Fadlallah: `İşgalcilerle savaşan Şiiler de var`
İslam dünyasının tanınmış alimlerinden Ayetullah Hüseyin Fadlallah, Irak`ta çok sayıda Şii gencin askeri eğitim alarak Amerikan işgaline karşı savaştığını söyledi.
Fadlallah: "İşgalcilerle savaşan Şiiler de var"
İşte Sefer Turan’ın gerçekleştirdiği röportaj:
Ayetullah Muhammed Hüseyin Fadlallah, İslam dünyasının ve Lübnan'ın tanınmış alimlerinden biri.
İsrail'in Temmuz ayında Lübnan'a yönelik saldırılarında ilk bombalanan yerlerden biri de Fadlallah'ın Beyrut'un güneyindeki evi oldu. Fadlallah ile görüşmek için Güney Beyrut'a girdiğimde, İsrail saldırıları nedeniyle yerle bir olan bölgedeki enkazın büyük oranda kaldırıldığını gördüm. Yıkılan binaların enkazı arasından geçerek vardığımız yeni bürosunda sorularımızı cevapladı.
Siyasi ve dini görüşleri her zaman dikkate alınan, merak edilen biri. Nitekim Fadlallah ile görüştükten sonra, BM'nin Lübnan'daki yetkililerinden biri ve Rusya'nın Beyrut Büyükelçisi de görüştü onunla..
Son günlerde Irak'ta Sünniler ile Şiiler arasında bir gerginlik, bir kavga var. Siz Irak'taki bu Sünni-Şii gerilimini nasıl yorumluyorsunuz?
Irak'ın geçmişine baktığımız zaman Osmanlı Devleti, İngiliz işgali ve Kraliyet dönemlerinde Sünnilerle Şiiler arasında bir çatışma olmadığını görürüz. Sadece çok mezheplilikten kaynaklanan kimi hassasiyetler vardı. Sünniler ve Şiiler arasında hem resmi, hem de halk düzeyinde işbirliği vardı. Halbuki o dönemlerde Şiiler devlet yönetimindeki haklarından mahrum bırakılmışlardı. Diktatör Saddam Hüseyin de Irak'ta Sünnilerle Şiiler arasında sorun çıkarmaya yönelik bir yöntem izledi. Ancak bu bir mezhep savaşına dönüşmedi. Buna rağmen Şiilere yönelik bir baskı vardı. Alimleri, aydınları idam edildi. Şii bölgeleri ihmal edildi. Amerikan'ın işgalinden sonra Irak'ta durum değişti. Şiiler kendilerini yönetimde buldular. Sünniler yeni duruma tepki gösterdi. Çünkü sahip oldukları iktidarı kaybettikleri duygusuna kapıldılar. Halbuki fiili duruma baktığımız zaman şunu görürüz: Şiiler başkasına baskı yapacak bir yapıda değiller.
Ancak hakim olan kaos ortamı, El Kaide'nin Müslüman olmadıkları iddiasıyla Şiileri öldürmeyi onaylaması, sorunları iyice büyüttü. Şiiler işgalcilerle işbirliği yapmakla suçlandı. Ama bu itham Şiilerin tamamı için geçerli değildir. Şiiler, işgali kabul etmezler, ancak Amerika onları aldattı. Onlara “Sizi Saddam'dan kurtaracağız, ardından çekileceğiz” dedi. Amerika çekildikten sonra da güya yönetimi ıraklılar devralacaklardı. Ama Amerika Irak'ı ve petrollerini işgal etmeyi planlıyordu.
Bugün şunu biliyoruz: Şii gençler büyük ölçüde direnişe katılıyor. Çok sayıda operasyon düzenliyorlar. Helikopter düşürmek dahil birçok eylem Şiiler tarafından gerçekleştiriliyor. Çünkü Şiiler işgali benimsemezler.
Direnişçiler derken Sadr grubunu mu kastediyorsunuz?
Artık mesele Sadr grubunu aştı. Bir bilgi olarak şunu aktarabilirim: Çok sayıda Şii genç, ciddi askeri eğitim alarak Amerikan işgaline karşı savaşıyor.
Söylediklerinizden şunu anlayabilir miyiz... Irak'taki mezhep çatışmasının Amerikan işgalinin bir sonucu olduğunu söylüyordunuz.
Bizim inancımız şudur. Amerikan işgali Irak'ı bir kaos ortamına itti. Mossad ile birlikte iç savaş planlandı ve iç savaş çıkarıldı. Şimdi “Şiiler işgalcilerle işbirliği yapıyor” deniliyor. Halbuki fiili duruma baktığımız zaman Sünni kişi ve kurumların da iktidarda yer aldıklarını görüyoruz. Bremer'in ilk hükümetinde Sünniler de vardı. Müslüman Kardeşler'in Irak kanadı İslam Partisi de o hükümette yer aldı. Parlamentoda Sünniler var. Bunları hatırlatarak şunu söylemek istiyorum: Irak'ın temel sorunu mezhepler arasındaki kavga değil.
