26-04-2008 19:11

Bilimsel gelişmeler Allah’a yaklaştırıyor

Modern zaman seküler anlayışının temeli olan materyalist felsefe özellikle Batı toplumlarında bir “moda inanç” halini alırken, Cenab-ı Hakk’ın “yaratıcı” sıfatının delillerini görerek ateist zilletten kurtulanların sayısı her geçen gün artıyor.

Bilimsel gelişmeler Allah’a yaklaştırıyor

Her şey O’nun varlığına işaret ediyor..

Sekiz yıl önce çalışma arkadaşı Craig Venter ile birlikte insan DNA’sının şifresini çözerek bilim alanında bir devrime imza atan dünyanın en büyük genetik uzmanlarından biri olarak gösterilen Dr. Francis Collins, 30 yıllık ateizm inancından sonra artık Allah’a inandığını açıkladı.  
  
Modern zaman seküler anlayışının temeli olan materyalist felsefe özellikle Batı toplumlarında bir “moda inanç” halini alırken, Cenab-ı Hakk’ın “yaratıcı” sıfatının delillerini görerek ateist zilletten kurtulanların sayısı her geçen gün artıyor. Bunun en son ve belki de en önemlisi, dünyanın en büyük genetik uzmanlarından biri olarak gösterilen Dr. Francis Collins...
Sekiz yıl önce çalışma arkadaşı Craig Venter ile birlikte insan DNA’sının şifresini çözerek bilim alanında bir devrime imza atan Collins, 30 yıllık ateizm inancından sonra artık Allah’a inandığını açıkladı.

“TANRI’NIN DİLİ”
Eylül’de piyasaya çıkaracağı “Tanrı’nın Dili” adlı kitabıyla ilgili İngiliz The Times gazetesine konuşan 56 yaşındaki Collins, 30 yıl öncesine kadar ateist olduğunu, ancak artık Tanrı’ya inandığını söyleyerek, “Tanrı’nın var olduğuna dair rasyonel bir temel var ve bilimsel gelişmeler insanı Tanrı’ya daha da yaklaştırıyor” dedi.
Amerikalı bilim adamı, artık mucizelere ve meleklere inandığını belirterek, “Laboratuvarda çalışırken Tanrı’yı hissettim. Kesinlikle bizden daha büyük bir güç var ve ben ona inanıyorum. DNA’nın şifresini çözmek beni Tanrı’ya biraz daha yakınlaştırdı. Hastalıktan kırılan insanlar gördüm. Bilim onlardan umudunu kesmişti. Ama mucizevi olarak hayata döndüklerini gördüm. Bu da Tanrı’nın işidir” diye konuştu.
“O, HER ZAMAN BİLİYORDU”
İnsan genini çözmenin de kendisine Tanrı’nın eserini görme fırsatı verdiğini söyleyen Collins, “Önemli bir buluş yaptığınızda o bilimsel coşku anını yaşarsınız, çünkü onu araştırmış ve keşfetmişsinizdir. Keşfettiğim şey öyle bir şeydi ki, bu bilgiye daha önce hiçbir insan sahip olamamıştı. Fakat Tanrı onu her zaman biliyordu” dedi.
...

DNA nedir?

DNA, hücre çekirdeğinde titizlikle korunan oldukça büyük bir moleküldür ve bu molekül insan vücudunun bir nevi bilgi bankasıdır. DNA'da korunan bilgiler, insanın saç ve gözlerinin renginden boyunun uzunluğuna kadar tüm fiziksel özellikleri ile birlikte, hücrelerde ve vücutta meydana gelen binlerce farklı olayı ve sistemi de kontrol eder. Örneğin, insanın kan basıncının alçak, yüksek veya normal olması bile DNA'daki bilgilere bağlıdır.
Hücrenin çekirdeğinde bulunan DNA, sarmal bir yapıya sahiptir. Bu sarmal yapı açıldığında, DNA, yaklaşık bir metre uzunluğunda ipince, uzun bir şerit haline gelir.
İnsanın tek bir DNA molekülünde tam bir milyon ansiklopedi sayfasını dolduracak miktarda bilgi bulunur.
İnsan hücresindeki DNA'larda 200.000 civarında gen bulunur. Her gen, karşılığı olduğu protein türüne göre, sayıları 1000 ile 186.000 arasında değişen nükleotidlerin özel bir sıralamada dizilmesinden oluşur. Bu genler insan vücudunda görev yapan yaklaşık 200.000 civarındaki proteinin kodlarını saklar ve bu proteinlerin üretimini denetler.
DNA'da atomların kendine has dizilimi maksimum şifreyi, minimum alanda taşıyabilecek üstün bir tasarıma sahiptir. Birbirine geçmiş iki spiral merdivenin her basamağında üç türlü element bulunur: Şeker, fosfat ve DNA'nın şifrelerini oluşturan azotlu organik baz. Tüm insanlarda malzemelerin ve fonksiyonların aynı olmasına rağmen, birbirlerinden farklı olmalarını sağlayan özel şifreler, işte bu azot bazları tarafından oluşturulur. Dört farklı çeşidi olan bu bazların diziliş sıralarındaki farklılıklar insanlar arasındaki tüm farklılıkların sebebidir. Bu baz çeşitleri; Adenin, Guanin, Sitozin ve Timin olarak adlandırılmıştır. Bazlar belirli bir kurala göre birbirlerine bağlanır. Bilimadamlarının yeni yeni çözmeye başladığı yabancı bir lisan gibi, belirli bir kod sistemine göre dizilmiş bu dört çeşit azotlu organik bazda, biyolojik varlığımızın tüm şifresi gizlidir.
DNA molekülünü oluşturan bu bazlar, isimlerinin baş harfleri ile anılırlar; A, T, G ve C. İşte çekirdekteki bilgi bankasında bilgiler bu şekilde 4 harften oluşan bir alfabe kullanılarak depolanmıştır.

