Bunun adı ulusalcı terör
Bazı siyasetçilerin ve sivil toplum örgütlerinin `vatan elden gidiyor` söylemleri `ulusalcı terör`ün hareket alanını genişletti. Rahip Santoro, Danıştay ve Dink suikastının ardından son hedef Malatya oldu.
Bunun adı "ulusalcı" terör
Malatya'da 5 gencin İncil dağıtan bir yayınevini basıp biri Alman üç kişiyi boğazlarını keserek öldürmesiyle birlikte "ulusalcı terör"e yeni bir halka eklendi. Saldırganların polisteki ilk ifadelerinde alışılagelen biçimde "vatan için yaptık" demesi, seçilen hedefler ve faillerin aynı yaşlarda olmaları son iki yılda art arda yaşanan Rahip Andrea Santoro cinayeti, Danıştay saldırısı ve Hrant Dink suikastıyla önemli benzerlikler gösteriyor.
Cinayetler serisi Trabzon'daki Santa Maria İtalyan Kilisesi'nin rahibi Andrea Santoro'nun 15 yaşındaki O.A tarafından 5 Şubat 2006'da öldürülmesiyle başladı. Santoro'nun öldürülme gerekçesinde "misyonerliği" ön plana çıkarken O.A da Malatya'daki misyoner cinayetine karışan gençler gibi maktullerle birlikte kilisedeki ayinlere katılmıştı.
ULUSALCILARIN İKİNCİ HEDEFİ
Türkiye, 17 Mayıs 2006'da Danıştay'a yönelik saldırıyla sarsıldı. Avukat Alparslan Arslan, Danıştay 2. Daire'nin üyelerine kurşun yağdırdı. Hakim Mustafa Yücel Özbilgin hayatını kaybederken Danıştay 2. Daire Başkanı Mustafa Birden ile diğer üye hakimler yaralandı. Tetikçi Alparslan Arslan, her ne kadar Danıştay saldırısını "kamusal alandaki türban yasağı" nedeniyle gereçekleştirdiğini söylese ve bu sebeple Anıtkabir'de "laiklik" temalı yürüyüşler yapılsa da soruşturmalar sonucunda Arslan'ın ulusalcı Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi Derneği (VKGB) ve bazı emekli askerlerle irtibatlı olduğu anlaşıldı.
YÖRÜKLERİ ÖRGÜTLEDİLER
Propagandalarının ana unsuru "gerçek Türkleri iktidara getirmek" olan VKGB, PKK'nın Türkiye'nin tamamına gözünü diktiği ve Anadolu'nun yabancılar tarafından parayla satın alındığı ve misyonerlerin cirit attığı argümanlarıyla kısa sürede örgütleniyordu. İlk dönemlerinde birçok emekli askerin ve ulusalcı simanın destek verdiği VKGB'nin Mersin'de 'ırkçı' bir yapılanmaya gittiği ve Yörük köylerini Kürtlere karşı kışkırtmaya çalıştığı da ortaya çıktı.
TRABZON'A ÖZEL MİSYON
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink, 19 Ocak 2007'de saat 14.15 sıralarında Halaskargazi Caddesi üzerinde bulunan Agos gazetesinin önünde 17 yaşındaki O.S'nin silahlı saldırısı sonucunda hayatını kaybetti.
Başta bazı emekli askerler, akademisyenler, siyasetçiler ve gazeteciler olmak üzere Türkiye'nin tanınmış tüm ulusalcılarının şehirdeki toplantıların, programların ve her türlü etkinliğinin vazgeçilmez konukları olduğu ortaya çıktı. Trabzon'u üs edinen ulusalcı liderler, yerel basına yaptıkları açıklamalarda "Kente özel bir önem atfettiklerini" ifade etmekten de kaçınmıyorlardı. Argümanlar benzerdi: "PKK Trabzon'u ele geçirmeye çalışıyor", "Öğrenciler Yunanistan'a götürülüyor, Yunanların desteğiyle burada bir Pontus devleti kurulacak" ve "Mossad Trabzon'da cirit atıyor, onbinlerce işsiz İsrail'e götürülüyor."
O.S'yle birlikte azmettirici olarak yakalanan Yasin Hayal ve 'büyük abi' Erhan Tuncel'in ilişkileri ise suikastın derinliğini gözler önüne serdi.
SİLAH ÜZERİNE YEMİN
Özellikle milliyetçi gençler üzerinde etkili olan "vatanı kurtarma" söylemini kullanan grupların nasıl örgütlendiği ise Kuvayı Milliye Derneği'nin Başkanı emekli albay Fikri Karadağ'ın silah üzerine ettirdiği yemin ile ortaya çıktı. Fikri Karadağ'ın üyelerine silah üzerine "soyunda dönme olmayan Türk oğlu Türküm ben" şeklinde ettirdiği yemini kamuoyu Yeni Şafak'tan öğrendi. Türkiye'yi şok eden haber üzerine İstanbul Valiliği dernekle ilgili savcılığa suç duyurusunda bulundu. Ancak herhangi bir işlem yapılmadı.
RAHŞAN ECEVİT: DİN ELDEN GİDİYOR
DSP Genel Başkan Yardımcısı Rahşan Ecevit diğer tüm ulusalcılar gibi AB'yle birlikte dinin elden gittiğini belirterek, "Yabancıların toprak alımıyla birlikte misyonerlik faaliyetleri arttı. Türkiye'yi bölmenin bir yolu da vatandaşların dinlerini değiştirmelerini teşvik etmekten geçer" şeklinde açıklamalar yaptı.
301. MADDEYİ KULLANDILAR
Sayıları gün geçtikçe artan ulusalcı siteler de gençleri hem misyonerlik, hem de azınlıklar aleyhine kışkırtıyorlar. Bir dönem önemli makamları işgal eden kişilerin yazı yazdığı ulusalcı gazeteler cinayetleri sorgulamak yerine kurbanları ve cinayetleri protesto edenleri suçladı. Dink'in yargılandığı 301. madde de ulusalcı politikanın önemli propaganda malzemelerinden biri oldu.
Kaynak:Yeni Şafak