Şükrü HÜSEYİNOĞLU

13 Şubat 2009

GAZZE'NİN KİMLİK İHRACI VE ÇOCUKLAR

Siyonist işgal rejiminin ambargo ve abluka politikalarıyla teslim alamadığı Gazze’ye yönelik gerçekleştirdiği kanlı 27 Aralık saldırısıyla başlayan Furkan Savaşı, Filistin Başbakanı İsmail Heniyye’nin Bedir Savaşı’na atfen dillendirdiği bu isme uygun şekilde safları netleştirmesinin yanı sıra, tüm dünyada etkisini hissettiren bir uyanış dalgasını beraberinde getirdi.

 

Son teknoloji ürünü füze ve bombalara karşı ortaya koyduğu destansı direnişiyle Gazze, değersizliğin, kimliksizliğin, tarafsızlığın dayatıldığı bu postmodern çağda insanı insan kılan temel değerleri yeniden ve güçlü şekilde insanlığın gündemine taşıdı.

 

Gazze halkı ve onun örgütlü gücü olan İslami direniş açısından açık bir zaferle neticelenen Furkan Savaşı, genelde insanlık alemi, özelde de İslam dünyası açısından bir dönüm noktası olmuştur. Artık birçok siyasi yorumcu, “Gazze’den önce ve Gazze’den sonra” şeklinde özetleyebileceğimiz bir milattan söz etmektedir.

 

Artık hiçbir şeyin Gazze direnişi ve zaferinden önceki gibi olmayacağı, Gazze direnişinin dalga dalga yaydığı bilinç ve uyanışın, gerek İslam coğrafyasında gerekse de tüm dünya coğrafyasında zulüm odaklarına karşı mazlumlar adına güçlü bir karşı koyuş iradesini ateşlediği rahatlıkla ifade edilebilir.

 

Gazze’den yayılan uyanış dalgasının sınırları aşarak ortak bir bilinci nasıl harekete geçirdiği konusunda yakın çevremden bugünlere dair birkaç anekdotu aktarmak istiyorum.

 

Başbakanlık Başdanışmanı Ahmet Davutoğlu’nun Mısır’daki başarısız ateşkes görüşmelerinden dönüşünde 10 yaşındaki kızı tarafından “Her gün seyahat ediyorsun, seni göremiyoruz ama hala öldürülen çocuklar var. İşini yapmıyorsun” şeklinde azarlandığını medyadan takip etmiş olmalısınız.

 

Gazze’ye yönelik hiçbir ölçü tanımayan siyonist saldırı dalgası karşısında Gazzeli Müslümanların tam anlamıyla bombalara göğüs gererek ortaya koyduğu destansı direnişin, çocukların dünyasında da güçlü bir şekilde karşılık bulduğu kolaylıkla gözlemlenebiliyor. Gazze için düzenlenen yardım kampanyalarında canla başla gayret gösteren çocuklar, aileler içinde boykot denetciliği misyonu üstlenen çocuklar, çikolata paralarını Filistin’e yardım kumbarasına atan çocuklar…

 

İşte bu değersizlik ve kimliksizlik çağında Gazze direnişiyle kimlik kazanan çocuklardan yakın çevreme ait birkaç anekdot:

 

Gazze yararına Şirinevler’de açtığımız kermeste adeta bir nöbetçi bilinciyle görev yapan çocuklardan biri de abimin oğlu 11 yaşındaki Enes. İşim gereği Topkapı’daki matbaacılar sitesine giderken kermeste yorulan Enes’i de yanıma aldım. Arabada CNN Türk radyodan haberleri dinlemek istedim. Enes anında müdahale etti: “Amca boykot listesinde CNN de var.”

 

Cevizlibağ’a geldiğimizde arabanın tekerlerine hava basmak için Shell istasyonuna girdim. Enes’ten yine anında tepki: “Amca burası da boykotta var.”

 

Buradan benzin almayacağımı, tekere hava basmak için girdiğimi belirtip Enes’i rahatlattıktan sonra duyarlılığı için kendisini kutladım.

 

Birçok ailede boykot konusunda benzer diyalogların yaşandığını biliyorum. Çocuklar bu işin sıkı takipçiliğini yapıyor. Adeta gönüllü boykot müfettişi gibi çalışarak karınca kararınca zalimlere karşı direniş saflarındaki yerlerini alıyorlar.

 

Şirinevler’de bir kardeşimizin bakkal dükkanına gelen bir çocuk, doğrudan çikolata raflarına yöneliyor. Üç-dört çikolata aldıktan sonra çikolataların parasını vermek üzere kasaya geldiğinde Filistin’e yardım amaçlı kumbarayı görüyor. Bunun üzerine “Ben bu kumbarayı niçin görmedim?” şeklinde kısa bir şaşkınlık geçiren çocuk, tekrar çikolata raflarına yönelip bir tanesi dışında çikolataları yerine bırakıyor ve aldığı tek çikolatanın parasını verdikten sonra diğer paraları kumbaraya atıyor.

 

Yine Şirinevler’den bir kardeşimizin 9 yaşındaki oğluyla ilgili anlattığı bir anekdot:

 

Siyonist vahşeti izlemekle yetinen Mısır, Suud ve Ürdün başta olmak üzere işbirlikçi Arap rejimleriyle ilgili bir habere 9 yaşındaki Furkan’ın tepkisi elini ekrana doğru sallayıp şöyle demek oluyor: “İsrail’den korkacağınıza Allah’tan korkun!”

 

Evet, Gazze, insanlığa dayatılan modern kurguyu paramparça ederek, sözü gücün, değeri fiyatın, mânâyı maddenin önüne almış ve bu tercihinin bedelini de bihakkın ödeyerek insanlığa önderlik etmiştir.

 

Bu küçük belde, kimliksizlik çağında insanlığa yeniden insanlığını hatırlatan bir kimlik aşısı işlevi görmüştür. Gazze bugün tüm dünyaya kimlik ihraç etmektedir. Yaşlılar, gençler, çocuklar, Gazze ile dirilmekte, Gazze ile taraf olmayı öğrenmekte, Gazze ile direniş kültürü kazanmaktadır.

 

Yukarıda aktarmaya çalıştığım anekdotlar, Gazze’den yayılan uyanış dalgalarının yalnızca bugüne değil yarınlara da etki edecek güçlü bir potansiyeli harekete geçirdiğinin dar bir çevre ve zaman dilimindeki ışıltılarıdır.  

 

(Not: Bu yazı, Vuslat Dergisi'nin Şubat sayısında "Artık çocuklar var!" başlığıyla yayınlanmıştır)