...

Evrimcilerin itirafları
- DNA'nın yapısını keşfeden biyokimyacı Francis Crick, konu üzerinde yaptığı çalışmalardan dolayı Nobel ödülü aldı:
“Bugün sahip olduğumuz bilgiler ışığında, dürüst bir adamın yapabileceği tek yorum, hayatın bir mucize eseri olarak ortaya çıktığıdır.”

- Alman evrimci Douglas R. Hofstadter:
“Nasıl oldu da genetik bilgi, onu yorumlayan mekanizmalarla (enzimler ve diğer moleküler yapılarla) birlikte ortaya çıktı? Bu soru karşısında kendimizi bir cevapla değil, hayranlık ve şaşkınlık duyguları ile tatmin etmemiz gerekiyor.”

- Dünyaca ünlü moleküler biyolog Leslie Orgel:
“Son derece kompleks yapılara sahip olan enzimlerin ve nükleik asitlerin (RNA ve DNA) aynı yerde ve aynı zamanda rastlantısal olarak oluşmaları aşırı derecede ihtimal dışıdır. Ama bunların birisi olmadan diğerini elde etmek de mümkün değildir. Dolayısıyla insan, yaşamının kimyasal yollarla ortaya çıkmasının asla mümkün olmadığı sonucuna varmak zorunda kalmaktadır.”

- Caryl P. Haskins:
“Moleküler yapılarının DNA'nın kendisi tarafından kesin bir şekilde belirtilmiş olması, dikkate değer evrimci bir gizemi ortaya çıkarmaktadır... Şifre ve şifreyi çevirme yolları evrim sürecinde kendiliğinden mi ortaya çıkmıştı? Böyle bir rastlantının gerçekleşmiş olabileceğine inanmak neredeyse akıl almazdır. Bu bulmaca Darwin'den önceki dönemde olduğu gibi Darwin'den sonra da evrimden kuşku duyanlar tarafından özel yaratılış için en güçlü kanıt türü olarak yorumlanmıştır.”
...

Yaradılışın kodlanmış bilgileri DNA’da

DNA ve hücre yapısı üzerine araştırmalar yapan, Oxford, Cambridge gibi dünyaca ünlü üniversitelerde ve ABD, Avustralya, Japonya başta olmak üzere dünyanın birçok bölgesinde konferanslar veren aile hekimi uzmanı, hücre ve DNA ile ilgili çalışmalarda bulunan Dr. Cihat Gündoğdu, Allah’ın ilhamıyla bilimadamlarının yaptığı bilimsel gelişmelerin çok büyük bir gerçeği ortaya çıkardığını belirtti. Gündoğdu, “O gerçek şu ki; yaradılan her şeyin, nasıl yaratıldığına dair bir bilgi var, yazılı olarak. Şifrelenmiş, kodlanmış bir şekilde” şeklinde konuştu.
Varlığı tesadüf ve şans mantığıyla izah eden materyalist anlayışın bilimsel gerçeklerle çöktüğüne işaret eden Gündoğdu, şunları söyledi:
“Çölün ortasında giderken üç taşı üst üste görseniz, bunların tesadüf eseri o hale geldiğini söyleyemezsiniz. O taşların nasıl o hale geldiğine dair hemen yanında bilgileri içeren bir kağıt parçası varsa, artık tesadüften hiçbir şekilde bahsedilemez. Ancak materyalistler iddia ediyorlar.”

BU BİR MUCİZE
“Hücrenin içinde bütün bilgiler, tesadüfleri tamamen reddedecek ve üstün bir zeka ürünü olarak Allah tarafından yaratıldığını ispat edecek şekilde yer alıyor” diyen Cihat Gündoğdu, “Bu bir mucize” dedi. 
DNA’nın şifresini çözen Dr. Collins’in insan genomu projesine başlarken materyalist maksatla başladığını söyleyen Gündoğdu, “Ortaya çıkan ise, insan zekasının kavrayamayacağı boyutta bir bilgi yığını” şeklinde konuştu ve sözlerine şöyle devam etti:
“İnsan vücudundaki 100 trilyon hücre kontrol altında çalışıyor. Bu, tesadüf eseri olamaz. Bütün bunları düşününce, Allah’ın sonsuz kudretine şahit oluyor insan. Collins, geçen sene ‘Bir akıl tarafından yaratıldığımı kabul ediyorum’ demişti. Şimdi ise Allah’ın varlığına inanır bir hale gelmiş.”

VARILACAK TEK GERÇEK...
Bilim Araştırma Vakfı ile birlikte insanların şuurlarını açmak için uğraştıklarını kaydeden Gündoğdu, “Bütün bilimsel veriler Allah’ın varlığına ve kudretine ispattır. Bilimsel veriler ne kadar objektif şekilde değerlendirilirse, varılacak tek gerçek; bizi Allah’ın kusursuz bir şekilde yaratmasıdır” ifadelerini kullandı.
 ..

“Kur’an’ın ilham ettiği manalar tükenmez”
Dr. Francis Collins’in açıklamaları ile yeniden alevlenen din-bilim ilişkisi tartışmalarını İslam açısından değerlendiren Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Suat Yıldırım da, pozitif bilimlerin her buluşunun Allah’ın varlığına yeni bir delil ortaya koyacağını bildirdi.
“Kur’an-ı Kerim, ihtiva ettiği müteşabih ayetlerle bütün asırlara hitap ediyor” diyen  Yıldırım, “Peygamber Efendimiz (sav)’in de bir hadis-i şerifinde ifade ettiği gibi; Kur’an’ın ilham ettiği orijinal manalar tükenmiyor. Her asırda yeni açılımlara vesile oluyor. Adeta bir tomurcuk gibi yeni şeyler bulunuyor, açılıyor” dedi. 

KUR’AN’DAKİ “DELİL” İFADESİ
Tefsir profesörü olan Yıldırım, Fussilet Sûresi’nde Cenab-ı Hakk’ın mealen, “Biz onlara (insanlara) varlığımızın, birliğimizin delillerini gerek dış dünyada gerek kendi öz varlıklarında göstereceğiz. Ta ki onlar, bu ilimdeki ilerlemeler sayesinde Kur’an’ın gerçeği anlatan, Allah katından gelen bir kitap olduğunu bilecekler” dediğini ifade etti. Prof. Yıldırım, şunları söyledi: 
“Bu ayet-i kerime, insanların her dönem Kur’an’ın hakkaniyetine birtakım deliller bulacaklarnı ortaya koyuyor. Modern zamanlarda bilimin ortaya koyduğu keşiflere ve buluşlara işaret eden birçok ayet-i kerime var.” 

700 AYET TABİAT İLİMLERİNEİŞARET EDİYOR
Kur’an ile bilimin çeliştiği ve Kur’an’ın pozitif ilimleri yok saydığı savının yalan ve iftiradan ibaret olduğunu vurgulayan Yıldırım, “Kur’an’da 700’den fazla ayet, tabiat ilimlerinin alanına giren konulara işaret ediyor. Çok ileriki dönemlerde anlaşılabilecek gerçekleri dile getiriyor. Bu hususta yazılmış birçok kitap var” dedi ve şu örneği anlattı:

KUR’AN, VAHIY ESERI..
“Fransız tıp doktoru Maurice Bucaille’in Kur’an ve Bilim kitabı... Bucaille, ‘Böyle bir kitabın (Kur’an-ı Kerim) değil 7. asırda, dünyanın mevcut durumunda bile bir insan tarafından yazılması mümkün değil’ diyor. Kur’an’ın ilminin insan alemini, beşer aklını aşan kainatın yaratıcısı tarafından bildirilen bir kitap olma durumunda olduğunu söylüyor. ‘İster istemez bunun vahiy eseri olduğunu kabul etmek durumundayız’ diyor.” (Vakit)

YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !