Berat Kandili ve İnancımız
Burada `neden mübarek gün ve geceler vardır?`, `gerçekten her düşünce dünyasında özel gün ve geceler olmalı mıdır?` veya `neden insanlar özel gün ve gecelere ihtiyaç duyar veya duyarlar mı?`
Berat Kandili ve İnancımız
Burada "neden mübarek gün ve geceler vardır?", "gerçekten her düşünce dünyasında özel gün ve geceler olmalı mıdır?" veya "neden insanlar özel gün ve gecelere ihtiyaç duyar veya duyarlar mı?" vb. soruların cevaplarını irdelemeyeceğim. Yapacağım şey, bence, bu soruların cevaplarının verilmesinden sonra da, bu sorulara hiç cevap verilmese de vukua gelmesi kaçınılmaz olan son durumu ortaya koymaya, bir de pratikte gün ve gecelere nasıl bakıldığını tavsifen ifade etmeye çalışacağım.
Kur'ân'da, halk arasında bilinen "mübarek geceler" manasında, sadece "Kadir Gecesi" ve "İsrâ (Mirac) Gecesi"nden bahsedilmektedir. Kadir gecesi, Kur'ân'ın inmeye başladığı gecedir2 ve bu gece de Ramazan ayı içindedir3. İsrâ (Mirac) Gecesi ise, Hz. Peygamber (sav)'in tebliğinin 10. yılında vaki olan ve hakkında rivayet edilen olayların (Mirac olayı) bir kısmını (İsrâ olayını) Kur'ân'ın anlattığı mucizesinin(!) cereyan ettiğine inanılan gece, olarak zikredilmektedir ve ayet şu şekildedir: "Yüceliğinde sınır olmayan O (Allah) ki, kulunu geceleyin, kendisine bazı alametlerimizi göstermek için (Mekke'deki) Mescid-i Haram'dan, çevresini mübarek kıldığımız Mesdid-i Aksa'ya götürdü. Çünkü, gerçekten her şeyi işiten, her şeyi gören O'dur."4
Hz. Allah, Kur'ân'da yine şöyle buyurmaktadır: "1. Hâ-mîm, 2. Düşün özünde açık olan ve her hakikati bütün açıklığıyla ortaya seren bu ilahî kelamı! 3. Biz onu kutlu bir gecede indirdik: zaten Biz, (insanı) her zaman uyarmaktayız. 4. O (gece)de, bütün (iyi ve kötü) şeyler arasındaki farklılık, hikmetle ortaya konmuştur, 5. Katımızdan bir emir gereği: çünkü Biz (doğru yola ileten mesajlarımızı) her zaman göndermekteyiz..."5
Bu ayette geçen "gece" kelimesi ile, Tirmizî'nin Sünen'inde6, "Yüce Allah Şaban ayının ortasındaki gecede dünya semasına iner. Kelb Oğulları koyunlarının tüyleri sayısından daha çok insanı affeder..." şeklinde ve diğer kitaplarda geçen Hz. Peygamber (sas)'in hadislerindeki "gece" kelimesinin işaret ettiği murad-ı ilahî, birbirleriyle örtüştürülerek(!) "berat" gecesi diye isimlendirilen bir gece ihdas edilmiştir.
Özellikle halkın elinde dolaşan (maalesef çoğu tasavvuf kaynaklı) klasik kitaplarımızda geçen şu hadis de Duhan suresindeki mezkur ayetlerle, bilhassa dördüncü ayetteki "O (gece)de, farklılık ortaya konmuştur" ifadesiyle örtüştürülür: "Şaban ayının 15. gecesinde, Allahu Teala gelecek sene o geceye kadar bir senelik işleri tedbir, takdir ve tayin eder. O yıl içinde ölecek olanların isimleri yaşayanlar defterinden, ölüler defterine geçirilir, o sene hacca gidecek olanlar yazılır, doğacak ve ölecek olanlarla bütün canlıların yaşaması için gerekli ihtiyaç maddeleri o gece tespit ve takdir olunur. Herkesin amel ve işleri Allahu Teala'nın huzuruna bu gece çıkarılır..."
