04-02-2008 11:22

Başörtüsü

Üniversite dışındaki kızlarımızın durumu ne olacak? Örtünme çağına gelen gençlerin problemi nasıl halledilecek? Üniversiteyi örtülü bitirdiniz, ondan sonraki yaşayışınız ev hanımlığı değil mi? Kamuda ve kamusal alanda hayat hakkınız var mı? Yoksa bu çaba kâfi mi? Bu, kangren olan yarayı pansumanla geçiştirmek olmuyor mu? Maksat meseleyi çözmek yerine politik isteklere cevap olmuyor mu? Rey korkusu, kızlara şirin görünme değil mi bu?

Başörtüsü

Duran KÖMÜRCÜ / Vakit
 
Gündeme oturan başörtüsü meselesi, kangren olmuş yaraya neşter vurma yerine pansumanla oyalama harekâtıdır. Dinî değil, sosyolojiktir. İnançla ilgili değil, siyasîdir. 
 
 Seçmene verilen şeylerin yerine gelmesidir. Yani Müslümanlara demokratik bir oyundur.
Böyle söylüyorsunuz da bu kadar gürültülü nedendir? Demokratik bir harekât ise laiklerin ayağa kalkması, ‘rejim elden gidiyor’ çığırtkanlıklarının sebebi nedir?
Bunu sağır sultan da bilir ama dile getirilmez. Laiklik lugat manasıyla din ile devlet işlerinin ayrılması olarak söylense de, bizdeki laiklerin anladığı dinsiz bir devlet anlayışıdır. Üniversitede, basında ve diğer organlardaki din karşıtlığı bunun sonuçlarıdır. Onlara göre devlet olacak, ama milleti dinsiz olacak; demokrasi olacak ama din kelimesi kullanılmayacak.
Bugünkü kavganın temeli, dogmacı laiklerin genişletilmek istenen demokrasiyi hazmedememeleridir. Onlara göre; ‘rejim bizim rejimimiz, demokrasinin sınırlarını da biz tayin ederiz. Müsaade etmediğimiz hiçbir fikir ve düşünce, tayin ettiğimiz sınırlar içerisine giremez. Dinî bir tavır ve düşünce, bizim sınırlarını verdiğimiz alanın dışındadır. Başka türlüsü olamaz’. Kavga budur. Demokrasi denen Anka kuşu da onların himayesi ve kontrolündedir.
Söylediğimiz abartılı değildir. Dünyada demokrasiyi benimseyen devletlere bir göz atınız. Parlamentosunun beşte dördünün tasvip ettiği anayasa değişikliğinin kanun haline gelmesi karşısında bütün üniversiteler ayakta.. Yargıtay’ı, Danıştay’ı itirazda... Böyle bir demokrasi olabilir mi? Görülmüş olur mu? Olur!
Milletin benliğinden çıkan üniversitelerin milletin dini ile alay ettiği görülmüş müdür? İnananlara hakarete prim verilmiş midir?
Burası Türkiye’dir. Din herkesin fikir beyan ettiği sahadır. Esas olan rejimdir. Bu mantığa göre rejim değişmez. Din rejime uydurulur. Rejime gölge düşecekse genişletilerek yaşadığı hayata adapte edilir. Rejim her şeyin üstündedir. ‘İnandım’ diyenlerin de inançlarını yumuşatması gerekmektedir. Uyuşmazlık da buradan doğmaktadır. ‘İnanıyorum, demokrasi genişletilsin’ diyenlerden korkulmaktadır. Laiklerin karşı duruşlarının sebebi budur. Bu karşı duruş; korku ve ümit çabalarından doğmaktadır. Bağırma, çağırma, amuda kalkma hep bunun içindir.
Aslında bu ikisi de yanılgıdadır. Ne dinî sembollerin kullanımı laikliği ortadan kaldırır, ne de ‘inandım’ diyenlerin ümitlerine deva verir.
Özde değişen bir şey yoktur. Her ikisi de hayalleri ile savaşıyorlar. Başka bir deyimle varsayımlarına önlem alıyorlar. Ya olursa, ya da oluverirse... Depremin verdiği şoku yaşıyorlar.
Diyeceğimiz şu ki; demokrasi, cumhuriyet ve laiklik yerleşmiştir. ‘İnandım’ diyenlerce de kabul edilmiştir. Korkmaya gerek yoktur.
İnananlar da heveslenmesin. Rejim şokundan kurtulup olaylara bakınca, örtü de İslâmi bir emirse üniversite dışındaki kızlarımızın durumu ne olacak? Örtünme çağına gelen gençlerin problemi nasıl halledilecek? Üniversiteyi örtülü bitirdiniz, ondan sonraki yaşayışınız ev hanımlığı değil mi? Kamuda ve kamusal alanda hayat hakkınız var mı? Yoksa bu çaba kâfi mi? Bu, kangren olan yarayı pansumanla geçiştirmek olmuyor mu? Maksat meseleyi çözmek yerine politik isteklere cevap olmuyor mu? Rey korkusu, kızlara şirin görünme değil mi bu?

Bu hareket dinî bir hareket değil, siyasî bir harekettir. Demokrasi; oyundur.
 

YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !