28-12-2009 11:11

Darfur`un yarısı hafız

6 milyon insanın yaşadığı Darfur, petrol, uranyum, bakır ve benzeri önemli yeraltı doğal zenginliklere sahip. 1821 yılında Osmanlı’ya bağlandı. Çok dindar olan Darfur`da insanların yarısından fazlasının hafız olduğu biliniyor. Yani bölgede Hıristiyan aslında yok ve bu mücadelenin Müslüman-Hıristiyan bir temeli de yok. Bölgenin % 60’ı Arap ve % 40’ı Afrika orijinli olmak üzere tamamı Müslüman.

Darfur`un yarısı hafız

Sudan Devlet Başkanı Ömer El Beşir’e yönelik ithamların haklılık payı var mı? Veya neden Sudan’a saldırıyorlar? Geçtiğimiz günlerde Aydın Doğan’ın amiral gemisi Hürriyet gazetesinin de Siyonist ağzı ile verdiği Darfur haberleri doğru mu? Sudan’da bulunduğumuz sürece çeşitli vesilelerle bu tür soruların cevaplarını aradık.

Aslında Darfur hakkında yazanların hiçbiri Darfur’u tanımıyor. Darfur’a giden Hürriyet muhabiri de Darfur’u ülkenin güneyi ile karıştırmış. 6 milyon insanın yaşadığı Darfur, petrol, uranyum, bakır ve benzeri önemli yeraltı doğal zenginliklere sahip. Darfur, 1821 yılında Osmanlı’ya bağlandı. Çok dindar olan Darfur'da insanların yarısından fazlasının hafız olduğu biliniyor. Yani bölgede Hıristiyan aslında yok ve bu mücadelenin Müslüman-Hıristiyan bir temeli de yok. Bölgenin % 60’ı Arap ve % 40’ı Afrika orijinli olmak üzere tamamı Müslüman. 11 Şubat 1914'te Osmanlı Sultanı'nın cihad çağrısı üzerine Darfur Sultanı Ali Dinar, binlerce Darfurlu ve Sudanlıyı cihada gönderdi. Buna kızan İngilizler Sudan’ı işgal ettiler ve 40 yıl işgalleri altında tuttular. Geri çekildiklerinde Sudan’daki tüm kabileleri birbirlerine düşürmüşlerdi.

BATILILAR, SUDAN’I KONTROL ETMEK İÇİN DARFUR’U KULLANIYORLAR
Ortadoğu petrollerine olan bağımlılığından kurtulmak isteyen ABD, petrol zengini Sudan'ı ve civarındaki 15 Afrika ülkesini kontrol etmek için Darfur'u kullanıyor. Ayrılıkçı hareketleri ise Batılılar özellikle destekliyorlar. Hatta kabileleri dahi devletleşmeleri konusunda teşvik ediyorlar. Darfur'da meydana gelen olayların temeli aslında 1970'li yıllara dayanıyor. Çiftçiler ve çobanlar arasında meraların ve su kaynaklarının kullanılması üzerine sorunlar başlamış. 1980'de meydana gelen kuraklık işleri iyice karıştırmış. Büyük göç ve küçük çatışmalar, sorunu iç siyaset malzemesi haline dönüştürmüş ve 2000-2003 yıllarında çatışmalar şiddetlenerek büyük göçler başlamış. Şimdi, Darfur’da insanlar daha çok kendi evlerinde değil, mecburen kamplarda yaşıyorlar. Batılıların kışkırttığı ve silahlandırdığı grupların bağımsızlıklarını ilan etmeleri üzerine Sudan Devleti kendisini savunmaya başlıyor, fakat zaman zaman savunma amaçlı kurulan bu gruplar sınırı da aşıyorlar. Zaten sıkıntı da bu grupların kontrolden çıkmalarından kaynaklanıyor. Giderek yayılan çatışmaları durdurmak isteyen Sudan’ın kurduğu 'Cencevid' denilen gönüllü birlikler ile İsrail, ABD ve Batılı güçlerin desteklediği ayrılıkçılar uzun süre çatıştılar. Bu süreçte 40 bin civarında insan öldü.

BATILILARIN FOTOĞRAF ÇEKTİĞİ YERDE BİZ KURBAN KESTİK
Cansuyu Derneği, Milli Görüş ve Erbakan Hocanın ismi, buradaki tüm kapıları ardına kadar açabiliyor. Cansuyu Derneği’nin Sudan’daki kardeş kuruluşu olan İslâmi Sosyal Yardımlaşma Organizasyonu’nun (İslâmic Social Welfare Organization) desteği ile yapılan kurban çalışması ile on binlerce mazlum Afrikalıya Türkiyeli Müslümanların selamını ve kurbanlarını ulaştırdık. Sudan’daki mazlum ve fakir Müslümanların yanı sıra Habeş Kralı Necaşi’nin torunları olan Eritreli Müslümanların yaşadığı kamplarda da kurban kesimi yaptık. Birkaç gün Hartum’da kaldıktan sonra Sudan’ın Eritre sınırındaki Kesele bölgesine gittik. Oldukça farklı bir yolculuktu bu. İslâmic Social Welfare Organization yetkilileri bizim için güzel bir araç kiralamıştı. Yolda en az 20-30 kurbanı biçerek katleden otobüs haricinde her şey güzeldi. Zengin minerallere sahip olan bu Afrika toprağının hiç işlenmemiş olması, gerçeği tüm açıklığı ile gözümüzün önüne getiriyor.

İNGILIZLERIN ZARAR ETTIĞI TEK ÜLKE: SUDAN
Cansuyu Derneği’nin kurban organizasyonuna destek veren dostların verdiği bilgilere göre İngilizler, dünyanın her bölgesinde olduğu gibi bu bölgede de sömürü düzenlerinin devamı için ellerinden gelen her şeyi yapmışlar. Kabileleri birbirine düşürmüşler, ırkçılığı yaymışlar, ahlakı bozmaya çalışmışlar, yolsuzlukları ve yoksullukları tetiklemişler. Verilen bilgiye göre İngilizler çekilmeden önce son bir darbe daha vurarak uçaklardan Sudan’ın verimli topraklarına bir ağaç tohumu atmışlar. Bu ağaç inanılmaz bir şekilde tarım arazilerine düşmanmış. Tarım arazilerine hiçbir faydası olmayan bu ağaçların bölgelerden temizlenmesi ise milyonlarca dolara mal oluyormuş. Sırf bu olay dahi Batı sömürgeciliğinin gerçek yüzünü göstermesi açısından çok önemli. Tabii, bu bilgileri veren arkadaşlar aynı zamanda çok güzel ve ilginç başka bir bilgiyi daha veriyorlar. Buna göre, İngilizlerin sömürgecilikten zarar ettiği tek ülke Sudan’mış. Hakikaten çok ilginç bir bilgi. Adamlar Hindistan’dan söküp gemilerle getirdikleri demir köprüyü başkent Hartum’da Nil Nehri üzerine yeniden yapsalar da Sudan’ın onurlu Müslümanlarını kandıramamışlar ve defolup gitmişler. İngilizlere karşı direnişi örgütleyen Mehdi’nin ordusunun siperlerini gezdik ve bu onurlu mücahidleri saygı ile selamladık.

BATI’NIN İKİYÜZLÜLÜĞÜ BELGELENDİ
Olayları ortaya çıkaran, kışkırtan ve ayrılıkçıları destekleyen Batılılar, bu defa bu olaylar üstünden Sudan’ı sıkıştırmaya başladılar. İşin ilginç tarafı ise çatışmalarda haksız bir şekilde insan öldürdüklerini tespit ettiği kendi tarafındaki isimleri de yargılayan Sudan Devleti’nin soykırımcılıkla suçlanmasıydı. Batılı güçler Sudan Devleti’ni ve Başkanı El Beşir’i soykırımcılıkla itham ettiler. Dünyanın dört bir yanında işledikleri cinayetleri unutan Batılılar, ne kadar ikiyüzlü ve çifte standartlı olduklarını Sudan’da bir kez daha kanıtladılar. Dünyada sadece 53 ülkenin tanıdığı Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin daha önce Bosna, Ruanda, Çeçenistan, Karabağ, Lübnan ve 60 yıldır Filistin’de işlenen onca soykırıma ses çıkarmamış olması ise bir kez daha gerçek yüzünü ortaya koydu.

(M. Mustafa Uzun / Vakit)

YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !