Çorumlu Müslümanlardan Çin zulmüne protesto
Çin’in Doğu Türkistan’da uygulamış olduğu vahşet Özgür-Der Çorum Şb. ve İlke-Der tarafından Merkez PTT önünde protesto edildi.
Çin’in Doğu Türkistan’da uygulamış olduğu vahşet Özgür-Der Çorum Şb. ve İlke-Der tarafından Merkez PTT önünde protesto edildi.
“Çin Vahşetine Karşı Doğu Türkistan Halkının Yanındayız! “ yazılı pankart açan Müslümanlar, ayrıca; “Zulüm Çin’de de Olsa Sessiz Kalma”, “Ne Çin’in Malı, Ne de Aşağılık Zulmü”,”Çin’li Diplomatlar Sınır Dışı Edilsin”,”İşgal Edilmiş Topraklar, Doğu Türkistan, Filistin, Irak, Afganistan, Çeçenistan”, “Made In Chına”, Made In P.R.C.” yazılı dövizler taşıdılar.
Özgür-Der Çorum Şb.Ynt.Krl.Üyesi Murat İslam’ın okuduğu basın açıklamasında; Zulüm aşağılık yüzünü bir Bosna’da, bir Irak’ta, bir Çeçenistan’da, bir Filistin’de ve şimdide Doğu Türkistan’da gösterdiğinin dile getirdi ve Doğu Türkistan tarihi süreci hakkında bilgi verdi.
Kapitalizmin en azılı canavarı olan Çin’in kendi halkını köleleştirdiği gibi, Doğu Türkistan halkını da köleleştirdiğini ifade ederek basın açıklamasına devam eden Murat İslam; uyguladığı politikalar hakkında ve son yaşanan vahşeti gözler önüne sermeye çalıştı.
Açıklamada son olarak, zalimlerle menfaate dayalı ilişkiler kuran yöneticilerin, söylemden öteye gitmeyen açıklamaları hatırlatılarak, daha gerçekçi tepkilerin verilmesi ve diplomatik ve ekonomik ilişkilerin iptal edilmesi gerektiği belirtildi.
Kapitalist ve emperyalist güçlerin masumların üzerinden hesaplar yapmasına, tüm Müslüman coğrafyalarında devam eden işgallerin ve katliamlara duyarsız olunamayacağı ve onların acısının acımız, dertlerinin derdimiz olduğu hatırlatıldı.
Basın açıklaması süresince “ Müslüman Zulme Sessiz Kalma”,”Kahrolsun Zalim Çin Emperyalizmi”,”Ne Çin’in Malı, Ne Aşağılık Zulmü” sloganları atıldı ve tekbirler getirildi. İlke-Der Başkanı Selim Özkabakçı’nın yaptırdığı duanın ardından basın açıklaması sona erdi.
-
HUSEYIN SASMAZ 16-07-2009 21:24
"İmâm (Halîfe) ancak bir kalkandır, onun arkasında savaşılır ve onunla korunulur." 05.07.2009'da Doğu Türkistan'ın merkezi konumundaki Urumçi'de baş gösteren olaylarda vahşi Çin yönetimi tarafından 184 kişinin öldürüldüğü 1680 civarında yaralının olduğu ve 1434 kişinin de gözaltına alındığı duyuruldu. Gayri resmi rakamlara göre ise 800'ü aşkın Müslüman Uygur'un katledildiği belirtilmektedir. 1949 yılından beri Çin işgali altındaki bölgede Müslüman Uygur halkı Çin'in demir ve ateş yönetimi nedeniyle zaten gün yüzü görmüş değildir. Son çıkan olayları da, 26.06.2009'da Müslüman Uygurların çalıştığı fabrikalardaki yatakhaneler basılarak 300 civarında Müslümanın katledilmesi, binlercesinin yaralanması, öteden beri Müslüman kızlara tacizde bulunulması gibi iğrenç hadiselere yönelik protesto gösterilerine kâfir Çin yönetiminin yine Müslümanları katlederek cevap vermesinin tetiklediği yansıyan haberler arasındadır. 