Şükrü HÜSEYİNOĞLU

10 Ekim 2009

ÇÖP İŞÇİSİNİN ÖLÜMÜ

Önceki gün medyada acı bir haber yer aldı. Acı fakat bu coğrafya için sıradan bir haber… Zaten medya da haberi öyle gördü, herhangi bir ölüm vakası olarak… Oysa bu coğrafyada politik farklılıkların ne kadar sanal olduğunu, farklı politik aktörlerin zulüm, sömürü ve ekonomik rant söz konusu olunca nasıl aynı çizgide buluştuklarını ve bu buluşmanın nasıl yoksulu daha da yoksullaştıran, zenginin ise servetine servet katan bir zalim çarkı var kıldığını bir kere daha acı şekilde karşımıza çıkaran bir ölümün haberiydi…

 

Medyanın herhangi bir kaza ve ölüm haberi olarak verip geçtiği olay şuydu: Çankaya Belediyesi adına temizlik işlerini yürüten özel bir firmada çalışan 35 yaşındaki Salih İmal, Konrad Adenauer Caddesi 549. Sokak kavşağındaki yol kenarında bulunan atıkları, Gürbüz Ş. idaresindeki çöp kamyonuna doldurup kamyonun arka kısmına çıkmış, bu sırada kamyon geri manevra yaparken, dengesini kaybeden Salih İmal düşerek kamyonun altına girmişti. Yanındaki mesai arkadaşı kamyon şoförünü uyarıp durmasını sağlasa da, tonlarca ağırlığındaki kamyonun altından Salih İmal’in ancak cansız bedeni çıkarılabilmişti.

 

Salih İmal’den medyada “çöp işçisi” olarak söz edildi. Peki kimdir bu ülkede çöp işçisi?

 

Daha önceleri belediye kadrolarında istihdam edilirken, yanılmıyorsam 1994 yılı sonrası Refah Partili belediyeler tarafından, şehirlerde çöp dağlarının oluşmasına yol açan grevlere karşı çözüm adına başlatılan taşeron firma uygulamasıyla belediye kadrolarından çıkarılan ve bu firmaların “insafına” terk edilen, değer verilmeyen, ezilen, emeği sömürülen, sırtından servetler devşirilen şehir emekçisi.

 

İşte Salih İmal, emeği sömürülen ve sırtından servet devşirilen bu çöp işçilerinden biriydi. Ölüm haberini veren medya organları, haber içinde anekdot olarak, Salih İmal’in yaşadığı ekonomik sorunlardan söz ettiler. Evli ve üç çocuk babası olan Salih İmal’in 4 yıldır asgari ücretle çalıştığını ve geçim sıkıntısından dolayı kredi kartı borçlarının 20 bin lirayı bulduğunu yazdılar. Salih İmal’in, bir süre önce 300’den fazla arkadaşı işten çıkarıldığı için son zamanlarda işsiz kalma korkusu yaşadığını da…

 

Salih İmal’in bu acı ölümü, kayıtlara kaza sonucu gerçekleşen sıradan bir ölüm vakası olarak geçti. Medya da olayı bu minvalde gördü: Çankaya’da çöp kamyonunun altında kalan çöp işçisi hayatını kaybetti… Geride gözü yaşlı bir eş ve 3 çocuk bıraktı… Hepsi bu.

 

Kimse Salih İmal’in bu acı ölümü vesilesiyle çöp işçilerinin maruz kaldığı insanlık dışı sömürüyü, emek istismarını konu bile etmedi. Oysa gece gündüz çöp yığınlarıyla boğuşmasına rağmen asgari ücrete ve dolayısıyla da borç batağına mahkûm edilen Salih İmal ve diğer çöp işçilerinin yaşadıkları, bu coğrafyadaki politik kamplaşmaların ne kadar sanal, sahici olmaktan ne kadar uzak olduğunu kanıtlamaya yeter de artar bile.

 

Baksanıza, isminde “Adalet” kavramına yer veren AKP’ye bağlı belediyeler ile “Halk” mefhumunu bayraklaştıran CHP’ye bağlı belediyeler, çöp işçilerini asgari ücrete mahkûm ederek onların sırtından yandaş şirketleri beslemek konusunda nasıl da aynı düzlemde buluşuyorlar!

 

Lice’de asker mühimmatıyla katledilen Ceylan için gösterilen takdire şayan duyarlılığın bir benzerini niçin belediye-taşeron firma tezgâhında emeği sömürülen, yoksulluğa ve borç batağına mahkûm edilen ve iş güvenliğinden bile mahrum edilerek hayat ile ölüm arasında ayağının kayması kadar ince bir çizgiyle baş başa bırakılan Salih İmal’den esirgiyoruz?    

 

Geçtiğimiz günlerde, tanınmış İslam fıkıhçısı Yusuf el Karadavi'nin "Cihad Fıkhı" adlı yeni bir kitabının haberi yer aldı çeşitli yayın organlarında. Kitabın tanıtımı kapsamında Karadavi’den aktarılan şu cümle çok önemli: "Cihad; işsize iş bulmak, aç olanı doyurmak, evsizi ev sahibi yapmak ve hastaları tedavi etmektir."

 

Evet, emekleri belediyeler tarafından yandaş şirketlere peşkeş çekilen ve iş güvenliğinden mahrum edilerek hayatları hiçe sayılan çöp işçilerinin maruz kaldığı zulme karşı durmak başta Müslümanlar olmak üzere vicdan sahibi herkesin üzerine vazifedir. Salih İmal’i yoksulluğa mahkûm eden ve iş güvenliğinden mahrum ederek sonunda ölüme götüren bu belediye-taşeron firma tezgâhına karşı seslerimizi yükseltmemiz İslami bir yükümlülüktür.