Züleyha KOCAMAN
ÇOCUKLARDA SORUNLAR ve ÇÖZÜMLER
ÇOCUKLARDA SORUNLAR ve ÇÖZÜMLER
Genellikle bütün annelerin şikayet ettiği en önemli konu çocuğunun iştahsız olmasıdır. İştahsızlık ailenin ruhsal baskısına ya da fizyolojik rahatsızlıklara dayanır. Çocuğumuzda fizyolojik bir rahatsızlık varsa, bu iştahsızlığa sebep olabilir. Bunun için tedaviye ihtiyaç vardır. Ailenin ruhsal baskısı ise yemek konusunda aşırı ısrarcı olmak ve sürekli yemekten bahsetmekle olur. Yemek saatlerinin düzensiz olması, kardeş kıskançlığı, yemek konusunda ödül ve cezaya başvurmak gibi sebepler iştahsızlığı artırır.
Bu sorunla karşılaşmamak için yemek öğünlerini düzenli tutmalı, yemek yerken sevgi ve ilgi göstermeli, yemek konusunda ısrarcı olunmamalı, kardeş kıskançlığına ortam hazırlanmamalı, abur-cubur olarak nitelendirilen iştah bozucu yiyeceklerden uzak tutulmalıdır. Aynı zamanda çocuğun açık havada gezdirilmesi de iştahın açılmasına faydalı olur. Ebeveynden ilgi ve sevgi görmeyen çocuk yemek yemek istemez. Çocuklar yemekte de anne ve babadan sevgi ve ilgi görmek ister. En önemlisi de, çocuğumuzu yiyeceklerle olduğu gibi, güzel sözlerle de beslemeliyiz.
Çocuğa şiddet uygulamak ve aşağılayıcı sözler söylemek doğru değildir. Şiddet ve aşağılayıcı sözler söylemek, çocuğun içinde hiç kapanmayacak yaralar açmaktadır.
Çocuğumuz bir hata yaptığında onu en sevdiği şeyden mahrum bırakmamalıyız. Sadece olumsuz davranışıyla ilgili cezalar vermeliyiz. Mesela evde top oynayıp vazoyu kıran çocuğa parka gitmeyi yasaklamak gibi bir ceza değil de topu elinden alıp bir süre top oynamaktan alıkoymak ya da harçlıklarını biriktirerek vazonun aynısını almasını istemek gibi cezalar verebiliriz. Olumsuz davranışının zararını çocuğa yaşatarak davranışını olumluya çevirebiliriz.
Çocuğumuz kardeşine şiddet uyguladığında “ Bunu o sana yapsaydı ne hissederdin” diyerek empati kurmayı öğretmeliyiz. Empatiyi öğrenen çocuk, olumsuz davranışlarını yapmadan önce “Annem-babam ya da kardeşim ne hissediyordur” diye düşünerek hareket etmeyi öğrenir.
Anne-baba çocukları arasında ayrım yaptığında ve küçük çocuğu büyük çocuğuna karşı korumaya çalıştığında kıskançlıklarda artış ortaya çıkar. Kardeşlerin birbirini kıskanmaması mümkün değildir. Çünkü çocuklar anne ve babanın sevgisini kazanmak için diğer kardeşleriyle yarışırlar. Büyük çocuğun küçüğünü rakip görmesine sebep olan bizim davranışlarımızdır. Çocuklarımızı “Bak kardeşin nasıl ders çalışıyor, ama sen hiç ders çalışmıyorsun. Bak kardeşin nasıl uslu duruyor, sen hep yaramazlık yapıyorsun” diyerek eleştirisek birbirlerine düşman olurlar.
Çocuklarımıza olan sevgimizi eşit tutmak ve onlara eşit şekilde davranmak hem kardeşler arasındaki kıskançlığı azaltacaktır, hem de kıskançlıktan kaynaklanan davranış bozukluklarını ortadan kaldıracaktır.
Hz. Peygamber (a. s.), çocuklara ilgisiz kalmamış, onlar ağladığında susturmaya çalışmış, onlarla oyunlar oynamış, bazen devesine bindirmiş, bazen omuzuna almış, yetimleri sevindirmiş, onların başını okşamış, rastladığında onlara selam vermiş, hal ve hatırlarını sormuş, onlarla şakalaşmış, hastalıklarında ziyaretlerine gitmiş ve onlara en güzel örnek ve şefkatli bir büyük olmuştur.
Rasullullah’ın çocuklarla ilişkilerinin tamamının temelinde, onların geleceğin mimarı oluşlarının önemli bir rolü vardır. Bu konuyla ilgili hadis kitaplarında pek çok misal vardır. Size bir kaçını aktarmak istiyorum:
Çocukluğundan itibaren on yıl boyunca Hz. Peygamber’in yanında kalan Enes (r.a.), O’nu şöyle tarif eder:
“Ailesine karşı Hz. Peygamber’den daha düşkün olan hiç kimseyi görmedim. Oğlu İbrahim’in, Medine’nin biraz kenarında oturan süt annesi vardı. Süt annenin kocası demirciydi. Bizimle birlikte oraya gider, demircinin dumanlarıyla dolmuş eve girer, çocuğunu kucaklar, öper, koklar, bir müddet yanında kaldıktan sonra tekrar Medine’ye dönerdi.” (Buhari,Müslim)
Torunları Hasan ve Hüseyin’i kucağına almış öperken, Akra bin Habis bunu yadırgamış ve “Benim on çocuğum var, hiçbirini öpmedim” demiştir. Bunun üzerine Hz. Peygamber:
“Şefkatli olamayana merhamet edilmez” cevabını vermiştir. (Buhari, Tirmizi, Ebu Davud)
Çocuğun yaramazlıklarına da tahammül edilmesini öğütleyen Hz. Peygamber, “Çocuğun küçüklüğündeki yaramazlığı, büyüdüğü zaman aklının çok olacağının işaretidir” buyurmuşlardır.
Hz. Peygamber her hususta olduğu gibi çocuk terbiyesinde de bize başlı başına bir örnektir. O’nun hayatını rehber edindiğimizde çevremize ve neslimize bin bir türlü fayda sağlayacağız.