Ahmet TAHAOĞLU
10 Ocak 2019
CAHİLİYYEDEN RAHATSIZ OLURSAK, EBU CEHİLLER RAHAT EDEMEZ
Abdullah oğlu Muhammed'i Hira'ya çeken nedenler üzerinde bir analiz katkısı olması sadedinde, nerden başlamalısorusuna bir cevap olması ümidiyle; henüz Vahiy ile tanışmamış olan Abdullah oğlu Muhammed ve Hira...Bu buluşma öncesi O'nu bu sürece taşıyan rahatsız eden şeyler nelerdi.Mekke'den neden bir süreliğine de olsa ayrılıyor neyi tefekkür ediyordu. En sevdiği şehir olan kendi doğduğu ve büyüdüğü Mekke'den O'nu uzaklaştırıp Hira'ya çeken ana sebepler üzerine biraz düşünülmesi gerekmektedir. Zira vahiy ile tanışmadan önce her bir insanın bir Hirası olmalıdır.Muhammed'i Hira'ya çeken cahiliyye toplumundaki ahlaksızlıklardan, hukuksuzluklardan ve her türlü çirkinliklerden, insani olmayan tüm tutum ve davranışlardan,güçlünün güçsüzü ezdiği, zorba şahıs ve kurumlardan rahatsızlık duyan yönünün iyi bilinmesi gerekli bir temel taşıdır. Dolayısıyla her insanın başlaması gerektiği bu nokta unutulmamalıdır.Gençliğinde katıldığı Hilful Fudul (Erdemliler ittifakı )hareketine dönük ve İslamla müşerref olduktan sonra kendisine o dönemin ve o dönemde yaşanılanlar hakkında gelen sorulara karşı Peygamber (S. A. S) , bu cemiyet hakkında nübüvvetten sonra şöyle buyurdular:“Abdullâh bin Cüd’ân’ın evinde amcalarımla birlikte, Hılfü’l-Fudûl’de hazır bulundum. O meclisten o kadar memnun oldum ki, ona bedel bana kızıl develer (yâni en kıymetli dünyâ metâı) verilse, o kadar sevinmezdim. O antlaşmaya şimdi de çağrılsam, yine icâbet ederim.” (İbn-i Kesîr, el-Bidâye, II, 295)Hilful fudul (Erdemliler ittifakı );580'li yıllarda Arap kabileleri arasında süregelen savaşlar sonucunda ortaya çıkan anarşi ortamında, can ve mal güvenliğinin sağlanması, zayıf ve güçsüzlerin korunması, zulmün önlenmesi gibi amaçlarla, toplumda sözü geçen, saygın ve iyi niyetli kişilerin önderliğinde kurulan ve Muhammed'in de bir ara toplantılarına katıldığı barış cemiyeti...Peygamberimizin belirttiği bu cemiyet“kim olursa olsun, Mekke’de zulme uğramış kimselerin hakkını geri alıncaya kadar, zâlime karşı mazlûmu müdâfaa etmek” üzere ahitleştiler. Denizlerde, bir kıl parçasını ıslatacak kadar su bulundukça, Hirâ ve Sebîr Dağları yerlerinde durdukça ahitlerine bağlı kalacaklarına yemin ettiler.Bu vakıa O'nun o toplumdaki rahatsızlıklarına işaret etmiyormu?Bu konu cahiliyyenin Zulüm ve haksızlıklarından rahatsızlık duyma ilkesini gündemimize almaya yetmiyormu?Cahili toplumun inanç ve yaşayış tarzı O'na göre değildi.Bu O'nu rahatsız ediyordu.Bu başlangıç ve bu düşünce yapısı olmadığı için ne yazık ki kendini İslam'a Nispet eden tüm Müslümanlarca bu eksik kalan, İslam binasının en temelinde bir hareket noktası olan bu temel şey ne yazık ki ıskalanıyor. Bu basamak ve bu basamağın hakkı verilmeden diğer basamaklara da tabiki geçilememektedir.Ne yazık ki bu temel kaide Müslümanın zihni alt yapısında oturmamış olduğundan vahiy ile bir bütünlük sağlanamıyor. Nebevi hareket metodu Bu yüzden sekteye uğratılıyor. Kendini İslam'a Nispet eden, kendini Tevhide Nispet eden, kendini Nebevi hareket metoduna Nispet eden tüm Müslümanlar şunu iyi bilmelidir ki bu başlangıç noktası iyice aşılamadan diğer noktalarda başarı sağlanamıyor.Aramızda tekrar edip durduğumuz bir ilke olan cahiliyyenin tüm şahıs ve kurumlarını Reddetmedikçe araya kırmızı bir çizgi koymadıkça cahiliyyeden ayrılmadıkça Nebevi hareket metodu uygulanamaz ilkesi... Bu ilkeden daha önemlisi bu noktanın yakalanabilmesi için cahiliyyenin İslama aykırı herşeyinden rahatsız olma, nefret etme, benimsememe, cahiliyye boyasıyla boyanma ahmaklığından soyutlanma, cahiliyyenin sunduğu nimet, fırsat, konfor ve daha çokça sayılabilecek imkanlarından zararlı olanlarının farkına varma uzak durma haz duymama, keyfini sürme mantığından artık vazgeçme ilkesidir.Öyle bir coğrafyadayızki cehaletin biri bin parça...Cahiliyyeden ne ararsan fazlasıyla var... Haksızlıklar, zulümler, anarşi, kaos, haksız kazanç sağlayan şahıs ve kurumlar yanı sıra işlevseldurumda altmışdört genelevi, otuz bine yakın hayatı kararmış "hayat kadını" , onbinlerce içkihane ve puthane,gayri İslami kanun yapan kurumlar, neredeyse her köşe başında bir faiz kurumu, her türden fuhşiyat, ahlaksızlık, gasp, adam kaçırma, yeni doğmuş bebeklere varacak kadar hunharca tecavüzler,toplumu ifsad eden yarı açık neredeyse çıplak dolaşan insanlar... Kısacası Allah (c. c) neyi haram kıldıysa arlanmadan, usanmadan, pişmanlık duymadan pervasızca işlenen günahlar dört bir tarafımızı sarmış sarmalamış durumda.. Dahası bu bataklık içine yavaş yavaş herkesi çekmekte...Bunlardan rahatsız mıyız?..Bundan rahatsız değilsek...Tam da bunda bir rahatsızlık var.Bu bizi rahatsız etmeli uyutmamalı rahata alıştırmamalı ve bu rahatsızlıklarımızdan çevremizdekileride bunlardan rahatsız olmaları konusunda aydınlatmak için çaba sarfetmeliyiz.Bu ilk durak... Buradan binersin Hira bisikletine... Buranın hakkını vererek pedal çevirdikçe Hiraya varırsın. Hiranın hakkını verincede İlk vahiy İkra ile başlayan bir durak karşılar seni... İslam uçağındaki koltukta başlar gerçek seyahatin...Cahiliyyeden ben rahatsız olursam, sen rahatsız olursan, Ebu Cehiller rahat olamayacaklar. Onları rahatsız etmek ümidiyle...