Dikkat! İnternet, çocuğunuzun en kötü arkadaşı olmasın
Giderek yaygınlaşan internet, ölçülü ve bilinçli kullanılmadığı takdirde bağımlılık yapıp insanları hayattan koparan ve onun da ötesinde kötü alışkanlıklara kapı açan bir kabusa dönüşüyor.
Giderek yaygınlaşan internet, ölçülü ve bilinçli kullanılmadığı takdirde bağımlılık yapıp insanları hayattan koparan ve onun da ötesinde kötü alışkanlıklara kapı açan bir kabusa dönüşüyor. Konuyla ilgili bir açıklama yapan Gazi Üniversitesi Endüstriyel Sanatlar Eğitim Fakültesi Bilgisayar Eğitimi Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Halil İbrahim Bülbül, internet bağlantısı olan her bilgisayarın, kontrollü kullanılmadığı takdirde, çocukların ve gençlerin ruh sağlığını bozmaya hazır potansiyel bir tehlike olduğunu söyledi.
Yrd. Doç. Dr. Bülbül, artık psikiyatri kliniklerinin uğraş alanına giren internet bağımlılığının, içki, sigara, yeme bağımlılığı gibi olduğunu ve ciddiye alınması gerektiğini belirtti.
Bülbül, internet ortamında sohbet ve farklı kategorideki oyunların internet bağımlılığını tetikleyen faktörler olduğunu ifade ederek, "Yeni dünya düzeni çeşitli araçlarla insanı yalnızlaştırıyor, kendisine ve topluma yabancılaştırıyor. İnternet dünyasının insanlığa kazandırdığı varsayılan 'sanal özgürlük' ortamı ise bir maske işlevi görüyor" dedi.
Bilgisayar ve internetin, insanların işlerini kolay yapmasına yardımcı olan bir dost gibi göründüğünü anlatan Bülbül, "Bazen dostumuz bizi yönetmeye başlar. Bu noktada, internet ve bilgisayar, insanları teslim alarak bağımlılık yapıyor, kişilikleri bozarak yedek kişilikler oluşturuyor, yalnızlaştırıyor ve dış dünyadan ayırıyor" diye konuştu.
"SOKAĞIN VE KÖTÜ ARKADAŞIN YERİNİ İNTERNET KAFELER ALDI"
Anne babaların, çocuklarını önceleri sokağın ve kötü arkadaşın etkilerinden korumak için çaba gösterdiklerini kaydeden Bülbül, "Bilgisayar ve internet hayatımıza girdikten sonra, sokağın ve kötü arkadaşın yerini internet kafeler almıştır" dedi. Bülbül, şunları söyledi:
"Anne baba ile duygusal bağları zayıf, aile içinde kendilerini değerli hissetmeyen, okul başarısı düşük çocuklar ve gençler, artık sokak yerine internet kafelere gitmektedirler. Kötü arkadaşın yerini şimdi internet bağlantısı olan ev bilgisayarları aldı. Uzmanlara danışmak için gelen anne babalar, sokak yerine internet kafelerden ve evdeki bilgisayardan yakınmaktadırlar.
Bilgisayar kullanmayı bilmeyen çoğu anne baba, derslerine yardımcı olacağı zannıyla yüzlerce dolar ödeyip çocukları için bilgisayar alıyorlar. Bilgisayarın ders öğretmek ve çocuğu daha akıllı yapmak gibi bir marifeti yoktur. Bilgisayarı faydalı kılan, belirli bir konuyu öğretmeye yönelik hazırlanmış öğretim yazılımlarıdır. Bu programlar da ancak kullanmasını bilen ve doğru biçimde kullanabilen ellerde faydalı olabilir. İnternet bağlantısı olan her bilgisayar, kontrollü kullanılmadığı takdirde çocukların ve gençlerin ruh sağlığını bozmaya hazır potansiyel bir tehlikedir." Bülbül, çocukların, oyunlarla başa çıkamadıkları gerçek dünyadan kaçıp sanal mutluluk veren dünyaya sığındıklarını belirterek, insanlığın internetle pasifleştirildiğini dile getirdi.
İNTERNET BAĞIMLILIĞI KLİNİKLERİ
İnternet bağımlılığının ciddiye alınması gereken bir hastalık olduğunu söyleyen Bülbül, bu tür bağımlılık hastalarının tedavisi için ilk olarak ABD'de klinikler açıldığını, Avrupa ve Uzakdoğu'da da kliniklerin arttığını söyledi. Bilgisayar oyunlarını daha çok 11-35 yaş arasındaki insanların oynadığını ifade eden Bülbül, erkeklerin kadınlara göre 4 kat daha fazla ilgili olduklarını dile getirdi.
Çok oyunculu oyunlara da değinen Bülbül, "Aşırıya kaçma yüzünden, oyuncuların kişilikleri ve sosyal yaşantılarına zarar verdiğini ortaya koyan sayısız araştırma olmasına rağmen, interaktif rol yapma türünden oyunların, kitlesel bir harekete dönüşmesi engellenemiyor" dedi.
UYUŞTURUCU GİBİ
Bülbül, bazı uzmanlara göre, oyunların dozunda bırakıldığında kişi için "hayatın getirdiği zorluklardan kısa süreli bir kaçış, belki bir beyin jimnastiği" anlamına geldiğini, aşırıya kaçanlar içinse "uyuşturucu bağımlılığından hiçbir farkı olmadığını" söyledi. Oyuncuların başarılı olabilmek için sürekli bilgisayar başında kaldığını ve bu yüzden sosyal yaşantılarının öldüğüne işaret eden Bülbül, şöyle devam etti:
"Son 10 yılda, 100 ila 300 bin arasında Japon genci, en başta bilgisayar oyunları yüzünden odasına kapanmış durumda. Sadece akşam yemeğinde bilgisayarın başından kalkanların, ayda bir CD almak için sokağa çıkanların olduğu söylenmekte. Daha da kötüsü, 10 yıldır odasından çıkmayan insanların olduğu sanılıyor. Bu tip çocuk ve gençlere, 'hikikomori' deniyor. Japonca'daki anlamı "geri çekilmek, elini eteğini çekmek." Bu durum, yüzde 80 oranında genç erkeklerde görülüyor."
BİLGİSAYAR YERİNE FARKLI HOBİLER
Bülbül, bağımlılıktan kurtulabilmek için internet kullanım çizelgesi yapılabileceğini, küçük aralarla dinlenilebileceğini ve küçük işlerle ekrandan uzaklaşılabileceğini, hobi olabilecek, sevilen konular bulunup ilgilenilebileceğini söyledi. Gençlerin, arkadaş ve sosyal çevreye zaman ayırmasının, okuma alışkanlığı için ailelerin düzenli kitap okumayı sağlamasının da bağımlılığı önleyebileceğini anlatan Bülbül, gençlere bazı sorumlulukların verilebileceğini, ayrıca ailelerin çocuklarıyla daha fazla vakit geçirmesi gerektiğini kaydetti. (İslam ve Hayat / Ajanslar)