AYM serbest bırakıyor, mahkemeler tutukluyor
Anayasa Mahkemesi’nin hak ihlali ve yeniden yargılama kararına rağmen Hizb-ut Tahrir üyeleri tutuklanıyor. Bugün en son Adem ve Ali Yıldırım kardeşler tutuklandı.
Bir dönem iktidarların noteri konumunda olan Yargıtay 9. Ceza Dairesinin Paralel üyelerinin “ilerde suç işleyebilirler” diyerek verdiği ictihad kararını, Yargıtay 16. Ceza Dairesi de devam ettiriyor.
Hizb-ut Tahrir’e üyelik suçlamasıyla Ali ve Adem Yıldırım kardeşler bu sabah TEM polisleri tarafından tutuklanarak önce Vatan Emniyet Müdürlüğüne sonra da Arnavutköy Taşoluk Polis Karakoluna götürüldüler.
(Kaynak: Köklü Değişim)
Ali Yıldırım’a 2005 ve 2009 yıllarında açılan iki dosyadan toplam 10,5 yıl ceza verilmişti. Yargıtay 16. Ceza Dairesi geçtiğimiz yılın Aralık ayında bu cezayı onadı.
Ali Yıldırım’a 2005 yılında katıldığı bir basın açıklaması dolayısıyla dosya açılmış “silahsız terör örgütüne üyelik” suçlamasından ceza verilmişti. Hiçbir cebir ve şiddet içeren eylemi olmamasına rağmen 2009 yılında açılan diğer bir dosyadan ise “terörle mücadele kanunda yapılan değişiklik nedeniyle” 7,5 yıl ceza verilerek onandı. Yani hem silahsız, hem de silahlı üyelik suçlamasıyla Yargıtay 16. Ceza Dairesi, iki dosyayı aynı tarihlerde onayarak ceza verdi.
Ali Yıldırım evli iki çocuk babasıdır.
Adem Yıldırım’a ise aynı şekilde 2009 yılında yasal izinleri alınan bir konferans bahane edilerek tutuklama yapılmış, 2017 Aralık ayında ise istenilen 7,5 yıllık cezayı Yargıtay 16. Ceza Dairesi onamıştır.
Adem Yıldırım evli üç çocuk babasıdır.
“ANAYASA MAHKEMESİ “TERÖR ÖRGÜTÜ DEĞİL” DEDİ
Anayasa Mahkemesi, “Hizb-ut Tahrir örgütü üyeliği” suçundan cezalandırılan Yılmaz Çelik’in bireysel başvurusunda geçtiğimiz Ekim ayında adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine dair bir karar verdi. Söz konusu karar da Hizb-ut Tahrir’in silahlı bir örgüt olup olmadığının tespitinin mahkemeler tarafından yapılması gerektiğini belirtti. Emniyet Genel Müdürlüğü’nün Anayasa Mahkemesi’ne gönderdiği Hizb-ut Tahrir hakkındaki bilgi notunda Türkiye’de çalışmaya başladığı yıllardan bugüne herhangi bir şiddet eylemi gerçekleştirmediğini, cebir, şiddet veya baskı yöntemini benimsemediğini belirtildi.
AYM: KARARLAR SİLAHLI ÖRGÜT DEMEK İÇİN YETERLİ DEĞİL
Anayasa Mahkemesi gerekçeli kararında “Bir kez daha hatırlatmak gerekirse hiç kuşkusuz başvurucuya atfedilen söz ve eylemlerin hukuk sistemimizde bir suça tekabül edip etmediğinin takdir yetkisi derece mahkemelerine aittir. Ancak derece mahkemeleri bu konuda gerekçelerini ilgili ve yeterli şekilde ortaya koymalıdır” diyerek mahkemelerin verilen cezaları hiçbir gerekçeye dayandırmadan verdiğini ortaya koydu.
AYM: “Bu bağlamda ilk derece mahkemelerinin ve Yargıtay’ın Hizb-ut Tahrir örgütünün bir terör örgütü olup olmadığına yönelik hiç değilse bir kere değerlendirmede bulunması, gerekçelerini başvurucunun temel iddiaları ile mahkemelerin resen tespit edecekleri ve yargılamanın doğasının gerektirdiği sorulara cevap verebilecek nitelikte hazırlaması gerekirken bunu yapmadıkları anlaşılmıştır” demiştir.
Sonuç olarak Türkiye’de en üst mercii olan Anayasa Mahkemesi’nin “Hizb-ut Tahrir terör örgütü değildir” kararına rağmen haksız ve hukuksuz tutuklamalar devam ediyor. Yeniden yargılama kararlarına yerel mahkemeler olumsuz cevap veriyor. Anayasa Mahkemesi’nin kararına eğer uyulmayacaksa bu mahkemeler neden var? Ergenekon ve Balyoz davaları olunca AYM’nin kararlarına uyuluyor, Hizb-ut Tahrir olunca uyulmuyor.