05-08-2010 19:57

Evet ya da Hayır dayatması

Bir Müslüman nazarında laik-demokratik bir anayasa ister eskisi, isterse yenisi olsun, hiçbir şekilde oylama konusu olmamalıdır. Böyle bir anayasaya ‘evet’ demek, o anayasanın tamamına onay vermek, onu tasdik etmek, günahına ve sevabına(!) ortak olmak anlamına gelecektir.

Evet ya da Hayır dayatması

Evet ya da Hayır dayatması

 

Mehmed Durmuş / İktibas.info

 

12 Eylül tarihi yaklaştıkça anayasa oylamasına ya evet diyeceksin, ya da hayır! restleşmesi daha bir keskinleşiyor. Hemen hemen bütün kesimlerce anayasa oylaması evet ve hayır tercihleri makasına alınıyor. Makas, evet de, hayır da demeyenleri biçmeye hazır vaziyette. Demek ne evetten, ne de hayırdan yana olanların hiç var olma hakları yok ki, onlardan hiç bahsedilmiyor. Evetçiler nazarında hayır diyenler ‘hain’ damgasını yemeye hazır, hayırcılar nazarında da evet diyenler aynı şekilde. Tartışmalar en galiz küfürlerin havada uçuştuğu bir kutuplaşmaya doğru hızla ilerliyor.

 

Bu arada yaman çelişkiler yaşanıyor. Liberaller, herkesi ya evet deyip ‘ak’lardan olursunuz, ya da hayır deyip ‘kara’lardan olursunuz cenderesine almayı pek beceriyorlar. Peki, diyerek sormak istiyorum: hani bugüne kadar onlar değil miydi, sosyal hadiselere siyah ve beyaz ikilemi ile bakmamak gerektiğini, başka renklerin de var olduğunu söyleyenler? Onlar değil miydi, siyah ve beyaz gibi iki ana renkten başka gri ve tonlarının da var olduğunu imalı yollarla hatırlatanlar? Hani objektif olmak gerekirdi, birlikte yaşam tecrübesi, çok kültürlülük gibi çağdaş tanımlar vardı! Hani hepimiz aynı gemideydik, hani mahalle baskısı, hepimizin(!) şikayetçi olduğu bir baskı unsuruydu! Müslümanlar tevhid-şirk ayrımını tam olarak siyah-beyaz netliğiyle anlatırlarken ve duruşlarını o netliğe göre tanzim etmeyi savunurlarken onları totaliter bulan, insan haklarını hiçe sayan bir tutucu ideolojiye tutunmakla suçlayan o liberal demokratlar değil miydi? Yani şunu mu diyeceğiz: siyah-beyaz tonunda bir ayrımcılık İslam-küfür bağlamında Müslümanlar tarafından yapılırsa kötü, demokrasi-ve diğerleri bağlamında liberaller tarafından yapılırsa iyidir!

 

Bu kampanyada benim en çok dikkatimi çeken ve anlam vermekte en çok zorlandığım, kimi İslamî grupların tutumudur. Daha şimdiden söz konusu İslami gruplar, laik-demokratik cumhuriyeti, yeni anayasasına evet diyelim çağrısıyla, koruyup kollamaya namzet görünüyorlar. Doğrusu bu tamir edilecek anayasa Müslümanların nesi geliyor, anlamakta güçlük çekiyorum.[1]

 

Bir Müslüman nazarında laik-demokratik bir anayasa ister eskisi, isterse yenisi olsun, hiçbir şekilde oylama konusu olmamalıdır. Böyle bir anayasaya ‘evet’ demek, o anayasanın tamamına onay vermek, onu tasdik etmek, günahına ve sevabına(!) ortak olmak anlamına gelecektir. Bir Müslümanın böyle bir vebal altına girmeye cüret etmesi çok büyük bir iştir! Hayır demek dahi bir açıdan, bir kısmını beğenip, bir kısmını beğenmemek gibi bir anlama geleceği için, ‘hayır’ dense de, hayırlı bir iş değildir.

 

Allah'ın Müslümanlara buyruğu çok açık ve nettir. Allah, bütün toplumsal sorunların O’nun buyruklarına göre çözülmesini emreder. Müslümanlar, ihtilaflarını Kur'an'a ve onun açılımı demek olan sünnete götürmekle mükelleftirler. Demokrasi ise insanın zevklerini, heva ve hevesini tanrılaştırmasıdır. Demokrasi, İslamsızlıktır.

 

Müslümanların da içinde bulunduğu kamuoyuna, 12 Eylül darbesinin getirdiği zulüm, baskı ve işkenceleri göstererek, darbeci generallerden intikam alınacağını, o dönemde bir şekilde zulme uğramış herkesin referandumda evet oyu kullanması gerektiğini söyleyerek, yukarıda değindiğim, oylamayı hiç gündemine almama tavrını değersizleştirmek, ahlakî değildir. Bu, sadece zulümlerden zulüm beğenmektir. Evet cephesini, Müslümanları da içine alacak derecede genişletmeyi düşünenler, cephenin başrollerinde oynayan neo-nurcu vaiz liderin, Kenan Evren’i cennete gönderen fetvasından geri adım atmadığını, o görüşünü değiştirip değiştirmediğini sorgulamalarını; Kenan Evren, referandumdan evet kararı çıkması halinde bir kurşunla kendi işini bitirirse, onun hakka yürüdüğünü belirten taziye mesajı yayınlayıp yayınlamayacağına dair kesin bir şey söylemelerini beklerim. Bu ne yaman çelişki, bu ne utanmaz bir pişkinliktir ki, 12 Eylül darbesine övgüler düzen söz konusu vaiz ve taifesi, şimdilerde yeni anayasa reformu ile aynı cuntadan hesap sorulacağı, intikam alınacağı yalanı ile bir kere daha halkı kandırmaya devam etmektedirler! Bu cepheye kim, nasıl güvenmektedir? Mavi Marmara gemisi gibi sivil/insanî yardım girişimine bile katlanamayan, Amerika ve İsrail’i rahatlatan mesajlar vererek, yükselen İslami öfkeyi anında dağıtan bir liderlik(!), hangi anayasa reformu ile kimden hesap soracaktır? Bu aptal yalana hangi zekiler inanmaktadır?

 

Kaldı ki, neden hesap sadece 12 Eylül darbecilerine sorulmaktadır? Hesap sorulması gereken başka darbeciler yok mudur? Hesap sorulması gerekenler silsilesinde 12 Eylül darbecileri listenin başında mı olmalı, sonunda mı, o da tartışılmalıdır. Neden 12 Eylül darbecilerine hesap sorulmaktadır da, İslam'ı laikleştiren, İslam'ı siyasallıktan tamamen arındırmayı hedefleyen, kâfir düzenlerin din bastonlarına sorulmamaktadır? Yeni anayasa kabul edildiğinde, evet oyu veren Müslüman çevreler, kimlerle aynı cephede aynı günaha ortak olmuş olacaklarına dikkat etmekte midirler acaba?

 

Müslümanların, başkalarının temin ettiği bir takım ‘iyileştirilmiş’ şartlardan medet ummaları, kendilerini bu yeni şartlara göre konumlandırmaları esef vericidir. Müslümanlar global sistemin düzenbazlıkları karşısında bu kadar kolay çözülmemelidirler. Şimdilerde hemen her yerde yeni anayasa oylaması konuşulmaktadır. Ne zaman bir seçim, referandum v.b. olsa, ne zaman Cumhurbaşkanı yenilenecek olsa, Müslümanlar arasında tam bir zihin karışıklığı yaşanmakta, o güne öğrenilmiş bütün öğreti allak bullak olmaktadır. Yemin ederek söylemek istiyorum ki, Müslümanların, yenilenmiş anayasa dönemlerine olan ihtiyaçlarından çok daha fazla, sistem Müslümanlara muhtaçtır. Müslümanlar aslında çok güçlüdürler çünkü İslam güçlüdür. İslam’la baş edecek hiçbir yeryüzü kuvveti bulunmamaktadır. Müslümanlar kendi vaziyetlerini demokrasiye göre değil, demokratik düzen kendi pozisyonunu Müslümanlara göre belirlemenin hesabını yapmalıdır. Bu seviyeye gelmek, herkes bilsin ki, biz Müslümanlara bağlıdır. Bunun için, öyle çok derin siyasî analizler yapmaya, çok derinlikli siyaset uzmanı olmaya da hacet yoktur. Muhammed (sav)’in son yirmi üç yılını dikkatli bir şekilde okumak bu iş için yeterlidir.



[1] Anayasa oylamasını sırat köprüsü mecazı ile açıklayan üstadlarımız da var. (Rasim Özdenören, Gemi Limandayken, Yeni Şafak, 29.07.2010). Köprünün kurtuluş yönü istikametinde ‘evet’ yazıyormuş, ‘hayır’ ise ters istikamette duruyormuş. İşi böyle ahiret hesabına benzetmeye kadar vardıran üstadın temsilinden hiç etkilenmedim çünkü tıpkı ‘sırat köprüsü’nün asılsızlığı gibi, yapılan benzetme de asılsızdır. ‘Sırat köprüsü’, bir Kur'an teriminin yanlış yorumundan başka bir şey değildir. Kur'an sırat köprüsünden değil, sırat diye andığı bir yoldan bahseder ve bu, peygamberlerin ilk gidenleri olan İslam/şeriat yoludur. Hayat düzeni olan İslam'ı yaşamanın dünyadaki adı sırattır ve mü'minler günde kırk kere bu sırattan sapmamak için Rablerine yalvarmaktadırlar. Benim gibi düşünen Müslümanlar nazarında da evet ya da hayır gibi abes seslere kulak asmak sırat köprüsünden değil ama sırat’tan ‘düşmeye’ (çıkmaya) sebebiyet verebilir. Sırattan saptırıcı etkenler arasında, laik bir anayasayı oylamak da bulunur.

YORUMLAR
  • Firak   11-08-2010 11:43

    "Bu anayasanın ne banisi olduk ne de kurucusu." cümlesi "Bu anayasanın ne banisi olduk ne de hamisi." şeklinde olacaktı.Sehven yapılan bu hatayı düzeltir özür beyan ederim.

  • Firak   11-08-2010 10:32

    Bu anayasanın ne banisi olduk ne de kurucusu. Millete rağmen oluşturulmuş bir metin milletin itirazına rağmen muameleye işlerliğe devam ediyor.Birileri (iktidar)çıkmış gayri memnunlara bu daraltılmış yaşam alanlarımızın genişletilmesini teklif ediyor bize.Neden başımızda giyotin gibi sallanan bu gayri insanı kurum ve kurulların (HSYK, AYM, YAŞ kararları vs.) yeniden yapılandırılmasına ve gayri meşru faaliyetlerinin denetime açılmasına hayır diyelimki? İtiraz eden arkadaşların bu soruyu cevaplamaları gerekir.Ben bu metni değil düzeni değiştiririm buna muktedirim derseniz tabiki olur deriz. birileri benim hak ve özgürlük alanımı genişletiyorsa buna hayır demenin izahı zorlaşmaktadır. Rsullulahın anlaşmalarına göz atmakta fayda vardır diye düşünüyorum.Allah basiretimizi açsın...Selam ve dua ile...

  • zülküf arslan   10-08-2010 11:06

    ben müslümanım diyen biri anayasanın herhangi bi durumuna evet veya hayır demeden önce bi bu KULA KULLUĞU ESAS ALAN RED EDİLMESİ VE MÜSLÜMANIM DİYEN TARAFINDAN TOP YEKÜN RED EDİLMESİ GEREKEN KANUNULAR BÜTÜNLÜĞÜNÜN İÇİNDE rab olarak kabul ettiği ALLAHIN BİR DEFADA izmi geçmektemidir diye baksın öyle evet veya hayır desin.. ve bütün müslümanlara soruyorum, Allahtan aldığınız hayatın tasarruf hakkını kime bıraktınız.

  • ADEMOĞLU   07-08-2010 18:00

    Müslüman olanlar bilirki islami olmayan hiç bir sisitemim katılımına asla katılmaz bu bir imani hadisedir. küfrü benimsemek ve onlarla olmak arzusunu asla müslümanlar taşımaz. Laik kemalist faşist bir statükonun yaptıklarına DEĞİL katılmak katılmaya yanaşan veya yanaşma eğilimi olanlarıda uyarmakla sorumludur.BU MÜSLÜMAN OLMAYANLARIN MESELESİDİR BİZ MÜSLÜMANLARI İLĞİLENDİRMEZ.

  • Abdullah Can   07-08-2010 16:28

    İlgili anayasa paketi değişiliğini okuyan her türk vatandaşı eminimki hayır demek için hiçbir sebep bulamayacak..tam tersine evet demek için bir çok nedenin bir arada oılduğunu görecek.İlgili konu bazılarının düşündüğü gibi bir dayatma değil.İsteyen herkes rahatlıla evet de diyebilir hayır da diyebilir..ancak geleceğimiz ve yarınlarımız açısından EVET demenin ne kadar isabetli olacağını, ilgili anayasa değişikliği maddeleri okununca çok net olarak görülecektir...Bu,siyasi bir partiye evet veya hayır demek değildir.Vatanımızın,bölünmez bütünlüğümüzün,çocuklarımızın istikbaline evet veya hayır demektir.İlgili refrandumu sulandırarak sanki siyasi bir yaklaşıma ve tarza evet/hayır demek havasına sokmak isteyenler inanınki bu milletin dostu olamaz.

  • Mithat Güçlü   07-08-2010 02:11

    Yazı içeriği haklı yönleri ile evet hayır dayatmasından bahsetmekte.Ancak diğer taraftan referandum meselesini de 'sistemi onaylama' 'sistemi onaylamama' basitliğine indirgemek sağlıklı bir tahlilin sonucu olamaz kanaatindeyim. Ayrıca 'hayır' denilince anayasanın bir kısmı kabul edilmiş ya da bir kısmı kabul edilmemiş oluyorken, 'evet' denilince neden anayasanın tümü kabul edilmiş oluyor??

  • fahri ergün   06-08-2010 00:49

    Bu referandum şirk yasalarının oylanmasıdır müslüman ne evet ne de hayır grubunda olmalıdır.Bizler vahyi temel almayan bir oylamada bulunmamalıyız.Referanduma katılacak olan müslüman kardeşlerime şunu sormak istiyorum acaba elde edeceğimiz dünyevi bir takım özgürlükler için Allahın haram kıldığı içinde şirk içeren ve de Allah lafzının hiç geçmediği bir anayasa için nasıl gidipte evet oyu vereceksiniz.