Irak'ta olan sivillere oluyor. Sivillere yönelik saldırıları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Nedeni ne olursa olsun sivil insanlar öldürülemez. Savaşa karışmayan bir insan hiçbir koşul altında öldürülemez. Biz hangi dinden olursa olsun, Hristiyan olsun, Yahudi olsun, sivil insanların öldürülmelerini onaylamıyoruz. Çünkü İslam hukuku sivil insanların güvenliğini garanti altına almamızı söyler. Bize göre barışçıl insanın canına saygı duymak gerekir. Yani özetle: Nefis müdafaası dışında insanı öldürmek caiz değildir. Kur'an, sadece 'Size savaş ilan edenlere karşı savaşın' der.
Şunu unutmayalım: SSCB'nin dağılmasından sonra NATO kendisine düşman olarak İslam'ı seçmişti. Bugün de ABD Başkanı, Haçlı savaşı, faşist İslam, radikal İslam'dan söz ediyor. Bu durumu göz önüne alarak Şii, Sünni tüm Müslümanlara şunu söylemek gerekiyor: Amerika Müslümanlar arasında mezhep çatışması çıkararak birbirlerini öldürmelerini, böylelikle de İsrail'in bölgede kendi medeniyetini kuran bir güç olarak kalmasını arzu ediyor. Filistin'de işgalin devam etmesini, işgalin tüm bölgede etkili olmasını savunuyor.
Tüm Müslümanlar şunu çok iyi bilmeli. Sünnilik ve Şiilik kültürel bir meseledir. Halife kim olacak? Namaz nasıl kılınır, oruç nasıl tutulur? Bütün bunlar, alimlerin konuşacağı konular. Biz bazı Şiilerin sahabeye küfretmesini reddediyoruz. Bunun haram olduğuna dair fetva yayımladık Bizim bazı sahabelere karşı farklı yaklaşım içinde olduğumuz doğru. Mesela İmam Ali halifelik hakkından uzaklaştırıldı. Ama aynı İmam Ali, raşid halifelere açıldı, onlara destek verdi. Danışmanlık yaptı. Bugün İslam dünyası topyekün bir saldırıyla, işgalle karşı karşıya. Batı, kendi silah fabrikalarını canlandırmak için İslam dünyasını işgal etmiş durumda.
Böylesi hassas bir ortamda Türkiye bölgede ne gibi bir rol oynayabilir?
Türkiye bölgede büyük bir İslam ülkesidir. Batı, ellili yıllardan beri Türkiye'nin İsrail ile iyi ilişkiler içinde olmasını planlıyor. Nitekim Türkiye İsrail'i devlet olarak kabul eden ilk ülkelerden biri oldu. Türkiye laik bir ülke. Ancak Türkiye son dönemde ekonomik ve siyasal çıkarlarının İslam dünyasıyla olduğunu idrak etti. Bundan dolayı Irak'ın işgalinde Amerika ile birlikte hareket etmedi, topraklarını Amerikan askerlerine kullandırmadı. Bunun sonucu olarak da ABD ile ilişkiler az da olsa gerildi. Bugün Türkiye hükümeti, Türkiye'nin çıkarlarını dikkate alan akılcı ve gerçekçi bir politika izliyor. Türkiye İslam dünyasının sorunlarında önemli bir rol oynayabilir. Özelikle Sünni-Şii gerilimi olmayan bir ülke.
ABD nükleer programından dolayı İran'ı tehdit ediyor. Sizce ABD İran'a saldıracak mı? Böyle bir saldırıyı ufukta görüyor musunuz?
Amerikalı yöneticiler ve özellikle Dick Cheney son açıklamasında İran'a karşı “tüm seçenekler masada” demişti. Halbuki Amerikan yönetiminden “İran'a saldırmayı düşünmüyoruz” gibi açıklamalar da geldi. Amerika tehditler savurarak bölgedeki müttefiklerinin ve işbirlikçilerinin sürekli gergin kalmasını planlıyor. Bu ülkeleri İran ve Suriye'ye karşı kışkırtıyor. Ve bunu medya yoluyla yapıyor. Bunu yaparken aynı zamanda da İran ve Suriye ile temaslar kurmaya çalıştığını da görüyorum. Nitekim Bağdat konferansına İran ve Suriye de katılıyor. Dolasıyla ben şu anda ABD'nin İran'a askeri olarak saldırması için koşulların uygun olduğunu düşünmüyorum.
Kaynak: Yeni Şafak