04-03-2009 14:55

Gelenekçi ve modernistlerin Peygamber telakkisine eleştiri

İktibas Dergisi`nin düzenlediği `Peygamber Telakkisi’’ konulu konferansta konuşan yazar Hüseyin Alan, modernist ve gelenekselci kesimlerdeki Peygamber telakkisinin, Hz. Peygamber`in örneklik vasfını gölgelediğini söyledi.

Gelenekçi ve modernistlerin Peygamber telakkisine eleştiri

Hikmet Ertürk / islamvehayat

 

İktibas Dergisi'nin Osmaniye'de düzenlediği "Peygamber Telakkisi’’ konulu konferansta konuşan yazar Hüseyin Alan, modernist ve gelenekselci kesimlerdeki Peygamber telakkisinin, Hz. Peygamber'in örneklik vasfını gölgelediğini söyledi.

 

Hüseyin Alan, yeni bir toplum inşasının kafalardaki Peygamber telakkisi ile alakalı olduğunu söyleyerek bu konuya birçok kesimin farklı manalar yüklediğini söyledi ve "Tabi bu anlayış tüm hayatı kuşatan bütüncül bir İslam anlayışını da kökünden değiştirmektedir" dedi. 

 

Gelenekselciler ve modernistlerin  Peygamber telakkisi üzerinde duran Alan, modernistlerin  Peygamber algısında büyük tahribata yol açtıklarını söyledi. Alan, modernist düşünür Fazlurrahman’ın Pakistan’dan dinimizi değiştiriyor iddiası ile kovulması ve Pakistan’dan kovulan Fazlurrahman’ın Türkiyeli ilahiyatçılara ilham kaynağı olmasına vurgu yaptı. 

 

Fazlurrahman’dan aktarılan düşüncelerin Müslümanların mevcut sistemlere entegre olmasında önemli rol oynadığı üzerinde duran Alan, "Sadece Kur’an’ın yeterli olabileceği düşüncesi, İslam neslinin yeniden inşası sorumluluğunda önemli kırılmaların olmasına sebebiyet vermiştir" diye konuştu. 

Hüseyin Alan modernsitlerin Peygamber algısı gibi gelenekçilerin Peygamber algısının da Kur'an'la çeliştiğini, Hz. Peygamber'in örnekliğini gölgelediğini söyledi.  

Peygamber telakkileri yanında Peygamberlerin gönderildikleri toplumların durumlarına da değinen Alan, şunları söyledi:

 

"Tüm peygamberlerin geldikleri toplumlar ana grup olarak (ideolojik yada inanç) iki gruptur:

 

A – Ümmi toplum

 

Elçilerle aralarından uzun zaman geçmiş ellerinde kitab olmayan, tevhid inancının bozulduğu müşrik olan toplum.

 

B -  Kitab ehli toplum

 

Ellerinde kitab olan ama kitabı tahrif etmiş, hükümlerini değiştirmiş, muharref dine sahip olan müşrik toplum.

 

Elçiler bu toplumda uzlaşmayan, onlardan birine dahil olmayan, ama geldiği toplumla ilkesel anlamda tüm bağını (asabiye) kopararak yeni bir toplum inşa ettiler. Toplum içinde toplum. Tevhid inancı temelinde oluşan yeni bir toplum.

 

Şuara 32-34’de olduğu gibi (Mekki sure) “reisleri olan, birbirlerini kollayan, aralarındaki isleri istişare ile yürüten zekatını veren...’’ Cemaat, örgüt toplum bu özgün. Bunlar kendi içlerinde devlet ama sadece toprakları yok. Cahili toplum içinde tevhid bağı, her işlerini veli vekil kıldığı Allaha göre siyasi-sosyal- kültürel... Her işlerini buna göre yapan yeni bir Müslüman toplum inşası. Kendileri de birbirlerinin veli-vekilleri kılan bir toplum.

 

Bu toplum iki sonuçla karşılaşıyor;

 

1 – Sınama ve arınmadan sonra imtihanı kazananlar, (toplumları helak ediliyor, onlar kurtarılıyor.)

 

2-   Yahut Allah onlara baska bir yurt verip kurtarıyor.

 

Dolayısı ile Müslümanların Mekke’lerde (tüm eskilerin başlangıç mekânı) hangi temel hedefte çalışacakları bellidir.

 

Yöntemleri, kendi dışlarındakilerle ilişkileri;

 

a- Net ve arı durudurlar.(stratejik konumlar istisna, zayıflar vs..)

b- Sert ve silahlı karşılık vermezler.

 

Sabır ve temkin metodu...  mücadelenin ahlaki boyutu... insanların kalbini celb.. güçleri yeterli olduğunda da kıtal...’’

 

Hüseyin Alan, bu açılımlardan sonra yaşadığımız toplumda bu bağlamda herhangi ufak tefek oluşumları saymazsak İslami bir toplumsal yapının bulunmadığını söyleyerek Müslümanların vasat bir ümmet olma hedefininn olması gerektiğini tekrarladı. Yukarıda tanımını yaptığı ümmi toplumun ya da ümmi olmanın okuma yazma bilmemek manasını taşımadığını, bunun gerçek anlamının ellerinde kitap bulunmayan toplum manasına geldiğini söyledi. Bu açıdan bakıldığında o dönem büyük bir kervanın yönetimini üstlenen, ticari kar zarar hesaplarını yapan, maaşlarını taksim eden bir Peygamberin okuma yazma bilmemesinin mümkün olmayacağını sözlerine ekledi.

 

Ümmi toplum; Elçilerle aralarından uzun zaman geçmiş ellerinde kitab olmayan, tevhid inancının bozulduğu müşrik olan toplum(grup) ve Kitap Ehli; Ellerinde kitab olan ama kitabı tahrif etmiş, hükümlerini değiştirmiş, muharref dine sahip olan müşrik toplum(grup) tanımlarının günümüzde de aynen devam ettiğini dile getiren Hüseyin Alan farklı olan durumun Müslümanların yanlış Peygamber tasavvurlarından ötürü yanlış mücade şekillerini seçmeleri olduğunu hatırlattı. Peygamberlerin hiçbir zaman halk ile sorunlarının olmaması asıl mücadelenin müşrik sistemlere karşı yapılması da bu düşünceyi doğrulamaktadır denildi.

 

Hüseyin Alan, bu iki kesim ile ilgili açıklamalara ve Peygamberin mücadele ettiği yönteme de değindikten sonra günümüz Müslümanlarının durması gerektiği yerin belli olduğunu sözlerine ekledi. Bu hususa cevab ise Müslümanların ümmi toplum özelliklerini taşıyan kesim ile kitap ehli özelliklerini taşıyan kesim arasında tercih yapmalarının mümkün olamayacağını, Müslüman toplumun bu ikisi arasından yeni bir toplum olarak çıkması gerektiği şeklinde oldu.

 

Konferans soru cevap bölümüyle sona erdi.

YORUMLAR
  • Adatepeli   04-03-2009 17:19

    Hüseyin abiden bu önemli konuyu Osmaniyeli müslümanlarla masaya yatirdigi icin Allah razi olsun... Hikmet kardesimize de biz katilamayan site takipcileri için konferansin özetini cikardigi icin tesekkür ediyor Rabbimizin ecrini vermesini diliyorum... Hüseyin abinin bu konferansi diger sehirlerdede devam eder insaAllah... selam ve dua...