Bir ekonomik tetikçinin itiraflarına kulak verelim mi?
‘Made by USA’ tarzı ekonomik tetikçiliğin sadece İran Devriminde sert kayaya tosladığı anlaşılmaktadır. Gerçi Latin Amerika ülkelerinde de işleri kolay olmamıştır fakat Ekvador başkanı Roldo’nun bir uçak kazasında öldürülmesi (24 Mayıs 1981), ondan iki ay sonra Panama başkanı Omar Torrijos’nun yine bir uçak kazasında yok edilmesi gibi çakal müdahaleleriyle, zorluk çıkartan başkanlar, ‘kolaylık çıkartanlar’la değiştirilmiştir.
Kısaca tanıtımını yapmak istediğim kitap, yayınlandığında yer yerinden oynamış türden değil tabi. Ama daha gerçekçi, ayakları yere basan bir kitap olduğunu, okurken düşündürüyor.
1945 doğumlu Amerikalı yazar John Perkins, ilk başta Bir Ekonomik Tetikçinin Vicdanı adını verdiği kitabının ismini “Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları” diye değiştirmiş. (Trc. Murat Kayı, April Yay. 30. Bsk. İst-2019).
İtiraflara geçmeden önce, ‘ekonomik tetikçi’nin ne olduğuna kısaca bakmak gerekir.
John Perkins’in itirafına göre ekonomik tetikçi ya da tetikçilik, ABD’nin, işin içinde bizzat devlet vasfıyla yer almadan, hele de CIA gibi organlarını katmadan, dev şirketler vasıtasıyla ABD haricinde, yani Ortadoğu, Asya, Afrika ve Latin Amerika ülkelerinde ABD üst aklının tasarladığı, ekonomik tetikçilerin yürüttüğü ekonomik (ve siyasi) operasyonlardır. John Perkins olayı basitçe şu şekilde izah etmektedir: Sözü edilen coğrafyalarda özenle seçilen ülkeler birtakım çalışmalar neticesinde ne yapıp edip, o ülkenin hiçbir zaman ödeyemeyeceği, ödemesinin de arzu edilmediği miktarlarda (dolarla) borçlandırılmaktadır. Borcun gerçekten ödenemeyecek miktarda olması çok önemlidir, istenen de, ülkenin borcu ödemesi değil, ödememesidir.
Meselenin düğüm noktası şudur: Her biri ‘ekonomik tetikçilik’ ilmihalinin ana başlıkları olan ‘geri kalmış’, ‘az gelişmiş’ ya da ‘gelişmekte olan’ gibi kategorilere ayrıştırılan ülkelerin böyle devasa borçlar altına girmesi için, bu şekilde borçlanmayı ister hale getirilmesi gerekmektedir. Borçlanmayı istenilir kılacak ‘iştah şurubu’nu kimin içireceği anlaşılmıştır: Ekonomik tetikçiler. John Perkins onlardan biridir. Ekonomik tetikçilerin aciz kaldıkları/tıkandıkları durumlarda devreye, yol açan iş makineleri misali, ‘çakallar’ girmektedir. Çakallar deyince akla, İran Başbakanı Musaddık, bir uçak kazasında ya da başka esrarengiz kazalarda ölen devlet başkanları vs. gelmelidir. Çakalların da başarısız olduğu yerlerde iş, ölmek ve öldürmek üzere USA ordusuna düşmüştür; işgaller, talanlar, tecavüzler, nükleer silah aramalar vd.
John Perkins bu cümleden olarak Endonezya, Suudi Arabistan, İran, Irak, Afganistan, Ekvador, Kolombiya, Panama, Venezuela gibi ülkelere yaptığı başarılı ‘iş’ gezilerine dair itiraflarla doldurmuş kitabını.
