El-Aksa Müessesesi: Aksa’da çatlaklar oluştu
1948 yılında işgal edilmiş Filistin topraklarında faaliyet gösteren El-Aksa Vakıf ve Kültür Müessesesi yapılan kazı çalışmaları nedeniyle Mescidi Aksa’nın duvarlarında çatlaklar oluştuğunu, özellikle de kuzey duvarında yedi metre uzunluğunda bir çatlağın meydana geldiğini belirtti.
1948 yılında işgal edilmiş Filistin topraklarında faaliyet gösteren El-Aksa Vakıf ve Kültür Müessesesi yapılan kazı çalışmaları nedeniyle Mescidi Aksa’nın duvarlarında çatlaklar oluştuğunu, özellikle de kuzey duvarında yedi metre uzunluğunda bir çatlağın meydana geldiğini belirtti.
Konunun tehlikeli bir boyuta ulaştığına dikkat çekmek için bugün (09 Şubat Salı) yazılı bir açıklama yapan el-Aksa Müessesesi şunları ifade etti: “Bölgede yaptığımız denetimler neticesinde meydana gelen çatlakların gittikçe açıldıklarını müşahede ettik. Bu çatlaklar Aksa’nın duvarlarını tehdit eder seviyeye ulaşmıştır. Uzmanlar tarafından yapılan denetim, araştırma ve tetkikler bu çatlakların işgal yönetiminin Aksa’ya yakın yerlerde sürdürdüğü kazılardan kaynaklandığını gösteriyor. İşgal yönetiminin Mescidi Aksa’nın dört bir yanında ve altında yaptığı kazılar sadece Aksa’nın duvarlarını değil, Mescidi Aksa’nın kendisini de tehdit ediyor.”
El-Aksa Müessesesi yaptığı açıklamanın devamında ayrıca, çatlakların bir kısmının iki yıl önce meydana geldiğini ve o dönemde müdahale edilerek çatlakların açılmasının önüne geçildiğini fakat sürekli yapılan kazıların bu çatlakların yeniden açılmasına ve giderek büyümesine neden olduğunu belirtti.
Siyonistlerin özelde Mescidi Aksa’nın altında, genelde ise bütün Kudüs’ün altında yaptığı kazı çalışmalarına da değinen müessese, bu tünellerden bazılarının bilindiğini, bazıların ise hiç bilinmediğini ifade etti.
(Kaynak: Filistin Haber)
-
HUSEYİN SASMAZ 09-02-2010 22:41
Filistin Otoritesi İnsanların İbadetlerini İfsat Etmekte, Mescit Hatiplerinin Siyasi Tutumlarına Şantaj Yapmakta ve Rızıkları Noktasında Onları Tehdit Etmektedir Filistin otoritesi gün geçtikçe daha da küstahlaşmakta, keyfi tutuklamalar ve maişetlerin kesilmesi tehdidinde bulunarak insanlara zorbalık yapmakta, otoritenin safsataları ve cürüm politikalarını propagandasında ve Batının kucağına atlayıp Yahudi devletinin çıkarlarına hizmet eden otoritenin simgelerini popüler etmede kullanılması karşılığında minberlerin hak sözü haykıranlara yasaklanması amacıyla ağızları kapatma politikasını yerleştirmekte ısrar etmektedir. Otorite, uydu kanallarında kendisinin borazanlığını yapan kimse kalmayıp Filistin meselesini tasfiye projeleri bataklığındaki her gün yankılı çöküşünü haklı çıkaran deliller noktasında iflas edince Resulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in minberlerine el atmaya ve onları batıl otoriter beyanatların verildiği basın konferansları haline çevirmeye yönelmiştir. Hizb-ut Tahrir olarak bizler, dini kisve altında batılı yaymak isteyen ve Cuma salatını otoriteye uygun bir hale çeviren kimselerin karşısında hakkı haykırmanın elzem olduğunu düşünüyoruz. Bunun içindir ki insanlara aşağıdaki hususları açıklarız: 1- Vakıflar Bakanlığı aylardan beri otoritenin programlarına ve planlarına hizmet ederek, genel işler, insan hayatı ve maslahatlarıyla alakalı içerikten yoksun Cuma hutbesi konularını mescit hatiplerine empoze ve dikte etmeye çalışmaktadır. Cuma salatını bir takım dinsel merasimlere ve vaazlara döndürmeyi istemektedir. Böylece dini hayattan ayırma ilkesi, devletin de kendisinden olduğu bir din olması vasfıyla İslam'ı bir ideoloji olarak görmek istemeyen ve utanmadan laikliklerini dışa vuran simgelere sahip otoritenin fikri bir kaidesi olarak somutlaşacaktır. 2- Otoritenin mescit karşıtı politikaları giderek tırmanmış olup mescit inşası için Vakıflar Bakanlığı ile yerel yönetimin onayını gerektiren yeni bir kanun dayatmak yoluyla mescitleri kontrol altına almak için dahası hayırsever Müslüman evlatlarının yeni mescit inşa etmeye yönelik her türlü girişimlerini engellemek için bir kampanya yürütmekte, işgalci Yahudi'nin politikasını bile sollayarak mescitlere karşı küstah savaşında "küçük mescit" olarak gördüğü yerleri kapatmaya çalışmaktadır. 