İslamî ilimlerle az çok uğraşan herkes, "Hadis Usulü" ilmindeki şu kaideyi hatırlarlar: "İlk dönem İslam alimleri/muhaddisler, ahkam ifade eden konulardaki hadisleri almakta/kabul etmekte gösterdikleri titizlikleri, diğer hadisler özellikle de fezâil (faziletler) ile ilgili hadislerde göstermemişlerdir." Bu yüzden "faziletli amel" veya "faziletli ..." şeklindeki ifadelerin yer aldığı hadislerin çoğunun "zayıf veya uydurma" olabileceğine işaret etmişler ve bu hususa bizim dikkatlerimizi çekmişlerdir.
Yukarıdakiler göz önüne alınınca, şu anda müslümanlar arasında rağbette bulunan "mübarek günler ve geceler" konulu kitaplarda yer alan hadislerin, neredeyse tamamının, zayıf, uydurma ve esaslı hadis kitaplarında yer almayan veya yer alsa da zayıflığına işaret edilen hadisler oldukları gözlenebilir. Tabii böyle mübarek(!) bir gece düşünülünce, o gecenin ihyası için şu kadar rekatlı ve şöyle dualarla meşgul namaz vb. ibadetler de beraberinde zikredilerek Hz. Peygamber (sas)'e isnat ettirilecektir.
Durumun aşağıda temas edeceğimiz mantığı belli olmakla beraber, yukarıda zikredilen ayetin7 Berat gecesiyle ilgisinin olmadığını da belirtmek gerekmektedir. Yine böyle bir gecenin, Hz. Peygamber (sas) ve sahabesi tarafından ihya edilmesi/kutlanması gibi bir geleneğin olmadığı da herkes tarafından bilinmektedir. Zaten herhangi bir şer'î dayanağı bulunmadığından halk arasında yaygın hale getirilmiş olan ve bazı mübarek gecelere mahsus olduğu zannedilen namazları, cemaatle kılmak bidat olduğu için de, mekruhtur.8
Yine önemle belirtilmesi gereken bir başka husus da, bu konularda zikredilen ve Allah'ın kullarını ibadete yönlendirmeyi hedeflediği düşünülen bu hadislerin(!), teker teker incelendiği zaman, çoğunun Kur'ân'a ters ve kendi aralarında da çelişkili oldukları müşahede edilebilir. Sadece birini örnek verecek olursak: "...Allah bu gecede kendisine şirk koşmayan herkesi mağfiret eder, ancak, büyücü, falcı ve devamlı şarap içenler, riya ve zinada ısrar edenler bu af ve mağfiretin dışında kalırlar. Ancak tevbe ederlerse hariç."9
Sonuç, Allah ve Resulünün "dini"nden uzak olmayı savunmamız ve bir de, bu hale "din" demek gibi bir cüreti bile kabullenmekten kaçınmamız gerekirken, "insanları ibadete teşvik etmek gayesiyle" belli günleri kendisi istemeksizin "Allah'a has" kılmaktır. Bunun mazereti ne olabilir? O'nun noksanını mı tamamlamaya çalışıyoruz?
Böyle bir anlayış, "her gün rezil, ... gecesinde âbid" olan kulların sayısını artırmamış mıdır?
Her gün yaşanması ve hayata geçirilmesi istenen dinî zihniyetin, belli gün ve gecelere tahsis edilmesi, bunun sonucu değil midir? Mesela, ülkemizdeki bir çok şehirde "kandil münasebetiyle kapalı" bar, pavyon, kumarhane vs. bu anlayışın uzantısı değilse nedir?
İnsanların zaten dinden ve ibadetten uzak olduğunu, hiç olmazsa kandiller vesilesiyle cami ve ibadete yöneldiklerini, bu yüzden bunların bidat da olsa yapılmasını ve yaşamasını" istemenin mantığı ile hareket edenler, "dini belli günlere tahsis eden ve sadece o günleri öne çıkaran ve o günler vesilesiyle kurtuluşa ereceğini zanneden "Hıristiyan" mantıklı anlayışı öne çıkarmış olmuyorlar mı?
- "Böyle bir geceyi ihya etmek suretiyle, bir yıl ihya edilmiş olunur" anlayışı da, insanların "köşe dönme" mantığına destek olmuyor mu? Bakın etrafınıza, bunun misallerini ve kendi nefsinizde de icraatını müşahede etmiyor musunuz?
- "Fazla mal göz çıkarmaz, fazla ibadetten ne zarar gelir" demek de çözüm değildir. Çünkü dinin sahibi ve bildireni olarak Allah, tatbikatçısı olarak da Peygamberi, kullara böyle bir mükellefiyeti yüklemediği gibi, daima zikir ve tefekkür halinde olmasını ve böylece de "müslüman zihinli" şahsiyetlerin oluşmasını arzulayan hedefleri de sapmış olmaz mı? Çünkü "daima" yerini "bazı gün ve gecelere" bırakmıştır. Sonuç açıktır: Bidatlere boğulmuş, sapmış ve tahrif edilmiş bir din. Bu, bidatlerı savunmaktan başka bir şey de değildir.
Heyhat, bazı özel gün ve gecelerin insanlar üzerindeki psiko-sosyal fayda ve tesirlerinin yazılması beklenen(!) bu tarz bir yazının sonucu nereye vardı... Bu yüzden birileri, "bir tek kandillerimiz kalmıştı, onu da elimizden çıkarmaya çalışıyorlar" demesinler. Ben dini zorlaştırmak ve kolaylaştırmak gibi bir hedef de gütmüyorum. Çünkü dinin bizzat kendisi kolaydır ve ben, size -kanaatimce- daha doğru ve asıl olanı tavsiye ediyorum, üstelik benim diyeceğim belki de daha zor olanı: "Devamlı Adam Gibi Müslüman Olmak." Aslında zor görünse de mümine kolay gelen budur: "Bazı geceler ve günlerde değil, daima müslüman olmak ve daima müslümanca düşünmek." Hangisi zor, hangisi daha kalıcı, akılcı ve hangisi bizden istenen?
Dipnotlar
1- Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi
(E-mail: [email protected])
2- 97 Kadir 1-5; 44 Duhan 3
3- 2 Bakara 185
4- 17 İsra 1
5- 44 Duhan 1-5
6- Savm, 39
7- Duhan 1-4
8- Vehbe Zuheyli, İslam Fıkhı Ansiklopedisi, II. Cilt, Ek: Nafile Namazlar, S.Y.
9- Örnekler İçin bkz. İsmail Coşar, Kadir Gecesi ve Kandillerimiz, Ankara, 1976; Osman Karabulut, Mübarek Aylar Günler ve Gecelerin Faziletleri, Konya, ty., III. Baskı; M. İhsan Oğuz, İslam'da Mübarek Günler ve Geceler, İstanbul, 1997, IV. Baskı.
(Dr. M. Hanefi PALABIYIK / İktibas - Sayı 287)
-
mehmet öz 13-02-2010 00:28
yine bu yazıyı okuyunca kandırıldğımız anladık.zaten hep kandırılıyoruz.kandileri ibadetlerle geçirdiğimizde kurtulacağımız hep söylene gelmiştir.zaten insanlar hep bu inanıştan dolayı pek fazla din konusuna girmezler,sanki din olayı başka varlıklar için gelmiş gibi davranırlari kısaca kolay yoldan köşeyi dönmek dediğimiz olay budur.tembel toplum,sorgulamayan,kelime i şahadet getirmekle kurtulunacağını sanan biz imanızayıf insanlar düşün artık ,aklet ALLAH'ın izniyle doğru yolu bulmak amacıyla.s.a