Hedef, doların da gücünü kullanarak küresel bir imparatorluk kurmaktır. Bir ekonomik tetikçi olan John Perkins ABD resmî kurumlarından bir tek dolar bile ücret elde etmemiştir, maaşını tamamen, küresel çaptaki dev şirketlerden almıştır. Görünüşte o, kısa adı MAIN olan bir uluslararası danışmanlık firmasının elemanıdır. 1971’de başladığı işini on sene sürdürmüş, 1 Nisan 1980’de bırakmıştır. Perkins, şirketlerin gücünü ‘şirketokrasi’ sözcüğüyle izah etmektedir.
Ekonomik tetikçi John Perkins, Endonezya’nın Cava adasına, adanın elektrifikasyonunu yapmak için gitmiştir. Endonezya aynı zamanda komünizm faaliyetlerinin yoğun olduğu bir ülkedir. Endonezyalılara, komünizmin tariflere sığmaz kötülüğü anlatılmalı, ABD’nin ise Endonezyalıların müttefiki olduğu kabul ettirilmelidir; işe buradan başlanmalıdır.
Suudi Arabistan’da para aklama sistemini kurmak içinse, sokaklardaki çöpleri yedirerek temizlik işçisi gibi çalıştırılan keçiler yerine, son model çöp kamyonları satmak iyi bir başlangıç olacaktır. Tam da bir Suudî diplomat, “Kendine saygı duyan hiçbir Suudi çöp toplamaz” sözünü sarf etmişken. (1974).
Suudi krallığının petrol gelirinin milyarlarca dolara varan birleşik faizi, ET’nin Arabistan’ı modern endüstriyel bir güce çevirmek için harcanacaktır. Suudi Arabistan para aklama tezgahının önünde, mırın-kırın eden bir veliaht prens mi var? Amerikalı sarışın kadınlar Veliaht Prensin hizmetine amade kılınarak o pürüz de kolayca aşılabilmektedir.
‘Made by USA’ tarzı ekonomik tetikçiliğin sadece İran Devriminde sert kayaya tosladığı anlaşılmaktadır. Gerçi Latin Amerika ülkelerinde de işleri kolay olmamıştır fakat Ekvador başkanı Roldo’nun bir uçak kazasında öldürülmesi (24 Mayıs 1981), ondan iki ay sonra Panama başkanı Omar Torrijos’nun yine bir uçak kazasında yok edilmesi gibi çakal müdahaleleriyle, zorluk çıkartan başkanlar, ‘kolaylık çıkartanlar’la değiştirilmiştir.
ET itirafçısı diyor ki, Ekvador’a milyarlarca dolarlık kredi verdik. Otuz yıl içinde resmi yoksulluk oranı %50’den %70’e, işsizlik oranı %15’ten %70’e fırladı. Kamu borcu 240 milyon dolardan 16 milyar dolara yükseldi.
John Perkins, yaptığı işin vicdanını kanattığını ve bu yüzden istifa ettiğini söylemektedir. Tabi ki o bir vicdan muhasebesine girişmekle ABD öncülüğündeki küresel imparatorluğun işleri tökezlemiş değildir. Perkins kitabın sonlarına doğru “akbaba ve kartal kehaneti”ne değinmektedir. Akbaba ve kartal iki ayrı yolu simgelemektedir. Akbaba yüreği, sezgi ve mistik olanı, kartal ise aklı, mantığı ve maddi olanı temsil etmektedir. Kadim öngörü şuydu: 1490’larda bu iki yol birleşecek ve kartal akbabayı yok olmanın eşiğine getirecektir. O tarihten beş yüz yıl sonra yani 990’larda akbaba ile kartal yeniden birleşip, gökyüzünde ve aynı yolda beraberce uçmalarına fırsat tanıyacak yeni bir çağ başlayacaktır. Eğer akbaba ve kartal bu fırsatı değerlendirirlerse, o ana kadar görülmemiş sıra dışı bir kuşak yaratılacaktır.
(Mehmed Durmuş / Venhar Haber)