Aslına rucü eden MHP
İşin polemik tarafı bir yana, MHP ile CHP çizgisinin temelde buluştuklarını çoğu kimse fark etmez. İdeolojik temelini Ziya Gökalp`in attığı Cumhuriyet Halk Partisi`nin Türkiye tasavvuru ile MHP Türkçülüğü aynı kaynaktan beslenir.
Akif EMRE / Yeni Şafak
Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası yaşanan süreç Türkiye'de tarafların gerçekte nerede durduklarını teşhir etmesi bakımından tarihi fırsatlar sunuyor önümüze. Türk siyaset tarihini yazacaklar için söylem ve siyasal pratik ilişkisi açısından önemli ip uçları veren politik manevralara tanık olduk ve yeni oluşumlarla bu zincirleme etki devam edecek gibi görünüyor.
Hemen belirtmekte yarar var. Kriz sürecinin hemen ardından seçime gidilmesi siyasi yelpazenin gerçekte hangi renklerden oluştuğunun anlaşılmasına önemli katkıları oldu. Yani, hiç beklenmedik isimlerin karşı tarafta aday olması, ittifak denemelerinin yapılması, sembolik isimlerin belli bir yere işaret ederek adeta siyasi güç temerküzüne gidilmesi, kimin organize ettiği belli olan mitinglere katılımların siyasi ve sosyal kimlikleri; miting alanlarında boy göstermeyi varlık-yokluk meselesi haline getiren ideolojik ve bürokratik yapının kuşattığı çember anlaşılmadan bu transferleri anlamlandırmak mümkün değil. Bu anlamda muhafazakar bilinen kimi isimlerin CHP'den aday olmaları, CHP ile ittifak yapmalarını sadece siyasi çıkar ilişkisi ile yorumlamak yanıltıcı olur. Aksi takdirde dışarıda kalan partilerin de aynı söylem etrafında birleşerek aynı hedefe odaklanmalarının gerekçesini izah edemezdik.
CHP'nin başı çektiği “devlet iktidarını kurtarma” kampanyasına dönüşen muhalefet tarzı, bürokrasinin desteğinde sistemin işaretiyle harekete geçen 'son hamle' denemesiydi. Hedef, devlet iktidarını kurtarma/kaptırmama olunca bu iktidarın çekim alanında bulunan, görünüşte farklı ama temelde benzer siyasi zihniyetin ürünü yapılanmaların bir çizgide hizaya geçmeleri kaçınılmazdı. Bir yanda “ezan susmaz, bayrak inmez” diyenlerle diğer tarafta “Türkler Müslüman olmalarıyla kaybetti” tezini savunanlar aynı miting alanlarında birarya gelebildiler. Sistem adeta tüm güçlerini biraraya getirerek stratejik bir hamle yapmak istemiş, farklı görünseler de aynı kökten beslenen siyasi yapılanmaları biraraya getirmeyi başarmıştır. Bu da istenildiğinde ne kadar gücün kütlesel olarak mobilize edilebileceği açısından bir deneme olarak tarihe geçti.
Önceki gün Cumhuriyet gazetesi başyazarı İlhan Selçuk'un yaptığı tespit bu çerçevede anlamlı. Solculuğun her türlüsünden nasyonal sosyalizme (Nazilerle temas kuracak kadar) uğramadığı durak kalmayan Cumhuriyet'in başyazarının MHP değerlendirmesi devlet iktidarı açısından bir itiraf, belge niteliğinde. MHP'nin son siyasi süreçte sergilediği siyasi tavrı Türk-İslam sentezinin çöküşü olarak niteliyor ve bir adım daha atarak adeta altın vuruşu yapıyor: MHP aslına rücu etti, milliyetçilik şiarını benimsedi, bu seçim kampanyasında dincilere karşı çıkıyor...
MHP'nin karşı çıktıklarının dinci olup olmadıkları bir yana, kritik ifade onun “aslına rücu etmesi”ne yaptığı vurgudur. Yazısında İslam Türklük ilişkisine değinerek, İslamın Türlüğü boğacağını, buna karşı tez olarak laik-ulusçuluğu savunan Cumhuriyet başyazarının ulusçuluktan vazgeçip milliyetçiliğe sahip çıkmasının anlamı üzerinde başta MHP'li kütleler düşünmeli. MHP'nin aslına rücu ettiğini söylerken Nazilerle ilişkiye geçen Cumhuriyet gazetesiyle MHP'nin Türkçü kökenlerine mi gönderme yapıyor acaba?
İşin polemik tarafı bir yana, MHP ile CHP çizgisinin temelde buluştuklarını çoğu kimse fark etmez. İdeolojik temelini Ziya Gökalp'in attığı Cumhuriyet Halk Partisi'nin Türkiye tasavvuru ile MHP Türkçülüğü aynı kaynaktan beslenir. Bu ideolojik temel belli alanlarda ortak siyasi çizgide, “devlet iktidarı”nın dokunulmazlığı, cumhuriyet ideolojisinin bekası gibi alanlarda sürdürdüğü ittifak her zaman geçerli olmuştur. MHP ideolojisini, Türkçülüğünün, dini yedeğine alarak Türk-İslam sentezini geliştirmesi Soğuk Savaş dönemi şartlarında, (özellikle 1960'lı yılların sonları ile 70'ler) komunizmle mücadele adına geliştirilmiş bir formüldü. Bu anlamda Müslüman bir halkın “dinsiz-komunist” tehlikeye karşı motive edilmesinin, tabana inmenin bir aracı olmaktan ileriye geçmemişti. Milliyetçilik gibi bir damarı reddeden Müslüman Anadolu insanını manipüle etmek için icat edilmiş bir doktrindi.
İlhan Selçuk'un alkışladığı “aslına rucü ediş, milliyetçilikte karar kılış” aslında CHP ideolojisi ile MHP fikriyatının beslendiği ortak paydaya işaret etmektedir. Ziya Gökalp'in Türkçülüğü sonuçta Cumhuriyet rejiminin Türk/çü/lük ve Müslümanlık ilişkisini belirleyen temel metinlerdir. Aradaki fark altı okla dokuz ışık kadardır.
Cumhuriyet yazarının çelişkisi şurada ki, aslına rücu ettiğini söylediği MHP'nin zaten bu misyonu hiç terk etmemiş olmasıdır.