıdır.

İşte bu ideolojilerin/dünya görüşlerinin bu temel felsefi karakterlerini bilmeyen bazı işgüzarlar, yegane hak din/hayat nizamı olan İslam’ı söz konusu küfür ideolojileriyle uzlaştırmak, sentezlemek gibi bâtıl arayış ve çabalar içerisine girebiliyorlar.


[1] İşbu “siyasi işgal” kavramı üzerinde ayrıca durmak gerekir; Kemalizm, Baasizm vs bağlamında.

[2] Halkın huzurunun, ancak ve ancak Âlemlerin Rabbi’ne itaatin emr, tuğyanın/taşkınlığın ise nehy edildiği bir toplumsal-siyasal işleyişle mümkün olduğunu “merhaleci” arkadaşlar aktif destekçisi oldukları Yeni Türkiye’ye hatırlatsa bari.