28-10-2007 23:30

Cumhuriyet rejiminin ilkleri: İlk heykel, ilk balo!

Başta Ankara ve İstanbul`da düzenlenen cumhuriyet baloları sonra bütün taşra vilayetlerinde zorunlu olarak düzenlenmeye başlandı. Çünkü rejime göre balo bir çağdaşlaşma göstergesiydi.

Cumhuriyet rejiminin ilkleri: İlk heykel, ilk balo!

İlk heykel

Cumhuriyet döneminde ilk heykel, daha doğrusu Atatürk heykeli çalışması 1925 yılında Konya'da başlamıştı. Ancak İstanbul Belediyesi elini çabuk tutmuş ve 3 Ekim 1926'da Heinrich Krippel'e yaptırdığı Sarayburnu Atatürk Heykeli'ni törenle açmıştı. Konya Belediyesi ise heykeli ancak 29 Ekim'e yetiştirebilmişti. Devrin ünlü yazarı Ahmet Haşim, Gurabahane-i Laklahan isimli kitabında, Sarayburnu Heykeli ile ilgili olarak heykeltıraş Krippel'e, Atatürk'ü “İsveç'li jimnastikçi Müller'e benzettiği ve genel havasında da bir gayri tabiilik yansıttığı” şeklinde eleştiriler yöneltmişti.

İlk balo

Türk halkı vals yapmayı cumhuriyet balolarında emirle öğrendi. Şimdi sayısı azaldı ama vaktiyle smokin kuşanmış memurların, tayyörlü, fırfırlı eşleriyle süzüldüğü, pistte askılı kısa pantolon giymiş kepçe kulaklı oğlan çocuklarının koşuşturduğu balolar düzenlenirdi sık sık. Başta Ankara ve İstanbul'da düzenlenen cumhuriyet baloları sonra bütün taşra vilayetlerinde zorunlu olarak düzenlenmeye başlandı. Çünkü rejime göre balo bir çağdaşlaşma göstergesiydi.

Cumhuriyetin ilk balosu 1925 yılında İzmir'de yapılmıştı. Ancak bu baloya hiç bir kadın iştirak etmemişti. Kadınlı erkekli eğlencelere pek sıcak bakmayan askeri ve mülki erkan, “gavur icadı bir eğlenceye” eşini getirmeyi uygun görmemişti anlaşılan. Nitekim ilk baloyu anlatan Şevket Süreyya Aydemir kadınsız balonun hiç de eğlenceli olmadığından şikayet ederek, “Balo değil sanki bir mevlitti” diye yazmıştı.

Ankara'da kadınların da katıldığı ilk balo Atatürk tarafından Orman Çiftliği'nde düzenlendi. Bu sefer iş sıkı tutulmuş, baloya katılacak devlet ricaline eşlerini getirmeleri şart koşulmuştu. Ancak tüm uyarılara rağmen sadece üç konuk eşleriyle gelmişti. Yakup Kadri, Ralih Rıfkı ve Ruşen Eşref.

Gazi Paşa kapıda davetlileri karşılarken Yakup Kadri'nin eşi Leman Hanım baloda kendilerinden başka bayan olmamasından yakındı: "Paşam, bu inkılâbın kurbanları yalnız biz miyiz? Hani yaver beylerin, mebus beylerin, vekil beylerin hanımları.” Bu yakınma üzerine organizatörlerin aklına parlak bir fikir geldi. Salonda 'cins-i latif' görünsün diye, Ankara'nın Fresko barından birkaç “artist” kadın getirilerek salona alındı.

Ancak getirilen kadınların mesleği diğer bürokrat eşlerini rahatsız edince işin skandala dönüşeceği anlaşıldı ve misafir hanımlar derhal balodan uzaklaştırıldı.

Bu bela savıldıktan sonra sıra vals yapmaya gelmişti. Ancak uğursuzluklar devlet ricalinin peşini bırakmıyordu. İlk dans Gazi Paşa'yla Falih Rıfkı'nın eşi Şefika Hanım'ındı. Çift, sabunla cilalanmış pistte dönerken, birden bire yere yığıldılar. Ertesi gün yayınlanan gazetelerde ise çiftlikte verilen muhteşem baloda kadınlı erkekli bir grubun neşe içinde eğlendiği yazıldı.

Akademik araştırmalara bile konu olan ve sonraki yıllarda da çeşitlenerek süren bu aksiklikler, devlet büyüklerini yıldırmamış ertesi yıldan itibarın cumhuriyet balolarının nasıl düzenleneceği bir talimatnameyle tüm yurda duyurulmuştu. Bugün fraklı papyonlu beylerin ellerinde küçük Türk bayraklarını salladığı cumhuriyet balolarına gelinceye kadar balo Anadolu eşrafı için bir işkenceye dönüşmüştü. Kadın erkekli köylüler ilçelerinden alındığı gibi doğruca vilayette düzenlenen balolara taşındı. Yazılanlara bakılırsa bu balolardaki manzara görülmeye değerdi. Frakla gittiği baloda mesini gömleğinin içine sokup gizleyen taşra esnafları, heyecandan kaskatı kesilmiş eşleriyle birkaç kez pistte döndükten sonra rugan ayakkabılarını kimselere göstermeden çıkarıp meslerini giyen kaymakamlar, her baloda mutlaka hastalanan ve baloya katılamayan vali ve kaymakam eşleri bu batılı eğlenceye alışmak zorunda kaldı. (Yeni Şafak)

YORUMLAR
  • Buket canipek   11-07-2019 16:38

    Gerçekleri kabul etmek ne kadar ağır geliyor. ve hemen yalanlaniyor. bunlar gerçekler .

  • bir şair   06-05-2008 23:55

    her olayı ve yaşanan tarihi gerçekleri kendinize göre nasıl da yalanlara saröalayıp anlatıyorsunuz sizi tebrik etmeden edemiyeceğim.Ne kadar müslüman olduğunuz - ki onu Allah bilir - yalan haberlerinizden belli oluyor. eğer bu tür haberler yapmak sizi tatmin ediyorsa hiç durmayın.çünkü bu tür hakaretler yalnız sizin seviyenizi belirten davranşlar...