3- Kamu hizmetlerinde çalışan personellere karşı mücadelede, siyasi eğilimleri nedeniyle görevlerinden almada, rızıkları ve evlatlarının geçimleri noktasında onlara şantaj yapmada aynı çizgisini devam ettirmek amacıyla otorite, hak söz söylemelerini engelleyerek onları otoritenin birer resmi borazanı yapmak ve siyasi olarak şantaj yapmak için hatiplere meydan okumaktadır. 4- Filistin meselesi hakkında komplo kuran, Yahudi işgaline karşı silah kullanılmasına inanmamakla övünen ve işgale karşı yeni bir intifadaya asla izin vermeyecek olan kendi başkanını savunma çabası içerisinde Vakıflar Bakanlığının, "size bir fasık haber getirirse" adı altında dayattığı son Cuma hutbesi bir skandal olup kokusu burunların deliklerini sızlatmıştır. Zira otorite, bu hutbeyi tüm hatiplere dağıtmış ve vakıf yetkilileri de hatiplerle bir araya gelerek onlara şantaj yapmışlar, hutbeyi okumaya zorlamışlar ve onlardan karşı çıkanları rızıklarını kesmekle tehdit etmişlerdir. Hatta iş, Vakıflar Bakanının toplantı esnasında hatiplere, "kim otoritenin bir lokma yemeğini yerse onun kılıcını sallaması gerekir" diyerek otoritenin ve başkanının savunucuları olmalarını talep etmesine kadar ulaşmıştır. 5- Otorite, yaptıklarının iğrençliğini ve insanların inançları ile dinleriyle çatışmakta olduğunun farkında olmasından ötürü güvenlik güçlerini birçok mescidin çevresine seferber etmekte, musallileri korkutmak için onları sopalarla donatmakta, otoritenin yazdığı rezil ve utanç verici görüntünün yanı sıra birçok mescitte sıkı güvenlik görüntüsü altında konuşmalar yapılması için düzenlemeler yapmaktadır. 6- Buna rağmen otoritenin, boyun eğsinler diye insanları ehlileştirme girişimlerinin başarısız olmasının yanı sıra batıl barış sürecini ilerletmek amacıyla işgalcinin güvenliğini garantilemek isteyen Amerikan generalinin gözettiği güvenlik güçleri sayesinde insanlar üzerinde otorite sağlamakta da başarısız olmuştur. Nitekim otoritenin geçen Cuma'daki çirkin eylemleri ve insanlara yönelik şantajları, mescitlerin çoğunda gerginlik halinin oluşmasına yol açmıştır. İnsanların ibadetlerini ifsat etmiş ve bu da birçok musallinin mescitlerden çıkmasına yol açmış ve insanlar ısrarla kirli görevleri kabul eden bazı vakıf hatiplerinin kovulmasını ve bir daha bu mescitlere dönmemelerini talep etmişlerdir. 7- Mescitlerin ve Cuma hutbelerinin siyasallaşmasını istemediğini iddia eden otorite, gerçekte bu mescitleri iktidar partisinin tekelinde olan basın minberlerine dönüştürmeye çalışmakta ve buna paralel olarak da güvenlik güçleri, Hizb-ut Tahrir şebabı ile diğer muhlislerden hakkı haykırarak öğreten veya hutbe veren kimseleri tutuklamakta ve takip etmektedir. Zira son olarak Cuma hutbesi ve mescitlerdeki derslerin akabinde, Araba, Cenin, Beyt Lahem ve Kalkilya'da bazı Hizb-ut Tahrir şebabını tutuklamıştır. 8- Sahih şeri doğrultudaki ibadetiyle Allah Subhanehu'yu razı etmek isteyen muhlis hatipler ile musalliler; Allah'ı öfkelendiren otoriteden asla razı olmayacaklar ve Resulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]'in minberinin, iktidar partisinin medya platformuna ve sömürgeci kafirlerin çizdiği programlara dönüştürülmesini asla kabul etmeyeceklerdir. Saltanat alimlerine ve hatiplerine gelince; insanlar onları bir çekirdek gibi çitleyip atacaklar ve dünyada zillet ahirette ise rezillik ve hüsrandan başka bir şeye nail olamayacaklardır. 9- Bizler Müslümanları; hakkı haykırmaya devam etmeye, mescitlere, Cuma salatı ve hutbelerine karşı ilan edilmiş bu açık savaşın karşısında durmaya ve Allah'ın mescitlerinde otoritenin programlarına geçit vermemeye davet ediyoruz. وَأَنَّ الْمَسَاجِدَ لِلَّهِ فَلَا تَدْعُوا مَعَ اللَّهِ أَحَدًا "Mescitler şüphesiz Allah'ındır. O halde, Allah ile birlikte kimseye yalvarmayın (kulluk etmeyin)." [Cin 18]