17-09-2008 16:34

Filistinli mültecilerin dramı bitmiyor

Irak`taki Amerikan işgali sebebiyle Suriye`ye büyük bir mülteci akını yaşanıyor. İşgalden kaçan Iraklı ve Filistinli mülteciler, çareyi Suriye`ye sığınmakta buluyor.

Filistinli mültecilerin dramı bitmiyor

Irak'taki Amerikan işgali sebebiyle Suriye'ye büyük bir mülteci akını yaşanıyor. İşgalden kaçan Iraklı ve Filistinli mülteciler, çareyi Suriye'ye sığınmakta buluyor. Ülkede 25 mülteci kampı var. Bu kamplarda 500 bin Filistinli mülteci ile 2 milyon Iraklı mültecinin yaşadığı ifade ediliyor. Bu kamplarda kalan mülteciler, büyük bir insanlık dramı yaşıyor.

Tenf Kampı ise şartların en kötü olduğu kamp olarak dikkat çekiyor. Kampta 660 mülteci kalıyor. Bu kamp iki yıl önce 12 Mayıs 2006'da Irak işgali sebebiyle Suriye'ye sığınan mülteciler tarafından kurulmuş. Filistinli mülteciler, derme çatma çadırlarda yaşamlarını sürdürmeye çalışıyorlar. Suriye ile Irak sınırı arasında sıkışmış durumdalar. Ne Irak'talar ne de Suriye'deler... BM Mülteci statüleri olmadığı için kampın dışına çıkıp Suriye'ye geçmeleri yasak. Ancak bir hastaları olduğu zaman Şam'a gidebiliyorlar. Mülteci statüleri olmadığı için çalışma hakları da yok. Hamas ve Türkiye'den İHH İnsani Yardım Vakfı ile zaman zaman da BM'den aldıkları gıda vb. yardımlarla ayakta durmaya çalışıyorlar.

Kampta bir ambulans ve gezici hastane ile bir mescit bulunuyor. Ancak bu hastane ihtiyaca cevap vermiyor. Kampta böbrek yetmezliği olan bir hasta ile kalp rahatsızlığı olan bir hasta geçtiğimiz günlerde tedavi olamadıkları için vefat ettiler.

Çocuklar 9. sınıfa kadar bir çadır ilkokulda okuyabiliyor. Kampın elektriği jeneratörlerle sağlanıyor. Her iki saatte bir elektrikler kesiliyor.

Çöl şartları sebebiyle kum fırtınalarının etkin olduğu bölgede mülteciler, ısınma problemi yaşıyor. Birçok ailenin çadırı çöl fırtınaları ile kar yağışlarında çökmüş.

Aileler geceleri elektrikle veya motorinle çalışan sobaların başında ısınmaya çalışıyor. Yazın ise aşırı sıcaklar sebebiyle çadırlarını basan yılan, akrep, çıyan vb. akreplerle uğraşıyorlar.

Bu mültecilerin hikâyesi 1948 yılında Filistin topraklarında İsrail'in kurulmasıyla başlamış. İsrail'in topraklarını işgal etmesi üzerine 5 milyon Filistinli ülkesini terk ederek başka ülkelerde hayat arayışına devam etmiş. Bugün Filistinli mülteciler dünyanın dört bir yanına dağılmış durumdalar.

Çareyi başka ülkelere iltica etmekte arıyorlar
İsrail kurulurken Suriye'ye gelen Filistinli mülteciler, zaman içinde briketten evler yapmışlar kendilerine. İyi kötü kendilerine bir hayat kurmuşlar. Ama Tenf ile Hol kampında kalanlar, Suriye'nin en yeni mültecileri. Onların ne ev yapacak ne de yeni çadır alacak paraları yok. Tek çareyi başka ülkelere iltica etmekte buluyorlar.

Bugünlerde 24 aileden 127 kişi Şili'ye gitmenin heyecanını yaşıyor. Daha önce de Hindistan 250 kişiyi mülteci olarak kabul etmiş. Bin 600 kişi de Kıbrıs Rum Kesimi'ne gitmiş. Şili, Brezilya, Arjantin, Amerika, Kanada, İskandinav ve Avrupa ülkelerine gidenler de var. Geride kalanlar ise başka bir ülkenin kendilerini kabul etmesini bekliyorlar.