2005 yılında tıpkı Özbekistan'ın cani ve kâfir yöneticisi Kerimov'un Andican katliamını gizlemeye çalıştığı gibi Kâfir Çin yönetimi de bölgede yaptığı katliamı gizlemeye çalışmaktadır. Olaylarla ilgili Başbakan Erdoğan'ın bildik ve bir o kadarda kapalı açıklamaları şöyleydi; "Günlerdir devam eden olayları büyük bir kaygıyla, endişe ve üzüntüyle takip ediyoruz.""Beklentimiz, vahşet boyutuna ulaşan bu olayların ivedi olarak son bulması, sağ duyunun hakim olması, sorumluların hesap vermesidir. Çinli yetkililerin, olayın sorumlularını tespit etmesi ve adalet mekanizmasını tüm insanlığın vicdanını rahatlatacak şekilde işletmesi büyük önem taşımaktadır." Bu sözlerden olayların sorumlusu olarak kim ya da kimlerin kastedildiği anlaşılmamaktadır. G-8 zirvesi için İtalya'ya geçtiği sırada şu açıklamada bulundu: "Dünya liderleriyle görüşeceğim. Böyle bir vahşete sessiz kalmamız mümkün değil." Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da Doğu Türkistan'da yaşananlarla ilgili olarak "Kayıtsız kalmamız söz konusu olamaz." dedi. Öte yandan Doğu Türkistan'da Müslümanların hunharca katledilmesi meselesi, kafir ABD tarafından "Uygurların Anası" namıyla yıldızı parlatılan yılan bakışlı Condolizza Rice tarafından ABD'ye götürülen Rabia Kadir'in Türkiye'den vize alması meselesi haline getirildi. Hizb-ut Tahrir/Türkiye Vilayeti Resmi Sözcüsü Sayın Yılmaz Çelik konu hakkında şu değerlendirmeyi yaptı: "Doğu Türkistan gibi diğer İslami beldelerde akıtılan Müslüman kanlarına gösterilen tepkilerde olduğu gibi başta Amerikan Kültürü Partisi (AKP) hükümeti Başbakanı Erdoğan olmak üzere Müslümanların başındaki diğer yöneticilerin timsah gözyaşı döktüklerini, diplomatik kanallarla olayların yatıştırılmaya çalışıldığı yolundaki cılız açıklamalarını, 08.07.2009'da R. Erdoğan'ın Türkiye'nin geçici Güvenlik Konseyi üyeliği vesilesiyle konuyu BM Güvenlik Konseyine taşıyacağına dair açıklamasını, Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün'den Çin mallarına boykot naralarını duyduk, izledik. Ancak bu hain liderler gözünde akıtılan Müslüman kanının değeri olmadığı için savaş açmak şöyle dursun basit bir fiil olarak bile ne diplomatik ilişkileri iptal ettiklerini ne de ticari ilişkileri sonlandırdıklarını görmedik. Maalesef Doğu Türkistan konusu da Müslümanların duygularına hitap edilip, öfkeler yatıştırılarak soğumaya bırakılacak ve unutulup gidecektir." "Asıl sorun ise Müslümanların kalkanı vasfındaki Raşid bir Halifenin olmamasıdır. Bu nedenle İslami beldelerde Müslümanların kanı akıtılmakta, canları heder edilmekte malları yağmalanmakta ırzları kirletilmektedir. Allah'ın izniyle çok yakında kurulacak İkinci Raşidi Hilafet ile Müslümanlar felah bulacak, ABD'den başkasına yaramayan uluslararası kanun zırvalarına bakmadan, İslam orduları seferber olacak akıtılan Müslüman kanlarının hesabını soracaktır." Yılmaz Çelik حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Resmî Sözcüsü Türkiye Vilâyeti Adres: Kâzım Karabekir Caddesi, Öğün İşhanı No: 40/71 İskitler / Ankara Telefon: +90 312 311 61 13 Web: www.turkiyevilayeti.org E-mail: [email protected] / [email protected] www.hizb-ut-tahrir.org | www.hizb-ut-tahrir.info | www.hizb-ut-tahrir.info/info/turkish.php