Onlar kendilerini çadır hayatından ve iki sınır arasındaki belirsizlikten kurtaracak bir hayat istiyorlar. Özellikle İslam ülkelerinin kendilerine sahip çıkmasını bekliyorlar.

Kampta insan hikâyeleri
Tenf Kampı'nda İsrail'in Filistin'de yaptığı zulümleri hatırlayan 100 yaşını aşmış kadınlar da hayata çadırda merhaba diyen birkaç aylık bebekler de var. Her bir hikâye işgalin ne kadar acı olduğu anlatıyor.

Selim Ahmet Abdürrahim ve Cihat Avaf yaşlı karı koca. Spastik olan 32 yaşındaki oğullarıyla birlikte kalıyorlar. Amerikan askerleri Irak'ta bir çocuklarını başından vurup öldürmüş. 2 yıldır bu kampta yaşamlarını sürdürüyorlar. Sobaları rüzgârdan dolayı yanmıyor. Küçük bir elektrikli sobanın etrafında ısınmaya çalışıyorlar. Akşamları televizyon izleyerek geçiriyorlar. Televizyon izlerken bazen eski günlerine dalıp gidiyor yaşlı karı koca. Ara sıra da Irak'ta öldürülmüş çocuklarının çadıra asılmış resimlerine gözleri kayıyor. İnsan bu kampta dolaşırken "işgal ne kadar çok hayatı bitirmiş, ne kadar çok hayatı böyle perişan etmiş. İşgal ne kadar kötü bir şey" cümlelerini geçiriyor içinden.

Adil Ahid ve Latife Mahmut karı koca. Adil Ahid'in bacağında romatizma var. Israrla romatizmalı ayağını göstermek istiyor bize. Kızları da hasta. Çaresiz gözlerle bakıyor bizlere. Amca ve teyze çocukları işgalde öldürülmüş. Baskında evden kaçmayı başaran kardeşi Samir'den ise bir daha haber alınamamış. Nenesi yatalak hastası olmuş.

Eyman Hüseyin 32 yaşında. Bağdat'ta evi basılmış. Evine giren Amerikan askerleri içeriyi taramışlar. Kardeşi ve annesi öldürülmüş. Anlattıklarına göre annesi oğlunu kurtarmaya çalışırken vurulmuş. Ninesi yaralanmış. "Irak'ta güzel bir hayatım vardı" diyor Eyman Hüseyin, "Ama öldürüldük, sürüldük" diyor bu topraklara.

"Her halükarda çadırda yaşıyoruz"
Akşam kampta dolaşırken ağlamaklı gözlerle uzağı seyreden bir kadına rastladık. Nahide İbrahim. Yaşım 35 dese de en az on yaş daha büyük gösterdiğini söylememiz lazım. Belli ki çok acı çekmiş. Zaten konuşmaya başlayınca anlıyoruz hemen. Nahide Hanım, Irak'tayken kocasıyla ayrılmış. Sebebini sorduğumuzda "ne siz sorun ne ben anlatayım" diyor. 2 yaşındaki oğluyla birlikte kampta kaldığını anlatıyor bize. "Ne ihtiyacınız var" diye sorduğumuzda ise şu anlamlı cevabı veriyor: "Elektrik, su, yakıt, yatak, yorgan,yiyecek....ihtiyacımız olan her şey olsa ne olur. Her halükarda çadırda yaşıyoruz. Hem Filistin'den hem ikinci vatanımız olan Irak'tan sürüldük. Dışarıda yaşıyoruz. Allah biliyor halimizi. Burada hayat gerçekten çok zor."

Nahide Hanım'ın kimsesi yok kampta. Kar çok yağdığı zaman çadırı çökmüş, komşularının yardımıyla çadırını tekrar kurmuş, sobasını yeniden kurmuş.

(Kaynak: Gerçek Hayat)

YORUMLAR
Henüz Yorum Yok !